Çarşamba 13.05.2009 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 13.05.2009 15:57

"Krizin etkisi yıl sonunda azalacak"

Ernst&Young Vergi Bölümü Başkanı Mustafa Çamlıca, bu yıl sonunda global krizin etkilerinin azalacağını ve 2010 yılında global anlamda bir toparlanmanın başlayacağını tahmin ettiğini bildirdi.

Ernst&Young Vergi Bölümü Başkanı Mustafa Çamlıca, bu yıl sonunda global krizin etkilerinin azalacağını ve 2010 yılında global anlamda bir toparlanmanın başlayacağını tahmin ettiğini bildirdi.
Mustafa Çamlıca, ''Global Kriz İçin Uygulanan Teşvik Paketlerinde Vergi Politikalarının Rolü'' başlıklı sunumunda, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) Ekonomik Görünüm Raporuna göre, mali teşvik paketleri içerisinde vergi önlemlerinin, mali teşviklerin ekonomiye net etkisinin yüzde 56'sını oluşturduğunu belirtti.
Çamlıca, dünya ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan gerçek anlamıyla ilk küresel durgunluktan çıkmak için güvenilir yollar ararken, giderek daha fazla sayıda ülkenin, toplam talebi canlandırmak ve şirketlere kredi akışını yeniden başlatmak için mali çalışmalar başlattığını söyledi.
''Bu sene sonunda global krizin etkilerinin azalacağını ve 2010 yılında global anlamda bir toparlanmanın başlayacağını tahmin ediyorum'' diyen Çamlıca, hükümetlerin 2010 yılı içerisinde vergi gelirlerini artırmak amacıyla bazı politika değişikliklerine odaklanacaklarını ifade etti.
Mustafa Çamlıca, yaptıkları çalışma ile 24 büyük ülke tarafından uygulanan ekonomiyi canlandırmaya yönelik vergisel teşvik düzenlemeleri incelediklerini ve bu vergisel teşvik düzenlemeleri sonucunda ortaya çıkan fırsat ve risklerin değerlendirildiğini söyledi.
OECD'nin son tahminlerine göre dünya ticaretinin 2009 yılında yüzde 13,2 oranında, OECD ülkelerinin GSYH'nın da yüzde 4,3 oranında küçüleceğinin öngörüldüğünü dile getiren Çamlıca, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden birçoğunun bu krizin yol açtığı kötü gidişi durdurmak için üç ayrı alanda strateji ve politikalar geliştirdiğini kaydetti.
MALİ TEŞVİK PAKETLERİ
Çamlıca, bunlardan en önemlisinin ekonomiyi canlandırmaya yönelik mali teşvik paketleri olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
''Ülkelerin ekonomiyi canlandırmaya yönelik politikaları, genel olarak kamu harcamalarının artırılması ve vergi mekanizmalarında bazı değişikliklere gidilmesi yönünde olmaktadır. Bu politikaların tümünün ortak amacı, iç talebi artırmak ve milli ekonomideki likidite ve para akışını güçlendirmektir.
Değişik ülkelerdeki vergi teşvik paketlerinde yer alan önlemler; amortisman uygulamalarındaki değişiklikler, kurum zararlarının ileriki yıllara taşınabilmesi ve cari yıl zararlarının geçmiş yıl karlarından mahsubuna ilişkin düzenlemeler, kurumlar vergisi oranındaki indirimler, Ar-Ge faaliyetleri için getirilen teşvikler ile dolaylı vergiler alanında yapılan değişikliklerden oluşmaktadır.''
24 ülkeden 11'inin şirketlerin yatırımlarının amortisman sürelerini kısaltmaya yönelik uygulamaları hayata geçirdiğini, azalan bakiye yöntemini uygulamaya başladığını ya da amortisman oranlarını artırdığını ifade eden Çamlıca, Türkiye'nin ise ekonomik krizi azaltmak amacıyla amortisman uygulamasında bir değişiklik yapmadığı gibi belirli yatırımların maliyet bedellerinin yüzde 40'ı oranında imkan sağlayan yatırım indirimi uygulamasını da sona erdirdiğini belirtti.
Mustafa Çamlıca, Türkiye'nin bu ekonomik kriz ortamında mutlaka yatırım indirimi uygulamasına devam etmesi gerektiğini söyledi.
''GEÇMİŞ YIL ZARARLARININ MAHSUP EDİLECEĞİ SÜRE UZATILMALI''

