Pazartesi 19.09.2011 15:29
Son Güncelleme: Pazartesi 19.09.2011 15:35

Bakanı Dinçer özür diledi

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Ben bu yıl önceki bakanımızın '55 bin öğretmen alacağız' sözünü yerine getiremediğimiz için tüm öğretmen adaylarından özür diliyorum'' dedi.

Bakan Dinçer, 2011-2012 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla Haymana Yenice Dilaver Temizhan Çok Programlı Lisesi'nde düzenlenen törene katıldı.
Dinçer, törende yaptığı konuşmada, ''Ben bu yıl önceki bakanımızın '55 bin öğretmen alacağız' sözünü yerine getiremediğimiz için tüm öğretmen adaylarından özür diliyorum'' dedi.
Bu sözü yerine getirebilmek için çok çaba sarf ettiklerini vurgulayan Dinçer, ''Ancak, hükümetimizin tahsis edebildiği kaynaklarla azami kadro ancak bu kadar olabildi. Bizi affedin'' diye konuştu.
"'İYİ İŞLEYEN BİR EĞİTİM SİSTEMİNİN ANAHTARI ÖĞRETMENLERİMİZDİR"
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''İyi işleyen bir eğitim sisteminin anahtarı öğretmenlerimizdir. Bundan sonraki süreçte öğretmenlerimizden daha yüksek bir performans sergilemelerini bekliyoruz'' dedi.
Dinçer, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla Haymana Yenice Dilaver Temizhan Çok Programlı Lisesi'nde düzenlenen törene katıldı.
Bakan Dinçer, törende yaptığı konuşmada, ''Yeni eğitim-öğretim yılının tüm öğrencilerimize, velilerimize ve ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Bugün ülkemizin her köşesinde, her hanesinde tatlı bir telaşın ve heyecanın yaşandığını biliyoruz'' diyerek başladı.
2011-2012 eğitim-öğretim yılında, ilköğretimde 10 milyon 543 bin 471 öğrencinin öğrenim göreceğini belirten Dinçer, mecburi ilköğretim çağına giren 1 milyon 258 bin 839 öğrencinin de okula merhaba diyeceğini söyledi.
Dinçer, ''Yeni eğitim-öğretim yılı açılışını yaptığımız Haymana ilçemizde, Milli Eğitim Müdürlüğümüzün ve öğretmenlerimizin köy köy dolaşarak, velileri ikna etmesiyle ve değerli hayırseverlerimizin de maddi ve moral desteğiyle tam 300 kız çocuğumuz ortaöğretime merhaba dedi'' diye konuştu. Onların okumak isteyen sesine kulak veren, yüreğini açan, kız çocuklarının önündeki engelleri sabırla, sevgiyle ve fedakarca gayretleriyle temizleyen herkese, kız çocukları, ülke ve insanlık adına teşekkür ettiğini belirten Dinçer, ''Kimi köylerimizden ilk defa liseye kayıt olan kız çocuklarımıza da çok çalışarak, bir meslek sahibi olarak, kendilerinden sonra gelecek olanlara örnek olmaları'' dileğinde bulundu.
Bakan Dinçer, Yenice Dilaver Temizhan Çok Programlı Lisesi'ni eğitime kazandıran Dilaver Temizhan'a teşekkür etti.
Konuşmasında öğretmenlere seslenen Bakan Dinçer, Türkiye'nin bilimsel, teknolojik ve ekonomik alanda olduğu kadar insani değerler bağlamında da gelişmesini sağlayacak en önemli unsurun eğitim olduğunu söyledi. Böylesine stratejik öneme haiz bir alanda çalışıyor olmanın öğretmenlere yüklediği sorumlulukların çok büyük olduğunu ifade eden Dinçer, ''Okullarımızın fiziki koşullarının, en gelişmiş teknolojik araçların öğrenci başarısı üzerindeki etkisi sınırlıdır. Buna öncelikle sizler inanmalısınız ki her şeyin başı öğretmendir. Siz güçlü olduğunuz sürece eğitim-öğretim güçlenecek; siz kendinizi geliştirdiğiniz ölçüde öğrencilerinizin önünde yeni ufuklar açılacak, sizlerin rehberliğinde öğrenciler kendi yolunu bulacaktır'' diye konuştu.
Bunun için sadece Milli Eğitim Bakanlığının çabasının yetmeyeceğini belirten Dinçer, öğretmenlerin mesleki gelişimleri için kendilerinin de çaba göstermesi gerektiğini vurguladı.
''ÖĞRETMENLER, ANNE-BABA EĞİTİMİ KONUSUNDA KENDİNİZİ YETİŞTİRMELİSİNİZ''
Öğretmenlerin mesleğinde ilerleyebilmesi için lisansüstü eğitime önem vermeleri gerektiğini söyleyen Dinçer, şöyle devam etti:
''Günümüz bilgi toplumunda öğrenciler kadar öğretmenler ve eğitim yöneticileri de kendilerini geliştirmeli, hızla değişen ve yenilenen dünyaya ayak uydurmalıdır.
Eğer ayırdığımız kaynaklar, göstermiş olduğumuz çaba, gençlerimizin yeteneklerini geliştirmiyorsa, onları hayata etkin bir şekilde katılmasını sağlayacak bilgi ve becerilerle donatmıyorsa, doğru tutum ve davranışlar edinmesine yaramıyorsa, boşuna mesai harcıyoruz demektir. Dolayısıyla eğitimin girdilerinden çok, bu girdilerin çocuklarımızın yetişmesindeki etkilerini önemsemenizi, çocuklarımızın içinde olmaktan mutluluk duydukları okul ortamları oluşturmak için azami çaba göstermenizi istiyorum. Bu çabaya anne-babaları da dahil etmeli, anne-baba eğitimi, aile eğitimi konularında kendiniz yetiştirmelisiniz. Önümüzdeki süreçte bu eğitimi almış öğretmenlerimize çok ihtiyacımız olacak.''
''EĞİTİM ARAÇLARI VERİMLİ KULLANILMIYOR''
Bakan Dinçer, okullara gönderilen eğitim araçlarının ne yazık ki öğretmenler ve öğrenciler tarafından yeterince ve verimli şekilde kullanılmadığını belirterek, müfredatın değişmiş olmasının tek başına hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini söyledi. Dinçer, ''Nitekim değiştirmiyor da... Bildiğimiz eski anlayış ve yaklaşımlar, bildiğimiz öğretme biçimleri müfredatın hayata geçirilmesinin önündeki en önemli engeldir. Günümüzde geçerli olan yaklaşım ise bilginin etkinlik temelinde yapılandırılmasıdır. Öğrencilere hazır bilgi verilmesi yerine onların bilgiyi yapılandırmaları sağlanmalıdır'' diye konuştu.
İyi işleyen bir eğitim sisteminin anahtarının öğretmen olduğunu ifade eden Dinçer, ''Bundan sonraki süreçte öğretmenlerimizden daha yüksek bir performans sergilemelerini bekliyoruz'' dedi.
Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimleri için bakanlık olarak üzerlerine düşen ne varsa hassasiyetle yerine getireceklerini vurgulayan Dinçer, eğitimin öncü rolünü öğretmenlerin üstleneceğini, kendilerinin de her zaman öğretmenlerin yanında ve her sorunlarının takipçisi olacaklarını söyledi.
Dinçer, ''Okullarımız ve öğrencilerimiz arasında fark gözetmeksizin, etnik yapısına, dini inancına, cinsiyetine, sosyo-ekonomik durumuna, engeline bakmaksızın hepsine aynı dikkati, aynı sevgi ve şefkati göstermek sadece bir görev değil aynı zamanda inanlık borcudur'' dedi.
''ÖĞRENCİNİN SAÇIYLA, KIYAFETİYLE DEĞİL, KİŞİSEL VE ZİHİNSEL GELİŞİMİ İLE İLGİLENELİM''

