Pazar 21.04.2013

TARIK DURSUN K.: Hayır, ulusal değil uluslararası...

Kitap Fuarları'nı severim. Yalnızca bir yazar olmamdan değil, yanısıra okur olmamdan ötürüdür bu. Frankfurt Kitap Fuarı'nı da severim. İlk bakışta insana yadırgatıcı gelen, sahiden de yadırgatıcı bir fuardır o. Nedeni sözgelişi bir Sofya ya da bir Belgrad kitap fuarları gibi okur ile buluşma kaygısından kaynaklanmamasıdır. O iki fuar da (düzen değiştikten sonra hala yapılıyor mu, bilmiyorum) okurların karşısına hem yazarlar hem de kitaplarla çıkar, ikisini de karşılıklı kaynaştırırdı. Tıpkı bizim TÜYAP Kitap Fuarı gibi. Okur, o fuarlarda kitabı alır, varsa, gelmişse; yazarına imzalatır, hatta iki satırlık hoşbeş de ederdi. Frankfurt Kitap Fuarı'ndaysa amaç, kitap satıcılarını alıcılarla buluşturmaktır ve orada öttürülen boru, copyright'çıların borusudur.

KİTAP SATMAYA BAKARLAR

Geri kalmış, ileri gitmiş; okuryazarı az, okuryazarı çok ülkelerin yayıncıları bu fuarlarda karşılıklı kitap "satmaya" bakarlar daha çok. Verilen tüm savaş, telif hakları (copyright); bir kitabın telif haklarını alıp (ve satıp) diğer ülkelerde yayınlama ve yayınlatma üzerinedir. Satılan gerçi yine kitaptır, ama okura değil, yayıncıya. Alışveriş, kitabın yazarını temsil eden copyright ajansları ile yayıncılar arasında geçer. Bu, bir yerden sonra yazar ya da yayınevi sorunu ya da onuru olmaktan çıkar ve ülkeselleşir. "Satıcılar" burada kendi ülkelerinin yazarlarını başka ülke okurları için olağanüstü çaba harcayarak temeldeki pazarlama işini sürdürürler. Kültür olgusunun pek ciddiye alınmadığı ülkemizde, böylesi uluslararası fuarlar da, doğal olarak, ciddiye alınmaz. Kültürü artırmak, yığınlara indirgemek, toplumu giderek kültürlemekle yükümlü Bakanlık, söz olsun diye katılır o fuara. Üstelik uluorta ve hazırlıksız katılır. Fuara katılmaktaki asıl amacın; başka ülkelerin bu katılımla neler yaptıklarını, ulusal kültürlerini yazı-çizi aracılığıyla nasıl başka dünyaların insanlarına (ellerinden geleni artlarına da koymadan) ulaştırma, kabul ettirme çabasına girdiklerini gözlemlemek sanırsınız.

DEVŞİRME KİTAPLARLA GELİR

Aynı Kültür Bakanlığı, onca eksik gedikle katılmaması, katılmasından daha hayırlı devşirme kitaplarla gelir. Çadır kurarcasına derme çatma yoksulluğu ve yokluğu daha ilk bakışta gözlerden kaçırılamayan bir sergilemeyle (ve sözkonusu olsun diye getirildiği çok belli) kitaplarımızı yine o ülkede yaşayan Türklere sunar. Ülkeler ve toplumlar birbirlerini yalnız turizm ve ticaret nedeni dışında, asıl sanat ve edebiyat aracılığıyla daha çok iyi "tanır"lar. Edebiyat ve sanat, bu noktada hem aracıdır, hem araç. Fukara Kültür Bakanlığımız, ah, bunu bir bilse!..

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.