Perşembe 04.06.2009 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 04.06.2009 16:45

Üretim ve istihdama büyük destek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni yatırımlardan elde edilecek kardan yatırımcıların yüzde 20 yerine birinci bölgede yüzde 10, ikinci bölgede yüzde 8, üçüncü bölgede yüzde 4 ve dördüncü bölgede yüzde 2 oranında kurumlar vergisi ödeyeceklerini bildirdi.
Erdoğan, yeni yatırımları teşvik ve istihdam paketiyle ilgili Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında, yeni teşvik sistemiyle yatırımlara ne kadar katkı verecekleri konusuna değindi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Yatırımcıların yeni yatırımlarından kaynaklanan faaliyetleriyle ilgili olarak elde edecekleri kardan yüzde 20 yerine, burası çok önemli birinci bölgede yüzde 10, ikinci bölgede yüzde 8, üçüncü bölgede yüzde 4 ve dördüncü bölgede ise yüzde 2 oranında kurumlar vergisi ödeyecektir. İndirimli kurumlar vergisi oranlarından yararlanma süresi, bölgelere ve yatırım büyüklüğüne göre değişecektir. Az gelişmiş bölgelere yatırım yapanlar, daha uzun süreyle bu imkandan faydalanacaktır. Yatırım yapanlar sağladıkları yeni istihdam için SSK işveren pirimini birinci bölgede iki yıl, ikinci bölgede üç yıl, üçüncü bölgede beş yıl, dördüncü bölgede 7 yıl boyunca ödemeyecektir.

Üçüncü ve dördüncü bölgelerde yatırım yapanların kullandıkları TL kredi faizinin üçüncü bölgede 3 puanını, dördüncü bölgede 5 puanını Hazinemiz karşılayacaktır. Bu oranlar döviz cinsi krediler için sırasıyla 1 ve 2 puan olarak belirlendi. Kredi faiz desteğinin üst limitleri, AR-GE ve çevre yatırımları için 300 bin lira, diğer yatırımlarda ise 500 bin lira olacaktır. Büyük proje yatırımları ile bölgesel ve sektörel bazda belirlenmiş yatırımlar, yatırım yeri tahsisi desteğinden de faydalanacaktır.
Bölgesel farklılıkları gidermek üçüncü ve dördüncü bölgelerde istihdamı artırmak amacıyla tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde birinci ve ikinci bölgelerde üretim yapan girişimcilerimize yeni bir fırsat sunuyoruz. Bu kapsamda 2010 yılı sonuna kadar birinci ve ikinci bölgeden üçüncü ve dördüncü bölgeye taşınacak firmaların en az 50 istihdam sağlamak koşuluyla 5 yıl süreyle SSK işveren pirimi Hazine tarafından karşılanacak, bu firmalara kurumlar vergisi yüzde 20 yerine yüzde 5 olarak uygulanacak ve nakliye masrafları da tarafımızdan karşılanacaktır.''
Başbakan Erdoğan, burada önemli bir hususu da hatırlatmak istediğini ifade ederek, ''Biz bu teşvik paketini, kriz ortamını fırsata çevirmek ve rekabet gücümüzü artırmak amacıyla yürürlüğe koyuyoruz. Dolayısıyla bu sistemden faydalanacak yatırımların en kısa sürede hayata geçirilmesini de hedefliyoruz. Bu çerçevede yeni yatırım teşvik sisteminden sadece 2010 yılı sonuna kadar başlanmış olan yatırımların faydalanacağını önemle vurgulamak istiyorum. Süre 2010. Oraya kadar bunun başlamış olması gerekiyor'' dedi.
"TÜRKİYE'NİN BU KRİZDEN ETKİLENMEDİĞİ İDDİASINDA OLMADIK''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir zaman Türkiye'nin küresel ekonomik krizden etkilenmediği ve etkilenmeyeceği iddiasında olmadıklarını vurgulayarak, ''Türkiye'nin bu krizden etkileneceğini ancak gerek sağlam yapısı gerek aldığı tedbirlerle mümkün olan en az seviyede etkileneceğini ifade ettik. Hatta bunu 'teğet geçecektir' diye ifade ettik'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da yaptığı basın açıklamasıyla yeni yatırımları teşvik ve istihdam paketini açıkladı.
Dünyanın küresel finans kriziyle başlayıp ekonomik krize dönüşen önemli bir süreçten geçtiğini belirten Erdoğan, bu süreçte tüm ülkelerin kendilerine göre tedbirler aldığını ifade etti.
Gelişmekte olan ülkeler içerisindeki Türkiye'nin de tedbirlerini süratle aldığını ve hazırlıklarını buna göre yaptığını vurgulayan Erdoğan, ülkelerin ekonomilerinin çarklarını yeniden döndürecek hamleler yapmak zorunda kaldıklarını, bundan sonra da kalacaklarını dile getirdi. Ekonomi politikaları konusunda küresel işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunun bir kez daha anlaşıldığına işaret eden Erdoğan, ''Bu işbirliğine yönelik olarak da ortak akıl yürütmeye ve ortak politikalar oluşturmaya en yoğun şekilde ihtiyaç duyulduğu bir dönemden geçtik, geçiyoruz'' dedi.
Krizin başlangıcından bu yana Türkiye'nin de üyesi olduğu G-20 Platformu, IMF, Dünya Bankası, OECD gibi kuruluşlarda dünya ekonomisinin krizden bir an önce çıkarılabilmesi için görüşmeler yapıldığını anlatan Erdoğan, ''Bu süreçte ülkeler arasında mutabakata varılan en temel husus, hükümetlerin destekleyici müdahaleleri olmaksızın dünya ekonomisinin kendi kendine bu krizden çıkamayacağı veya bunun tahammül edilemeyecek kadar uzun bir zaman alacağıdır. Bu nedenle ülkeler kendi imkanları ölçüsünde hem Merkez Bankası politikalarıyla ve hem de kamu maliyesi tedbirleriyle üretimi, istihdamı ve talebi destekleyici politikaları hayata geçirmişlerdir. Halen de yeni yeni tedbirler alınıyor'' diye konuştu.
Hemen hemen tüm ülkelerin bu dönemde talebi desteklemek için faiz indirimleri yaptığını, zorda kalan finansal kuruluşlara da sermaye aktardığını söyleyen Erdoğan, para politikası önlemlerinin tek başına yeterli olmayacağı açıkça ortaya çıktığı için hükümetlerin arka arkaya mali önlem paketlerini devreye soktuğunu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu yoğun çabaların sonucunda piyasalarda dalgalanmalar azaldı, beklentiler olumluya dönmeye başladı, üretim ve istihdamdaki daralma hızı yavaşladı. Elbette son birkaç yıl gözlenen yüksek üretim artışlarının yakalanması bir zaman alacaktır. Ancak sürecin olumlu bir yönde seyretmeye başladığı da artık küresel ölçekte ifade edilmeye başlamıştır. Bunu kendi ülkemizde de görmeye başladık.
Uluslararası Para Fonu'nun son tahminlerine göre hükümetlerin piyasaya verdiği desteklerin olumlu katkısıyla 2009 yılında küresel ekonominin daralma hızının yüzde 1.3 ile sınırlı kalacağı ve 2010 yılında ılımlı da olsa bir toparlanma gerçekleşeceği öngörülmektedir.''
REFORMLARLA EKONOMİYİ DAYANIKLI YAPIYA KAVUŞTURDUK

Türkiye ekonomisinin son 6,5 yılda küresel ekonomiye tam entegre olduğunu, ticaret ve finans noktasında küresel ekonomi ile bağlarını güçlendirdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, özellikle ihracat ve uluslararası doğrudan yatırımlarda kaydedilen ''tarihi başarıları ve karşılıklı öz güveni'', Türkiye'nin artık küresel aktör haline gelmeye başladığının göstergeleri olarak niteledi.
Dünyanın en büyük 17. ekonomisi seviyesine yükselen ve gelişimi takdirle izlenen Türkiye'nin böyle büyük çapta bir küresel krizden etkilenmemesinin söz konusu olamayacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz hiçbir zaman Türkiye'nin bu krizden etkilenmediği ve etkilenmeyeceği iddiasında olmadık. Türkiye'nin bu krizden etkileneceğini ancak gerek sağlam yapısı gerek aldığı tedbirlerle mümkün olan en az seviyede etkileneceğini ifade ettik. Hatta bunu 'teğet geçecektir' diye ifade ettik. Nitekim Türkiye eğer geçmiş dönemlerdeki ekonomik yapısıyla bu krize yakalansaydı bunun nasıl olumsuz bir sonuç doğuracağını ekonomiyi yakından takip eden çevreler çok iyi takdir edecektir. 90'lı yıllardaki krizlere bakarsanız, 2000, 2001 krizlerine bakarsanız bunu çok daha açık ve net görürsünüz. Mukayesesi ortadadır.
