AYŞE KİLİMCİ: Bir zeytin hikayesi
YATIP KALKAMAYAN VAR
Sabahınan uyandın diyelim. Ah ile vah ile eziyetle kalkarsan, ziyandasın. Ömürden ziyandasın. Besmeleni çek, kalbinden sevinç geçsin, dilinden tad. "Gün gördüm, dünyayı gördüm" diye sevin a gafil. Yatıp kalkamayan var, yarım uyanan var, bir kıvılcım, bir kurşun ile dünyası altüst olan var. Düşün, hamdet. Şükürün fazlası gerekmez. "Bu kulum çekmeye takat getiriyor" der İlahi; yük yükler, ama, hamdedersen öyle etmez. Biz nerden mi biliyoruz? İlahi, toprak sır veriyor anacım. Sen kulak kabartırsan dağıyla taşıyla, deresiyle çayıyla, börtü böcüsü, çiçeği yaprağıyla dünya her yanıyla söyler durur, hani işiten! Bulmuşunuz kolay vakitleri, dünyanın daraç gününü göreyidin, anlarıdın... E bu Atike gördü. Hepsi gördü, Firdevs, Vasfiye, Eleniya, o bizim Mıstafendinin oğluna vardı, anası babası "Dön" dedi. "Dön kızım, İslamın çocuğu bile kabulümüz." "Yok!" dedi kız, "Kat'tiyen, sevdim, kapı değiştirdim, katiyen." Sonra ana babası gittiği vakit bile, çiftini çıbığını istemedi, ömürsüz çıktı Eleniyacık da. Şimdi hatunların safalı devirleri, göreyidiniz o demleri, içtiğiniz suyun, bir lokma ekmeğin tadı nasılmış, anlarıdınız... Neyse işte, geç bi kalem öteki tazeleri, de bu Atike farklıyıdı. Farklıyı daşa tutar bu insanoğlu. Altımda soluklanırdı, bağarasına gizlenip işini tutar, yani günahı işler, terini benim gölgemde silerdi. "Kız helal lokma ye, soluğu helalinden çek", derdim, gülü gülüverirdi. "Benim işim haram mı!" dediğini işitirdim, alın teriyle kazanırdı süpürge tohumsuz ekmeğini, tahin pekmez, kuru üzümünü, nohutsuz kahvesini... Eh, zor iş idi onun işlediği de, kız haklı... Kapısını tıklatır bi velet, seslenir, "Huu Atike abaa, evde min?" Çocuk gider, ardı sıra bu çıkar, başını, boynunu, yüzünü örter, gider. Yahut zabit gelir, "Atike yenge evdeysen bi bak hele" diye ünler. Bu koşar gider, sözümona kupa çekmeye, komutana. Sülük de tutar, kiraz evvelisi, bi somun verirler, azıcık yağ, ottan tohumdan ilaç da eder, amma en güzel gönül eyler. Her milletin adamına, gönül çekene, çaresizine. N'apsın! Vardı da yemedi mi! Bağ bahça kaldı da işlemedi mi! Ortada ne iiş, ne akçe, ne erkek, harp denen değirmen öğütmüş hepsini, toprak etmiş.
TAKSA İYİYİDİ
Onun kısmet kaşığına çıkan buymuş, n'apsındı! Vardır kaderi silen silgi, daha gözel yazan divit? Yok yok, Yonan gittikten sonra cephede cenk edene madalya takıldı, bu kızçeye hiç... Emeği çoktur, görmemiştir gün, kucağı boş, kesesi boş, yaşayıp gitmiştir, fark etmemiştir Cumhuriyet, Atike'nin emeklerini... Gönül emeği bu, döşek cengi, amma ki sağdıç emeği... Takamadı Cumhuriyet Atike'ciğe bir madalya, şan olsun... Ben hala işitirim bağarasında kıkırdadığını, tülbendini sıyırıp terini sildiğini, dilindeki türküyü, utanır susuverir hemen, asker cephede ölürüken, ne şarkısı, sus kız, ayıp. Ayıp yorganaltı. Bazan o da değil kız anacım, hakkaten, dediğim malum olmuş gibi, kıkırdar. Takamadı Cumhuriyet, Atike'ciğe bir madalya, şan olurdu, taksa iyiydi...
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor