Son Güncelleme: Cumartesi 05.04.2014
Yaşam sanatçısı, dur durak nedir bilmiyor
Baz, babasının hastalığından etkilendi, kendini yaşam kurtarmaya adadı. Bu yol onu Avrupa'nın en büyük Kulak Burun Boğaz, Ekol Göz hastanelerinin sahibi yaptı
- Niş piyasa oluyor, bir alanda çok daha iyisini yapıyorsunuz. Genel bir hastanede kulak burun boğaz (KBB) konusunda her şey dört dörtlük olmayabiliyor. Burada, denge ünitesinden, lazerlerine, işitme biriminden ses analiz birimine kadar, bir KBB hastanesinde ne olması gerekiyorsa var. Bizde, 6'sı profesör, biri doçent 20 kulak burun boğaz uzmanı çalışıyor. Böyle bir yer, Avrupa'da yok. Avrupa'nın en büyük KBB hastanesi burası. Türkiye'de başka yok.
- Tabii. Almanya, İngiltere, Avusturya'dan gelen var. Hizmeti kaliteli yaptığınız zaman, hasta da geliyor. Türkiye'nin çeşitli yerlerinden ameliyat olmaya, konan teşhisi doğrulatmaya geliyorlar.
- Yurt dışından gelen hastaları havaalanından kar- şılıyor, tekrar havaalanına bırakıyoruz. Fiyat konusunda çok avantajlıyız. Bademcik ameliyatı burada bin lira, Almanya'da 5-6 bin lira.
- Göz konusunda elit bir kadro oluşturduk. Ekibimizde 3'ü profesör 10 uzmanımız var.
- Eşimle birlikte, hastaneden önce, Duymer İşitme Cihazları merkezini kurduk. İnterton işitme cihazlarının tek distribütörüyüz. Türkiye İşitme Cihazları İthalatçıları Derneği'nin genel başkanıyım.
- İşitme cihazı kullanımı, normal popülasyonda yüzde 10'dur. Yurt dışında işitme kaybı olan insanlar cihazı kolaylıkla kullanıyor ama Türkiye'de etrafı çok ısrar ederse geliyorlar. Utanıyorlar. Oysa duyma kaybı, hayati tehlike de oluşturuyor. Mesela kazalar gibi. İyi duymayanlar, içine kapanık hale geliyorlar. Amerika'daki bir araştırmaya göre, işitme kaybı olanların psikolojisi, körlerden daha bozuk. İşitme cihazı kullanıldığı zaman yeni bir dünya, yeni bir yaşam, hayat kalitesi artıyor. Bundan insanların gocunmaması lazım. Çünkü teknoloji çok gelişti. 8 kanaldan, 36 kanallıya kadar işitme cihazı var. Her türlü frekans kaybına karşı, sesi doğallaştıran, insan sesini ön plana çıkaran, gürültüyü azaltan birçok çeşidi var.
- Büyük oğlum Sami, halkla ilişkiler reklamcılığı bitirdi, sonra İngiltere'de işletme masteri yaptı. Bizimle çalışıyor. Küçük oğlum Salih de Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıfta. Onun tıp okumasını çok istedim. Bir iki ameliyata soktuk, baktık çocuk kan görmeye dayanamıyor. Fazla zorlamadık.
- Çiğli Kipa'nın yanında, 150 yataklı yeni bir hastanenin inşaatına başladık. Burada tüm branşlar olacak. Şimdiden Türkiye'nin en iyi hekimleriyle anlaşmalar yapıyoruz. Sanırım 2 sene sonra hasta kabulüne başlarız. Seyrek'te 17 dönüm arsa aldım. Çevresindeki arsalardan da alıp, üniversite kurmak istiyorum. İzmir'de sanat müzesi yok. Hastane karşısında müze ve sosyal tesis için arsa var. Onu alıp, sanat müzesi yapacağım. Çocuklar da yetiştikten sonra dünya turuna çıkacağım, dinleneceğim. 65 yaş için öyle bir hedef kurdum.
