ADNAN GÜLERMAN: Sabuncubeli
RAKIM DEĞİŞMEDİKÇE
Bulunduğumuz yere birkaç kilometre uzaklıktan arabaların kaputlarının üzerindeki kardan adamlarla dönmelerini aklım bir türlü alamamıştı. Çünkü, o sırada İzmir çok soğuktu ama karın zerresi bile yoktu. Daha sonraları da o tarafa yolum düşmemişti. 1979'da o dönem hükümeti, üniversiteden beni Manisa Spor Akademisi Başkanlığı için isteyince, yolum Manisa'ya düşmeye başladı. Her sabah Manisa'dan gelen hizmet arabası beni evimden alıp Manisa'ya götürüyor, akşamları da evime bırakıyordu. Hemen her gidiş ve dönüşte, keskin virajlı dik rampanın sağında ve solundaki şarampollere devrilmiş araçları görüp bir taraftan üzülür, bir taraftan da dikkatimizi kaybetmemeye çalışırdık. Yine bir kış günü hizmet arabası beni almak için belirlenen zamanda gelememişti. Aradan bir saat geçtikten sonra gelen hizmet arabasının sürücüsü bana "Hocam, Sabuncubeli kar nedeni ile kapalı olduğu için Turgutlu'dan dolaşarak geldiğim için geciktim" demişti. Ama, İzmir'e bu kadar yakın olan bir yerin yoğun kar nedeniyle geçit vermeyeceğini bir türlü kabullenememiştim. İki yıl süren Başkanlık görevimden sonra da yüksek okuldaki derslerime gidip dönerken yolun zamanla genişletildiğini, virajların oldukça düzeltildiğini gördümse de, bir yandan araçların homurdanarak iniş-çıkışları, öte yandan yol kenarlarına devrilmiş araç görüntüleri pek değişmedi. Üstelik 35 kilometrelik bu yol bazen 45-50 dakikada ancak alınabiliyordu. Kazaların, zaman ve yakıt kaybının maliyeti oldukça yüksekti. Mevcut yolda ne yapılırsa yapılsın, kesin bir çözüm olamıyordu. Görmezlikten gelmeyelim. Sorun gıdım gıdım çözülmeye çalışıldı. Ama, 580 metrelik rakıma çakılıp kaldıkça rampa yine o rampa, viraj yine o virajdı. Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sayın Binali Yıldırım'ın dediği gibi "Pansuman proje" ile ancak bu kadar yapılabiliyordu. Olumsuzlukları ortadan kaldırmanın tek çaresi 580 metrelik rakımdan kurtulmak olmalıydı. Dağı bir baştan öte başa delerek yapacağınız tünellerden sonra ne rampa, ne de viraj kalacaktı. Üstelik bugün 45-50 dakikada gidebildiğiniz o yol 15 dakikaya inecekti. İki yıl önce, iki taraftan, iki tüplü tünel açma projesi sorunun kesin çözümü olacaktı. Kazanılan zamanın maliyetine yakıt tasarrufunu, kazaların önlenmesindeki tasarrufu da eklerseniz, tünelin maliyetini kısa zamanda amorti de etmiş olursunuz.
20 MİLYON Lira TASARRUF
Sayın Yıldırımın dağları delme hüneri beni şaşırtmadı. Yazımı yazarken, televizyonda da Sayın Yıldırım'ın Antalya'da 50 milyon lira harcayarak 6 tüneli hizmete sunduğu, bir yıllık yakıt tasarrufunun 20 milyon lira olacağı anlatılıyordu. Kim bilir, daha nerelerde, ne kadar tüneller hizmet vermekteydi. Ne demişler: At binenin, kılıç kuşananın. Girişimciler de Sabuncubeli'ne kafeleri, lokantaları kondurduğunda, seyrine doyum olmayacak deniz manzaralı, yazın piknik, kışın kar keyfi de cabası. Merak ediyorum: Sayın Aziz Kocaoğlu'nun 2005 yılında başlattığı 3-4 kilometrelik Üçyol-Üçkuyular Metrosu ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sayın Aziz Yıldırım'ın iki yıl önce başlattığı, her biri 4 kilometrelik iki tüplü tünelden hangisi daha önce açılış törenini yapabilecek?
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor