Cumartesi 29.11.2014

ÖZGÜR KAYNAR: İlk öğretmenim Kaynar Hoca

Anadolu'ya savaşın acı gölgesinin kabus gibi tekrar çöktüğü bir dönemde başlamıştı hikayesi. İkinci Dünya Savaşı ateşinin kapımıza kadar dayandığı, yokluğa çaresizliğin katık yapıldığı bir vakitte çıkmıştı yola. Uşak'ın ıssız diyarlarından Hasköy'den çarıklarıyla yürüye yürüye gitmişti 50 kilometre uzaklıktaki vilayete. Yaşı 15 bile değildi daha... Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü'nün ilk günleriydi, köy çocuklarını öğretmen yapmak için açmıştı şefkat kollarını. Bunu haber alır almaz o da anacığıyla helalleşip düşmüştü, çocuk denecek yaşta gurbet diyarların yollarına. Bir köy çocuğu olarak gittiği köy enstitüsünde tam bir hayat eğitimi almıştı. Öğretmenliği de biliyordu, inşaat yapmayı da, bilinçli çiftçiliği de. Uşak'ın kırsalından münevverlik yoluna adım atan o köy çocuğu mandolin bile çalabiliyordu artık... Öğretmen olarak dönmüştü sonunda memleketine, yanında da aydınlık meşalesiyle... Köylerde ilk işi okul binası yapmak olmuş, gündüz çocuklara, akşamları büyüklere okuma-yazma öğretmişti. Yetmemiş verimli hayvancılık ve tarım eğitimi de vermişti. Yabani ağaçlar onun yaptığı aşılarla meyve veriyor, insanlar okuyup yazıyor, kimileri mandolin çalıyordu. Daha düne kadar cehaletin pençesindeki topraklarda kardelen çiçekleri açıyordu. Köy Enstitüsü aşısı tutmuştu, hem de ne tutmak... Ege'nin bozkırı Uşak'a Çifteler Köy Enstitüsü'nden genç bir öğretmenle taşınan eğitim meşalesi bir umut ışığı gibi yanıyor, etrafına da haleler saçıyordu. Mandolin sesiyle ilk kez tanışan o köylerde hiçbir şey eskisi gibi değildi... Körpe beyinlere atılan aydınlık tohumlarıyla fışkıran ışıl ışıl filizleri görünce eğitimin ne kadar kutsal ve ulvi olduğunu anlamıştı. Daha çok öğrenciye ulaşmalı, daha çok kişiyi eğitmeliydi. Bugünkü adı Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi olan Ankara Eğitim Enstitüsü'nü kazanıp gitti. Bitirip döndüğünde, bir edebiyat öğretmeni olarak karşılayacaktı memleketi onu bu kez... 40 yıla yakın ders işledi, sadece kitapta olanları değil, hayatın ta kendisini öğretti. Bir köy enstitülü öğretmen nasıl olması gerekiyorsa gereğini yerine getirdi. Okulla sınırlı kalmamıştı görev sahası, hayatın her anında ve her yerinde örnek bir eğitimciydi. Emekliliğinde bile tıraş olmadan ve kravatını takmadan bir gün çıkmadı evinden. Çocuk yaşta yüklendiği o kutsal emaneti bir an olsun bile yere düşürmedi, gururla baş tacı etti. O, Uşaklıların Kaynar Hocası, benim de büyükbabam Mustafa Kaynar'dı. İlk öğretmenimdi, çok şey öğretmişti bana. Çağdaş düşünmeyi de, imanlı olabilmeyi de... 8 Ağustos 2014 Cuma günü 85 yaşında uğurladık son köy enstitülülerden Kaynar Hoca'yı. Bu 24 Kasım'da onsuz olmanın burukluğu sardı içimi. Hayat yolumu aydınlatan ışığın sönmüş olmasıyla mahzunum. Yeri doldurulmaz bir köy enstitülünün ardından tüm eğitimcilere selam olsun...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.