Genç mimarlardan eğitime büyük katkı
Herkes İçin Mimarlık Derneği' topluma hizmet ve mesleklerinde deneyim kazanmak için alkışlanacak bir projeye soyundu. Kahramanmaraş'tan Ordu'ya, Seferihisar'dan Ödemiş'e atıl okulları yeniden yarattı
- Bu derneğin projelerinden sadece biri. Amacımız her türlü soruna mimarlık açısından çözüm bulmak. Herkes İçin Mimarlık'ın klasik giriş cümlesidir ama, mimarlık sadece yapı yapmak değil. Mimarlığı dışarıdan karar verilip gerçekleştirilen bir uğraş olmaktan çıkarıp, tüm muhatapların görüşlerini alarak katılımcı proje yapmaya çalışıyoruz. Yapmak istediğimiz, genel olarak mimarlığı herkese ulaştırmak. Ama bunun farklı kanalları var. Seferihisar'da bir workshop yaptık. 5 ile 15 yaş arasındaki gençlerle. İnanılmaz iyiydi. Belediye Başkanı Tunç Soyer bize yer verdi. Orada yaşayanlarla çocuk meclisiyle workshoplar, atölyeler yapılacak.
- Proje geldiği zaman, gönüllü mimarlık öğrencileri, yükseğini yapanlar, mimarlar, endüstriyel tasarımcılar, konu üzerine atölye gerçekleştiriyoruz, fikirleri ortaya koyuyoruz; ne yapılabilir diye.
- İzmir'e geldiğim zaman İl Milli Eğitim'e gittim, proje hakkında bilgi verdim. "Taşımalı sisteme geçilmesi nedeniyle atıl kalmış okulları tekrardan hayata geçirmeyi hedefliyoruz" dedim. Ödemiş önerildi. "3 okul onarımınıza muhtaç" dediler. Ovakent'te bir okula götürdüler, iki katlı okul, 5 yıldır kullanılmıyor. Zihinsel engelliler için okula çevirmek istiyorlarmış.
- Haziran ayında inşaata başlayacağız inşallah. Ağustos ayında tamamlanmış olacak. Bina sağlam, çatısının doğramalarının yenilenmesi lazım. Bakıldığında düz bir okul, ama bizim yapacağımız, özel bir okul. Zihinsel engelliler için meslek edinecekleri bir okul. Biz bu konuyu aldığımızda, İzmir'de zihinsel engelliler için olan 3 okulu gezdik. Engelliler için ne yapılıyor, hangi yaşlarda geliyor, nasıl atölyeler yapılıyor diye. Gördük ki bina yapısal olarak çok değişmeyecek ama 4 tane dersliği, 4 tane de atölye olacak. Biri ev ekonomisi atölyesi. Çocuğun kendi başına yiyip içmeyi, mikrodalga kullanmayı, yatağını katlayıp düzeltmeyi kendi başına var olabilmek için gerekli en basit şeyleri öğreneceği atölye. Bu zorunlu. Diğer atölyelere istediğiniz gibi karar verebilirsiniz dediler. Baktık 3 dönüm bahçe var. 1,5 dönümünü tarım atölyesi yaparız dedik. Yaklaşık 20 zeytin ağacı var, bunları aşılayarak zeytin yetiştirirler, kümes koyabilirler, sera yapabilirler diye ayırdık. Ahşap atölyesi yapabiliriz, çünkü etrafta marangoz var. Oralarda çok nakış yapıyorlar ve Ödemiş pazarında satıyorlar. Dikiş nakış atölyesi de yapabiliriz. Çocuklar için yemekhane ek binası hazırladık. Maliyetini çıkardık. Ödemiş'te biz buna karar verdik. Oradaki köylüyle vakit geçiriyoruz. "Siz burada ne istiyorsunuz?" Bakın biz burada böyle bir şey yapıyoruz, biz katılımcı süreciyle bir tasarımı oluşturmaya çalışıyoruz. Tek kişinin verdiği kararla hareket etmiyoruz. Tasarımları da grup olarak yapıyoruz, buna orada yaşayanları da katmaya çalışıyoruz.
İHTİYAÇ OLAN YERDEYİZ
Mihriban Duman, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık mezunu. Yüksek lisansını da orada yapmış. Şimdi de doktorasını yapıyor.
- Aslında tıp istiyordum. Bu dernekte öğrendiklerimle mimarlığa ısınmaya başladım. Sadece proje yap, sat, uygula değil de; mimarlığı yayabilmek ve yararlı bir amaç için kullanabilmek anlamında. Ya da topluma faydası olan hizmet şeklinde bakmaya başladığımda, daha da ısındım.
- Öğrencilere hiçbir şey harcatmamaya çalışıyoruz. Gönüllülük esasına göre çalıştığımız için dışarıdan desteğe ihtiyacımız var. Biz derneği anlatmaya başladığımızda insanlarda klasik anlamdaki yardım kuruluşu derneği algısı oluşuyor. Biz inatla bu yardım götürme veya birilerine tepeden bakma derneği olmadığımızı anlatmaya çalışıyoruz. Aslında bu bir dayanışma. Şehre nasılsa yapılıyor, kırsala yapılmalı değil. Elimizde bir şey varsa, bunu mekan ayırmadan her yere eşit götürebildiğimizi göstermek. Şehre yapılacak bir proje, kırsala da yapıldığı zaman harika bir şey yapılıyor algısı yaratmamalı. Onun dışında şehirde kendi çapında yaşayan kişilerin başka yerlere hizmet götürme hayırseverliği değil. Kadıköy'e bir proje yaparken ne yapıyorsak, Kargı'da da Çaka'da da yapıyoruz. İstanbul'dan Türkiye'nin her yerine ulaşmak gibi bir kaygıyı taşıyamayız da gerçekleştiremeyiz de. Asıl değerli olan, böyle adımların her yerde başkaları tarafından atılmaya başlanması.
- İdol olmak gibi bir derdimiz yok. İsterlerse bize gıcık olsunlar, "Bunların ne işi var burada, biz yaparız" deyip yapsınlar. İstediğimiz, bir şey yapmak ve duyurmak.
- Evet, bir dernek olduğu için başkan seçmesi gerekiyor ama bir hiyerarşi yok en azından. Birinin aklına bir fikir geldiğinde ve yapacak gönüllüler olduğunda, o fikri gerçekleştirecek vakti olmayanlar çalışmıyor. Herkes elinden geldiğince aklına gelen şeyi yapabiliyor. Bu da bu konudaki dallanmaları sağlıyor. Aslında projemiz, atıl köy okullarını dönüştürüp, yöre halkının ihtiyacına göre tekrar onlara sunmak.
PARAYI BULMAKTA SIKINTI ÇEKİYORUZ
- Hepsini kısmetse buluyoruz yavaş yavaş. Milli Eğitim de elinden geldiği kadar yardımcı olacağını söyledi. EGİAD destek veriyor. Malzeme yardımı almada daha rahatız. Tek derdimiz işçilik oluyor. En basiti atölyeye gitmek için yol parası, malzemeyi taşıma parası bulmakta güçlük çekiyoruz.
günlük masraflar imece usulü
- Pazara gidiyoruz, alış veriş yapıp pişiriyor, yiyoruz. Köylüler çok yardımcı oluyorlar. Yöresel yemeklerden getiriyorlar. Yiyeceğin biri gidiyor, biri geliyor. Muhtarlar kalacağımız yer konusunda yardımcı oluyor. Köylerdeki öğretmen lojmanı da oluyor, köylünün evi de.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor