İzmir uzlaşmada ülkeye örnek oldu

Ülkemizde 2006 yılından bu yana uygulanmaya başlanan Uzlaşma Kanunu, uzlaşı kültürüne ve barışa önemli katkılar sağladı. İzmir'de esen barış rüzgarı, Türkiye'ye örnek oldu, geçen yıl ülke genelindeki tüm uzlaşmaların yüzde 62'si, İzmir'de gerçekleşti. Son 3 yılda 9 bin 471 dosya, yıllar sürecek davalar yerine "uzlaşma masası"na gitti ve kısa sürede barışmayla tarafları mutlu etti. Uzlaşmalarla ilgili araştırmayı Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı yüksek lisans yapan Ferda Eser, gerçekleştirdi. Eser, araştırmayı yapma gerekçesini şu sözlerle açıkladı: "İki şoförün önce davacı olup sonra Uzlaşma Kanunu'ndan yararlanıp barıştıklarını gazetede görünce, araştırmayı yapmaya karar verdim. Cumhuriyet Başsavcı Vekili Dr. Uğurcan Sevinç Kızıloğlu, cumhuriyet savcıları Nazan Pekcan, Sinan Erdem ve Turan Güzeloğlu'nun başlarında olduğu 34 kişilik uzlaştırma ekibinin çalışmalarını takip ettim. Çalışmaya başlayınca ülkemizdeki tüm uzlaşmaların yüzde 62'sinin kentimizde yapıldığını öğrendim."

SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Yasadan çoğu kişinin haberdar olmadığını kaydeden Eser, sistemi şöyle anlattı: "Uzlaşma kapsamındaki dosyalar geldiğinde, cumhuriyet savcıları, taraflara SMS yoluyla adliyeye davet ediyor. Buluşmad uzlaşmanın ne demek olduğu ve sonuçları anlatıılyor. Her iki taraf da uzlaşmak istediğini bildirirse, bir uzlaştırmacı görevlendiriliyor. Taraflar o görevli önünde anlaşarak kendileri hakkındaki kararı kendileri veriyor. Uzlaşma süreci kısa sürede tamamlanıyor ve dava açılmıyor." Genelde vatandaşın uzlaşmanın ne işe yaradığı konusunda fazla bilgiye sahip olmadığını, uzlaşmanın bir hak kaybı gibi algılandığını kaydeden Eser, "Aksine mağduriyetin yıllar süren davalar sonunda değil, makul ve istenebilir şartlarda hemen tesis edildiğini gördük. Ayrıca uzlaşmalarda onur kırıcı ceza verilmiyor. Tüm masraflar da devlet tarafından ödendiği için taraflar masraftan da kurtuluyor" dedi.
BİR ÇAY ISMARLA, AFFEDEYİM
Uzlaşma dosyalarının sonuçlarına çarpıcı örnekler de yansıdı. Şikayetçi olanlardan kimi karşısındakini affetmek için bir hayır kurumuna bağış yapmasını, kimi mavi kapak toplayıp engellilere tekerlekli sandalye almasını, kimi de balkonuna pankart asıp mahalleliden özür dilemesini istedi. Kimi, "Görme Engelliler Okulu'nda bir gün kitap oku" dedi, kimi de "Bir çay ısmarlasın affedeyim" koşulunu öne sürdü.