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Çocuklarımızın, gelişimi, sağlığı ve kişiliği üzerinde kalıcı sorunlar oluşturacak, kişilik, hak ve onurunu zedeleyecek tutumlardan uzak duralım. Öğrencinin saçıyla,kıyafetiyle değil, kişisel ve zihinsel gelişimi ile ilgilenelim'' dedi.
Dinçer, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla Haymana Yenice Dilaver Temizhan Çok Programlı Lisesi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ilköğretim kurumlarında sunulan eğitim hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi amacıyla hazırlanan ''İlköğretim Kurumları Standartları''nı ülke genelinde uygulamasına bu yıl geçeceklerini bildirdi.
İlköğretim Kurumları Standartları ile temel hedefin çocuk dostu öğrenme ortamları oluşturmak, tüm ilköğretim kurumlarının çocuklar ve veliler için cazibe merkezi haline gelmesini sağlamak olduğunu anlatan Dinçer, bunun yanında öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin kendilerini geliştirmeleri için fırsatların sunulduğu sağlıklı, güvenli ve kendi kendilerine yetebilen kurumlar oluşturmak olduğunu söyledi.
Dinçer, öğretmenlere, ''Bu sistemin başarılı bir şekilde hayata geçmesi için her birinizden üzerinize düşen sorumlulukları layıkıyla yerine getirmenizi bekliyorum'' diyerek seslendi.
''BU İŞİN ONURU VE MANEVİ TATMİNİ PAHA BİÇİLMEZ''

