Pazar 02.02.2014

Nasa kampüsü'nde bir Türk kızı: Lale Başarır

Anne ödüllü seramik sanatçısı, baba ödüllü şehir plancısı, kızları Lale Başarır da Nasa Kampüsü'ndeki çalışmalarıyla ülkemizin adını Amerika'da duyurmayı başardı. Sonra bitirdiği Singularity'i Üniversitesi'nin Türkiye temsilciliğine atandı

O, Silikon Vadisi'nde Nasa uzmanı ile dirsek dirseğe çalışacak, koca koca bilim adamlarına projelerini kabul ettirecek kadar değerli bir bilim insanı. Adnan Menderes Havalimanı'nda bir cam panosu, bir de annesiyle birlikte yaptığı seramik panosu sergilenecek kadar sanatçı. Elleriyle şifa verecek kadar bana göre doğaüstü, ona göre herkeste bulunan özelliğe sahip bir güzel insan. Lale Başarır, dünyaca ünlü seramik sanatçısı anne, ödüllü şehir plancısı babanın evinde büyüdü. Türkiye'de mimarlık, Amerika'da endüstriyel tasarım okudu. Master, doktora derken Amerika'da, Nasa Kampüsü içindeki teknolojinin yaşamın içine nasıl sokulabileceğine kafa yoran Singularity Üniversite'de tam burslu bir programa kabul edildi. Büyük ilgi gören projesinde, Nasa çalışanları görev aldı. Singularity'nin ilk mezunu olarak, Türkiye temsilciliğine atandı. Şimdi bu üniversite, Küresel Etki Yarışması düzenliyor. Teknoloji tutkunları, 1 milyon ve üzeri insanın yaşamını iyileştireceğine inandıkları projeleriyle bu yarışmaya katılıp, kazandıkları takdirde, Nasa kampüsünde rüya gibi bir eğitim alma hakkını kazanacak. Lale Başarır ile gençlerin hayatını değiştirebilecek bu yarışmayı, Singularity'yi, enerjiyi, şifayı konuştuk.
Ne eğitimi aldınız?
- Gazi Üniversitesi'nde mimarlık, Amerika'da ikinci üniversite olarak endüstriyel tasarım okudum. İTÜ mimarlık tasarımda, bilişim masteri yaptım. Şimdi de İleri teknoloji Üniversitesi'nde mimarlıkta doktora yapıyorum. Ekonomi Üniversitesi'nde de ders veriyorum. İTÜ'deki yüksek lisansımla buradaki doktora arasında, Nasa'da kurulan Singularity Üniversite'nin programına kabul edildim. Aslında bu, klasik üniversite değil. Alternatif bir model oluşturmaya çalışıyor. Çok hızlı ilerleyen teknolojilerin yaşamımızı nasıl dönüştüreceğine dair hedefler koyan, bilgilendiren ve mezunlar yetiştiren bir üniversite. Özelliği, hem Nasa Kampüsü'nde hem Silikon Vadisi'nde olması. Ben 2009'da kurulduğu ilk programına kabul edildim. Nasa Kampüsünde kalıyorsun, hocalarından biri astranot. Ekibindeki arkadaşın Nasa'da çalışan birisi. Orada 4 proje çıktı, biri benimdi. Rüya gibi. Çok değişik bir deneyim. Üniversitenin kurucularından birisi, 3 dönem Amerika Başkanı'na danışmanlık yapmış, Ray Kurzweil. Benim yazdığım tezdeki bazı savunmalarım Kurzweil'in yazdığı kitapla çakıştığı için bir araya geldik.

