Pazar 30.06.2013

Yağ kasasından yaptığı arabada kelebek gezdiren adam

Ufuk Tiyanşan, içindeki çocuk hiç büyümeyenlerden. Maket ve oyuncak yapmaya, mesleğinde ilkleri ve en iyileri gerçekleştirmeye bayılıyor. Kendi özgür ruhuyla çelişse de, yaptığı ilk oyuncak olan tahta arabanın üstünü tülle kapatıp içinde kelebek gezdirmiş bir diş hekimi o...

Ufuk Tiyanşan için pilot olmak, başarılı savaş pilotu amcasının anlattığı hikayelerle büyümenin etkisiyle bir tutku haline gelmişti. Ancak ister yaşamın azizlikleri deyin, ister tesadüfler zinciri; sonunda diş hekimliği fakültesine kaydoldu. Hep ilkleri, hep en iyiyi yapma arzusu, mesleğinde istediği yere gelmesinde en büyük yardımcısı oldu. İşini en iyi şekilde yaparken, maket yapma tutkusundan asla vazgeçmedi. Bu tutkusu büyüdükçe ve deniz tutkusu ile bütünleştikçe, ortaya kendi elleriyle yaptığı ve Tulrab adlı tekne çıktı. "Çingene gibi günü gününe yaşamayı seviyorum" diyen özgürlük tutkunu Tiyanşan ile kod adı Ajda Pekkan olan, Tulrab isimli teknesinde buluştuk.
Tiyanşan soyadı nereden geliyor? Türkistan ile bağlantınız var mı?
Hayır. Dedem Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk ile aynı cephede savaşmış. Kayışlarını bile yemek zorunda kaldıkları yoklukla, büyük bir çıkmaz içindeki ülkeyi kurtarmışlar. Soyadı kanunu çıkınca, Türklüğü bağlayan bir soyadı arıyor, oradan Tiyanşan'ı yakalıyor. Dedem soyağacını çıkarmış, Göktürklere kadar inmiş.

KASADAN UZUN ARAÇ
Çocukken de bugünkü kadar çok "oyuncağınız" var mıydı? Margarin yağı kasasından kamyonetti ilk arabam. Kasanın altına dört tekerlek bağlamıştım, arkasına da uzun araç diye yazmıştım. Üstüne bir tül gerip, ucuna ip bağlayıp, içinde kelebek gezdiriyordum. Dünyanın en mutlu adamıydım. Bugün bana Porche'un vereceğinden daha büyük zevk veriyordu. Küçük bilyalı rulmanlardan kaykaylar yapardık, stoper olarak tokyo terlikler kullanırdık. Balığımızı yakalardık, güvercin beslerdik. Meşe oynardık. Çocuklar çok iyi oynadığım için benimle oynamazlar, başka mahallelere gider onlarla oynardım. 3-5 meşeyle gidip, mahalleye avuç dolusu meşeyle dönerdim. Belki para yoktu ama korkunç huzur ve mutluluk vardı o kesin.
Babanız sporcuymuş?
Babam, bisiklette eski Türkiye şampiyonu. Bugün 87 yaşında ve halen biner bisiklete. Hedefi, 100 yaşında 25 kilometrelik olan rekoru kırmak.
Oyuncaklarınızı yapışınızdan, sanki mühendis olmak isterdiniz gibi düşündüm?
Ben maketçiyim. Uçak maketleri yaptım, kümesler yaptım. Evcilik mutfağı, küçük masaları olan, içinde sobası bile olan evler yaptım. Ama çocukluk yıllarında idealim, amcamdan dolayı, pilot olmaktı. Amcam Sabiha Gökçen ile uçmuş, iyi bir savaş pilotuydu. Onun anılarıyla büyüdüğüm için kafamda hep pilot olmak, Hava Harp Okulu'na girmek vardı. Kazandım da. Son 7'ye kaldım. En son okul komutanıyla görüşecektik. Komutanın önüne çıkarken heyecan olmasın diye 2 tane sakinleştirici hap verdiler. Farmakolojide öğrendim ki verdikleri hap insanı rahatlatıyor ama aynı zamanda kalp atım ritmini artırıyor. Doktor kontrolünden geçerken, 120 attı. Doktor, "Git biraz dolaş, gel" dedi. Kafayı taktığım için 2. gittiğimde nabız 180'di. "Olmaz bu iş" dedi. Ağlaya ağlaya geldik İzmir'e. Depresyona girdim. Sonra hasbelkader diş hekimi oldum. Maketçilikten geldiğim için sevdim. Aslında hedefim tıptı. FKB okuduğumuz için yatay geçiş yapabilirdim ama geçmedim.
Mezun olunca?
İlk kliniğimi Kırkağaç'ta açtım. 1-2 yıl kalır, borçları öder, dönerim derken, 11 yıl geçti. En son belediye başkanlığı önerdiler. Deniz yok diye kalmadım. Sonra Urla'ya geldim. Kiralık bir yer buldum, dekorasyonunu yaptım. Mal sahibi bir gün gelip "Çık" deyince, büyük travma yaşadım. Her şeyi satıp, Güney'e gidip kayıkla turist gezdirmeye karar vermiştim ki, ani bir kararla muayenehaneyi Balçova'ya taşıdım. Bence eviniz, kayığınız Urla'da ama işiniz İzmir'de olacak. Boğulursan, büyük denizde boğulacaksın.

HERKES MUTLU OLUYOR
Boğulmadınız tabii ki...
Hedefim, hep her şeyin en iyisi neyse onu yapmaktır. Lazer teknolojisini ilk getirenlerdenim. İmplant üzerine lazer destekle çalıştım. Tam dişsiz bir ağız düşünün ya da 5-6 tane sallanan, problemli dişi var hastanın. Bu sistemde o dişleri alıp, anında implant yapıyorsunuz. Lazer olmasa oradaki problemi, iltihabı çekimle hemen yok edemiyorsunuz. Bir ay kadar bekleyip, iltihapları yok edip, ondan sonra implantları takıyorsunuz. Lazer destekli implant, hem hasta hem sizin için mutlu edici bir sonuç.
İnsanlar giderek dişlerine bakmayı öğreniyor mu?
Eskiye göre daha bilinçli. En azından diş fırçalama, diş taşı temizliği, kontroller konusunda. Gelişen teknolojiyle korku yenilmediyse de azaldı. Lazer teknolojisiyle anestezi yapmadan diş etini açabiliyorsunuz. Çocukta uyuşturmadan dolgu yapabiliyorsunuz.
Kendi ellerinizle yaptığınız tekne yetmemeye mi başladı da başka tekne aldınız?
Beni, daha çok da eşimi bozan, çevremdeki arkadaşların tekneleri oldu. Onlar hep şıkır şıkır fabrikasyon tekneler. Bu benim kendi imalatım olduğu için hiçbir zaman tamir takımı elimin altından eksik olmadı. Hep daha içi rahat konforlu, takımsız tekneyi aradı eşim. Beni de ikna etti bir şekilde. Çok özel bir imalat, çok keyif aldığım tekne, yarışlarda 30'un üzerinde kupası var ama yine de çok süratli bir tekne değil. Onun için bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine, hızlı bir gezi yarış teknesi aldım. Fransız, butik üretilen bir tekne. Türkiye'de de tek. Soktuğumuz iki yarışı da birinci olarak aldım. Totalda 5 yarış koştum, beşi de birincilikle sonuçlandı.