- Akşam kahve içerken hızlı karar alabiliyorsunuz. Bizim kadromuz çok geniş onlara da danışıyoruz. Fakat doğru karar aldığınız zaman "Ortağım ne der?" diye bir sıkıntı yok. Ancak kurumsallaşmak lazım. Bunun için İstanbul'da bir firmaya aile anayasası hazırlatıyoruz. Aile anayasasında, "gelinler yönetim kuruluna girecek mi, torunlar işe nasıl başlayacak"tan, oğlanların maaşına kadar belirleniyor. 3-4 nesil sürmesi için bu şart. Çünkü çok emek verdik.
- Dünyanın hiçbir yerinde, hastaneler Türkiye'deki kadar sübvanse edilmiyor. Türkiye'deki sisteme İngiltere de yavaş yavaş başladı. Dünyanın her tarafında ya özel hastaneye gider parasını ödersiniz ya da devlet hastanesine gidersiniz. Burada özel hastaneye gidiyorsunuz, devlet bunun çok önemli kısmını karşılıyor. Bizde profesöre muayene olmak için ödediğiniz para, 50 lira. Dışarıda 350-400 liraya muayene olursunuz. Ameliyatınızı olmak da özel hastanede çok kolay. Şu şartlarda hastanecilik karlı bir iş, ama düzgün yapılması lazım. Hasta memnuniyeti ön planda tutulmalı ve bu işe devamlı yatırım yapılmalı.
İKİ ÜNİVERSİTE BİTİRDİ
"30 YIL NASIL DA GEÇTİ" DİYEBİLMEK ÇOK ÖNEMLİ
Figen Baz, Duyker'in, hastanenin, çalışanların annesi. Sıcacık, güleryüzlü, dünya güzeli bir insan. Çok yoğun günlerinden birini yaşadığı için kısacık sohbet ettik.
- Biz 30 yıllık evliyiz, 12 yıldır beraber çalışıyoruz. Çocuklarımız belli yaşa gelince, çalışmaya karar verdim. Bu dönemde daha üretken hale gelmiştim. Kafa dingindi. Ailelerimiz bize yardımcı oldular, çocuklara sahip çıktılar. Çünkü biz normal insanlar gibi değil, 7/ 24 çalışıyoruz.
- Akşam saat 09.30-10.00 gibi eve gidiyoruz, ama her şeye rağmen akşam yemeklerini birlikte yiyoruz. Sabahları 06.00 gibi kalkıyoruz. Bu arada görüşüyoruz. Mehmet ile çok da görüşüyoruz iş mevzuundan dolayı.
- Çok değişik, çok araştırmacı bir insan. Ben ayaklı ansiklopedi diyorum. Ben de onunla birlikte eğitildim. Mehmet ile evli olmak hayatın bir lütfü diyorum. İnsanların hele bu dönemde birbirine denk gelmesi, çoluk çocuğa karışıp bir hayat götürmesi, dönüp baktığında "Ne kadar çabuk geçmiş" demesi çok önemli.
SEÇKİN TABLOLAR HASTANENİN KORİDORLARINI SÜSLÜYOR
- Hastanenin her tarafında orijinal yağlıboya tablolar var. Türkiye'nin sayılı koleksiyonerlerinden biriydim. 400 tablom var. Hastaneye gelen insanların bir takım sıkıntıları var, acıları var. Birtakım güzellikler göstermek lazım psikolojik olarak rahatlamaları için. Kendi koleksiyonumdan 50-60 resmi hastanede sergiliyorum. Yan tarafta yeni bina alıp sanat galerisi yaptık. Türkiye'nin en ünlü resim sanatçılarını getirdik. Amacımız, İzmir'deki birçok evde, Türk sanatçılarının birer tablosunun bulunmasını sağlamak.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor