Pazar 11.05.2014

Ayşe KİLİMCi: İskelet, bendeniz...

Ürkme hemen... Söylemesi kolay, gel de bana sor... Hala inanmıyorum. Adım mı, vardı elbet, unuttum, çok zaman geçti, sormayınız reca ederim.... Çağırılmayan isim unutulur, sahibi sen olsan da. Kadın mıydım, erkek mi? Aman, bu bayat soru, ne var merak etmeseniz! Leğen kemiğine bakacaksın, genişlemişse, doğurmuştur. Yok, ben hiç doğurmadım. Şaşar dururum zaten, bu emeğin gereğine. Hayattayken de öyle düşünürdüm, ya hiç doğurup dokuma ya her sevdiğin adamdan bi tane doğur. Ne saç, ne ten rengi, ne kilo, ne boy bos, ne sada, ne ten ve ağız kokusu, bak ne güzel, hepsini çırpıp attım... Her yokluğun bir safası var, inan olsun. Fekat ne olmuş bu İzmir böyle, şaştım. Nerden görücem! Kemiklerimi tellerle bağlayıp, silip parlatıp, okulun anatomi dersliğine getirirlerken gördüm. Biz o vakitler faytona binerdik, tıkır tıkır, cüponumun kat kat farbelaları fisto kumaştan, basamağa adım atarken hep ince topuklarıma dolanırdı. Gelir alırlardı, saza giderdik. Nerde o zamanın çalgılı gazinoları, kranta beyfendileri şimdi... Yasemen kolonyası dökünürdüm, saz heyetinin önüne çıkmadan önce. Şarkı söylemek gibisi yok inanın. İyi dinleyici bulmanın da. Ben hep iyi yerlerde çıktım, iyi dinleyiciler huzurunda, takdir edenim, ömre ömür katanım hiç eksik olmadı. Şehir yeni el değiştirmişti, düşmanı denize döktüğünüz zamanlar. Ben gitmedim, yok, denize de dökülmedim. Deli miyim neyim, gideyim Rabb'in taşrasına. Ben buralıydım efenim, Evropalıydım. Cumhuriyetin yeni sadası, yüzü idim. Ne işim olacaktı oralarda! Gitmedim. Biraz da Mahmud Celaleddin Bey için kaldım. Her gice gelirdi, ön sırada sandalyesi ayrılırdı, gelsin gelmesin. Gelmediği bir yahut iki. Çiçekleri gelirdi, pırlantları, en yoksul gününde çeyrek takardı. Kader nedir, bilir misiniz? Biliniz ve inanınız, o alınyazısı denen mereti kimse değiştiremez...
HAYALLER İÇİNDEYKEN!

Ne memleket, ne şehri idare, ne hovardalar, ne işiniz, ne muhitiniz... Kader, bildiğin işler. Kul kurar, kader gülermiş dedikleri... Pek güzel bir bahar günüydü. Gökte testeker bir mehtab, şarkımı bitirmiş, ter içindeyim. Karoçom gazinonun önüne yanaşmış, hemen eve gidesim var, Karataş'taydı evim. Evi tertemiz edip, tepsi içine zeytinyağlı yemeğimi, bir meyveyi, vişne şurubunu, yahut ezip, ev ekmeğimi sofra örtüsüne sarıp, kalaylı çatal kaşığı, beyaz iş nakışlı keten peçeteyi unutmadan, bakır su kupasını da hazır etmiş, inahtarı kapı dibindeki saksı dibine bırakmış olmalıydı hizmetçim. Ev burnumda tütüyordu o gece... Konuğum da yoktu, kendi canım için... Mermer kurnalı hamamlığımın suyu ısıtılıp hazır edilmişti mutlak. Girip döküneyim, kar gibi peşkirlere sarınayım, tülbentleyeyim saçlarımı, deniz kokusunu içime çekerek, belki tepsiyi kucağıma alıp, denize karşı, bahçedeki yediveren hanımelinin dibine otururum. Karafakideki sakız rakımdan bir duble atarım, diye kurarken tam... Havada dönen hançerin gümüş gümüş çakmasını gördüm en son... Bir sıcaklık hissettim... Aşıkken zor hissettiğim. Sonrası hüzün, efenim... Yalnızlık işte bu fasılda zor... Ölüm sonrası kaderi de var, mim koyunuz buna.
SULARA KARŞI OTURMAK

Neyse efenim... İşte... Her iş bittikten sonra tıbbiyeli Keramettin Bey alıp, evine götürdü, anatomi çalışacak talebe... Tam beni masa üstüne yatırıp, örtüleri açmış, gaz lambası yetmedi helbet. Mumları da yakmış çevremde fırdolayı, henüz neşteri eline almamış, seyrediyordu... Hiçbir erkeğin bana öyle takdirkar, büyülenmiş gibi bakmadığını düşünüyordum tam... Nikahlısı Samahat Hanım çat kapı gelsin mi... Nasıl desin delikanlı, bir şey demeye fırsat kalmadı zaten, kapının güm diye çarptığını duydum... Sonra komşudaki gramofondan bir şarkı yükseldi, işittim, en son işitme duygusunu kaybediyor insan... Yasemin kolonyası dökünmeyi, imbatı, mehtaba karşı Karataş'taki evimin bahçesinde, suların kıyısında, çiçeklerin huzurunda, tepsi üstü demlenmeyi... Bir hayli rikkat gerektiren hisler ve hadiselerden sonra, anatomi dersine iskelet oluşumu sormayınız, reca ederim... Şarkı söylemeyi ve kalbimi titreten bir erkekle mehtaplı gicelerde sulara karşı oturmasını, bir bilseniz nasıl özledim...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.