Giriş Tarihi: 9.9.2013

Adnan GÜLERMAN: İzmir'in yeniden doğuşu

Yıllardır,her 9 Eylül'de İzmir'in işgalden kurtuluşu ile ilgili bir yazı yazmak bende alışkanlık haline geldi.
İzmir'in kurtarılışının sıradan bir olay olarak düşünülemeyeceği için, bunu yazmayı tekrarlamam da yadırganmamalıdır. Gerçi, İzmir'in kuzey ve güneyindeki bölgelerin işgalden kurtarılışı sonraki günlere rastlamış olsa da, işgalin bu kentimizden başlatılmış olması, geri alınmasını da kurtuluşun bir sembolü haline getirmiştir. Başka bir anlatımla, İzmir kurtarılmışsa her yer de kurtarılmış demektir.
Zaten, perişan halde çekilmeye mahkum edilmiş bulunan Yunan askerinin 9 Eylül'den sonra başka bir yerde tutunabilme gücü olmadığı gibi, tek yapabileceği şey ardına bakmadan kaçıp kurtulmaktı. Nitekim, kumandanını bile esir bırakarak kaçabilmiştir.
İNSAN GÜCÜNÜN ÜSTÜNDE
9 Eylül'ü yazarken tekrarladığım bir husus vardır: 30 Ağustos tarihi itibariyle tarafların asker, silah, donanım, beslenme farklılıkları bir ölçüde önemli olsa bile, mücadeledeki azim ve irade farklılığı saydığım hususlardaki noksanlıkların üstesinden gelebilirdi.
Öyle de olmuştur. Bir yanda işgali devam ettirme arzusunda olanlar, öte yanda vatanını işgalden kurtarma azminde olanlar.
Herhalde ikincilerin azim ve iradesi birincilerden çok daha ağırlıklı olacaktı.
Ama, benim bir türlü çözemediğim husus 30 Ağustos'ta yola çıkanların 350 kilometrelik yolu 10 günde almış olmalarıdır.
Dile kolay, üst üste gün başına 35 kilometre.
Ne kadar antrenmanlı, ne kadar uygun yürüyüş kıyafetiniz olursa olsun, geceleri ne kadar güzel dinlenirseniz dinlenin ve her gün yürüyüşünüze uygun olarak nasıl beslenirseniz beslenin, 10 gün üst üste ve günde 35 kilometre yürüyebileceğinizi zannetmiyorum.
Üstelik o günkü asker kıyafetini de bir düşünün: Ağır bir sırt çantası, matara, kütüklük, silah. Hareketinizi zorlaştıracak kaç kiloluk yük de taşımaktasınız.. Üstelik düz yolda da yürümüyorsunuz. Dereden, tepeden, çalılıklardan vuruşarak ilerlemek zorundasınız.
Yeri geldiğinde yüksek matematik bilgisine sahip olduğumu söylesem de, oldum olası böyle bir durumdaki yorgun askerimizin 10 günde 350 kilometre ilerideki hedefe ulaşabilmiş olması, benim hesaplama gücünün dışına çıkmıştır.
MÜBADELECİLERİN ANLATTIKLARI

Kaçan Yunan askeri de geride taş üstünde taş bırakmamak için elinden gelen bütün tahribatı yapmaktan da kaçınmamıştır.
Mübadele ile Yunanistan'a gönderilen Rumların bu kaçış rezaleti ile ilgili olarak Sayın Yılmaz Karakoyunlu Mor Kaftanlı Selanik'i yazmıştır. Eserde mübadele ile gidenler, Yunan askerlerinin kaçarken yaptıkları akıl almaz tahribatın utancı içinde olduklarını dile getirmiştir. ( S.164) Yıllar önce bir gazimizle Karşıyaka'daki evinde bir görüşmemiz olmuştu. Onların birlikleri de Manisa tarafından, Sabuncubeli üzerinden İzmir'e inmişlerdi. Anlatırken üzüntülü olduğunu fark edince "Ama, İzmir'e gelişinizi biraz üzüntülü anlattınız" dedim. Bunun üzerine, "Doğru, biz İzmir'e ancak 10 Eylül'de gelebildik" dedikten sonra "Uşak ve Kemalpaşa üzerinden gelenler yolda buğday kavurup karınlarını doyurmuşlar.
Dizlerinin dermanı vardı. Biz kavuracak buğday bile bulamadığımızdan, yol boyunca ancak çam ağaçlarının kabuklarının içindeki yalamukları kemirerek ayakta kalabildik" diye devam etmişti.
AKILLARA SIĞMAZ MÜCADELE
İşte,dönüp dönüp aynı noktaya geliyorum:
Sırttaki teçhizatla, dere tepe aşarak, vuruşarak ve günde üst üste 35 kilometreden 10 günde İzmir'e ulaşabilmek. İnsanüstü bir azim ve güç değil de nedir! Herhalde bir yandan Yunan askerlerini kovalarken, bir yandan da yakılan köylerin söndürülmesi yardıma koşma da hesabımıza dahil edilmelidir.
Hesaplayamamakta haksız mıyım!
Kuşkusuz bu akıllara sığmaz mücadelede "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri" emrini veren Mustafa Kemal'in zafere inandırıcılığının rolü büyüktür. İnandılar ki, 10 günde hedefe ulaşabildiler. Yaslı gittim şen geldim Aç koynunu ben geldim Bana bir yudum su ver Çok uzak yerden geldim dizeleri, 1050 gün işgal altında kalmış olan İzmir'in özet hikayesi gibidir. Bu kahramanları rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.