Pazartesi 03.06.2013

Kentsel dönüşüm sadece konut olarak görülmesin

Sanayici Levent Akgerman, kentsel dönüşümün İzmir için bir fırsat olduğunu söyledi, "Başarı için sadece daha çok konut elde etmek yetmez. İşin sosyal ve kültürel boyutu da en az ev kadar önemli" dedi

İzmir'in önde gelen sanayicilerinden Akgerman Ailesi'nin 4. kuşak temsilcisi Levent Akgerman, Egeli Sabah'ın geleneksel Sabah Kahvesi'ne konuk oldu. AKG Gazbeton İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Gazbeton Üreticileri Birliği Başkanı Levent Akgerman, kentsel dönüşüme yönelik önemli tespitlerde bulundu, ilginç açıklamalar yaptı. Akgerman, kentsel dönüşümün sağlıklı yapılabilmesi için işi koordine edecek özerk bir yapının oluşması gerektiğini söyledi.
Kentsel dönüşümde İzmir ve ülkemizdeki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kentsel dönüşümde biri önderlik etsin. Bizi organize etsin ki, özerk bir yapı altında kentsel dönüşümü tamamlayabilelim. Herkes işin bir ucundan tutuyor. Ege Koop Başkanımız Hüseyin Aslan da bu işin bir ucundan tutuyor. Türkiye Müteahhitler Federasyonu da, İzmirli girişimciler sayesinde kendini ön plana çıkarıp bir şeyler yapmaya çalışıyor. Kentsel dönüşümde, biz tabii malzeme tarafından olarak, yönetmeliklerde, standartlarda söyleyeceğimizi söylüyoruz. AB mevzuatına uyum noktasında haklarımızı sonuna kadar savunuyoruz. Asıl görevimiz orada piyasada denetim mekanizmasının işlevsel hale gelmesi. Bunun bir özerk yapıyla olacağına inanıyoruz.
Özerk yapıyı anlatır mısınız?
Ana aktörlerin daha koordineli ve planlı çalışmasını gerekiyor. Müteahhitler, mimarlar, yapı denetim firmaları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyeler, valilikler hepsi bu özerk yapıda olmalı. Valilikler koordinasyonu sağlamalı. Bir kalkınma ajansı modeli olabilir. Özerk yapının işi kentsel dönüşüm olacak. Almanya'da özerk enerji ajansı var. Binalardaki enerji verimliliği karnesini bu ajans veriyor. Bizde de bu gerekiyor. Çok boyutlu yaklaşacak olan şehir plancısını, bu işte koordinatör yapacaksın veya vali beye yardımcı kılacaksın. Vali beye danışman yapacaksın. Bir komite olacak, 3-5 kişi gerçekten uzman olacak. Şehir plancıları, yapı denetimcileri çok önemli. Bina yapılıyor. Gidip betonuna bakıyorlar. Gerisine bakıyorlar mı? Ankara'da Eryaman Projesi'ni yaptılar, dökülüyor.
Dönüşümün vazgeçilmez unsurları nelerdir?
Malzemeciler için kentsel dönüşümde vazgeçilmez 2 temel unsur var. Piyasa denetim ve gözetimi ile buna bağlı olarak kayıtdışı ile mücadele gerekiyor. Kaliteli, çevre etiketi olan malzemelerin kullanılması gerekiyor. Ucuz yapılardan kaçınılmalı. Nitelikli yapılar olmalı. Bundan kastımız sadece estetik, görsel açıdan işlevsel binalar değil. Enerjiyi verimli kullanabilen, atık dönüşümünü yapabilen binalar.
Kentsel dönüşüm deyince akla ilk olarak bina ve konut geliyor.
Sadece yerinde imar artışı göz önünde bulundurmayan bir anlayış olmalı. Biz kentsel dönüşüme çevresindeki yolla, yeşilliklerle, kültürel ve sosyal alanlarıyla bir bütün olarak bakıyoruz. Kentsel dönüşüme sadece bir konut olarak bakmıyoruz. Şu anda bir konut ana planda. İnsanlar için yaşam alanları gerekiyor. Her semtte bir müze, her semtte bir kütüphane olmalı. 8-10 katlı binayı yıkalım, yerine 20 katlı bina yapalım. Ne olacak, yer kazanarak metrekaresi değişmeden daire sahibi 2 kata sahip olacak. Biz de diyoruz ki "Bir ada mantığıyla gitmek lazım." O adada bulunan 7-8 apartman birlikte dönüşmeli. Konutun yanında orada cazibe merkezi yaratmak da gerekiyor. Kahramanlar Ege Mahallesi, dönüşüm için düşünülen yerlerden biri. Oraya neden bir kültürel ve sosyal alan, yeşil alan, akvaryum, müze neden olmasın! Oradaki daire sahiplerini de bu kültürel ve sosyal yapılara ortak edebilirsiniz. Elde edilecek gelir sürekli olur. Konuta karşılık imar artışı ve daha fazla konut deniyor. Bu bir rant... Tamam rant da olsun. Sadece İzmir merkeze değil, Bergama'ya da bir kütüphane, bir kent, bir arkeoloji müzesi lazım. Kentsel dönüşümü sırf alışveriş ve konut olarak görmemek lazım.

