Pazar 30.12.2012

GÖKMEN KÜÇÜKTAŞDEMİR: Guguk Kuşu

Biz sustuğumuzda konuşan bıraktığımız izlerdir. Her ne kadar efendisi olsak da sustuklarımızın ve de anlatmadıklarımızın, konuştuğumuz zaman başlar aslında her şey. Bize hürmeti de, nefreti de getiren ağzımızdan çıkan sözcüklerdir. Rastgele bir yere bilet almak gibidir düşünmeden dile getirilenler.
***

Bugünlerde bu durumun bir hastalık gibi yayıldığını görüyorum üzüntüyle. Her gün izlediğimiz siyasilerden mi üzerimize yapışıyor bu ruhsal kirlilik hali, yoksa geçim sıkıntısıyla mı ortaya çıkıyor ya da kent yaşamının stresiyle mi bulaşıyor bilmiyorum... Fakat kötü etkilendiğimiz bir gerçek. Toleranslarımızı yitirmiş, öfkemizin kölesi haline gelmiş, saygımızı kaybetmişiz... Yaşımızın kaç olduğu da önemli değil. Söz gelimi gençlerin ne kadar saygısız olduğunu söyleyen büyükler, iş kendilerine gelince karşılıklı silah bile kullanmaktan geri kalmıyor. Kaç can gitti acaba trafikte 'yol verme' kavgaları yüzünden! Kim yaptı bunu bize! Hangi ellerin avucunda yoğruluyor acaba zihnimiz! Ruhlarımız ne kadar rahat!
***

Geçenlerde İzmir içinde çalışan otobüslerden birinde tanık olduğum tartışmalardan biri bana iki şey anımsattı. Biri 'Guguk Kuşu'ydu... Şu hoş sesiyle tanıdığımız kuş türünden bahsetmiyorum... Benim hatırladığım 1975 yılına ait bir filmdi... Film, hapishaneden kurtulmak için kendini deli gibi gösterip tımarhaneye gönderilen bir adamı anlatıyor. Deliler arasında kalan ve arkadaşları tarafından kendisine 'Guguk Kuşu' lakabı takılan adam (Jack Nicholson), hastanede kaldığı sürede, aslında içeride olanların dışarıdakilerden bir farkı olmadığını düşünüyor. Bunu arkadaşlarına ve hastane çalışanlarına anlatmaya çalıştığında da tepki çekiyor. Verdiği mücadele sonunda kendisini hastaneden kurtaramadığı gibi önce zorla akıl sağlığı elinden alınıyor, sonra da bir arkadaşı tarafından öldürülüyor. Neşeli başlayan film hazin bir sonla bitiyor... İkinci aklıma gelen de Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO), iki yıl önce yayımladığı "Dünya Akıl Sağlığı" başlıklı rapordu. Raporla birlikte dünyada yetişkin ya da çocuk her beş kişiden birinin yardım almasını gerektiren akıl hastalığı ya da psikolojik sorunlarla karşı karşıya kaldığının açıklanmasıydı. Bir gün aynı girdaba kapılan insanlar arasında kalabilir, toplumsal çöküşün çığı altında ezilebiliriz. Eğer bizden alınanları geri almak için çaba göstermez, kendimize hakim olamazsak kayboluruz. Oysa tatlı dilin neler yaptığını hepimiz biliriz. Ama sadece bilmek yeterli olmuyor, değil mi! Kimsenin kalbini kırmamıza gerek yok. Kavgaya değil, Guguk Kuşu gibi sesinizle huzura çağırın... Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı yıllar...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.