Pazar 20.10.2013

Ayşe KİLİMCİ: Siyah

Renklerin kader olabileceği kırk yıl düşünsem, aklıma gelmezdi.
Aşkın rengi var, geçimin, geçimsizliğin, umudun, ölümün.
Dünyamızın o masmavi topun bile sonsuz siyahlığın içinde fırfır dönüp duran, milyar yıldır dönen, bir o kadar daha dönecek olan dünyamızın, hem rengi olduğunu hem dönerken fa sesi çıkardığını da sonradan öğrendim, kızımdan sonra.
Aşk, vuslat, çocuk, bu üçlü ne güzeldir...
Ama sacayağıdır da. Bu üçünün kurduğu sacayağının üstündeki kazanda yanar tütersin.
Aşkın ardından kavuştuk, derken karım yüklü kaldı, nasıl sevinçle, nasıl mutlu bekledik, yolcumuzu.
Biz Selanik tarafındanız, ince uzun boyumuz, açık tenimiz, mavi yahut yeşil gözümüz o taraftan miras.
Eşim Çerkezdir, onların rengi, boyu posu, huyu suyu malum.
Doğumhane kapısında en az onun kadar sancı çekip bekledim.
Ebe geldi, kucağında evladım, 'Gözünüz aydın' dedi.
Bembeyaz fistolu takımlar içinde bir kara boncuk. Ama nasıl kara, görmelisin, siyahın en koyusu, en gecesi, oltu taşı bile bir ton açık kalır yanında.
Güldüm, yanlışınız var dedim, benimki nerde?
Yoo, yanlış falan yok, doğumhanede yalnız karınız var. Ben de başındaydım, gözünüz aydın, bir oğlunuz oldu, kara üzüm habbesi...
Buyurun, kucağınıza alın...
Yüzüme bir su çarpıp geleyim, dedim. Hastanenin kapısına çıktım, yakında bir büfeye oturdum, bangır bangır 'kara üzüm habbesi' çalıyor, kısın şunu dediğimi hatırlıyorum.
Bizde yok, yedi ceddimizde yok, herhalde yoktur, olaydı bu kadar sarışın, açık renk gözlü olabilir miydik hepimiz?
Bir tanecik olsun, ilaç için esmerimiz olmaz mıydı? Onların soyunda da yok, bildiğimiz kadarıyla.
Karım gezici elemandır, pazarlama işinde yönetici ama ülkeyi gezer sürekli.
Aklıma neler geldi, yüreğim siyah oldu, kanımsa gri akmış olmalı o günler.
Sustuk, hep sustuk.
Nüfusa gitmeyi habire ertelediğime, yüzümün bir türlü dağılmayan bulutlarına alındı karım.
Bebeğin kırkı çıktığında işe başladığında mahkemeye başvurmuş.
Ben de başvurdum. Babalık testi sonucu müsbet geldi ama karım beni affetmedi. Hiç, hiç affetmedi.
Ne haltedeceğimi şaşırdım, içimde yedi renk alafucuruk bozduman şimdi...
Ne zaman kül rengi, yağmurlu günde güneş açar ansızın, başımın üstüne o rengarenk gökkuşağı çizilir, içim sevinçle dolar, oğlumu, kara üzüm habbemi düşünürüm, onunla yalnızca hafta sonları baba oğul olabildiğimizi... Karımın bitip tükenmeyen incinmişliğini...
Karşıdakinin kalbine hicran lekesi düşürmeden önce çok düşünmeli insan, çok... Yoksa akıbet hicran... Bilmem anlatabildim mi?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.