Çamlıca, Türkiye'de kurumların mali zararlarını beş yıl süresince kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim hakkına sahip olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak bir hesap döneminde oluşan zararı, geçmiş yılların karlarından mahsup ederek, bu karlara ilişkin daha önce ödenmiş olan vergiyi iade alma imkanı yoktur. Ancak, Türkiye gibi sermaye birikimi zayıf olan ülkelerde, bu şekilde bir 'geriye doğru zarar mahsubu' uygulamasının, şirketlerin özellikle kriz dönemlerinde ortaya çıkan nakit ihtiyacını gidermeye yardımcı olacağı tabidir.
Özellikle önceki senelerde karlı durumdayken, kriz sebebiyle zarar eden şirketler, diğer önlemlerin de etkisiyle bu tür uygulamadan büyük bir fayda göreceklerdir. Dünyada bazı ülkeler zarar eden şirketlerin nakit akışının düzelmesine yardımcı olmak amacıyla geçmiş yıl zararlarının mahsup edileceği süreyi uzatmışlardır. Örnek olarak Güney Kore ve Tayvan bu süreyi 5 yıldan 10 yıla çıkarmışlardır.''
Devletlerin bu durgunluk döneminde yeni ve değişik gelir kaynaklarına ihtiyaç duysalar dahi, yine de kurumlar vergisi oranında önemli ölçüde indirime gitme politikası izlediklerini belirten Çamlıca, 2000 yılından beri OECD ülkelerinin yüzde 90'ının kurumlar vergisi oranını indirdiğini bildirdi.
''SEKTÖREL BAZLI VERGİ İNDİRİMLERİ YETERLİ DEĞİL''

