Pazartesi 28.01.2019

İzmir depremde İstanbul’dan riskli

Prof. Dr. Sözbilir: Herkes İstanbul depremini bekliyor ama İzmir’e kimse bakmıyor. İstanbul’un aksine İzmir’in içinden diri fay geçiyor. Dönüşümü fırsat bilip, kenti sıfırdan inşa etmek gerekir

İzmir'de bugün deprem olduğunda, yeryüzünü bir zon boyunca 10-20 kilometre kadar kıracak 13 fay var. Bunlardan bir tanesi, en son 330 yıl önce kırılan ve her an kırılması beklenen İzmir fayı. Bu fay Güzelbahçe'den başlıyor, Narlıdere, Balçova, Konak, Bornova, Işıklar, Pınarbaşı'na kadar uzanıyor. Yani İzmir'in 4'te 3'ünden, hem de tamamen yerleşim alanlarından geçiyor. Bunun dışında 12 fay daha olduğu düşündüğünde, İzmirli her an patlamaya hazır bombanın üzerinde yaşıyor denebilir. Bu kadar kara tabloya rağmen faylarla yaşamak olanaksız değil. "Bunu sağlamak için çalışma var mı? Kentsel dönüşüm gibi yeniden yapılanma, hataları tekrarlamama şansı ortaya çıkmışken gereği yapılıyor mu? İzmir'in deprem riski ne" gibi soruların cevabını bulmak için deprem konusunda Türkiye'deki en etkin 10 isimden biri olan Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Deprem Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Sözbilir ile konuştuk.
En tehlikeli fayımız İzmir fayı mı? Seferihisar fayının deprem üretme potansiyeli daha yüksek. İzmir fayında hesap edilen deprem üretme büyüklüğü 6,5 ama Seferihisar 7'yi geçiyor. Dolayısıyla o kırıldığında daha büyük hasara neden olabilir. Seferihisar deprem zonunun üzerinde kurulmuş. Daha kuzeyde Ulamış, Çamlı, Yelki, Bademler hepsi çok güzel köyler ama hepsi fayla ilişkili etkileşim anlamında. Risk taşıyorlar. Köylerin tek avantajı, evler hep tek katlı. Orada oluşabilecek hasar biraz daha düşük olabilir Seferihisar'ın içine göre. Seferihisar'da apartmanlar var. Belli bir dayanıklılıkta yapılmamışsa, zemini de uygun değilse, yani belli jeoteknik parametreler uygulanmadığı zaman problemler oluyor. Deprem yönetmeliği tam uygulandığında aslında problem yaşanmıyor. Seferihisar fayı, mutlaka can ve mal kaybına neden olacak bir fay. İzmir fayı, Güzelbahçe'den Pınarbaşı'na kadar gidiyor. Tuzla fayı, Doğanbey'den Cumaovası'na, yeni havaalanının yakınından geçen fay. Menderes'e kadar geliyor. Kemalpaşa fayı, Kemalpaşa'nın içinden geçiyor. Gülbahçe fayı üzerinde üniversite var. Türkiye'de yaklaşık 500 diri fay var. Denizdeki fayları da eklediğimizde, 1000'e yaklaşıyor. Türkiye dünyanın sismik yönden en aktif bölgelerinden birisi. Ülkede ortalama her 10 yılda bir, yıkıcı bir deprem olur. En son yıkıcı deprem 99'da oldu. Sonra 2011'de Van depremi oldu. Şimdi 2020 gibi bir deprem olması gerekiyor.
Deprem nerede olacak gibi görünüyor? - İstanbul depremini bekliyor herkes ama İzmir'e kimse bakmıyor. Kuzey Anadolu fayı sürekli Batı'ya doğru ilerleyerek kırılıyor ama İstanbul'a geldiğinde Marmara Denizi'ni sıçrayarak, Ganos tarafında kırılma gerçekleşti. Onun için Marmara Denizi'nin altındaki fay kırılmamış oldu. Sismik boşluk oluştu. İstanbul'un içinden diri fay geçmiyor ama İzmir'de yerleşim yerinden geçiyor. O anlamda İzmir daha tehlikeli. Yapılan son çalışmalar, Kuzey Anadolu fayının Edremit taraflarında bitmediğini, İzmir'e kadar indiğini gösteriyor. Seferihisar, Gülbahçe, Tuzla, Gelenbe fayının, Kuzey Anadolu fayının parçaları olduğunu düşündürüyor. Bu şu anda çok tartışılıyor ama kabul edilip destek gördüğünde İzmir'in deprem analizi çok değişecek. Yer içini sürekli izlemek gerekiyor. Bizi bir araya getirmeliler. Çok disiplinli projelere daha fazla destek verilebilir. Doğa bize öyle bir şans veriyor. Beni bir tanı, anla, içime bak diyor.
Doğanın içine nasıl bakıyorsunuz? - Yüksek tansiyon var mı sorusunun cevabını doktor nasıl buluyor? Hastaya takılan aletin 24 saatlik izlemesine göre. Aynı şey fay için de geçerli. Sismometre ile yapılıyor. Ayrıca fayın gerilimi sırasında radyoaktivite değişiyor. O değişimleri ölçebiliyoruz. Fay boyunca filmler yerleştiriliyor. Şu anda nükleer bilimcilerle birlikte Manisa fayında çalışıyoruz. Her ay fay zonu boyunca filmler gömülüyor. Normal yaşamının değişip değişmediğini ölçebiliyoruz.
Bütün faylar böyle kontrol altında mı? - Hayır bir tek Manisa fayında yapıyoruz bunu. Diğer 13 fayın ne olduğundan haberimiz yok.
Parasızlıktan mı yapılamıyor? - Değil. İnsanımız yok. Bu çok disiplinli bir çalışma gerektiriyor. Nükleer fizikçinin de bizimle çalışması gerekiyor. Çıkan radon gazının ölçümlerini o yapar. Ben sadece nereye gömülmesi gerektiğini bilirim. Çıkan değerin ne anlama geldiğini bilirim.
Yani bu bir ekip işi...Kim sizi bir araya getiriyor? - Biz tesadüfen bir araya gelip, çalışalım diyoruz. Fayla birlikte yaşayacaksan geçmişini bilmen gerekir. Bunun yolu da hendek açmak. Onu bildiğimiz için proje veriyoruz şimdi 5 fay için. Projemiz kabul edildi.
Hendek açtıktan sonra ne yapılıyor? - Hendek açarak fayın zonunun genişliğini buluyoruz. Bazen 50-100 metre, bazen de 20 metre. O genişliği biz imar haritalarına işleyebiliyoruz. Sonra o sınırı haritalayabiliyoruz. Çevre Şehircilik bir yer imara açılacaksa buranın paleosismolojisini çıkarın diyor. Yani eski deprem izlerini araştırma. Bakanlık buradan fay geçiyor, hendek açacaksın diyor. Ancak şu anda Türkiye'deki hiçbir şirket hendek açma kapasitesine sahip değil.
Kim yapacak? - Yeni bir bilim dalı olduğu için bugün Türkiye'de 10 tane bilim insanı var hendek açıp, fayı görebilecek. Bunlardan birisi de benim. Benden başkası yok İzmir'de.