Hükümetimiz döneminde gerçekleştirdiğimiz reformlar, uyguladığımız politikalarla ekonomimiz daha dayanıklı bir yapıyı kavuşmuştur. Elbette ihraç mallarımıza olan dış talebin azaldığı, tüketici ve üretici güveninin düştüğü, iç talebin daraldığı, üretim ve istihdamın bu süreçten olumsuz etkilendiği bir gerçektir. Ancak şuraya da dikkatinizi çekmek isterim, diğer ülkelerde finans sektöründe iflaslar, banka kurtarmaları ve sektörel finansal destekler gündemi meşgul ederken ülkemizde bankacılık sektöründe ciddi bir sıkıntı yaşanmamış hatta geçmişle mukayese edildiğinde çok ciddi karların, kazançların olduğu da ortaya çıkmıştır.''
Bu tablonun Bankalar Birliği tarafından ve bankaların tek tek açıklamalarıyla da dile getirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, bunun AK Parti iktidarı döneminde bankacılık sektörünün sermaye yapısının, denetim ve izleme çerçevesinin iyileştirilmesinin sonucu olduğunu belirtti. Mali disiplinin önemine de dikkati çeken Erdoğan, 2002'den sonra mali disipline verilen önemle kamunun borç yükünü azaltıldığını böylece finansal kaynakların daraldığı bu ortamda piyasalardaki baskının hafiflediğini söyledi.
(ÖNLEM ALINMADI) DİYENLER CİDDİ HAKSIZLIK YAPIYOR

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Bakınız 'Hükümet önlem almadı' şeklinde eleştiri getirenler hükümetimize karşı çok ciddi haksızlık yapıyorlar. Bizim 6,5 yıl boyunca ekonomide gerçekleştirdiğimiz dönüşüm, cesaretle yaptığımız ve uyguladığımız reformlar zaten başlı başına bir tedbir olmuştur, bir tedbiri oluşturmuştur. Ortalama 2-3 yılda bir krizlerle sarsılan, dengeleri alt üst olan Türkiye 6,5 yıldır üstelik de çok sayıda ulusal ve uluslararası belirsizlikler ortamına rağmen sapasağlam ayakta kalmıştır.
ABD, Japonya veya Çin'de en küçük bir ekonomik sarsıntı olduğunda bu, Türkiye'ye adeta bir tsunami gibi yansıyordu. Deyim yerindeyse 'Hong Kong piyasaları hapşırdığında Türkiye ekonomisi ağır gribal enfeksiyon geçirmeye başlıyordu'. Bunları hep yaşadık, bu dönemleri artık geride bıraktık. Geçmişe göre daha sağlam, daha sağlıklı, güçlü bir ekonomik yapıyı Türkiye'ye kazandırdık. İçinden geçtiğimiz devasa boyutlu finans krizine rağmen de yolumuza devam ediyoruz. Çünkü biz kendimize inandık, Türkiye'ye ve Türkiye'nin ekonomik potansiyeline inandık. Tam bir öz güven içinde Türkiye'yi bu güçlü yapıya kavuşturduk ve güçlendirmeye, büyütmeye de devam ediyoruz, edeceğiz.
Elbette bununla yetinmedik, 'bize bir şey olmaz' anlayışına teslim olmadık. 'Bekle gör' politikasını hiçbir zaman benimsemedik. Krizin ekonomimize ve vatandaşlarımıza etkisini sınırlandırmak için krizin ilk anından itibaren çeşitli tedbirler aldık. Çeşitli düzenlemeleri hayata geçirdik. KDV ve ÖTV indirimleriyle iç talebin canlanmasına katkıda bulunduk. İstihdama yönelik yapılan bir çok düzenlemelerle iş kayıplarını sınırlandırdık. İşsiz vatandaşların İŞ-KUR imkanlarından daha fazla yararlanmasına yönelik düzenlemeler yaptık. Özellikle altyapı yatırımları ve yerel yönetimlere aktarılan kaynaklar yoluyla yatırımları desteklemeye çalıştık. KOBİ'lerimize düşük faizli kredi imkanları sunduk. 60'dan fazla değişik tedbiri başarıyla uyguladık ve bu tedbirlerin olumlu neticelerini de aldık.''
''YENİ TEŞVİK SİSTEMİNİ ÜÇ GRUBA AYIRDIK''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni teşvik sistemiyle büyük proje yatırımları için 12 sektör belirlediklerini; teşvik araçlarının kurumlar veya gelir vergisi indirimi, SSK primi işveren hissesinin belli süre Hazine tarafından karşılanması, az gelişmiş bölgelerde yatırım için kullanılacak kredilerin faizinin bir bölümünün karşılanması, yatırımlara yer tahsis edilmesi ve makine teçhizat alımlarında KDV istisnasıyla gümrük vergisi muafiyeti olacağını bildirdi.
Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısıyla yeni teşvik ve istihdam paketini açıkladı.
Başbakan Erdoğan, başta TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TİM, YASED ve TİSK olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının, yatırım teşvik ve kredi garanti mekanizması çalışmasına destek sağladığını, işçi ve işveren sendikalarının istihdamla ilgili çalışmalara görüş, değerlendirme ve önerileriyle katkıda bulunduğunu anlatarak, katkıda bulunan sivil toplum örgütlerine teşekkür etti.
Yeni teşvik sistemi çalışmasının, yeni yatırımları desteklemek amacıyla hazırlandığını belirten Erdoğan, ''Yeni teşvik sistemiyle ülkemizin rekabet gücünü artıracak, üretim potansiyelini yükseltecek, kalıcı istihdam alanları oluşturacak ve bölgesel gelişmişlik farkını en aza indirecek yatırımlar desteklenecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, yeni teşvik sisteminin sektörel kümelenmeyi de destekleyeceğini anlatarak, sistemi ''Büyük proje yatırımları'', ''Bölgesel ve sektörel teşvik sistemi'' ve ''Genel teşvik sistemi'' olmak üzere üç gruba ayırdıklarını bildirdi.
Erdoğan, kullanılacak teşvik araçlarını ise bölgelere ve büyük proje yatırımlarına farklı uygulanmak üzere kurumlar veya gelir vergisi indirimi; yeni istihdama yönelik SSK primi işveren hissesinin belli süre Hazine tarafından karşılanması; az gelişmiş bölgelerde yatırım için kullanılacak kredilerin faizinin bir bölümünün karşılanması; bölgesel, sektörel ve büyük proje bazında belirlenen ilkeler çerçevesinde yatırımlara yer tahsis edilmesi ve makine teçhizat alımlarında KDV istisnası ile gümrük vergisi muafiyeti olarak belirlediklerini açıkladı.
Yüksek teknoloji ve sermaye gerektiren, Türkiye'nin teknoloji ve Ar-Ge kapasitesini artıracak, Türkiye'yi üretim yapısı açısından bir ileri aşamaya götürecek büyük proje yatırımları için 12 sektör belirlediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, yeni teşvik sistemindeki uygulamaları şöyle sıraladı:
''-Dış ticaret açığının yoğun olduğu kimyasal madde ve ürünleri imalatı ile rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı sektöründeki büyük yatırımları destekleyeceğiz.
-Ülkemizin enerji koridoru olması ve bu çerçevede yüksek yatırım gereksinimi olan transit boru hattı ile taşımacılık hizmetleri de büyük proje kapsamında teşvik edilecek.
-Motorlu kara taşıtları imalatı ülkemizin uluslararası rekabette önemli sektörüdür. Özellikle yeni modellerin imal edilmesi ve bölgedeki iddialı konumunu sürdürmesi amacıyla bu sektörde en az 250 milyon TL tutarındaki yatırım projelerini büyük proje kapsamında destekleyeceğiz.
-Son yıllarda ulaştırma alt yapısında önemli ilerlemeler kaydedildi. Bu kapsamda demiryolu taşımacılığı ve liman hizmet yatırımlarına özel önem veriyoruz. Hızlı tren ile başta İstanbul olmak üzere bir çok ilimizde metro ve hafif raylı sistem yatırımlarımız sürüyor. Bu amaçla lokomotif ve vagon imalatını ve liman hizmet yatırımlarını destekleyecek büyük yatırım projeleri bu kapsama dahil olacak.
-Elektronik sanayi, ülkemizin nitelikli iş gücü ve deneyimiyle iddialı sektörler arasındadır. Bu sektörde katma değeri yüksek ürünlerin imalatı için geliştirilecek büyük proje yatırımlarını teşvik edeceğiz.
-Sağlık sektörü ülkemizde giderek gelişen ve büyük potansiyeli olan sektör. Bu sektörde dışa bağımlılığımızı azaltmak ve bölgemizde bir üretim merkezi oluşturmak amacıyla ilaç ve tıbbi ürünler yatırımlarını da destekleyeceğiz.