EKLEMELİ YÖNTEM

Sizin çalışmanız neydi?
- Benim projem, 3 D printing (3 boyutlu yazıcı) ile ilgiliydi. Bu üç boyutlu yazıcılarla kendi oyuncağını üretmekten, bir şeyin kırılan parçasını evde yapmaya, kırılan, kaybolan satranç taşını yapıp yerine koymaya kadar yararlanabilirsiniz. İhtiyacınız olan şeyi taratıyorsunuz veya bilgisayarda üç boyutlu yapıyorsunuz, onu yazıcıya koyuyorsunuz, o size yapıyor. Yatayda malzemeye koya koya. Buna, eklemeli yöntem deniyor. Tezimi yaparken, bunun üzerine çalışan bilim adamı vardı Los Angeles'te. Projem, 3 D printingi mimaride nasıl kullanabiliriz, bunu yaşama hızla nasıl entegre edebiliriz diye başladı. Ekip içinde de fazla ilgi çekti. Gittik, o bilim adamıyla görüştük. Oradaki amaç, hızla gelişen teknolojilerle insanların yaşamını değiştirecek proje üretmek. Mesela böbrek yapımına başlandı 3D printing ile pizza, çikolata, yapmaya başladılar. Bu üniversitenin bu programında, siyasetten de hukukçular da tıp mezunları da gelecekçilerde kişiler olması isteniyor. Ben, gelecekçi olarak, mimar olarak katıldım.
Üniversitenin Türkiye temsilcisisiniz değil mi?
- 2011'de temsilcilik programı açıldı ve Türkiye'nin temsilcisi oldum. Türkiye'den 4 mezunuz. 2009'dan beri sadece 4 mezun var. İtalya 50 mezun yaptı mesela. Bunu çok daha artırmak hedefimiz var.

BURS PROGRAMI

Ve yarışma bu amaçla mı hazırlandı?
- Bu, 25 bin dolar civarında bir yaz programı. Tam burslu katıldım. Parayı bulup katılmak kolay olmuyor. İşi nasıl yapabiliriz dediğimizde, ben Türkiye temsilcisi olarak, Küresel Etki Yarışması'nın ülkemizde yapılmasını önerdim. Ortadoğu, Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye diye çıktı. Sponsor bulunca, yarışmayı açabildik. Biri Amerika'daki Paccard Vakfı, diğer sponsorumuz da Anka Geri Dönüşüm diye bir firma. Bir kişi, 25 bin dolar değerindeki yaz programına hak kazanacak. Bir nevi burs programı.
Katılımcılarda hangi özellikler arıyorsunuz?
- Minimum 21 yaşında olması gerekiyor. Tema, enerji, çevre ve iklim. Türkiye ve komşu ülkelerden de katılım olabilecek. Bölgede 3-5 yıl içinde, bir milyon insanın yaşamını etkileyebilecek çözümler bulmak amaç. Teknolojiyi kullanarak yapılacak olan proje olacak. Katılım, final sunumu İngilizce. Web sitesi var. Başvuru düğmesine bastığınızda, süreç başlıyor. Kendisi ve proje ile ilgili 2 dakikalık video hazırlamasını istiyoruz katılımcıdan. Başvurular bu video üzerinden değerlendirilecek ve finalistler belirlenecek. Son başvuru tarihi 21 Şubat. Final, Mart ayı içinde İstanbul'da olacak. Orada sunumlarını yapacaklar.

