Son Güncelleme: Cumartesi 28.09.2013
Yemeği yapmak da yemek de bir ruh meselesi
"Gerçek gurme yemek yapmasını bilmeli. Malzemeyi tanıyacaksın. Araştıracaksın, kendin yapıp tadacaksın. Çünkü lezzet, farklılıkları denediğinizde, en iyisini bulabileceğiniz bir şey"
- Rastlantı değil. Babam Yağcı Cevat diye tanınırmış. Soyadı Kanunu çıkınca babam, "Yağdöken olsun" diyor. "Var" denince "Güzelyağdöken olsun o zaman" diyor. Fena değil. Akılda kalıyor. Sonradan daha güzel oturdu gurmelik, yeme içme ile.
- Ben öyle doğdum. Doğuştan gurme. Ama bu yaşam biçimi içinde olmak, farklı bir avantaj veriyor. Söke'de, içinde 4 kutsal kitapta da adları geçen zeytin ve incir ağaçlarının olduğu bahçelerde büyüdüm. Dokunup tutabildiğiniz şeylerin mamul hale gelmesi de iyi bir birikim getiriyor. Zeytin hasadının, budamanın, kırmanın ne olduğunu, cinslerini iyi bilenlerdenim. Gurmelik, eğitimle verilmiş paye değil bende. Rahmetli Tuğrul Şavkay'ın büyük katkısı var. O dönemlerde bir Tuğrul Şavkay'a gurme denirdi, bir de Ahmet Örs'e. Şavkay beni çok destekledi. Uzun çalışmalarımız oldu. Sonra bir gün, "Sen gurmesin" dedi. Tuğrul Şavkay rahmetli olduktan sonra bende bir kırgınlık oldu. Medyatik olmak heveslisi değilim. Çiftliğe kaçtım, ancak beni fazla kapattığı için de çıkmaya karar verdim.
- Kendinizi eğitmekten başka yolu yok. Sanatçı olunur mu mesela. Ben resim okudum. Akademi, "Biz sanatçı yetiştiririz" derdi. Bizimkiler de "Hayır sanatçı yetiştirilmez, sanatçı kendini yetiştirir" derdi. Gurmelikle hiç ilgisi olmayıp, okuduklarını anlatanlar var. İşin medya tarafı, işi hep bozan taraf. Şimdi bakıyorum herkes her şeyi biliyor. Yalan yanlış da çok konuşan var.
- Annem 95 yaşında ölünceye kadar benim için çok ciddi bir kaynaktı. İyi yemek yapan bir aileden geliyorum. Bir birikimim vardı. Birikimimle farklı olduğumu algıladım. Gurme olduğumu keşfettim. Annemin yemeklerini aramıyorum yemeklerde. Onu ararsam bu iş bizi köreltebilir. Lezzet, farklılıkları denediğiniz müddetçe, en iyisini bulabileceğiniz bir şeydir. Kötüyle iyiyi ayırt etmeniz için kötüyü bilmeniz gerekiyor.
- Ben huysuz değilim. Herkes beni yemeğe davet edebilir. Hep şunu söylerim: İyi zeytinyağı, iyi malzemeyi kullanın, hiç problem yok. İsterseniz çiğ pişirin. Kötü bir yağ beni üzer. Bir zeytinyağını yediğimde burnumdan çıkıyorsa beni üzer. Arkadaşlarım beni arayabilir malzeme konusunda. Ben uzmanıyım bu işin.
- Sızma ve rivierayı deneyeceksiniz. Denemeden olmaz. Riviera ile sızmayı yan yana koyun, ekmeği banın, farkı görün, sizin de bilginiz olsun. Prosedürünü okumakla olmuyor. Şarapta da aynı cabernet sauvignon, merlot, ilk burunda çiçeksi kokular, olgunlaşmamış vişne kokuları falan o anlatıyor ama bizim test etmemiz lazım. Şaraba da öyle yaklaştık. Türkiye'de bu konular çok yoktu. Karaf dergisine yemek-şarap uyumlarını yazdım. Şarabı çok iyi bilmek çok zor çünkü biz o kültürden gelmiyoruz. Fransız, İtalyan gibi hergün çocukluğumuzdan beri şarap içmedik. Sonradan tanıdık.
- Yemeği çok iyi bildiğim, şarabı da başkalarına göre daha iyi bildiğim için bunların eşleşmesini deneme-yanılmayla yaptım.
- Ben yapıyorum. Malzemeyle ilgili bir avan- tajım var. Yağı, eti, balığı iyi bilirim. Kasapların içinde büyüdüm. Balıkhanedeyimdir hergün. İneğin sütünü sağarım. Malzemeyi bilmek, dokunmak, ondan üretmek, avantaj veriyor. Bir de yemek yapıyorsanız, "Ben iyiyim" diyorsunuz o konuda. Neden iyiyim? Yeni nesile "İneğin resmini çizin" dediğimde, İsviçre'deki çocukların Milka'nın mor ineğini çizmesi gibi, keçi ve koyun ile karıştıracak kıvamda.
- Çorba olmazsa olmazımdır. Kebap ve et de yerim, ama ağırlık deniz ürünlerinde.
