Pazar 08.12.2013

AYŞE KİLİMCİ: Leylak gecelik

Zürriyet gündelikçi. Şu dünyada ne gür güveni var, ne başını sokacak bir evi, ne erine yaslanabilir ne çocuklarından el alabilir. Erkenden gider, çalıştığı evlere, kahvaltısı kuş kadar, kendi serçe gibi, kısacık bir kadın. Onca işin belini nasıl büker, kirin, döküntünün hakkından nasıl gelir, bilinmez? Elleri yalnız, canı çekilmiş bedeninden önde gider, daha güçlü, daha yaşlıdır, kendinden. Küt, kısa parmaklı elleri damarlı, tırnakları kırık, yinik, kınaları soluktur. Birsürü adı var, Fatma tüz Zehra Zürriyet Daraçoğlu. Modaya uyup, kızlık soyadımı da ekleyeyim dedi, Fatma tüz Zehra Zürriyet Karakaşlı Daraçoğlu, olmadı, pek uzun, sığmadı hiçbir satıra, tıpkı sahibesi gibi, sığamıyor ne kocasının dermansız gönlüne, ne tek göz evine, ne çocukların ufkuna... Bir yeni geline gidiyordu, artık ne olup bittiyse, yeni gelinle yeni güvey boşanıyor. Yeni gelinlik, Zürriyet'in otuz yıllık evliliğine kıyasla. Birkaç yılda yuva mı yıkılırmış, diye tasalandı durdu, eskimeden daha... Boşandıkları gün, gündelik çinin tasası, onlarınkinden çoktu. Evin hanımı çalışan kadın, yok aleme müdanası, gene oturacak evinde, gene temizliğe alacak Zürriyet'i, her hafta. Yalnız adam eksilecek evden. İşe gittiği evlerin derdini tasasını hanımlarıyla konuşmazdı Zürriyet, hiç... Ama gözünün önünde dağılıp giden bu ev içini acıttı. Demeden edemedi. Dövüyor mu, söğüyor mu, parayı mı esirgiyor, başka kadın mı var, biri yolunu mu çevirmiş, işini mi batırmış, kolu kanadı mı kırık, döşekte?/ Yok, hayır./ Sana el kaldırmıyorsa , parayı esirgemiyorsa, daha ne?Silip atmak kolay a kızım, ömür böyle geçmez , kanadı kesik kuş uçamaz, anca yerden gider, kurda kuşa yem olur... Bu devirde ortada koca mı var? Tekraren denenmesi mi kalmış, almış ilamını gelmiş oturmuş, ev tiril tiril, açmış müziği, yakmış cigarayı,' topla' demiş,' dolaptaki sabahlık, gecelik, kaynanamdan gelen çeyizi, onun öte berisini, koy büyük çöp poşetlerine, arabayla bıra kırım seni eve, dağıtırsın ona buna'.../ Yok, Allah etmiye, içime sinmez benim, inşallah yeniden nikah tazelersiniz.../ Bitti, Zürriyet hanım, buraya kadarmış./ Kolay mı yuva yıkmak?/ Aa, pek kolay, bak oluverdi işte/ Ya yalnızlık.../ İki başına yalnızlık daha zordu./ Öte git demedi, esirgemedi, niye?/ Sen anlayamaz sın./ Niyekine?/ İşte, öyle...' Evden atılacaklara el süremedi, Zürriyet. Yalnız leylak rengi ipek geceliği aldı. Genç kadının gelinlik geceliğiydi . Açık leylak , robası kasnak işi nakışlı, kolsuz, kırmalı, uzun... Sabahlığını da vermek istedi genç kadın, 'nerde bende sabahlık eskitecek zaman, derman?' diyerek onu geri çevirdi, uzun boylu tazenin leylak rengi, nakışlı, kol ve etek uçları dilimli fisto gelinlik geceliğini ama, aldı, bağrına basıp gitti. Kızına çeyiz diye de değil, canı için, hevesi varmış, ama, hiç kısmet olmamış, kısmet bugüneymiş...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.