Türkiye'nin desteği önemli

Yemen'de, 10 ülkenin katıldığı bir koalisyon tarafından, Şii Husi militanlarına yönelik başlatılan ve 26 Mart 2015'ten bu yana devam eden Kararlılık Fırtınası Operasyonu'nda ikinci haftayı geride bıraktık. Müttefiklerin de desteği ile şu ana kadar başarılı bir biçimde sürdürülen bu operasyona dair bazı önemli hususları vurgulamanın gerekli olduğuna inanıyorum. Her şeyden önce şunu belirtmek isterim ki, Yemen'de askeri bir operasyon başlatmak Suudi Arabistan'ın ve koalisyona katılan diğer ülkelerin öncelikli tercihi değildi. Koalisyon, Yemen'e, operasyon öncesinde de yardım etmiş, hatta Körfez inisiyatifi olarak bilinen ve Birleşmiş Milletler Örgütü ile Uluslararası Güvenlik Konseyi dâhil tüm tarafların kabul ettiği bir siyasi reform ve uzlaşı inisiyatifi önerisinde bulunmuştu. Bahse konu çalışmalarda Birleşmiş Milletler de aktif rol oynamış, yerel yetkililerle koordinasyon içerisinde hareket ederek bölgede barış ve istikrarın yeniden sağlanabilmesi adına yoğun bir çaba sarf etmişti. Bu çalışmalarda Yemen'deki hiçbir otorite göz ardı edilmemiş, ilgili tüm taraflarla görüşülmek suretiyle kimse sürecin dışında bırakılmamıştı. Yemen'deki durum, eski Başkan Ali Abdullah Salih ve İran tarafından desteklenen Şii Husi militanlarının harekete geçerek, ülkedeki meşru otoriteyi silah zoruyla zayıflatmaları ve Yemen halkını terörize etmeleri sonrasında giderek kötüleşti ve bugünkü halini aldı. Öyle ki, Husi gruplar, başkent Sanaa'yı ele geçirene kadar tüm şehirleri birbiri ardına işgal ettiler ve seçilmiş başkan ile yeni atanan başbakanı tutukladılar. Yemen halkını kendi aşiret kurumları ile kontrol etmeye ve halkın iradesi dışında Şii bir yönetim kurmaya kalkıştılar. Bu yaşananlar üzerine, Yemen'in seçilmiş meşru devlet başkanı, başta İki Kutsal Mescit'in Hizmetkârı Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz olmak üzere tüm körfez ülkelerinin liderlerine Yemen'de gerçekleşen bu trajedik olaylara müdahale edip, Yemenlilere yardım eli uzatmaları doğrultusunda çağrıda bulundu. Dünyadaki bazı liderlerle de istişare edildikten sonra meşru devlet başkanının bu çağrısına icabet etmek üzere "Kararlılık Fırtınası Operasyonu" başlatılmış oldu. Bir kez daha vurgulamak gerekir ki bu operasyon, yalnızca Suudi Arabistan Krallığı tarafından değil, körfez ülkelerini, Mısır'ı, Fas'ı, Ürdün'ü, Sudan'ı ve Pakistan'ı da kapsayan 10 ülkeden oluşan bir koalisyon tarafından gerçekleştirilmektedir. Operasyona ABD, Fransa ve İngiltere de destek vermiş, uluslararası toplum da bizimle aynı duruşu benimsemiştir. Bu uluslararası duruşun tek istisnası ise İran olmuştur. İran, Irak, Lübnan Suriye ve Yemen'de izlediği strateji ile çok açık bir mezhepçilik politikası sürdürmekte ve Arap ülkelerinin iç işlerine mütemadiyen müdahale etmektedir. İran'ın Şii odaklı dış politik hamleleri bölgede barışın ve istikrarın tesis edilmesinin önündeki en büyük engel olarak öne çıkmaktadır. Burada bir parantez de Türkiye'ye ve Türk Hükümeti'ne açmak gerekmektedir. Zira başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere Türk yetkililer, Kararlılık Fırtınası Operasyonu başladığından beri koalisyonla aynı safta yer aldıklarını açık yüreklilikle belirtmiş, Yemen halkının huzura kavuşması amacıyla hayata geçirilen bu operasyonun başarıya ulaşması için gereken lojistik desteği vermekten kaçınmayacaklarını dile getirmiştir. Türkiye'yi ve Türk Hükümeti'ni, bu barışçıl tutumundan ötürü ülkem adına tebrik ediyorum. Son olarak, Kararlılık Fırtınası Operasyonu'nun, herhangi bir yabancı müdahale olmaksızın, Arap yarımadasına barış, güven ve istikrar getirebilecek adil ve meşru bir askeri operasyon olarak planlandığının, koalisyona katılan ülkelerin katkılarıyla da hayata geçirildiğinin altını tekrar çizmek istiyorum. Ümidimiz o ki, Yemen'de, gün geçtikçe, Husi milisleri ve Yemen ordusu da dâhil olmak üzere tüm gruplar mantık çerçevesinde hareket etmeye başlar ve belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet etmek yerine tüm Yemen'in iyiliği ve refahı için çalışırlar. Koalisyon, Yemen'deki sorunların diplomatik yollarla çözümü ile sadece Yemen değil tüm Ortadoğu'da güven, istikrar ve barışın sağlanması için, dün olduğu gibi bugün de bütün taraflarla müzakereye sonuna kadar açıktır. Zira Kararlılık Fırtınası Operasyonu'nun hedefi Yemen'de meşru yönetimi desteklemek ve bu yolla bütün tarafları müzakere masası etrafına toplamaktır. Bu hedefe ulaşıldığı anda diplomasinin yeniden devreye gireceğinden de hiç kimse şüphe duymamalıdır.