KAZA RİSKİ YÜKSEK, AMA...
25 yıllık emeğinizin ürününü satacak mısınız?
Onu satamam. Oğlan büyüdü. Bir şekilde körfez kayığı diye bunu kullanacak.
Motosiklet tutkunuz yeni mi?
Ben çok eski bir motosikletçiyim. Peugeot mobiletlerle başladım. Ancak motorda kaza riski çok yüksek. Bu açıdan hormonlar biraz daha otursun istedim. 40 yaşından sonra da 1300 Yamaha uzun yol Turing motor aldım. Canımız sıkıldığı zaman çıkıyoruz yola, gözümüzü Bodrum'da, Marmaris'te açıyoruz.
Bu yaz için planınız ne?
Yeni teknem Maui ile 12 Temmuzda Türkiye'nin en büyük yarışı olan Deniz Kuvvetleri Kupası yarışına katılacağım. Birinci etap Boğaz'dan, Çengelköy'den start alacağız, finiş Bozcaada'da olacak. 2. Etap, Bozcaada- Çeşme.
Kaptanlar aynı zamanda iyi aşçı olur. Sizin nasılsınız?
Yemek konusunda hiç mütevazi değilimdir. Menemenim, meyhane bulgurum, teknenin kuzinesinde ahtapot, karides güvecim, kalama sübye güvecim, kuru fasulyem, pilavım meşhur. Balığı restoranlarda yemem. Balık restoranlarında genelde meze yerim. Bu ülkede balığın suyunu kaçırıp, kömür gibi yapmadan vermiyorlar balığı müşteriye.
"ÖZGÜRLÜKTE BULUŞUYORUZ"
Ufuk Tiyanşan ile hayatını karartan ön dişlerine çözüm bulmak için kapısını çaldığında tanıştı. Yakışıklı doktoruna ağzını açmakta zorlansa da, kalbini açmakta pek sıkıntı yaşamadı. Ufuk Tiyanşan ile sadece dişleri değil, tüm hayatı değişti. Çingene ruhlu koca ile kimi zaman gözünü denizin ortasında açtı, kimi zaman kendisini motosiklet üzerinde Bodrum'a, Marmaris'e giderken buldu. Adıyla soyadını bir arada söylemekte zorlandığım Tulrab Tiyanşan ile Urla'daki evlerinde konuştuk.
Tulrab ne demek?
Tanrıya ulaşmak demek. Ençok sorulan soru, ismimim anlamı oluyor.
Tulrab'ı neden sevmiyorsunuz?
Seviyorum da ahşabın bakımı çok zor olduğu için yeter artık dedim. Devamlı problem çıkarıyordu. Polyester daha rahat.
Hiç çalışmadınız mı?
Turizm otelcilik okudum. Evlendiğimizde Hilton Oteli'nde çalışıyordum. Gece şiflerimiz vardı. Evlenince, özellikle Ufuk için zor oluyordu. Gece kalkıp gelip beni alıyordu. Bıraktım. Sonra estetisyenlik okuluna gittim. Benim okuduğum dönemde güzellik uzmanlığı, estetisyenlik furyası patladı. Herkes güzellik uzmanı oldu, onu da bıraktım.
Peki çingene ruhlu bir erkekle yaşamak kolay mı?
Hem kolay hem zor. Çingene ruhu beni biraz sıkıyor ama tekne, motor, ev, bahçe konusunda tam uyumluyuz.
BUNLARI YAZIN LÜTFEN
Çocuğunuz var mı?
İlk evliliğim 11 yıl sürdü. "Bir daha olmayacak" diyordum, 2 yıl bekar kaldım, Tulrab ile tanıştım. Hasta olarak gelmişti. Bir dişini, dolgusunu 4 seansta yaptım. Uzattım işi. Sonra evlendik.Benim ilk evliliğimden 2 tane pırlanta gibi çocuğum var. Kızım ve oğlumu çok seviyorum. İlk eşimle de bu nedenle hiç kopmadık. Bunları yazın lütfen. Çocuklar çok kırılıyorlar.
'EN BÜYÜK REKLAMIM PAHALI DOKTOR DENMESİ'
Piyasaya göre, fiyatlarınız biraz yüksek mi?
Ucuz etin yahnisi yavan olur derler. Reklamın iyisi kötüsü olmaz ama benim en büyük reklamım, "pahacı doktor" denmesi. Pahalıdır, vardır bir hikmeti diye düşünen birileri mutlaka çıkar. Ben günde 10 kişi bakacağıma 3 kişi bakarım, hakkıyla içime sinecek, her şeyimi vererek, gece de huzur içinde uyuyacak şekilde bakarım. Hasta da memnundur ki bana yeni hastalar gönderir. Bu iş, bakkal mantığıyla 'Fiyatı düşüreyim, sürümden kazanayım' diyerek yapılmaz. Pahalıyım ama donanımım da ona göre. Hasta adımını attığı andan itibaren fark eder.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.