"İZMIR'DE TSUNAMI OLMUŞ"
Türkiye'de tsunami tehlikesi var mı? - Bizde tsunami ile ilgili araştırmalar daha yeni başladı. 1688 depreminde İzmir'de tsunami olmuş. Kayıtlarda var. İç körfez olduğu halde deniz karayı basmış. İzmir güzelliğini depreme borçlu. Bütün güzellikler jeolojiye bağlı. Dağı da taşı da o yeşilliği de. Denizin Bornova'ya kadar karanın içine girmesi çok güzel. Çünkü hem güney hem kuzeyinden faylarla çevrili bir çöküntü orası. Teleferiğe çıktığınızda seyrettiğiniz güzel manzarayı fay sayesinde kazanmışız. Aynı fay hem yaşatıyor her şeyi hem de yanlış yapılaşırsan seni öldürüyor. Tanımadığınız bir insanla yaşayabilir misiniz? Fayı da tanımazsanız onunla yaşayamazsınız.
Depremden korkuyor musunuz? - Yok, bende korku kelimesi çok yer etmedi. Ben deprem olduğunda heyecanlanıyorum direkt fayın olduğu yere gidiyorum. Nerenin kırıldığını görmek istiyorum. Bilim adamı olarak sadece bazı gerçekleri anlatmaktan korkuyorum. Depremden önce yapılacak çok şey var. Deprem sırasında bir şey yapamıyoruz ama deprem sonrasında da yapacak çok şey var. Afet yönetimi çok önemli. Mesela depremden sonra hangi yol devre dışı kalacak? Bilmek zorundayız. Oradan ambulans geçireceğiz. Biliyor muyuz? Metronun geçtiği hatta bakılıyor mu? Depremden sonra halkın toplanma alanlarına el attık. Depremden sonra gidip toplanacaksın ya ölme diye. Türkiye'nin her yerinde, yarısı fayların üstüne konmuş.

KENTSEL DÖNÜŞÜM ŞART
Kentsel dönüşüm deprem zonundan çıkmak için bir fırsat o zaman... - Evet, kentsel dönüşümü fırsat bilip, kenti sıfırdan yeniden bina etmek gerekir. Ama bugün eski binalar yıkılıyor, aynı yere yenisi yapılıyor. Belki oraya yapılmaması lazım. Belki zemin uygun değil. İzmir'de 1688 depreminden beri, yani 330 yıldır yıkıcı deprem olmadığı için yakın gelecekte deprem bekleniyor. Kentsel dönüşümü binaları fay hattından uzaklaştırarak, sokakları deprem sonrasında itfaiye, ambulansın dolaşabileceği gibi yapmalıyız. Depremin yarattığı hasar, deprem sonrasında yangınlar, kurtaramama ile artırıyor. Devlet dönüştürün kendinizi diyor, biz dönüştürmüyoruz. Aynı yere daha lüks bina koyuyoruz. Kentsel dönüşüm binadan değil, zeminden başlar.

BERRİN BİRER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.