Adnan GÜLERMAN: İzmir-Mardin
ABD'Lİ BİLİYOR, YA BİZ...
Yorulduğum zaman bir süre soluklandığım Gözal Turizm şirketinin işletmecisi İsmail Sincar'ın ikram ettiği çayımı yudumlarken Mardin'deki turizm hareketi ile ilgili bilgiler de edindim. Suriye'deki karışıklığın iki yılı aşkın olumsuz etkisine karşılık, yerli turist olarak konaklayanlar 350 bin, konaklamayanlar da 1 milyonun üzerinde. Ayrıca önemli miktarda yabancı turist de var. Hatta önemli bir tarih ve turizm merkezi olan Midyat'ı görmek için Newyork'tan gelmiş olan Amerikalı'nın tercümanlığını da yaptım. Kendisine "Newyork neresi Mardin neresi. Nasıl duydun, neden geldin?" diye sorduğumda "Mardin'in zenginliğini oralardan biliyoruz" dedikten sonra, yine tarihi eserleri yönünden bir müze zenginliğinde olan Midyat'a nasıl gidileceğini öğrenmek istedi. Yenilerde büyükşehir olmasına karşılık mevcut 60 otelinin yanında "Yenişehir" denilen bölgede bir kısmı otel olarak kullanılacak olan 14-15 katlı binalar da yükselmekte. İsmail Sincar'ın bana verdiği Mardin haritasının bir köşesinde "Anıtsal yapı" olarak tam 143 tane var. Bu anıtsal yapılardan az bir miktarını görebilmek 4 günümüzü aldı. Bu yapıların bazıları milattan önce 4 bin yıla, yani günümüzden 6 bin yıl öncesine dayanıyor.
TURİZM POLİTİKASI YOK
Otelimizdeki akşam yemeğinden sonra Mardin'i tartışırken, İzmir'deki tarihi yapı sayısının azlığını söylememi beğenmeyen arkadaşıma "Bana İzmir'de tarihi değeri olan 20 yapıyı say" dediğimde, yarısını ancak sayabildi. Sözlerimi bir küçümseme olarak değerlendirmeyiniz. Her bölge turizmde çekici hale gelebilmek için tarihi zenginliğe sahip olma zorunda değildir. İzmir için eleştiri yapacak olursam, bana göre, hangi alanda turizme ağırlık vereceğine henüz kararını verememiş durumdadır. Hani bir iş arayana "Ne işi yaparsın?" diye sorduklarında "Her işi yaparım" diyen birisi gibi, İzmir de "Turist gelsin de, ne için gelirse gelsin" havasından kurtulmak zorundadır. Alt yapısı elverişli olan bir iki alanı belirlemeli, politikasını ona göre üretmeli, yatırımlarını ona göre yapmalıdır. İnce gümüş işçiliği telkari, bakır işçiliği eşyaların yanında, 120 kişilik kafilemiz her akşam otelimize eli kolu hediyelik eşyalarla dönmekteydi. İnanır mısınız, bildiğimiz badem şekerinin tarçınlısını, kakaolusunu şık bir kutuya koyup tamamımızın kutu kutu satın alıp İzmir'e getirdiğimiz hediyelik eşya haline dönüştürmüşler. Kurvaziyerler ile İzmir'e gelen binlerce yabancı turistin sonrası gün aynı gemi ile İzmir'den ayrılması önemli bir turizm hareketi olarak sayılmamalı. İzmir'e gelen yerli veya yabancı bir turistin eli boş dönmemek için eşine dostuna kenti simgeleyen hangi hediyelik eşya satın alabileceğinin takdirini siz okuyucularıma bırakıyorum. Bir yol arkadaşıma sorduğumda "İncir ve Konak'taki Saat Kulesi'nin biblosu" dedi, sonunu getiremedi. Mardinliye sorsaydınız en az 30-40 ürünü sayabilirdi.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor