İhanete imza atana soruşturma açıldı

Barış için Akademisyenler İnisiyatifi'nin yayımladığı bildiride imzası olan bazı isimler imzalarını geri çekerken, YÖK ve üniversiteler de imzacılar hakkında soruşturma başlattı. Devletin bölgedeki terör operasyonlarını eleştiren bildiride imzası olan 89 üniversiteden bin 128 akademisyene en başta üniversitelerden tepki yağdı. Önceki gün toplanan YÖK, üniversitelere resmi yazı göndererek, söz konusu bildiriyle ilgili idari işlem yapılmasını istedi. Bunun üzerine üniversite senatoları toplanarak bildiride imzası olan akademisyenlerle ilgili soruşturma başlatma kararı aldı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, bildiride imzası bulunan İzmir'deki çeşitli üniversitelerde görevli 37 akademisyen hakkında "Devletin Güvenliğine Karşı İşlenen Suçları" kapsayan TCK'nın 302. maddesi gereğince soruşturma başlatıldığı bildirildi. Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi adıyla bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiride, güvenlik güçlerinin terörle mücadele çalışmaları ve sokağa çıkma yasakları bahane edilerek "kasıtlı ve planlı kıyım yapıldığı" öne sürülmüştü.
İMZAYI GERİ ÇEKTİ
Üniversitelerinden bir akademisyenin de bu bildiriyi imzalamasını üzüntüyle karşıladıklarını belirten Gediz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyfullah Çevik bildiriye tepki göstermişti. Rektör Çevik'in tepkisinden kısa süre sonra Gediz Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zübeyit Gün, bildiriden desteğini çekti. Avukat Mehmet Gün, yaptığı yazılı açıklamada, müvekkili Yrd. Doç. Dr. Gün'ün bildirideki imzasını geri çektiğini belirterek, "Her ne kadar bugün çeşitli basın yayın kuruluşlarında Gediz Üniversitesinde çalışan müvekkilim Yrd. Doç. Dr. Zübeyit Gün hakkında 'imzacı akademisyen' sıfatıyla çeşitli haberler yapılmış olsa da aslında müvekkilim 15.01.2016 tarihinde sabah saat 10.00'da imzasını geri çekmiştir" dedi.
İNANDIRICILIĞI KALMIYOR
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Nükhet Hotar, 'Barış İçin Akademisyenler' bildirisine imza atan bazı akademisyenlerin gözaltına alınmasıyla ilgili konuştu. Kendisinin de bir akademisyen olduğunu vurgulayan Hotar, "Tabii ki akademisyenlerin toplumsal olaylara duyarlılık göstermesi de son derece doğal. Toplumsal olaylara refleks göstermeleri doğal ama bu gösterdiğiniz refleksin Türkiye'nin, Türk milletinin, devletin, birliğimizin, bütünlüğümüzün yararına olması gerekir. Ülkeyi bölme hareketi varsa buna karşı bir söylem olması gerekir. Kardeşliğimizi bozmaya yönelik bir eylem varsa buna karşı bir söylem olması gerekir. Bunun dışına çıktığınız zaman hem inandırıcılığınızın kalmayacağını düşünüyorum, hem de hukuken baktığınızda suç oluşturacak unsurlar olabileceğini görüyorum" diye konuştu. Akademisyenlerin öncelikle akademik dünyada ve kendi ilgi alanlarında sözü dinlenir olmalarını çok istediğini belirten Hotar, şöyle devam etti: "Örneğin bir Türk profesör Nobel aldı. Bu hepimize inanılmaz bir onur verdi. Önce kendi alanlarında kendini ispatlamış, öncü olmuş, sözünü dinleten kişiler olmasını ve gençlerimizi yetiştirmesini çok arzu ederim. Hukuki süreçteki bir konuda yorum yapmak istemiyorum ama ben Türk akademisyenlerin dünyada öncelikle temsil ettikleri kurumunda ve bilim dalında anılmalarını çok arzu ederim. Tabii ki akademisyenlerimizden ve üniversitelerimizden yeri geldiğinde toplumsal olaylarda çok kuvvetli, sağlam sesler duymak isterim. Bütün bunların ülkemizin birliği, bütünlüğü, kardeşliğine yönelik olması gerekir, teröre de karşı olması gerekir. Bu sürecin dışındaki davranışların değerlendirmesi de hem kamuoyunun takdirinedir, hem de hukuki süreçtedir."