Çocukların okula devamları ve risk altındaki çocuklara yönelik çalışmalara da değinen Dinçer, ''Bir tek çocuğumuz dahi özensizlik, ihmal ya da kolayca çözülebilecek bir sorundan dolayı eğitim hakkından mahrum kalıyorsa bunun vebali çok büyüktür'' diye konuştu.
Öğretmenlerin yaptığı işin büyük bir sabır, sorumluluk, fedakarlık gerektirdiğini bildiğini söyleyen Dinçer, bu işin onuru ve manevi tatmininin de en az gösterdikleri çaba kadar büyük ve paha biçilmez bir öneme sahip olduğunu ifade etti.
Dinçer, şöyle konuştu:
''Gazi Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın en zorlu günlerinde maarif kongresini toplamıştır. Her fırsatta öğretmenlik mesleğinin bu ülkenin kalkınması ve refahındaki önemine vurgu yapmıştır. Tıpkı kurulduğu yıllarda olduğu gibi Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken de öğretmenlerimizin fedakarca yaptıkları çalışmalardan büyük güç alıyoruz. Bu sürecin öğretmenlik mesleğinin güçlendirilmesi, mesleğin saygınlık ve şerefinin toplum tarafından daha çok sahiplenilmesi ile çocuklarımızı daha mutlu ve ülkemizi güzel günlere taşıyacağından kuşku duymuyoruz.''
''BİR ÇOCUK 'ÖZÜR DİLEMEYİ' ÖĞRENMELİDİR''

Öğretmenlere sadece Milli Eğitim Bakanı olarak değil, aynı zamanda bir hocaları olarak özel bir ricada bulunan Dinçer, şunları kaydetti:
''Bu eğitim-öğretim yılı boyunca, hem kendinizin kullanmasını hem de öğrencilerimize öğretmenizi istediğim üç söz ve davranış var. Bu üç söz ve davranışı, 'Özür dilerim', 'Haklısınız', 'Teşekkür ederim' olarak tanımladım. İnsanların birlikte incelikle, nezaketle, kardeşçe, birbirlerine saygı duyarak, birbirlerinin hakkını gözeterek, farklı olana hoşgörü göstererek yaşaması için gerekli olan, belki çok basit, ama sonuçları bakımından çok etkili olan kimi tutumları öğrencilerimize kazandırmalıyız.''
Bir çocuğun hata yaptığında ''Özür dilerim'' demeyi öğrenmesi gerektiğini belirten Dinçer, ''Özür dilemek, ağızdan çıkan iki kuru sözcük değil, aksine içimizde yaşadığımız bir özeleştiri sürecinden sonra hatalı olduğumuzu kabul ederek bunun gereğini yerine getirmektir'' dedi.
''BİZİ AFFEDİN''

Özür dilemenin bir gurur meselesi olmadığını, kazanılması gereken bir erdem olduğunu vurgulayan Dinçer, ''Ben bu yıl, önceki bakanımızın '55 bin öğretmen alacağız' sözünü yerine getiremediğimiz için tüm öğretmen adaylarından özür diliyorum. Bu sözü yerine getirebilmek için çok çaba sarf ettik, ancak hükümetimizin tahsis edebildiği kaynaklarla azami kadro ancak bu kadar olabildi. Bizi affedin'' diye konuştu.
Öğretmenlerin öğrencilerine ''haklısın'' demeyi öğretmelerini de isteyen Dinçer, Arkadaşlarını peşin hükümlerle değerlendirmemeyi, başkalarının düşüncesine saygı göstermeyi, doğru bulduğu bir şeyi söyleyen insanı cinsiyetine, yaşına, yaşam tarzına bakmaksızın değerlendirip, haklılığını kabul etmeyi öğretiniz'' dedi.
Yaptırdıkları bir araştırmaya değinen Dinçer, bu araştırma sonuçlarına göre, öğrencilerin okullarda sadece ders işlemek ve sınava hazırlanmaktan ibaret olan eğitim sürecinden şikayet ettiklerini ve sosyo-kültürel etkinliklerin arttırılmasını, spor için daha fazla zaman ayrılmasını ve oyun alanlarının oluşturulmasını istediklerini aktardı. Dinçer, ''Haklılar. Bunun için elimizden geleni yapağız'' dedi.
Öğrencilere, ''teşekkür etmenin'' de öğretilmesi gerektiğini belirten Dinçer, ''Öğretmenlerimizin bu üç tutumu öğrencilerine kazandırmayı özel bir misyon olarak üstlenmeleri ile toplumsal hayatta ihtiyacını duyduğumuz barış, hoşgörü, birlikte yaşama, şiddetten arınmış bir toplum olma sürecine can suyu vermiş olacağız'' diye konuştu.
''HERKESİ YÖNETİM SÜRECİNE KATALIM''

Okul yöneticilerine de seslenen Bakan Dinçer, bir okulun topyekün başarısının öğrencinin, öğretmenin, ailelerin okul yönetimine katılmaları oranında arttığını belirtti.
''Herkesi yönetim sürecine katalım'' diyen Dinçer, eğitim-öğretimin niteliği veya sorunları sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın, sadece okul yöneticilerinin, öğretmenlerin değil, hepimizin sorunudur ve hepimizin sorumluluk alanına girmektedir'' dedi.
Okulların toplumdan, bulunduğu semtten soyutlanmış ve sadece dersliklerden ibaret bir yapı ya da yapılar topluluğu olmadığının altını çizen Dinçer, ''Okul, idarecilerin mülkü de değildir. Ortak alanları velilerimizin ve mahalle sakinlerinin kullanımına açacak düzenlemeleri lütfen yapınız. Bunun için yerel yönetimlerle işbirliğine gidiniz. Gelip okullarımızı kullansınlar, bahçelerini, oyun alanlarını güzelleştirsinler. Geleneksel ailede evlerin kapılarının avluya açılması gibi, istiyoruz ki okul alanlarımız da mahalle sakinlerinin kapılarının açıldığı ortak yaşam yerleri olsun.
Okullarımızın ve bahçelerinin öğrencilerimizin oynamaktan mutluluk duyacağı şekilde düzenlendiği; kültür, sanat ve spor etkinliklerine açık; genç, yaşlı, kadın-erkek herkesin hayat boyu öğrenme merkezi gibi kullanacağı ve bu oranda da sahipleneceği ortak yaşama alanlarına dönüşmesi için çaba sarf etmeliyiz. Bu bir hayal değil. Yeter ki kalıp yargılarımızdan, eski tutumlarımızdan vazgeçip okula yeni bir gözle bakmaya başlayalım ve bu doğrultuda çaba gösterelim.''
Çocukların gelişimi, sağlığı ve kişiliği üzerinde kalıcı sorunlar oluşturacak, hak ve onurunu, güvenini zedeleyecek tutumlardan uzak durulması gerektiğini belirten Dinçer, şunları söyledi:
''Okul yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin; çocuklarımızın okula gelirken şayet saçı uzunsa, saçını keserek onu tüm milletin gözü önünde rencide edecek davranışlardan sakınmalarını; temizlik şartına uyulması halinde bu tip durumlarda hoşgörüyle bakılmasını ifade ediyorum. Bu tip çocuklarımıza üzüntü verici, esef verici tutumlarının hiç yaşanmaması gereken bir yer varsa bunların da okul olduğunu ifade etmek istiyorum.
Çocuklarımızın, gelişimi, sağlığı ve kişiliği üzerinde kalıcı sorunlar oluşturacak, kişilik, hak ve onurunu zedeleyecek tutumlardan uzak duralım. Öğrencinin saçıyla, kıyafetiyle değil, kişisel ve zihinsel gelişimi ile ilgilenelim.''
''VELİLER DAHA FAZLA SORUMLULUK ALMALI''

