Salı 24.01.2017
Bahri Okumuş: “Niye yazdın” vakası!
Aslında "yine bir niye yazdın vakası" demek lazım. Zira bir musibete sebep olanlara değil de bundan milleti haberdar edenlere öfkeleniliyor olması şaşırtmıyor artık. Gerçeği kabul etmek zor, gazeteciye küfretmek kolay...Sebebi bu olsa gerek, kral çıplak mı değil mi bakan yok. "Kral çıplak" diyen kabahatli. Son vaka özetle şöyle: Eski masörü Altay'ın armasına haciz koyduruyor. Masa, sandalye olsa tamam ama arma denilince iş borçluyla alacaklı arasındaki maddi bir hesaplaşma olmaktan çıkıyor. Gurur incitici biraz. Bir de söz konusu olan bir asrı devirmiş koca Altay. Ve takdir edersiniz ki bu önemli hem de çok önemli bir haber. Burada haberi yapmakla görevli olan devreye giriyor. Yani gazeteci. Yeni Asır ve Egeli Sabah'ta Murat Arabacı imzasıyla çıkan haberle öğreniyor kamuoyu olup biteni. Normal şartlarda sürecin şöyle işlemesi gerekir değil mi: Kamuoyu haberi öğrenir, görevini yerine getiren gazeteciye teşekkür eder. Altaylı olanlar da bu incitici gelişmenin sorumluları kimse ondan bunun hesabını sorar (Hakaret eder demiyorum). Hayır böyle olmuyor... Bundan önceki benzer durumlardan alışık olduğumuz üzere "Niye yazdın" diye gazeteci taşlanmaya başlanıyor. Sosyal medyada küfürler, tehditler... Tribünde koro halinde hakaretler. Bakın arkadaşlar Büyük Altay'ı küçük düşüren Murat Arabacı değil... Başkan Özgür Ekmekçioğlu, göreve geldiğinden bu yana hem kulübü yarışta tutmak hem borç yükünü azaltmak için ciddi fedakarlıklar yapıyor (Murat Arabacı anlattı, oradan biliyorum). Ancak belli ki enkaz büyük. Asıl bu enkaza sebep olanlara bir şey demek lazım değil mi? (Hakaretten bahsetmiyorum) Armaya haciz Büyük Altay'ı incitir ama küçük Altay yapmaz. Elbette Altay arması yere düşmez. Diğer taraftan yüz yıllık kültürü olan bir kulübün mensuplarına da "niye yazdın" diye gazeteciye küfretmek yakışmaz.