BEN GİTTİM İŞTE

Yarışmayı kazananın kazanımı ne olacak?
- Singularity Üniversite'nin bir önemli yanı da bir network olması. Bu networkun içinde Google'ın Larry Page'ı var. Cisco firmasının yöneticileri var. Çok geniş hem yatırımcı hem de girişimci networkünün içine dahil olacaklar. Bence en önemli kazanım bu. Gerçekten de insanların yaşamına dokunma şansı bulacaklar.
Başvuru var mı?
- Girişimcilerin de proje sahiplerinin de bizde gördüğüm kendine güven sıkıntısı var. Mesela, geçen yılki yarışmaya girip başvurusunu tamamlamayanlar var. Niye tamamlamazsın? Önce kendilerini yargılıyorlar. Önce güvenecek kendisine, olmuyorsa olmuyor. Tekrar edecek. "Orası taa Nasa. Kimbilir kimler gidiyordur" diyor. Ben gittim işte. Burada üniversitede öğrencilerde de gördüğüm, hata yapmaktan korkuyor. Silikon Vadisi'nin en hoşuma giden yanı, "Eğer hayatınızda bir kez başarısız olmadıysanız, sizi pek ciddiye almayız"dı. Başarısızlık ciddi eğitim. Onu kavramak, kabul edebilmek, neden başarısız olduğunu anlayabilmek ve düştükten sonra kalkıp tekrar girişimde bulunabilmek, bir girişimcinin sahip olması gereken özellikler.
ENERJİYİ ŞİFAYA DÖNÜŞTÜRÜYOR
Şifaya, enerjiye nereden geçtiniz?
- Enerji tarafından başlamadı. Zihinsel süreçlerle başladı. Üniversite eğitimimin başında transandantal meditasyona gittim. Sonra zihinsel olarak nasıl kontrol edebilirimi araştırdım. Hep aklı, zihni, beyni nasıl kullanırım, nasıl dönüştürürüm, nasıl başa çıkarımı araştırdım. Baş ağrılarımın olduğu dönem vardı, doğru teşhis konmadı. Bir gün bir yöntem öğrendim, uyguladım ve bitti. Bunlar kişiyi güçlendiren şeyler ama 20 yıl aldı bu süreç.
Şifacı olduğunuzu böyle mi anladınız?
- Kedileri iyileştirebiliyordum. Sonra annem sergisinin açılış gününde hasta oldu, sırtına elimi koydum, iyileşti. O tür şeyleri fark etmeye başladım.
Bilim insanı olarak ikisini nasıl bir araya getiriyorsunuz?
- İkisinin de aslında yöneldiği şey, bireyin güçlenmesi. İkisi de bireyi güçlendiren konular. Enerjinin merkezinde gücünü kendinden başkasına veriyorsun. Bugünün sistemleri, hükümetler, okullar, eğitim, sağlık, hukuk hepsi senin dışında bir noktada. Aslında hepsi senin yaşamsal konuların. Benim düşüncem, insanların bu gücü giderek merkezden kendilerine çekecekleri yönünde. Bunu, hem teknolojilerle hem enerjilerle kendi varoluşlarına dair öğrendikleri şeyle yapacaklar diye düşünüyorum. Beni o yüzden iki taraf da çok heyecanlandırıyor.
Singularity'de şifa vermişsiniz... - Evet, kaloriferler çalışmamış, herkes hastalanmıştı. Orada analitik yapıda, çoğu mühendis 40 kişinin 14'üne şifa verdim.
BİNGÜL BAŞARIR ÇOCUKLARIYLA ÖVÜNÜYOR
Uluslararası üne sahip seramik sanatçısı Bingül Başarır, dünyayı kendisine hayran bıraktıran eserleri üretirken, iki tane de birbirinden değerli evlat yetiştirdi. Yalnız Lale Başarır değil, Hacettepe'de elektronik okuyan, Miami Üniversitesi'ni bursla kazanıp robotik üzerine master yapan, Amerika'da yazılımcı olarak büyük şirketlerle çalıştıktan sonra kendi şirketini kuran Oğuz Başarır da hep onu gururlandırdı. Bingül Başarır ile Çeşmealtı'ndaki evinde bir araya geldik.
Seramiğe nasıl başladınız?
- Çocukluğumdan beri bir şeyleri biçimlendirme merakım vardı. Elime kağıt kalem geçince, resim yapmaya başladım. Sonra 20'li yaşlarımda Beyoğlu'nda Füreya Koral'ın seramik sergisine rastladım. Füreya'nın atölyesinden sonra çok hızlı gelişti her şey. Ben daha orada öğrenciyken, Türkiye, grup olarak, Çekoslovakya'da uluslararası bir yarışmaya katıldı. Orada Türk grubu olarak 2. olduk. 4 altın madalya geldi Türkiye'ye, biri benim hocam, biri akademinin bölüm başkanı, biri bir öğretim üyesi, biri bendim. Hocam, "Sen oldun artık kendin çalış" dedi. Sonra ben seramik çalışmak için yer bulamadım. Akademide bana bir şey öğretecek yer yoktu. Onlara ben yardımcı oluyordum o kadar ilkel bir yerdi. Öyle olunca atölyeyi evde kurdum ve sipariş aldım. Yarışmada başarılı olunca, birden bire parladım.

EŞİ ŞEHİR PLANCISI

54 yıllık sanat hayatınıza kaç ödül sığdırdınız?
- Çoğu uluslararası, 8-10 ödül var. Çok ödül alan çok iyi sanatçı, az ödül alan veya almayan iyi sanatçı değil anlamı çıkmaz ama bizim zamanımızda uluslararası yarışma da azdı, katılım da mucize gibiydi.
Para kazanabildiniz mi?
- Ben kazananlardanım. Daha çok duvar panolarıyla. İmzam önemli. En yüksek ücreti talep edenlerdendim.
Eşiniz Öztürk Başarır da İzmir Mimarlar Odası Başkanıydı değil mi?
- Evet, iki dönem başkanlık yaptı. Ödüllü, değerli bir mimar, şehir plancısı. Bir daha istediler ama itiraz ettim. Kordon yolunun çok şeritli, bütün olarak geçmesi söz konusuydu. Ona itiraz edilmesi Öztürk'ün dönemi. Şu anda böyle bir yeşil şerit olamayacaktı. En son katkısı o oldu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.