Can AKSIN: Kıyı kentinde ayrıcalıklı olmak

Milletvekillerine ayrıcalık öngören yasa teklifi Meclis'te tartışılıyor ya, her tarafta bir tepki, bir tepki sormayın gitsin.
Ben bu "ayrıcalıklı" durumları çok iyi bilirim.
Gazeteciliğim boyunca yaşayıp durdum. Şimdi Ayvalık'ta yaşıyorum ve şahit olduğum son "ayrıcalıklı" durum oldukça canımı sıktı. Türkiye'nin can alıcı sorunlarında bir araya gelemeyen 4 partinin milletvekillerinin, kendilerine ayrıcalık getiren kanun teklifinde bir araya gelmesi tabii tepkilere neden olabilir ama yine de, bana göre, "birlikte iş yapmak" konusunda atılmış bir adımdır.
DAR SOKAKTA
Ayvalık Meydanı'nın hemen yanında polis karakolu var. Onun ilerisi Sular İdaresi, daha ilerisinde lokantalar ve otoparklar var.
Ana caddeye paralel giden bu dar sokak, biraz ileride, pazar yerinden gelen yine dar bir sokakla kesişiyor. Karakol tarafından gidiş, pazar yerinden geliş sırasında çarpışmalar kazalar olmasın diye, iki sokağın birleştiği köşeye bir dışbükey ayna konulmuş ki, araçlar birbirlerini görsünler, dikkatli davransınlar. Aynanın hemen yanında da "Tek yön" levhası var.
Geçen gün, işte o sokaktan arabamı bıraktığım otoparka doğru yürüyordum.
Önümde de otoparka gitmek isteyen bir otomobil vardı.
Tam o sırada pazaryerinden gelen dar sokağın ucunda bir araç belirdi ve sağa dönüş yaparak "girilmemesi gereken" sokağa girmeye çalıştı. "Girmeye çalıştı" diyorum, giremedi çünkü önünde normal ve doğru yolunda giden bir otomobil vardı. Ters yöne giren araç bir polis otosu idi.
İki otomobil bir hayli bakıştılar.
Sanırım sivil araçtaki şoför "Bu bela da nereden başıma geldi" diye düşünmüş olacak ki, biraz kenara çekilip yol vermek istedi. Yol o kadar dardı ki, değil iki otomobilin geçmesi, bir buçuk otomobilin bile yan yana geçmesi mümkün değildi. Polis aracındaki memur, eliyle "git git" işareti yaptıktan sonra, otomobiline bir ileri, bir geri manevralar yaptırarak, geçilmeyecek sokaktan geçmeye çalışırken, yol yayaların bile geçemeyeceği hale geldi. Ben de olduğum yerde kalakaldım.
Gerçekten canım sıkılmıştı.
Yürüdüm polis otosundaki memur beye, "Şu levhayı görüyorsunuz, bu yöne girilmez. Hem siz girilmez levhasını koyuyorsunuz hem de siz uygulamıyorsunuz, biz de yürüyemez kalıyoruz" dedim.
Genç bir memurdu ama bana bakışını görünce irkilmedim desem yalan olur.

AL SANA AYRICALIK
Beklemedim ve hemen arkadaki otoparka doğru yürüdüm. Ben yürürken polis otosu da geri geri gelerek beni takip etti. Otoparkın önüne geldiler ve otoyu kullanan memurla birlikte bir de sivil bir vatandaş araçtan inerek yanıma geldiler.
Ben "Eyvah baltayı taşa vurduk. Sana mı kaldı iyi vatandaş olup haksızlığı sormak" diye düşünürken, memur bey "Siz kimsiniz ki bana bu yola girme hakkınız yok diyebiliyorsunuz?" dedi. Çevremizde başka insanlar da vardı ve bizi seyrediyorlardı. Canım da bayağı sıkılmıştı. Çevremizdekilerden de aldığım cesaretle, sesimi daha da yükselterek "Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve bu haksızlığı sorma hakkına sahibim" dedim.
Sanırım memur bey böyle bir "karşı koyma" beklemiyordu ki, "Bizim ayrıcalığımız var, biz bu yola gireriz" dedi.
Oysa ayrıcalık mayrıcalık yok... "Normal yoldan gitseniz" dedim. "Hem ters yola girip trafiği alt üst ediyorsunuz, hem de zaman kazanacağınıza daha çok zaman kaybediyorsunuz, alt tarafı gideceğiniz 50 metre yol."
ASIL KIZILMASI GEREKEN
Dediğimi yaptı, normal yoluna girdi ve ileriden dönerek karakolun önüne aracını çekti ve arkadaşlarıyla sohbete daldı. Onun için, milletvekillerinin araçlarının trafikte ambulans ve itfaiyeye tanınan "geçiş üstünlüğü", ters yola giriş üstünlüğü değil, hakkına sahip olmasına çok da bozulmayın.
Zaten polislerin bir kısmı düzenlemeleri gereken trafiği kendi istedikleri gibi "ayrıcaklı" hale getiriyorlar.
Siz, mevcut ve eski milletvekilleri ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin, estetik dahil her türlü tedavi harcamasının Meclis bütçesinden karşılanacak olmasına sinirlenin.
Milletvekillerinin, vekil seçildikten sonra, kendileri için çalışmalarına kızın.