Çarşamba 14.06.2017
Son Güncelleme: Salı 13.06.2017

Totem yaptım tuttu!

Antalya’daki finale giderken inanın hiç hayal kurmadım. Çünkü o kupayı alıp döneceğimize 1999’daki gibi yürekten inanmıştım

Nedense benim İzmir'den sonra yaşamak istediğim şehirdir Antalya. Havası, denizi ve doğa güzelliği ile İzmir'e çok benzetirim. Göztepe'nin 1998-99 sezonunda Play-Off maçında yaşattığı şampiyonluğu bir daha tatmak için yine düştüm yollara. Daha uçakta başlamıştı beni o saran tarifi imkansız heyecan. Gazeteci dostlar ve Göztepeli taraftarlarla özel uçak ile gittik Antalya'ya. Sadece İzmir değil Türkiye'nin de iyi tanıdığı (Doktor) ünvanlı Sedat Yılmaz beni uçakta sakinleştirmeye başladı."Sakin ol Çağatay, merak etme Eskişehir'i bugün yener, döneriz İzmir'e" diye bana moral veriyordu. Maç 21.30'da başlayacaktı ama biz öğlen saatlerinde Antalya'daydık. Daha öncede yine Sedat Yılmaz ile Antalya'da final maçında Hasan Çelik'in attığı gol ile rakibi elemiş ve 1. Lig'e yükselmiştik. Sedat'a döndüm ve "Ya Doktor hatırladın değil mi buradaki Rizespor maçını. Ben totem yaptım burada Eskişehirspor'u yener, yine kupayı alır döneriz İzmirimize" Sedat, hiç düşünmeden bana döndü ve, "Biz buraya niye geldik. Tabii ki şampiyon olacağız. Sen hiç merak etme." Artık maç saati yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Falezlerde dinlenirken, Antalya sokakları adeta sarı kırmızıya boyanmıştı. Arabayla, otobüsle uçakla gelen binlerce sevdalı hep bir ağızdan "Göz Göz" çekiyordu. İnanın daha stada gitmeden maçın heyecanı sarmıştı tüm vücudumu. Sedat Yılmaz'ın dışında İzmirli gazeteciler de adeta akın etmişti Antalya'ya. Şenol Kantürk, Murat Attila, Erşan Yetişir, Tamer Sanverir, Hasan Ercazip, Görkem Türkyılmaz, Burak Hakerler, İbrahim Akbulut, Abdullah Çelebi, Onur Atış, Ali Gözten, Gökay Akın, Seçkin İyener, Nevzat Hepçekenler ve Mustafa Yiğit. Bu dev kadroyla tuttuk stadın yolunu. Antalya Ataürk Stadı'da gelirken o muhteşem Göztepe taraftarının kulakları çınlatan müthiş tezahüratlarıyla titreyerek girdim basın tribününe. Elim, ayağım zangır zangır titriyordu. Bir anda koptum ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Yeni Asır Gazetesi İstihbarat Sorumlusu Şenol Kantürk ağabeyim beni teselli etmeye başladı. Bana,"Sakin ol Çağataycım. Daha maç bile başlamadı. Bu ne heyacan" diyordu ama siz gelin bir de bana sorun.
UÇARAK DÖNDÜM!
Maç başladı ama sanki ben de sahanın içinde gibiydim. Maçı izliyor gibi gözüksem de bildiğim tüm duaları okuyordum. Rahmetli teknik direktör Ergun Kantarcı'nın müthiş bir hikayesi geldi o an aklıma. Kantarcı'nın da dediği gibi,"Penaltı atılıyor. Bir taraf gol olsun diye dua ediyor. Diğer taraf ta gol olmasın diye. Yahu bu top o zaman havada mı kalacak..." Kendi kendime gülmeye başladım. Yeniden maça odaklandım. Yediğimiz golde bile inanın umudumu kesmedim. Uzatmalarda gelen gol ile artık bu iş bitti dedim kendi kendime. Penaltılar izlediğimi hatırlıyorum ama sahanın içine ne zamn indiğimi bilmiyorum. Rüya gibiydi. Artık uçakla değil, ben uçarak dönüyordum İzmir'e.. Yolun açık, şansın bol olsun GÖZTEPE...
BİTTİ

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.