- Ben Gurme Guide'da sokak arası mekanlarını yazmak için sokak sokak dolaşıyorum. Girmeden önce vitrine bir bakarım. Oradan da bir şeyler algılarım. Bir yerde yemek ne kadar dönüyor. Girdiğiniz yerin enerjisi önemli. Taze fasulyeye baktığım zaman kaç saat önce piştiğini anlayabilirim. Sizi çok şaşırtan şeyler de olabiliyor. Küçücük bir el arabasında müthiş bir sanatkarla karşılaşabilirsiniz. 50 yaşından sonra en iyi pilavı yedim ben Mustafa Usta'dan. El dediğiniz şey önemli. Mustaf usta bu yıl ödül aldı. Ödülünü almaya bile gelmeyecekti ama bir elin ne olduğunun görülmesi için ısrar ettim. Yemek yapmak, ruh meselesi.
- Kırmadan, dökmeden düzeltmek lazım. Yemeklerle, mekanlarla ilgili kötü bir şey söylemem. Beğenmezsem bir daha gitmem. Bundan kötü ceza mı olur?
- Bir projemiz var ama, beni bozarlar diye korkuyorum. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş.
- Güzel sanatlar. Ben resim öğretmeniyim aslında. 1982 yılında Buca Eğitim Fakültesi'ni bitirdim. Ödül aldığım resimlerim var.
- 7-8 köpek, 3 at, ördekler, kazlar, kuşlar, domates, patlıcan biber, zeytinler diktim oraya çeşit çeşit. Onların tek tek budamaları, toplamaları kolay değil. Bu yıl Ekonomi Üniversitesi'nde mutfak sanatları bölümünde Türk mutfağı ile ilgili ders vermeye başlıyorum.
LEZZETLİ YİYECEKLER YEDİ, 45 KİLO VERDİ
Beyazıt Güzelyağdöken de bence gurme olarak doğdu. Birbirinden lezzetli yemekleri yiyerek büyüdü. Bir ara fazla büyüdü. Bir gün tartının üzerine çıktığında, 125 kiloya ulaştığını fark etti. İnanmak kolay olmasa da 45 kiloyu da gurme babası sayesinde verdi. Su ürünlerinin fakültesini bitiren, Beyazıt Güzelyağdöken, bir yandan da arkeoloji konusunda yüksek lisans yapmaya hazırlanıyor.
- İlgi duyuyordum zaten. Babamın eşyaları içinde arkeolojiye ilgi duymamak zor.
- Çok iyi aşçı. Yemek yapmayan bir gurme, şişman bir diyetisyene benzer. Kendi eleştirdiklerini yapamayan biri ne kadar inandırıcı olabilir?
- Estağfurullah, babam gurme. Onun sayesinde bu konuya hiç ilgim olmasa da çok şey öğrenirdim ki ilgim var. Sandviç, hamburger, atıştırmalık bir şey hiç yemedim. Gittiğim ülkelerde mutlaka özel bir yemek ayarlarım. Herkesin annesinin pilavı en güzel ama 50 yaşından sonra en güzel pilavı yedim diyebilmenin şartı bu. Korkmadan her şeyi denemeli, denerim.
- Yemeyi seviyorum, 125 kiloydum. 45 kilo verdim. Şaşırıyorlar böyle babayla beraberken nasıl bu kadar kilo verdin diye.
- Anneannemin yüzünden aldım. Bizim kedi bile 12 kilo. Anneannem daha çok yediğimizde daha mutlu oluyor. Bana kiloyu babam verdirdi. Spor koçuna ve diyetisyene gitmedim. Babam çok lezzetli yemek yedirerek kilo verdirdi.
ROMALI LUKUS'UN SOFRA RİTÜELİ
- "Çocuk balık yemiyor" diyorlar. Onu, cazip hale getirebilirsiniz. Somonu bir ızgara iziyle minik bir patates, güzel bir salata ile renklendirebilirsiniz. Geçiştirmeye kalktınız mı yemek zaten problem. Eski Roma'da, denizin kıyısında malikanesi olan, Lukus adında biri varmış. Balığı, kuşları, av hayvanları var. Roma'ya gider, malzemeler alır, gelişinde de muhakkak misafiri olurmuş yanında. Hizmetkarı da misafire göre sofra hazırlarmış. Bir gün yalnız gelmiş, hizmetkarı ona misafiri geldiğindeki özenle masa hazırlamamış. "Bu akşam Lukus, Lukus ile yemek yiyecek. Kendimle yemek yiyeceğim ve o saygıyı hak ediyorum, aynı özeni bekliyorum" demiş. Yalnız olduğunuzda da ritüel haline getirirseniz, yemek anlam kazanıyor.
EŞSİZ DERGİ: GOURMET GUİDE
- Evet, İzmir Gourmet Guide'ın 4. sayısı çıktı. Sokak arası mekanlarını yazarken gittiğimiz her yerin, yediğimiz her yemeğin videolarını çektik, interaktif bir kitap hazırladık. Alışveriş duraklarımı da yazdım. Hayatımda nereden ne alışveriş yaptıysam onların da video kurgularını yaptık. Tarifli yemek videoları da var. İçerikli, eşi benzeri gerçekten olmayan bir kitap. 1485 mekanın fotoğrafı, güncel bilgileri var kitapta.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor