GÜLŞAH ELİKBANK: Hayatı okumak

Henüz görme ve gezme fırsatı bulamadığım tarihi Ballian Köşkü'nde Ege Üniversitesi tarafından açılan "Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi", kentin edebiyatla anılmasına büyük katkı sağlayacak. Müzeyi gezer gezmez izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. Şimdilik sadece bu güzel haberi paylaşmış olayım. İzmir, her hafta ünlü bir yazarı ağırlamaya devam ediyor. Konak Belediyesi'nin düzenlediği "Yazarlık Okulu"nda geçen haftanın konuğu, Buket Uzuner'di. Türk edebiyatının en başarılı yazarlarından biri olan Uzuner, okuru da romanın içine katan ilk roman olarak anılan Don Kişot'taki anlatıcıyı, son romanı Su'da kullanarak Cervantes'e selam ettiğinin altını çizdi. Su romanı üzerinden roman kurgusunu ele alan Uzuner, kendi romancılığında bir meselesi olan metinleri önemsediğini belirtti. Su romanının meselesi de, tabiatla olan sorunlu ilişkimizdi. Kitaplar kadar resmin, hatta müziğin bile okunabileceğini belirten Uzuner, bunun aslında hayatı okumak ve anlamak olduğunu söyledi. Buket Hanım'a göre, sanatın insanlara en büyük katkısı, empati kurmayı öğretmesiydi. Örneğin, roman okuyan bir başbakanın çok daha başarılı olacağını, çünkü kendisine benzemeyen insanları da anlama yetisine sahip olacağını düşündüğünü söyledi. Milan Kundera'nın "Perde" adlı deneme kitabından çok güzel bir bölüm alıntıladı bizler için. Ben de sizin için burada yazmak istiyorum o alıntıyı. 'İnsan hayatı bir bozgundur. Adına hayat denen bu bozgunda bize düşen sadece onu anlamaya çalışmaktır. İşte roman sanatı tam da burada devreye girer.'
"O BİLEN SADECE SENSİN"
Attila İlhan'ın kendi yazın serüveninde çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Uzuner, bir anısını da paylaştı bizlerle. İlhan'a roman sanatıyla ilgili tek bir soru sorduğunu, onun da; bir romanın bitmesi gereken yeri nasıl anlarsınız, olduğunu belirtti. İlhan'ın cevabı ise, tam bir ustaya özgü olmuş. 'Onu bilen tek bir kişi var. O da, sensin.' Yazmayı isteyen, yazan ama yazdıklarının içeriğinden emin olamayanlar için çok faydalı bilgiler paylaşılıyor bu programda. Katılanlar arasında İzmirli kadınlar yine sayı çoğunluğunu elinde tutuyor. İzmir'in kadınlarının sanata olan bu ilgisi birçok kenti kıskandıracak nitelikte doğrusu. Etkinliğin yarın akşamki konuğu benim. Ben de fantastik edebiyata dair deneyimlerimi paylaşacağım katılımcılarla. Mart ayında İthaki Yayınları tarafından yayınlanacak fantastik çocuk kitabım, Rüya Takım-Medusa'nın Pusulası'ndan da bahsetmeyi planladım. Çocuk edebiyatı, fantastiğin ana damarlarından biri çünkü.

SAKİN PEYNİRİ ARMOLA
Bu hafta bir güzel haber de Seferihisar'dan geldi. Seferihisar'ın "sakin peyniri armola"nın yapılışı hakkında bilimsel araştırma başlatılmış. Diğer peynir çeşitlerinden farklı olarak keçi peyniri suyunun ve peynir kırıklarının lor ve yoğurt ile iyice yoğrulmasından meydana gelen yumuşak bir peynir çeşidi armolanın tadını bulmak için Seferihisar Belediyesi peynir üreticileri ve üniversitelerle işbirliği başlatmış. Seferihisar'a bağlı köyler tek tek gezilip armola peynirinin temel oranlarının sağlaması çıkarılacakmış. Armola peynirinin yapılışında kullanılan malzemelerin oranlarını doğru olarak tespit ederek, geleneksel Seferihisar armolasının gelecek nesillere doğru aktarılması ve aynı mandalinada olduğu gibi, Seferihisar ismiyle özdeşleşmesinin sağlanması hedefleniyormuş bu projeyle. Doğrusu bu çalışmayı çok takdir ettim. Türkiye'nin ilk sakin şehri Seferihisar'a da bu yakışırdı. Yediğimiz, içtiğimiz her şey yapaylaşmışken, kendi tatlarımızın değerini bilmek zorundayız. Yeri gelmişken bir de size harika bir web sitesi önereceğim. Doğal ürünlere hasret kalanlar için birebir, www. seferipazar.com. Site, Ege otlarını bulmak açısından da önemli. Sitede bir de mera hayvanlarının eti ve sütü satılsa benim gibi düşünen anneler çok mutlu olacak. Belki Sayın Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu konuyla da ilgilenir ve bizleri mutlu eder.