CAN AKSIN: Ayvalık halkı gürültüden bıktı

Füsun Aydınlık, Ayvalık'ta yaşayan ama son zamanlarda, "Benim burada yaşamam için bir neden kaldı mı?" diye, kendi kendini sorgulayan önemli bir sanatçı arkadaşımızdır. Uzun yıllar reklamcılık sektöründe üst düzey görev yaptıktan sonra, İstanbul'u bırakarak, daha sakin, daha sessiz, daha doğal bir hayat yaşamak için Ayvalık'a yerleşen bir dostumuz. Ben kendisini yakından tanırım, dostumdur, arkadaşımdır. Ayrıca oğlu Sinan da benim küçük arkadaşımdır. TED Ankara Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Füsun Aydınlık'ın Ayvalık'a yerleşmesinin nedeni, oğlu Sinan'ı daha doğal bir ortamda büyütebilmek ve fotoğrafçılığı ile kendisini dünyaca ünlü yapan "taş boyama sanatını" daha rahat yapabilmekti. İşte bu değerli arkadaşımızın "Ayvalık Sorunlarını Tartışıyor" blogundaki son yakarışı şöyle: "Saat 19:00.. Deniz kenarında, birkaç teknedeki insanlar, sayabildiğim kadarı ile 4 farklı müzik, sonuna kadar açılmış, çalıyor eğleniyorlar. Burada oturanlar da, buradan yavaştan beziyor.. Ya da sonradan gelen, gören bizler diyeyim.. Hani kıyıda müzik yoktu? Ki 6 sene önce, ben buraya yerleştiğimde yoktu.. Gittikçe herşeyi daha çok kirlendi buranın, sokakları da, havası da... Pazar akşamı sorunum da bu olsun..." Füsun Hanım'ın şikayetine bir çok cevap var ama baştaki iki tanesi şöyle: Erhan Çiftçi "Gezi teknelerinin yüksek sesle müzik çalarak yanaşmasındaki amaçları, ortalığı vaveylaya vererek dikkat çekmek ve ertesi gün için müşteri kazanmaya çalışmaktır. "En coşkulu biziz, en eğlenceli biziz..." imajı yayılma pahasına Ayvalık meydanı her akşam bir saatliğine yaşanılamaz, çekilmez hale getiriliyor. Cunda teknelerinin sürekli korna çalarak, ilkel bir şekilde müşteri çağırması da cabası." Halil Uncu, "Yanaşırken sadece 10. Yıl Marşı çalmalarına izin verilsin ve de mecbur kılınsın.. Burası Ayvalık, Türkiye görsün..." 10. Yıl Marşı bir kez daha gündeme geldi ama biz Füsun Aydınlık'a kulak vermeye devam edelim. "6 sene önce buraya taşındığımda tekneler limana yanaşırken seslerini kısıyorlardı ve "ne şahane, medeni bir yermiş" demiştim..bu konudaki yasağı öğrenip mutlu olmuştum... Bugün, dünkü gibi bir akşamüstü burayı yaşayan bir turist olsam (ev almayı bırakın), kara kara düşünürdüm.. Ayvalık sadece tekne turu yapan turisti mi istiyor? Yoksa gürültüsüz eğlencenin de peşinde, başkalarını da mı? ikisinin dengesini kurmak çok zor olmamalı... Merkezin toparlanması, şahane ama artık teker teker dökülen evlerin restore edilip değerlenmesi için bu dengenin kurulması gerekiyor.." Füsun'a hak vermemek elde değil. Sahildeki kafelerden birine oturduğunuzda, önünüzdeki manzarayı kocaman bir tekne kapatıyor. Daha sonra da gürültü... Gürültüü.. Gürültü.. Yazık.. Ben de ilk kez bir Şubat tatilinde Ayvalık'a yerleşmeye karar vermiştim. Rahmetli eşim de "Ne kadar sessiz ve huzurlu bir yer" demişti. Artık Ayvalık öyle bir yer değil. Gürültülü, sıkıntılı bir yer oldu. "İki ya da üç teknenin çıkardığı gürültüden ne olacak" demeyin. Gürültü insan sağlığı açısından çok önemli. Onun için uygar kentlerde gürültüye karşı önlem alınır. Bizdeki gibi başıboş bırakılmaz. Gürültü karşısında insan sağlığı fizyolojik ve psikolojik açıdan etkilenir. İstenmeyen bu sesler sinir, saldırganlık, hipertansiyon, yüksek stres, kulak çınlaması ya da kulak uğuldaması, duyma kaybı, uyku bozuklukları gibi pek çok sonuç doğurabilir. Stres ve hipertansiyon gibi ciddi sağlık sorunlarına bile kapı açılabilir. Kulak çınlamaları ve uğuldamaları unutkanlığa, ciddi ruhsal bunalımlara ve kimi zaman panik ataklara bile neden olabilir. Gürültüler farklılık göstermekte olup, bazen bir insan sesi, bazen bir ev eşyası ve bazen de otomobil sesleri insanı rahatsız eder. İşte yüksek düzeyde gürültü kirliliği böylece ortaya çıkar. Hafif sesler kulağa az şiddette, kuvvetli sesler ise yüksek şiddette gelmektedir. Şiddet birimi desibel'dir (dB). Desibel insan kulağının işitebildiği en küçük ses şiddetidir. Fısıltı sesi 30 dB, Konuşma sesi 40-60 dB, Bağırma sesi 80-90 dB, Uçağın kalkışı 120-140 dB. Acaba sahildeki teknelerin çıkardığı ses kaç desibel dersiniz.