SOSYOLOJİK BOYUT

İzmir için neler söylemek istersiniz?
İzmir'de işin daha çok başındayız. Onun için şanslıyız. Ama bu şansı iyi kullanmamız gerekiyor. İstanbul gibi AVM ve rezidans şeklindeki bakış açısından çıkıp, bizim kültürel alanlarımızı replike etmek gerekiyor. Böylelikle bu hinterlanda yani sadece İzmir içinde değil tüm Ege'yi kapsayacak bir anlayıştan bahsediyorum. Manisa, Aydın gibi büyük bir hinterlanda hitap etmemiz gerekiyor. Manisa'daki ailenin en az Alsancak'taki aile kadar mutlu olacağı bir düzen kurmalıyız. Veya Urla'da yaşayanın Kahramanlar'da yaşayanla aynı imkanlara ulaşabileceği bir ortam oluşturmalıyız. Kentsel dönüşümün sosyolojik boyutu da var.
Başbakan'ın, "dikey yapılar yerine, yatay yapılar" düşüncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başbakan Erdoğan, neden yatay gelişmeye önem vermeye başladı. Bence önüne ekonomik boyutunu koydular. Şu anda ülkemizde 2 senelik konut stoku var. Bu yüksek yapıların çoğunu gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketleri alıyor. Sonra halka açılıyor, paraları topluyorlar. Pazarlanmayı bekleyen 600-700 bin konut var. Şu anda malzemecilerin üretimi dursa, 1.5-2 sene bu stok bizi götürür. Yani bu balonu tersine çevirmek için bir fırsat kentsel dönüşüm. Konutların yanına kültürel alanları daha fazla oluşturarak, o konutların değeri artırılmalı. Böylece yüksek binalardaki yapı stoku değerini tekrar kazanmaya başlayacaklar. Çünkü talep artacak. Bir süre yüksek yapılar yapılmayacak. İzmir'de yapılabilir, çünkü ihtiyaç var. Ancak İstanbul, Konya, Diyarbakır'da gördüm. Her yer apartman... Bu bir balon yaratır. Bu balonun önüne geçmenin yolu da eski şehir merkezlerini akıllıca dönüştürmekten geçer. Kentsel dönüşümde sosyolojik boyut göz önünde bulundurulmalı. Bunun örneğini Limontepe'de gördük. İnsanlar için midye yapım yerleri yaptılar ama adam kahveye inmek istiyor. Kahvehane yok. Mutlu bireyler olmasını istiyorsak insanları dikey yerleşimlere de zorlamamız gerekiyor. Ben dikey yapılara karşı değilim. Dikey yapıların değerini koruması için bazı adımlar atılmalı. Yatay gelişmenin göçü engelleyici bir unsur olduğuna inanıyorum.
Yerleşimler arasındaki uçurumlar giderilmeli"
Yatay gelişme göçü nasıl etkiliyor?
Neden Kula'dan İzmir merkeze bir göç olsun. Yani bir sineması, bir kahvehanesi, kültür merkezi orada olsa insanlarımız buraya gelmez. AVM'lerde yemek katı, alışveriş katı var. Biraz daha ötesini insanlara sunmak önemli. Şu anda Anadolu'da çoğu insan mutsuz. Üniversite okuyan gençler mutsuz. Neden çünkü sinemamız var ama kapandı-kapanacak deniliyor. Türkiye'nin geldiği noktada muhafazakar yaklaşım da bunu biraz körüklüyor. Ancak kentsel dönüşümü doğru şekilde yaparak, dolaylı yoldan bununla da mücadele edeceğimizi düşünüyorum.Bir Adnan Saygun Sanat Merkezi neden Bergama'da da olmasın. Aliağa'da neden bir denizcilik müzesi daha olmasın. Semtler arasındaki uçurumun giderilmesi gerekiyor.
YARIN: Yalnız İzmir'i değil, Ege'yi de düşünmeliyiz

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.