Velilere de seslenen Dinçer, ''Eskiden aileler 'eti senin kemiği benim' anlayışıyla çocuklarını okula emanet eder ve çoğunlukla toplantıdan toplantıya çocuklarının durumuyla ilgilenirlerdi. Bundan sonra velilerimizden daha fazla sorumluluk almalarını, eğitim-öğretim süreçlerine daha çok katılmayı sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda bir hak olarak görmelerini rica ediyorum'' diye konuştu.
Çocukların eğitiminin ne sadece ailenin, ne de sadece okulların ve öğretmenlerin sorumluluğunda olduğunu belirten Dinçer, ''Bu sorumluluk hepimizindir. Dolayısıyla bir çocuğun gelişiminde öğretmenlerin başarısı, anne-babaların desteği ve ilgisi oranında yüksek olacaktır'' dedi.
Eğitimin her paydaşının bir diğeriyle iletişim ve işbirliği içinde olmasının daha etkili ve verimli sonuçlar alınması için önemli olduğuna işaret eden Dinçer, şunları söyledi:
''Sadece öğrencilerimiz değil veliler de okulu ikinci evleri gibi görmelidir. Okulların sahibi sizlersiniz. Bundan sonra hafta sonları da okulların kapıları açık olacak. Okullarımızın kütüphanelerinden, bilgisayarlarından, spor alanlarından anne-babalar da yararlansınlar istiyoruz. Öğrenciler ve velilerimiz bu mekanları rahatlıkla kullanabilmeli, hatta kendi sosyal ve kültürel faaliyetlerini yapabilmeliler. Okul binaları soğuk, kendi içine kapalı, sıkıcı mekanlar olmaktan çıkıp birer kültür merkezine, yaşam alanına dönüşecekse, bunu ancak sizlerin desteğiyle yapacağız.
Çocuklarınızı okullara teslim edip, dönüp eve gitmenizi değil, çocuklarınıza rehber olmanızı, destek olmanızı, eğitimle ilgili süreçlerde daha aktif olarak yer almanızı bekliyoruz.''
''ÖNCELİKLE KENDİ KABİLİYETİNİZE GÜVENİN''

Bakan Dinçer, öğrencilere ise, ''Hayata iyi bir şekilde hazırlanmanız, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat sürmeniz, özgüveni yüksek, özgür düşünceli bireyler olarak yetişmenizde aile kadar önemli bir kurum varsa, o da okullarımızdır'' diyerek seslendi.
Çocukların gelecekle ilgili hayaller kurarken, kendilerine hedefler belirlerken ailelerine, okuldan alacakları diplomaya değil, öncelikle kendi kabiliyetlerine ve bilgilerine güvenmeleri gerektiğinin altını çizen Dinçer, bir Alman şair ve oyun yazarının dizelerinden örnek vererek, ''(Kuma güvendim önceleri, sonra kayalara. Yıkılınca kayalar, sarsıldı güvenim. Gene de arada bir, gelişi güzel güvenirim kuma da, kayalara da, ama biliyorum artık, öğrendim) Dolayısıyla hayatınız boyunca sizi terk etmeyecek, dayandığınızda yıkılmayacak, kaybolmayacak en değerli dayanağınız yine kendi bilginiz, kendi görgünüz ve becerileriniz olacaktır'' diye konuştu.
Dinçer, şöyle devam etti:
''Bilgiyi stoklamak, ezberde tutmak değil; bilgiye ulaşmayı, yani öğrenmeyi öğrenmek size hayat boyu rehber olacaktır. Birikim olmadan sıçrama olmayacağını siz sevgili öğrencilerimize altını çizerek hatırlatmak isterim.
Sonuçta her öğrenci biraz gayret gösterdiğinde sınıf geçecek bir başarıyı gösterir ve bir diploma sahibi olur. Ama günümüz dünyasında önemli olan bilgiyi üretecek ve bunu bir değere dönüştürecek nitelikli insan sermayesidir. Her birinizin bu bilinçle eğitim öğretim hayatını sürdürmesini diliyorum.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.