Salı 06.09.2011 14:03
Son Güncelleme: Salı 06.09.2011 14:04

"Uyum eğitimi" başladı

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bu yıl ilk defa yeni atanan öğretmenlere yönelik düzenlenen uyum eğitimini başlattı.

Bakan Dinçer, 81 ildeki göreve yeni başlayacak öğretmenlere video konferans yöntemiyle bağlanarak seslendi. Oryantasyon eğitimine, 26 Ağustos'ta ataması yapılan 11 bin 475 öğretmen katılıyor.
MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Bilişim Hizmetleri Daire Başkanlığının konferans salonunda kurulan teknik donanım ile öğretmenlere seslenen Dinçer, konuşmasına ''Saygıdeğer öğretmenler hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sizler eğitim ailemize katıldınız. Aramıza hoş geldiniz. Sizleri bu vesileyle tebrik ediyorum, yeni görevinizde başarılar diliyorum'' diyerek başladı.
Dinçer, ''Siz görevinize başlarken birçok hayal kurdunuz. Mesleğinizle alakalı, şahsi geleceğinizle alakalı hayaller oluşturdunuz. Bu hayallerinizin ne kadar gerçekleşeceğine dair birtakım kesin tahminlerde bulunmak zor. Ancak umarım bu hayallerinizi gerçekleştirme konusunda başarılı olursunuz ve biz de elimizden geleni bu alanda destek olarak sizlere sağlarız'' diye konuştu.
Aday öğretmenlerin göreve başladıklarında kurdukları hayallerden farklı şartlarla, durumlarla karşı karşıya kalabileceklerine değinen Dinçer, şöyle konuştu:

''Göreve başladığınız yerlerde, ilde, ilçede, beldede veya herhangi bir yerde hayal ettiğiniz fiziki şartları, eğitim ortamını veya çalışma şartlarını göremeyebilirsiniz. İşte bizim eğitim sistemimizin belki de pek çok sorununu birden bire görmek, onlarla yüzleşiyor olmak sizlerde bir sıkıntı yaratabilir, endişe doğurabilir. Sizlere şunu söylemeliyim, dünyanın hiçbir yerinde insanların kendi hayal ettiği şartlarda ve değerlerde bir çalışma ortamı bulması da öyle çok kolay olmaz, olmayacaktır da. Mesela gittiğiniz yerlerde kalabalık sınıflar görebilirsiniz.''
Türkiye'de uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında derslik başına düşen öğrenci sayısının oldukça yüksek olduğunu ifade eden Dinçer, Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde bu sayının 20-22 civarında olduğunu, bu sayının Türkiye'de 30'un üzerinde olduğunu söyledi. Dinçer, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ise Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde 14-15 öğrenci olduğunu, Türkiye'de ise bu oranın 28-30 civarında bulunduğunu belirtti.
''EĞİTİM YOKSA SAĞLIKLI YAŞAM İMKANLARI YOKTUR''

Bakan Dinçer, ''Gittiğiniz yerlerde fiziki şartları gördüğünüz zaman da sıkıntı duyacaksınız ama daha da önemlisi görev yaptığınız özellikle Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgesi ve Orta Anadolu gibi birçok ilimizde yaşam şartlarının, ekonomik gelişmişliğin, insanların gelir düzeyinin verdiği sıkıntıları görüp bunlardan dolayı da üzüntü duyabilirsiniz. Şunu söylemek istiyorum, bütün bunlara rağmen biz bu kaderi yenmeye yönelik çalışmayı yapacak yegane ekibiz. Eğer siz yoksulluktan kurtulmak istiyorsanız eğitimden başka şansımız yok'' diye konuştu.
Türkiye'de gelir dağlımını dengeleyecek, eşitliği sağlayacak bir çaba ortaya konulacaksa bunun için en önemli, en etkin mücadelenin eğitimi geliştirmek olduğunun altını çizen Dinçer, bir insanın yaşam kalitesinin geliştirilmesinde de eğitimin önemli olduğunu vurguladı.
Sağlıklı yaşamanın, istihdam edilmenin, kişisel beklentileri gerçekleştirmenin tek yolunun eğitim olduğunu ifade eden Dinçer, ''Eğitim yoksa, istihdam edilme imkanları düşüktür, zayıftır. Eğitim yoksa sağlıklı yaşam imkanları yoktur. Eğitim yoksa sağlıklı bir çocuk yetiştirme imkanı da bulunmamaktadır. Öyleyse gittiğiniz yerdeki yaşam kalitesinin düşük olmasının yine yegane çözüm yolunun eğitimden geçtiğini bilmelisiniz'' diye konuştu.
''O KENTTEKİ İNSANLARIN EĞİTİLMESİNDEN BAŞKA BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ YOKTUR''
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, şunları kaydetti:

''Bulunduğunuz yerde çocuklarımızı eğitirken oranın yaşam şartlarını geliştirmek, kalitesini artırmak, insanların gelir düzeyini yükseltmek gibi bir çaba ortaya koymayı düşünüyorsak işte onun bu çocukların eğitiminden geçtiğinin farkında olarak yapmalısınız. Bu sebeple şayet sadece kişisel yaşam kalitesi değil, bir kentin yaşam kalitesinden bahsediyorsanız, gittiğiniz yerde, bir eğlence yeri yoksa, sosyal aktivite yapma yerleri yetersizse sizin sosyal ve kültürel faaliyetlere katılmayla ilgili imkanlarınız sınırlı ise bilin ki o kentteki insanların eğitilmesinden başka bu sorunun çözümü yoktur. Yoksulluğu önlemenin yegane çaresi de yine eğitimden geçmektedir. Daha da önemlisi ulusal düzeyde büyümenin, kalkınmanın zemini eğitimle alakalıdır.''
Bu ülkede insanların eğitim ortalamalarının lise düzeyinin üzerinde olması halinde bugünkü gayri safi milli hasılanın belki en az yarısı kadar daha fazla bir büyüklüğe sahip olunabileceğini belirten Dinçer, şöyle devam etti:

''ABD'de yapılan bir çalışma şunu söylüyor, 'ABD'de lise mezunu bir öğrencinin sahip olduğu beceriler, Kanada, Japonya, Güney Kore ve Finlandiya'daki öğrencilerin sahip olduğu beceriler kadar iyi olsaydı, ABD'nin gayri safi milli hasılası yüzde 9-16 oranında daha büyük olacaktır' diyor. Bu açıdan bakıldığında gittiğiniz yerlerdeki şartlar değil, o şartların sizin üzerinizde olumsuz etkileri değil, tam tersi o şartların sizin üzerinizdeki olumlu etki yaratmasını, o makus talihi yenecek olan yegane gücün kendiniz olduğunu bilerek hareket etmenizi öneriyorum.
ABD'de yapılan yine bir araştırmanın hizmet veren kurumların, örgütlerin başarılarının yegane faktörünün insan olduğunu ortaya koyduğunu anlatan Dinçer, ''Öncelikle sizler işinizi iyi yapar, çocuklarımıza sahip çıkar, emanet olarak ortaya koyduğumuz çocukların eğitimi ve geliştirilmesi ile ilgili konularda kendinizi feda ederseniz inanın biz bu zor şartları çok daha kolay aşacak bir noktada olacağız'' dedi.
DİNÇER: ''SİZİN BULUNDUĞUNUZ YERDE UĞRAŞACAĞINIZ İNSANLAR SADECE ÇOCUKLAR OLMAMALI. AYNI ZAMANDA ONLARIN AİLELERİ OLMALI. BUNU SAĞLAYABİLMEK İÇİN DE OKUL ORTAMLARININ HERKESE AÇIK OLMASI LAZIM''

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Sizin bulunduğunuz yerde uğraşacağınız insanlar sadece çocuklar olmamalı. Aynı zamanda onların aileleri olmalı. Bunu sağlayabilmek için de bu kez okul ortamlarının herkese açık olması lazım'' dedi.
Bakan Dinçer, yakında konuyla ilgili tedbirleri alacağını belirterek, ''İdarecilere, il, ilçe yöneticilerine, okul müdürlerine konuyla ilgili talimatları göndereceğim'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, bu yıl ilk defa yeni atanan öğretmenlere yönelik düzenlenen uyum eğitimini başlattı. 81 ilde göreve yeni başlayacak öğretmenlere video konferans yöntemiyle bağlanarak seslenen Dinçer, şunları söyledi:

''Fiziki imkanlar yetersiz olabilir öğrenci sayımız çok olabilir, çocuklarımızın maddi durumları iyi olmayabilir ama inanın bütün bu eksiklikleri kapatacak olan tek şey öğretmenin güler yüzü, kendi idealleri ve çocuklarımıza dair 'bunlar bir gün bir şey öğrenecekler ve öğrendikleri zaman da bu ülkede daha iyi şeyler olacak' misyonudur. Bu açıdan bakıldığında şartların asla bizi etkilemesine izin vermeyin. Biz şartları etkilemeli ve bu ülkenin insanlarında üzerine çökmüş olan bu yetersizliği ortadan kaldıracak çabayı ortaya koymalıyız.''
''BARDAĞIN DOLU KISMINI GÖRÜN''

Öğretmenin bir kişi bile olsa pek çok şeyi değiştirebilecek güce sahip insan olduğunu belirten Dinçer, şöyle devam etti:

''Yeter ki bu enerjiyi, bu misyonu, çocukları yetiştirme davasını kendisi için mesele haline getirsin. Nitekim çevrenize baktığınızda sadece sorunları değil, böylesine başarılı öğretmenleri de göreceksiniz. Size önerim, sorunları görmek çoğu zaman insanların moralini bozan sonuçlar doğuruyor. Halbuki başarıları, başarıyla işini yürüten öğretmenleri görmek, onları dinlemek inanın bizi daha çok motive edecektir. Bakış açılarımızda bardağın dolu kısmını görerek hareket etmenin çok daha uygun bir strateji olduğunu, yeni fırsatlar yaratacağını sizlere söylemek istiyorum''
ÖĞRETMENLERE HALİL CİBRAN ŞİİRİ

Öğretmenlere Lübnanlı şair ve yazar Halil Cibran'ın şiirini okuyan Dinçer, Cibran'ın insanlara şöyle bir tavsiyede bulunduğunu belirterek, ''Dünya durur değişim olmazsa, değişim kör olur bilgiyle aydınlanmazsa. Bilgi bereketsizdir, eyleme dönüşmezse. Eylem boşunadır, sevgiyle yoğrulmazsa. Şiirine hatta şöyle devam ediyor; Bir eylemi sevgiyle yoğurmak ne demek? Eğer bunu sorarsanız bana, pişirdiğinizin ekmeğin hamurunu en sevdiğiniz insan yiyecekmiş gibi yoğurmaktır. Dokuduğunuz kumaşı en sevdiğiniz insan giyecekmiş gibi biçmektir, diyor'' dedi.
Öğretmenlerin değişimi takip etmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Dinçer, öğretmenlerin sürekli kendilerini yenilemesi gerektiğini vurguladı.
Bakanlık olarak öğretmenlere bu konuda zemin hazırlayacaklarını ifade eden Dinçer, ''Ama sadece kendimizi değişime uydurmamız yetmez. Bunun bir bilgiye dayanması gerekir. Bizim ülkemizin en önemli sorunlarından birisi şu anda bu. Herkes değişmek gerektiğini biliyor ama değişmenin hangi yönde olacağı, nasıl olacağı, ideal durumun ne olduğu konusunda ya fikir birliğine varamıyoruz ya da bir bilgi sahibi değiliz'' diye konuştu.
Bakan Dinçer, ''Aileler çocuklarını 3, 4, 5 yaşından itibaren 17, 18 yaşına kadar bize emanet ediyor. Bu emanete bizim ancak sevgiyle, şefkatle yaklaşarak eğitim vermemiz mümkün olacaktır. O açıdan bakıldığında karşımızdaki çocuğun kendi çocuğumuz olduğunu, onun başarısının bize gurur verdiğini görmelisiniz. Öğretmenlerimizin büyük bir bölümü okuttukları çocukların başarılarıyla gurur duyarlar. Ben de öğretim üyesiyim. Nerede başarılı olmuş ve benden ders almış öğrenci görüyorsam inanın hayatımın en mutlu anlarından birisini yaşıyorum'' dedi.
''AİLELERLE BÜTÜNLEŞİLMELİ''

Çocukların temel bilgi ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiğine değinen Dinçer, öğrencilerin hayata hazırlanması gerektiğini, düşünmeyi, soru sormayı öğrenmeleri gerektiğini kaydetti.
Dinçer, şöyle konuştu:

''Öğrencilerin sadece sınavlarda akademik bilgi ve beceriye dayalı olarak alacakları yüksek puanlar, bir okulun ya da bir öğretmenin başarısını ortaya koymaya yetmeyecektir. O yüzden bizim çok yönlü çaba içerisinde olmamız gerekiyor. Eğer biz bunu başarmak istiyorsak biliniz ki özellikle ilköğretim ve okul öncesi eğitim alanda, özellikle Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu bölgesindeki alanlarda bu, ailelerle bütünleşerek gerçekleştirilebilecektir. Eğer aileleri eğitime dahil edebilirsek, özellikle anneleri eğitmeyi başarabilirsek o zaman biz çok yönlü başarıya sağlayacak bir ivme kazanabiliriz. Sizin bulunduğunuz yerde uğraşacağınız insanlar sadece çocuklar olmamalı. Aynı zamanda onların aileleri, özellikle anneleri olmalı.''
''OKUL ORTAMLARI HERKESE AÇIK OLMALI''

Bunun sağlanabilmesi için ise okul ortamlarının herkese açık olması gerektiğini ifade eden Dinçer, ''Ben yakında konuyla ilgili tedbirleri alacağım, idarecilere, il, ilçe yöneticilerine, okul müdürlerine konuyla ilgili talimatları göndereceğim. Okullar sadece derslikleri olan, fiziki alanlar olarak görülmemelidir. İçinde okuduğumuz okullar, oturduğumuz evler bizim iç dünyamızı, ruh güzelliğimizi yahut da vizyonumuzu yansıtan mekanlar olarak algılanmalıdırlar.
Bu açıdan bakıldığında fiziki mekanların sadece derslik olarak görülmesi bizim başarılarımızın önündeki en önemli engellerden biridir. O okul bizim okul müdürüne ait değildir. O okul, okul idarecilerine ait olduğu kadar, öğretmenlere, öğrencilere, velilere aittir. İçinde yaşadığımız mahalleye aittir. Bu yüzden okulu ve fiziki şartları tüm mahalle halkının, öğrencilerin ve velilerin kullanabildiği, rahat girip çıkabildiği ve hatta kendi ailevi veya sosyal, kültürel faaliyetlerini yapabildikleri mekanlar olarak görmelisiniz. Çocukların ailelerini de o okullara çekecek türden yeni eylemler, projeler ortaya koyabilmelisiniz. Sorunlar çok ama sizden beklentilerimiz daha çok. Bu açıdan bakıldığında sizlerin yeni yılda bütün bu sorumlulukları duyacak, taşıyacak kabiliyette ve güçte olduğunuza inanıyorum. Tekrar aramıza hoş geldiniz. Sizler bizimle beraber olduğunuz için biz mutluyuz. Bu mutlu gününüzde sizlere yeni görevlerinizde başarılar diliyorum. Bu eğitim-öğretim yılının da hayırlara vesile olmasını diliyorum.''
HAKKARİ, BATMAN VE BARTIN İLE KONUŞTU

Konuşmasının ardından Dinçer, Hakkari, Batman ve Bartın illerine ayrı ayrı bağlanarak eğitime başlayan öğretmenlerle konuştu.
Öğretmenlere yeni görevlerinde başarılar dileyen Dinçer, bu yıl ilk defa başlattıkları uygulamayı burada bırakmayacaklarını ve her yıl yaz dönemlerinde öğretmenlerin eğitimleri için yeni fırsatlar vereceklerini söyledi.
''Bir takım aksilikler, aksaklıklar olmuşsa, ben arkadaşlarım adına da özür diliyorum. Çünkü ilk defa denediğimiz bir uygulama. Ama giderek geliştireceğiz ve etkin hale getireceğiz'' dedi.
Dinçer, öğretmenlerin yüksek lisans ve doktora eğitimi ile kendilerini geliştirmeleri gerektiğini de belirterek, ''Yüksek lisans ve doktora programlarını biz teşvik edeceğiz ve onlara destek vereceğiz. Fakat bunu yaparken de görev yaptıkları illerden uzaklaşmak için bir araç olarak, bir taktik olarak kullanmamalarını diliyoruz. Maalesef bunu yapanlar var. Her şeye rağmen onların yanında olacağız'' diye konuştu.
TOPLAM 60 SAAT EĞİTİM

MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey de yaptığı açıklamada, eğitimin 16 Eylül 2011 tarihine kadar süreceğini belirtti.
Bu eğitim kapsamında öğretmenlere uzaktan ve yüz yüze eğitim verileceğini aktaran Balıbey, eğitimin 60 saat süreceğini, bu sürenin 30 saatinin uzaktan eğitim yöntemiyle (video konferans bağlantısıyla), 30 saatinin ise yüz yüze gerçekleştirileceğini anlattı.
Eğitimin akademisyenler, öğretmenler ve yetkili kişilerce verileceğini anlatan Balıbey, kendisinin de eğitimin bugünkü ilk dersinde ''Öğretmenlik Mesleği'' konusunda bilgi vereceğini bildirdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.