ÖNCEL ÖZİÇER

Sanki herkes saraylı

Ben küfürbaz bir kadınım. Bununla ne övünüyor ne de utanç duyuyorum. Benim gerçeğim bu, yapacak bir şey yok! Mahalle kültürünün yoğun yaşandığı bir semtte, sokaklarda her türlü haytalığı yaparak büyüdüm. Hem çocukken hem de şimdi kazık kadar olmuşken, can dostum dediklerim hep erkek cinsiydi. Dolayısıyla karşı cinsin dünyasını, jargonunu neredeyse kendi hemcinslerimin dünyasından, dilinden daha iyi bilirim. Bundan da hiç şikâyetim yok. Erkek dostluğunda alınganlık, kapris, çekememezlik, kıskançlık vs. yoktur çünkü. Erkekler düzdür, nettir, aklındaki ağzındadır, dolayısıyla arkadaşlıkta insanı yormaz, üzmezler. İş, aşk-meşk davasına dayandığında işler değişir tamam ama konumuz zaten bu değil. Neyse ne diyorduk, ağzım biraz bozuktur işte benim. Bunda 18 yaşında bir spor gazetesinde işe başlayıp tüm meslek hayatımın çeşitli gazete binalarında geçmesinin de büyük payı var tabii... Şirket ortamlarına benzemez bizim gazete atmosferi. Özellikle haber merkezi ve spor servislerinde öyle sizli bizli beyli hanımlı diyaloglar yoktur. Yeri gelir, artık Allah ne verdiyse... Eh hal böyle olunca da benim için de küfürlü cümleler bazen hıçkırık gibi doğal fırlayıveriyor ağzımdan. Geçtiğimiz günlerde Ali Taran'ın ağzından canlı yayında dökülen o çok bilindik sözler gibi... Rezalet, skandal, kepazelik falan diye yorumlanan o meşhur sinkaf! Ben buna büyük ikiyüzlülük diyorum. Tamam salalım boğazımızın düğümlerini, televizyon yayını falan demeden ana avrat düz gidelim diyen yok ama, Allahaşkına hangi biriniz kullanmıyor ki o kelimeleri? Adamın ağzından kaçıvermiş işte. Bir 'ayıp' eğer kasıtlı ve planlı yapıldıysa 'rezalete' dönüşür. Mehmet Ali Erbil'in ekran dangalaklıklarını aynı hoşgörüyle karşılayamama sebebim budur mesela. Aynı Ali Taran örneğinde olduğu gibi bir hafta önceki Disko Kralı'nda yaşanan DJ Ece Toprak vakasında da bir avamlık yoktu bence. Kız doğal, kız rol kesmiyor, kendini kasmıyor, neyse o! Sohbet sırasında Yavuz Bingöl'le konuşurken dilinden fırlayıverdi o kelime. Yayından sonra konuştuk Ece'yle. Ki öncesinde görüştüğümüzde de tedirgin ve gergindi, 'Ne yapsam nasıl davransam' diyordu... Sonrasında konuştuğumuzda ise "Baktım yayına çıkınca kimse kulisteki gibi doğal değil, herkes bir kasıntı olmuş, amaaan dedim bu rol kesme işi bana göre değil, koyverdim ben de kendimi," dedi. Doğallığın, samimiyetin, içtenliğin her türlü kusuru örtebileceğine inanan biri olarak ne Ali Taran'a ne de Ece Toprak'a, sanki her birimiz sarayda halayıklarla büyümüşüz gibi 'Hiiii çok ayıp!' demenin, daha büyük 'ayıp' olduğunu düşünüyorum. Herkes elindeki acı biberi önce kendi diline boca etsin o zaman. İkiyüzlülüğün manası yok!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.