Müziği adeta 'tutku' haline getiren kadın
Alaçatı Piyano Festivali'nin açılış konserini veren ünlü piyanist İdil Biret; Beethoven, Chopin ve Bach yapıtları ile sanatseverlerle buluştu. Biz de müziği tutku haline getiren sanatçıyı mercek altına aldık
- İdil Biret: Her günüm olduğum yer ve olaylarla ilgili olarak değişik bir şekilde geçebilir. Genelde her ne kadar ezbere bilsemde müzik düşünüp notaları tetkik ederim. Mümkün olursa her fırsatta uzun uzun yüzerim. Gittiğim şehirleri dolaşırım. Özellikle mimarilerindeki gözden kaçabilecek ayrıntılara bakarım. Pazar yerlerini gezerim. Özellikle antika ve bit pazarlarını. Kitapçılara giderim. Doğadaki güzelliklere bakarım. İlginç bir filme, tiyatroya, operaya veya sergiye giderim. Günümüzdeki elektronik piyano klavyeleri sayesinde de her yerde kolayca çalışma fırsatını bulurum.
- 1963 yılında Boston Senfoni Orkestrası ile verdiğim ilk Amerika konserim.. 22 Kasım'da Başkan Kennedy'nin öldürüldüğü gündü. Konserin yarısında bu acı haberin anonsu yapıldı. Buna rağmen konser devam etti ve Rachmaninof'un 3. Konçertosunu çaldım. Bir de 1953 yılında henüz 11 yaşımda iken büyük Alman piyanisti Wilhelm Kempff ile Paris'te Mozart'in iki piyano için konçertosunu çaldığım konser benim için çok özeldi.
GENÇLERE ÇAĞRI
- Çok okumak, yeni eser öğrenmek, yaptıklarını her zaman derinleştirmek, çok dinlemek, akıllıca çalışmak, kültürlerini devamlı genişletip çalıştıkları eserlerin hangi şartlar altında (tarihi, bestecinin yaşamı, kültürel ve sosyal etkenleri) yazıldığını araştırıp bunlardan bir sentez yaparak daha derin bir anlayışa varmaları. Ayrıca, oda müziğine önem vermeleri.
- Repertuvarımın genişliğinin doğrusu pek farkında değilim. Bana böyle olması doğal geliyor. Yeni besteler ise hep ekleniyor. Geçtiğimiz yıl daha önce hiç çalmadığım Hindemith'in dört konçertosunu öğrendim, Yale Senfoni Orkestrası ile kaydettim.
- Tıp eğitimi alır, doktor olurdum ve araştırma yapardım.
- Çok kaliteli ve parlak bir piyano okulumuz var. İftihar ediyorum. Yurt dışında, bugün hayatta olan piyanistler arasında verebileceğim bir isim yok.
- Program; Bach, Beethoven ve Chopin'in yapıtlarından oluştu.
- Müziği içten seven bir seyircisi var İzmir'in. Ayrıca, Adnan Saygun Salonu ülkemizin en güzel bir kaç konser salonlarından biri. Ne yazık ki İstanbul ve Ankara'da böyle bir konser salonu yok.
'BENZERİMİZ YOK!'
- Türkiye'deki folklor olağan üstü. Biz bu açıdan da benzeri olmayan bir toplumuz. Ancak sahip çıkılamıyor. Bizi bir bölgeye koymaya çalışıyorlar Ortadoğuda diyorlar. Halbuki tam Ortadoğu da değiliz. Kendine özgü değerlerimiz var. Bir Avrupalı burayı hala anlayamıyor. Tek kültüre indirmemek lazım hiçbirşeyi. Bu ülkenin son derece ilginç olduğunu, anlatmalıyız. Folklorumuza değerini veremiyoruz hala...
- Festivaller, gerekli ve yararlı. Fakat, bir şehirdeki özel sponsor desteğinin tamamen festivallere aktarılması doğru değil. Cumhuriyet reformları sonucu kurulan orkestralar, operalar, baleler ve konservatuvarların da bu sponsor desteğinden yararlanması ve çalışmalarının sadece devlet desteğine bağlı kalmaması gerekli. Bu konuya geçenlerde yaptığım Cumhuriyet Devrimleri ve Müzik konulu bir konuşmada da değindim.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor