ADNAN GÜLERMAN: Bilgisayar ne işe yarar?
TELEVİZYONDAN BAŞLARSAK
1968 yılında Türkiye televizyonunun ilk deneme yayınları yapılırken hemen her akşam konuşmacılar davet edilerek "Televizyon bir eğitim aracı mıdır, yoksa bir eğlence aracı mıdır?" diye programlar yapılırdı. Konuşmacılar da ya bir tarafı veya öbür tarafı savunur ama kimse "Hem o, hem de öteki" diyemezdi. Günümüzde, uzay bilimlerinden mercimek çorbası yapılmasına kadar "Hem o, hem öteki" oldu. Semtimizde yürüyüşe çıktığımda, internet kafelerin önünden geçerken gençlerin ekran önünde çırpındıklarını, bu çırpınışın gerekçesini öğrenmek için kapıdan başımı içeriye uzattığımda da, heyecan veren bir oyunun oynanmakta olduğunu görürdüm. Çocukların, gençler değil, her yaştakilerin oyun oynamaları bir ihtiyaçtır. Ama, bilgisayar gibi pahalı bir teknolojiyi sadece oyun için kullanmak da israftır. Bilindiği gibi, hükümet "Fatih" projesi kapsamında, bütün ortaöğretim öğrencilerine bu teknoloji harikasını, tabletleri dağıtma kararını almıştır. Böylece öğrenciler kitaplarını bu tabletlerde okuyabilecekleri gibi, ödevlerini ve en önemlisi araştırma çalışmalarını bunlarla yapacaktır.
BOZARIM KORKUSUYLA
O zaman gençlerimizin bu teknolojiden nasıl en verimli bir biçimde faydalanacaklarını öğrenmeleri, bilmeleri gerekir. Bunu öğrenmenin en başta gelen yeri okul ve bu okullardaki bilgisayar dersleridir. 1994'de üniversiteden emekli olduktan sonra başladığım serbest meslek faaliyetimde raporlarım ve yazışmalarım için ilk kez bilgisayara ihtiyacım olmuştu. Satın aldığım masaüstüne, bozarım korkusuyla, elimi bile sürememiştim. Kurslara gitmeyi düşündümse de, kursiyerlerin torunum yaşlarında olması, beni bu fırsattan da mahrum etti. Sonunda bir öneriye uyarak "kurcalaya kurcalaya" bilgisayar kullanmayı öğrenmiş oldum.
NİYE HEP YABANCI!
Bir ay kadar önce, bu köşede Yamanlar Okulları öğrencilerinin başarılarını kaleme almıştım. Bu yazım için yüzlerce teşekkür maili aldım. Yamanlar Fen ve Anadolu Lisesi Bilgisayar Öğretmeni Musa Demirelli mailinde "Bilgisayar, güncel bir müfredat ve ciddi bir eğitimin verilmesi halinde daha çok önemli olacaktır" dedikten sonra "Bu teknoloji harikası cihaza hayat veren ondaki yazılımlardır. Amma, bu yazılımların tümü yabancı kaynaklıdır"diye devam etmektedir. Gördüğüm kadarıyla resmi, özel her kuruluşta çalışanların her birinin masasının üzerinde bulunan binbir hünerli bilgisayarlar, sadece elektronik daktilo olarak kullanılmakta. 1970'lerin başında ikinci doçentlik tezimi hazırlarken Ankara'da faydalandığım, etrafında ısınmasını önlemek için vantilatörlerin çalıştırıldığı bir oda boyutundaki bilgisayardan, günümüzün cep telefonuna sığdırılmış olan çok fonksiyonlusunu düşündüğümde, gençlerimize fonKsiyonel bir bilgisayar eğitimi verebildiğimizde ve bu gençlerin iş hayatına atıldıklarında yapacaklarını hayal bile etmek kolay değil.
EĞİTİMDE DEĞİŞİM ŞARTI
"Ne ekersen onu biçersin" sözünün bu durum için de kullanılması isabetli olacaktır. Yalnız, bu noktaya bilgisayarın ruhunu okumuş öğretmenler yardımı ile erişilebilir. Eğitim fakültelerimize, ihtiyaç duyulmayan alanlarda mezun verip işsizliğe sebep olmaları yerine, bu dalda öğretmen yetiştirmek için büyük bir görev düştüğü de bilinmelidir. Böylece, gençler internet kafelerde oyunlar oynayarak vakit öldürmek yerine, yaratıcı bilgisayar kullanıcısı kılınabilirler. Ülkenin böylesine eğitilmiş gençlere de çok ihtiyacı vardır.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor