CAN AKSIN: Şanslı olmak kendi elinizde

Uzun zamandır hıdırellez kutlaması falan yapmıyordum. Nedense bu yıl, eşim dostum, sağım solum herkes "Hıdırellezde bir dilek tut, bir gül ağacının dibine göm. Dua et, kabul olur" dediler. Ben böyle gelenekleri çok sever ve uygulamaya çalışırım ama genellikle unuttuğum için kutlama güme gider. Bu kez de öyle oluyordu ki, gece yattığımda birden aklıma geldi. İnip bahçedeki gülün dibine dileğimi gömdüm. Ertesi sabah gül ağacındaki gülleri toplayıp götürdüm dilek dileyerek denize attım. Dönüşte 43 (Kütahya) plakalı bir otomobil beni durdurarak yol sordu ve sonra da "Ne kadar şanslısınız ki böyle yerlerde yaşıyorsunuz" dedi, ekledi: "Bizde şans yok ki, hıdırellezde niyetlerimizi atacağımız bir denizimiz bile yok." Ben, bu adam ciddi mi söylüyor, dalga mı geçiyor diye düşünürken gaza bastı, çekti gitti. Böyle güzel ve "uğurlu" bir günde "şanssızım" şikayeti canımı sıktı. Siz de durumunuzdan şikayet ediyor, "Çok şanssızım" mı diyorsunuz? O zaman bu yazıyı okuyun.

KURTLA MUTSUZ ADAM ÖYKÜSÜ
"Çalışıyorum, didiniyorum, ancak yaşayabiliyorum. Tek başımayım, kimsem yok" diye mutsuz mutsuz gezinen biri, sonunda, bir meleğe durumunu anlatıp, "bu haksızlığın düzeltilmesini" istemeye karar vermiş. Ve yola koyulmuş. Dağda bir kurda rastlamış. Kurt bir deri bir kemik. Ayakta zor duruyor. Adamın yanına yaklaşmış, nereye gittiğini sormuş. Adam, "Bir melek bulacağım, bana yapılan haksızlığı düzeltmesini isteyeceğim" demiş. Kurt da ona, "O meleğe beni de anlat, böyle açlıktan ölen bir kurt olur mu, diye sor..." demiş. Adam, bir süre sonra güzel bir kıza rastlamış. Kız da nereye gittiğini sormuş, "melek hikayesini" öğrenince adamın ellerine sarılmış: "Ne olur o meleğe beni de anlat. Gencim, güzelim, zenginim, her şeyim var ama çok mutsuzum. Mutluluğa ulaşmak için ne yapmam gerekiyor?" Adam melekle kız için de konuşacağına söz vermiş ve yoluna devam etmiş. Bir süre sonra dinlenmek için bir ağacın altına uzanmış. Bütün çevresi yemyeşil olan bu ağacın, neredeyse hiç yaprağı yokmuş ve tabii ağaç bu duruma çok üzülüyormuş. Ağaç da derdini adama anlatmış: "Yeşillenmem, meyve sahibi olmam için, ne yapmam gerekiyor? Ne olur o melekten bunu öğren..." Adam ona da "peki" demiş, yoluna devam etmiş. Tam aradığını bulmaktan umudu kesilmiş, geriye dönmek üzereyken, karşısına bir Melek çıkmış. Adam başlamış isteklerini anlatmaya: "Gece gündüz demeden çalışıyorum, dünyanın hiçbir nimetinden faydalanmıyorum, acınacak bir hayatım var. Benden daha az çalışan, daha keyifli yaşayan, bir sürü insan var." "Tamam, tamam" demiş Melek, "Sana mutlu ve zengin olman için bir şans veriyorum. Simdi aynı yoldan evine dön." Adam rahatlamış ve ağacın, kızın, kurdun dertlerini de meleğe anlatmış. Melek onlar için de konuşmuş ve adam dönüş yolunu tutmuş. Adam, ağacın yanına gelmiş ve meleğin sözlerini aktarmış: "Senin köklerinin tam yanına bir sandık altın gömülüymüş. Bu yüzden senin yaprağın, meyven olmuyor. Bu altın sandık çıkarılınca, sen de, diğer ağaçlar gibi yeşilleneceksin." "Harika!" diye bağırmış ağaç, "Çabuk kaz ve sandığı çıkar." Adam, "Olmaz" demiş, "Melek bana kendi şansımı verdi. Onu almak için evime dönmeliyim." Adam yine yola düşmüş. Genç kız zaten yolunu bekliyormuş, "Ne dedi, ne dedi?" diye koşmuş. "Acılarını ve sevinçlerini paylaşacak biriyle evlenirsen sen de mutlu olacaksın" demiş adam. Kız, "Hadi o zaman, evlenelim seninle ve mutlu olmaya çalısalım." Adam yine "Olmaz" diye cevap vermiş, "Şansımı bulmak için dönmeliyim. Sen kendine başka bir koca bul." Biraz sonra da sıska kurt çıkmış adamın karşısına. Adam ona da olan biteni anlatmış, kendi şansını bulmak için acelesi olduğunu söylemiş. Kurt, "Benim için ne dediğini söyle ve öyle git." "Senin için söylediğini ben anlayamadım" demiş adam. "Sen söyle hele" demiş kurt. Adam, "Melek, 'O kurt yiyecek bir aptal bulamazsa, aç dolaşmaya mahkumdur' dedi." Kurt, "Meleğin ne dediğini çok iyi anladım" demiş ve adamın üzerine atlayıp, dişlerini boynuna geçirivermiş.