Son Güncelleme: Cumartesi 20.04.2013
AYTEN DİRİER: Bergamalı Galen'in bulduğu ilaçlardan 83'ü hala kullanılıyor
BİTKİYE SARILI YILAN
Toplardamar ve atardamar arasındaki farkları saptadı. O devirde atardamarın hava taşıdığı düşünülüyordu. Atardamarın hava değil, kan taşıdığını göstererek asırlardır inanılan yanlış bir düşünceyi yıktı. İnsan sağlığının; 4 dört vücut sıvısı (kan, safra, kara safra, irinli iltihap), 4 ana nitelik (ısı, soğuk, nem, kuruluk), 3 ruh ya da pneuma(karaciğerde, kalpte, beyinde) arasındaki dengeye bağlı olduğuna inanıyordu. Farmakolojiye kazandırdığı Galenik ilaçlar; bileşenlerinin kaynağı, hazırlanış yöntemleri ve veriliş biçimi ne olursa olsun eczanelerce hazırlanan ilaçlardır. İlaç tedavisinin öncüsü sayılan sistematik sınıflamaları yapan Galen, eczacılığın simgesi olarak bitkiye sarılı yılanı seçti. Yılanlı sütun, Bergama'da Asklepion'daki görevi sırasında yapıldı. İlaç ve müstehzarları Roma'da çok tutuluyordu. Hazırladığı ilaçlardan 83 tanesi günümüze miras olarak kaldı. Galen ölümünden sonra arkasında, uzun bir dönem boyunca başvuru kitabı olarak kabul görmüş çok sayıda eser bıraktı. Tedavi, anatomi, fizyoloji, farmakoloji ve felsefe alanında yazdığı yaklaşık 500 eserinden çoğu kayboldu. 191 yılında Roma'da çıkan yangında, Galen'in yanısıra Aristo ve birçok filozofa ait pek çok eser yanıp kül oldu. Commodus döneminde Yunanlı düşünür Menedot aleyhinde yazdığı iki eser de bilim dünyasında eleştirici özelliğiyle yer alır. Menedot'a pek saygı duymayan Galenos, onun hekimlikte servet ve ünden başka bir amaç gözetmediğini ve hasımlarına sövdüğünü kaydeder. Kilisenin koruma altına aldığı 100 eseri günümüze kadar ulaşmıştır. Eserleri 1525 yılında Venedik'te 5 cilt olarak basıldı. Eski Yunan hayranlığının Avrupa'yı sardığı ve Yunan isyanının desteklendiği 1821'den 1833'e kadar Leipzig'de 20 ciltlik bölümü yayınlandı. Darenberg tarafından 1854 yılında yalnızca hekimlikle ilgili dört cildi Fransızca'ya çevrildi.
SÖYLENCEDEN SEMBOLE
Uygarlıkların hemen hepsinde insanlar hastalıkların çarelerini doğada arıyorlar, ilaçlarını bitkilerden yapıyorlardı. Tabiat ve bitkileri besleyip koruyan topraktı. Ölümsüzlüğün simgesi olan yaşam ağacını yılanlar, yılanları da toprak koruyordu. Tüm uygarlıkların bir "yaşam ağacı" söylencesi vardı. Anadolu tanrılarından Asklepios'a göre hekimler yılan gibi dilsiz olacak, hastaların sırlarını kimseye söylemeyecek, işini sessizlik ve sakinlik içinde yapacaktı. Bu görüşe uygun olarak Galen; ilaç ve hekimi, bitkiye sarılı yılan şeklinde tasarlayıp, yatay olarak sembolleştirdi. Sembol daha sonra dik asaya sarılı yılan şeklinde kullanıldı.
TÜRKİYE'DE YILANLI ASA
Türkiye'de yılanlı asa tıbbın sembolü olarak ilk kez 1836 yılında resmen kullanılmaya başlandı. Sultan II. Mahmut, Mekteb-i Tıbbiye talebelerinin yakalarına yılanlı asa işlenmesi için ferman çıkardı. Bu durum II. Mahmut'un, Anadolu üzerindeki Batı tahriflerinden haberdar olduğunu gösterir. Sultan, Yunanlıların bağımsızlığı için çalışan Batılıların, Anadolu medeniyetlerini de onlara mal etmeye çalıştığının farkındaydı. Hipokrat'a mal edilen; "Temel düşünce insanlığa hizmettir; hekim yalnız dostu değil düşmanı da iyileştirmek için elinden geleni yapmakla yükümlüdür" deyişi de Galen'e aittir, "İyiyi istememiz ve sevmemiz, kötüden ürkmemiz, tiksinmemiz, çekinmemiz doğamızın bir sonucudur" deyişi gibi...
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor