Hem sanata hem de birbirlerine aşıklar
Benan Bulut ile Malik Bulut'un yolu sanat aşkı sayesinde kesişti. Hayatlarını birleştiren ikili, ilk ortak heykel sergilerini Ekol Sanat Galerisi'nde açtı
- Tarihe çok merakım var ve çalışmalarımda mutlaka tarihte beni etkileyen bir sembol olur. Fransız ekolündeyim aslında Fransız vatandaşıyım.
- Bağdat'ta doğdum. 1983'te, İran Savaşı sırasında. Ardından Fransa, Abudabi, Dubai'de yaşadık. Sonra 1995'te annemle Türkiye'ye geldik. Babam devam etti. Babam 30 yılını farklı ülkelerde geçirdi. Ben burada Türk okullarında okudum ama tekrar Fransa'ya gitme isteğim vardı. Galatasaray Üniversitesi'ni kazandım, 3 yıl sonra sınavla Sorbonne'a, iletişim bilimlerine geçtim.
- Babam Sri Lanka'daydı o sırada. Heykeltıraşların yanına formasyona gittim, sertifika aldım heykelde çağdaş teknikler üzerine. Doğada çöpler, otlar, böcekler, ne buluyorsak, organik istilalar başlığı altında değişik malzemelerle alçıdan, telden, kağıttan heykeller yaptık. Paris'te sergi açtık. Sonra Sri Lanka'daki sanatçılarla da birlikte aynı teknikte sergi açtım. İngiltere'de yüksek lisans yapma olanağım oldu. Çok önemli bir heykeltıraşla çalışma imkanım oldu. Döner dönmez de mücevhercilik alanına geçtim.
- Avucumun içinde çalışabileceğim boyutlardan hoşlanıyorum. Hep benimle gelebilecek, taşıyabileceğim eserler olsun istedim. Kendiliğinden mücevhere, takıya doğru gitti. Mücevherleri çok seviyorum, parıltıları, sonsuzluğu çağrıştırıyor. Sonra İstanbul'a geldiğimde, yılların üstadı Serdar Koçhisarlı atölyesini cömertçe açtı bana ve onun yanında yaptım çalışmalarımı misafir sanatçı olarak. Aletleri kullanmayı, aşamaları gördüm orada. Benim için bir esin kaynağı oldu ve giderek o alana girdim. Kendiliğinden gelişti.
- Evet, ben yapıyorum. Bazı aşamalarda, mıhlama gibi başvurduğum ustalar var ama montörü ben yapıyorum elde.
- Geçen yıl Contemporary İstanbul Fuarı'nda tanıştık. Bizi tanıştıran heykel, bu sergide. Medusa başı. Çok özel bir buluşma oldu. Nisan ayında da evlendik. Görür görmez sanki Michelangelo fırlamış, İstanbul Contemporary'de eserini sergiliyor gibi hissettim. Önce heykelini, sonra Malik Bey'i gördüm. Atölyesine ziyarete gittim. Ankara'daki sergilerine zımparada yardımcı oldum. İlişkimiz öylece gelişti.
TAŞLAR ÇÖPE ATILMIŞ BİR HAZİNE GİBİ
Malik Bulut, küçücük çocukken kendi oyuncaklarını yaparak başladı heykeltıraşlığa. Ama o asıl farkı, "kırılgan, nefes alan bir kadın gibi hassas" tanımını yapacak kadar aşık olduğu taşı istediği gibi işleyebilmek için 10 yıl sabırlı olma, nefsine hakim olma eğitimi alarak yaptı. O kadar başarılı oldu ki Van'da yaptığı, ağzı yüzü zincirlerle bağlı kadın heykeli, tarihi eser hırsızları tarafından çalındı. Heykel bulunur, bulunmaz, 3 bin 200 yıllık eser diye müzeye kaldırıldı. Bakanlıkları, konsoloslukları, evleri süsleyen heykelleri, ona ödüller getirdi.
- Çokça mermer. Yani kullandığım malzemelerin merkezinde mermer. Konuşabildiğim, iletişim kurabildiğim en iyi malzeme benim için. Kırılgan, güçlü, ağır, asil, zarif yaşayan bir malzeme. 10 bin yıllık yaşı var.
- Bu sergide, bütün kullandığım temaları bir arada yeniden ele aldım ve ismini de "Senfoni" koydum. Müzikteki çok sesliliği karşılayan.
- Taşlar Suriye sınırından, mermerler Afyon'dan geliyor ama sokaktan, kaldırımdan aldığım çok taş oluyor işlemek için. Çöplüğe atılmış bir hazine gibi benim için taş.
- Zorluğu, dönüşü yok. Hata kabul etmiyor. Kesin hatlarıyla bir şey yapmak için taşa hükmetmiyorum. Kafamda fikrilerim var yapmak üzere, o fikrin içinde olduğu taşı arıyorum önce. Ondan sonra taşla diyalog içinde sonuca ulaşıyoruz.
MALİK BULUT FARKI
- Çocukken her şeyi şekillendirirdim. Ağaç kabukları, çamurlar. Oyuncaklarımı kendim yapıyordum. Oradan buraya geldik.
- O bir çözümleme gibi. Taşla ilişkinin bir göstergesi. Çünkü zincir çok zor bir şey. Bir sabır göstergesi. Çünkü kırılgan bir şey mermer. Bir kütleyi hareket ettiriyorum. Mevlana Dergahında sabır taşı diye zincir yaptırırlarmış nefisle mücadele için. 10 yıl kadar Uzakdoğu sporuyla ilgilendim bu sabrı kazanmak için.
- Hep zincir kullandım, ama her gittiğim kente özgü heykel yaptım. Zincirli işi ilk İstanbul'a yaptım. İki yakayı, Asya ile Avrupa'yı bağlayan bir zincir yaptım bir bloktan. 20 yıldır heykel yapıyorum.
- 600'ü bulmuştur. Büyük boyutlu işlerim de var, küçük boyutlu da. Evlerde, iç mekanda 350-400 heykelim var. New York'ta bir müzede heykelim var daimi sergide. Bulgaristan Türk Büyükelçiliği bahçesi ve iç mekanında var. Dışişleri Bakanlığında heykellerim var. Üstün hizmet madalyam var Dışişleri Bakanlığından.
EN SON HABERLER
- 1 Bodrum yeni yılda Paris’le yarışacak
- 2 Avşar Emaye ihracatı ile yıldızlaştı
- 3 İkbal Thermal Hotel & SPA dünya üçüncüsü
- 4 Artuk Aviation ihracata başlıyor
- 5 Atom Karınca’nın hedefi büyük
- 6 Avrupa’nın ilk ve tek yanmaz bandını ürettiler
- 7 Ödüllerini Bakan Varank’tan aldılar
- 8 Oruçoğlu Yağ Afyon’un gururu
- 9 Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si olacak
- 10 Termal otellere örnek oluyor