Çamlıca, Türkiye'nin ise 2006 yılında kurumlar vergisini yüzde 30'dan yüzde 20'ye indirdiğini ancak, yaşanan bu ekonomik ortamda sektörel bazlı bazı indirimlerin yapıldığını ama bunların yeterli olmadığını savundu.
Global ekonomide daralmanın derinleşmesi ile şirketlerin araştırma ve geliştirme harcamalarını ciddi oranda azalttıklarını dile getiren Çamlıca, birçok ülkenin bu gelişmenin önüne geçmek için, Ar-Ge harcamaları için yeni vergi indirimleri getiren düzenlemeyi uygulamaya koyduklarını belirtti.
Çamlıca, genel trend vergi indirimlerinin oranlarını artırmak şeklinde olsa da bazı ülkelerde yeni vergi indirimleri getirmekte ya da bu indirimlerden doğan zararların geçmiş yıl karlarından mahsubuna imkan veren yeni uygulamaları devreye soktuğunu anlatarak, ''Bu ülkelerden bir kısmı Ar-Ge faaliyetlerini özellikle KOBİ'ler için avantajlı hale getirmeye önem verdiği gözlemlenmektedir. Örnek olarak İrlanda'da yapılan ek Ar-Ge harcamaları için tanınan vergi indirim oranı yüzde 20'den 25'e çıkarılmıştır'' diye konuştu.
Türkiye'nin Ar-Ge faaliyetlerini özendirme amaçlı yaptığı teşvik düzenlemelerini 12 Mart 2008 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 5746 Sayılı Kanun'la yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, yapılan bu düzenlemelerin diğer ülke teşviklerinden daha az özendirici yapıda olmadığını ancak, uygulamanın daha etkin hale getirilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Mustafa Çamlıca, 24 ülkeden 15 tanesinin mal ve hizmetlerin tüketicilere maliyetini düşürmek ve bu yolla iç talebi canlandırmak amacıyla dolaylı vergi oranlarında geçici süreler ile indirim yaptığını, bu indirim yapan ülkeler arasında da Türkiye'nin bulunduğunu belirtti.
KDV VE ÖTV İNDİRİMİNİN SÜRESİ
Bu yönde düzenlemeler yapan ülkeler incelendiğinde genel olarak Katma Değer Vergisi genel oranının düşürüldüğü veya sadece bazı mal ve hizmetler üzerindeki KDV oranının indirildiğini dile getiren Çamlıca, şunları kaydetti:
''Bir diğer ortak uygulama ise önceden planlanan KDV oranındaki artışların ertelenmesi ya da tamamen gündemden kaldırılması olmuştur. Son olarak bazı ülkeler şirketlerin KDV alacaklarını hızlı bir şekilde ödeme yoluna gitmekte, böylece şirketlerin nakit akışlarını destekleme politikası izlemektedir.
KDV'nin genel oranda geçici bir süre için en büyük indirimin yapıldığı ülke İngiltere olmuştur. Türkiye'de ise bazı sektörlere yönelik, belli bir süre için KDV ve ÖTV indirimine gidilmiştir. Ancak, bu indirimler stokların erimesine neden olmuş, üretimi artırmaya yönelik olamamıştır. Çünkü indirimlerin 3 aylık süresi çok kısadır, bu süre zarfında üretime bir katkısı olamamıştır.''
Mustafa Çamlıca, önümüzdeki dönemde, sözü edilen vergi teşvik paketlerinin halen devam eden bir sürecin parçası olarak düşünülmesi gerektiğini ifade ederek, özellikle global ve yerel ekonomilerin hangi yöne hareket edeceğine ilişkin beklentilerin, vergi politikalarının belirlenmesinde en önemli rolü oynayacağını vurguladı.
Son günlerde birçok ülkenin bütçe kanunlarında da görüldüğü üzere vergi politikalarında değişiklik yapma yoluna gitmeye başladığını dile getiren Çamlıca, devlet hazinelerinin, süreklilik arz eden ve tahmin edilebilir gelir akışı yaratmaya çalışmakta, bu nedenle durgunluk dönemlerinde dahi, denetimleri artırmak veya vergi bazını yaygınlaştırmak gibi hedefler güdebileceğini belirtti.
Mustafa Çamlıca, 2008 yılında kurumlar vergisinin, toplam vergi geliri içindeki oranının yüzde 10'a çıktığını, 2008 yılında 17 milyar lira kurumlar vergisi ödendiğini ve bu verginin yüzde 90'ını 2 bin 500 şirketin ödediğini söyledi.
VERGİ CENNETİ ÜLKELER
Çamlıca, bir gazetecinin ''Vergi cenneti ülkeler ve Türk vatandaşlarının yurt dışında bulunan paralarının Türk ülke ekonomisine çağrılmasının'' mümkün olup olmadığını sorması üzerine de şunları kaydetti:
''Ekonomik kriz nedeniyle birçok ülke bu vergi cenneti ülkeleri vergilemeye gidiyor. Ancak, Türkiye'de bu konuyla ilgili hala bir hareket göremiyorum. Meclisten çıkmış kanun uygulanmıyor. Kanun şunu diyor; 'Bakanlar Kurulunun tespit edeceği ülkelere yapılacak ödemelerde yüzde 30 stopaj uygulanacak' her türlü ödeme, para akışına... Ama Bakanlar Kurulu Kararı yoksa siz nasıl yapacaksınız. Ortada bir Bakanlar Kurulu kararı olması lazım. Bakanlar Kurulunun beyaz ve kara liste yapması lazım. Şu anda elimizde o yok.
Türklerin yurt dışındaki para meselesinin de çözümü bu kara liste. Siz bu listeyi çıkartırsınız, o kara liste elinizde olur. Ondan sonra ben tahmin ediyorum ki Türklerin kolay kolay yurt dışında para tutması ve Türkiye'ye getirmemesi söz konusu olamaz.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.