Pazar 30.12.2012

AYŞE KİLİMCİ: Yıldızlardan, ağaçlardan "Aferin" almak

Trenler ne güzeldir... Şimdinin hızlı trenleri de, mavi tren de kara tren de, ihtiyarı en güzeli, en heyecan veren onlar. "Trendi oyuncaklarımız, bozup yaptığımız / Ne güzel günlerdi, gurbetle oynadığımız..." Bu mısraı Istanbul'da bir istasyonun duvarında gördüğüm zaman işimi de trenleri de yeniden sevdiğimi hatırlarım... Birbirinin tıpkısı küçümen istasyon binalarını, şeftrenin karaltısını, elindeki işaretini, genzimizden, kalbimizden gitmeyen o en güzel koku, adeta misk ü amber, artık tedavülden kalkmış olsa da kömür kokusunu, bozkır gecelerinin, esasen bütün gecelerin trenle kalabalıklaşıp, sesle, ışıkla dolup taştığını düşünüyorum da; bir sevmek yetmez demiryolcu için, rayları bile severiz biz. O metal çizgiyi, ahşabın üstüne çizilen hani... Tren, bir sevdalık hali, bana sorarsan. Hani insan sevdiğini de öyle hesapsız kitapsız, ölçüsüz sever ya, kaşından gözünden vazgeçtim, huyu, şuyu, buyu şöyle dursun, gölgesini seversin gölgesini, toprakta ayağının izini... Yokluğunu, boşluğunu bile... İşte tıpkı öyle... Safi demiryolcuya has bi iş değildir bu ha! Sıradan insanda da olur. Belki evvelki ömründe o da demiryolcudur, şeftrendir, demiryolcu yakınıdır, istasyonu bekleyen upuzun kavak ağacıdır... Yoksa niye kara trenin isi pası, yeni moda trenlerin hevesle heyecanın tıpkısını bizim aynımız, duysun, di mi? Demiryolculuk farklı bir ulus, bana sorarsan. Bütün dünyayı kucaklar. Bayrağı da milleti de tektir. Milli marşı her yerde aynı; düdüüüütt... Sabahları yarar o ses, geceyi aydınlatır, köprülerden çavlan gibi atlayıp geçer. Adeta bir ırmak, ket vurulmaz bir deli nehirdir raylar; suyun üstünden atlar, dağı dağa ular, uçurumu uçuruma. Bazen derim ki, gökyüzüne akıyor bu ırmak, tersine sular... Demiryolcular ayrı hısımdır, ortak kan grubu taşır onlar. Komşusu da hısmı da yıldızlardır. Gökteki ışık cümbüşünü siz bizler kadar bilemezsiniz, sezemezsiniz, esasen göremezsiniz, Samanyolu saklanır sizden, çünkü niye; şehrin ışıkları yıldızları siler... Ama biz, Tanrı'nın şanslı kullarıyız, başımızın üstüne serilmiş boydan boya Samanyolu'yla donanmışızdır, aydınlanırız da zaten... Rayların çeliği ayrı çakar, kavakların gümüşsü yaprakları farklı ışık katar minicik istasyon binamıza, lojmanlara. Bi de üstüne Samanyolu, değmeyin keyfimize... Severim işimi, herkese nasibolmaz bu hal; hem sevdiğin işi yapacaksın, o yüzden çiçek gibi olacaksın hem üstüne para alacaksın... HHH Bizde tren çok, ray çok, insan, hısım çok, hikaye de çok... Ama öyle dilden aktarırsan, olmaz; demiryolcu milletinden olacaksın, o vakit sahidir. Olur elbet, hikayenin de kahramanın da kökten süreni, çakması, olma mı? Biz bizden olanı duruşundan, ayak basışından, gölgesinden biliriz. Hikaye yüklü mü tenha mı, onu da biliriz. HerkeŞin var bi hikayesi, bin hikayesi, herkes bi hikayeye yazılır, kahraman olur, bi de hikayeyi söyleme hüneri vardır, o herkeşte olmaz... Uzun geceler ister, sahici hikaye söylemesi, merakla ve dipli köklü dinleyenler ister, e elbet başının üstünde Samanyolu da ister. "Kısmetse", derdi nenem, "el verir, yel verir, sel verir. Ama kısmet değilse de el alır, yel alır, sel alır..." Doğru söz! Demiryolcuya, kaptana kız verirsen say ki ele verdin, yele verdin, sele verdin... Demiryolcu esaslı insandır, aşkı da, vefası da işi de esaslı tutar. O sebepten hatunumu yele, ele verildi saymam, kat'tiyen. Birikiriz biz demiryolcular, rayların gümüşü yanında bi mavi ırmak olup akarız biz de... Yok, o dediğin, duyduğun tevatür... Yarısı tevatür... Tamamı sahi, evet, Allah'ın gücüne gider şimdi "Yok" demesi...
***

Mühim değil efendim, ekspres tren bizim ara istasyonda durmaz idi... Durmayınca, benim hatun bunu derdetti kendine. Bana da... Evde huzur kalmadı, aşta huzur kalmadı, haşa döşekte bile... Rotada yoğidi ama ben şeftren olarak bizim ara istasyonda durdurdum, canıma tak etti, ondan öyle ettim. Ya n'apaydım? Evde huzur gitti mi, ne yapçen? Her çareye başvurcen. Öyle ettik artık, durdurduk, hatun kazandı, zaten hep hatunlar kazanır hayatta. Zannımca öbür tarafta da... Sen nası şeftrensin ki, ara istasyonda durdurdun ekspresi, deyu sorgu sual nitekim... Hayat dediğin sorgular manzumesi değil mi? İdari soruşturma, şu, bu ama evde keyfler mis... Mühim olan da o; trenler gelir gider, huzur giderse, gelmez... Yazdım savunmama: "Aile itibarının hasarı gerekçesiyle, amirim, durdurdum ekspres treni, ara istasyonda..." Sonrayı boş ver... Bazı işlerin sonunu düşünmeycen... Samanyolu'ndaki yıldızlar da, istasyondaki kavaklar da "Aferin!" dedi; önemli olan bu... Yıldızlarla kavaklardan "Aferin" almak... İzmir'den sayın Mahmut Atabey'e, hikayeyi paylaştığı için teşekkür ederim.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.