-Ülkemizde alt yapısı mevcut olan ve yüksek teknoloji gerektiren hava araçları imalatıyla birlikte belirli büyüklükteki makine imalatı yatırımlarını büyük proje yatırımları kapsamında teşvik edeceğiz.
-Yapısı itibariyle yüksek teknoloji ve sermaye gerektiren ve ülkemizin bu sektördeki potansiyelini harekete geçirecek madencilik sektöründeki yatırımları da büyük proje yatırımları kapsamına dahil edeceğiz.''

BÖLGESEL TEŞVİK SİSTEMİ

Teşvik sisteminin ikinci ayağı ''Bölgesel teşvik sistemi'' ile bölgesel gelişmişlik farklılıklarını azaltmayı ve sektörel kümelenmeyi öne çıkararak, uygun yatırım ortamı oluşturmayı hedeflediklerini bildiren Erdoğan, bu çerçevede AB tarafından da kullanılan istatistiki bölge verileri sınıflandırmasını esas aldıklarını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, bu sınıflandırma çerçevesinde, TÜİK tarafından güncellemeler yapılacağını ve zaman zaman değişikliklere gidileceğini ifade etti.
İlleri sosyo ekonomik gelişmişlik düzeylerini ele alarak 4 bölgeye ayırdıklarını belirten Erdoğan, buralarda uygulanacak teşvikleri de şöyle açıkladı:
''-Ağırlıklı olarak doğu ve güneydoğu illerinin yer aldığı üçüncü ve dördüncü bölgelerde tarım ve tarıma dayalı imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal eşya gibi emek yoğun sektörler teşvik edilecek. Bu bölgelerde turizm, eğitim, sağlık yatırımları da desteklenecek.
-İkinci bölgede nispeten teknoloji yoğun sektörler desteklenecek. Ağırlıklı olarak makine imalat, akıllı-çok fonksiyonlu tekstil, metalik olmayan mineral ürünler, kağıt, gıda ve içecek imalatı sektörleri teşvik edilecek.
-Birinci bölgede ağırlıklı olarak motorlu kara taşıtları ve yan sanayi, elektronik, ilaç, makine imalat ve tıbbi hassas ve optik alet yatırımları gibi yüksek teknoloji gerektiren yatırımlar desteklenecek.
-Büyük yatırım ve bölgelerde belirlenen sektörler kapsamına girmeyen yatırımlar, genel teşvik sistemi kapsamında KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti ile desteklenecek.''
Başbakan Erdoğan, bu teşvik sistemiyle 81 ilin tamamının az ya da çok teşvik desteğinden yararlanacağını söyledi.
500 BİN KİŞİYE İŞ İMKANI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, istihdama yönelik paketle yaklaşık 500 bin kişiye mesleki uygulamalı ve girişimcilik eğitimi veya doğrudan istihdam imkanı oluşturduklarını bildirdi.
Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da yeni teşvik ve istihdam paketiyle ilgili basın toplantısında, bugünkü ikinci paketin istihdam konusunda olduğunu belirtti.
Son iki yılda istihdama yönelik önemli tedbirleri hayata geçirdiklerini anımsatan Erdoğan, sosyal güvenlikte işveren priminin 5 puanlık kısmının Hazine tarafından karşılandığını, mevcut istihdama ilave olarak işe alınan gençler ve kadınların işveren primlerinin ilk yıl tamamı olmak üzere 5 yıl boyunca belli oranlarda işsizlik sigortası fonundan karşılanmasını da daha önce getirdiklerini anlattı.
Özürlülerin işveren primlerinin de Hazine tarafından ödendiğini, işsizlik ödeneğini de yine yüzde 11 oranında artırdıklarını ve işsiz kalan vatandaşlara ek destek sağladıklarını ifade eden Erdoğan, geçici mali sıkıntı içindeki iş yerlerinin işçilerini çıkarmak yerine istihdama devam etmeleri halinde işçilerin ücretlerinin belirli bir kısmını 6 aya kadar ödemeyi de yine üstlendiklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tüm bu tedbirlere ek olarak bugün de aktif işgücü programlarının güçlendirilmesi çalışmamızı uygulama safhasına geçiriyoruz. Bu çalışmayla işsizlerimize toplum yararına yapılacak işler yoluyla 6 aya kadar iş imkanı oluşturacağız. Bu çerçevede yaklaşık 120 bin işsizin başta okullarımızın ve sağlık kuruluşlarımızın bakım ve onarımları olmak üzere ağaçlandırma ve erozyon kontrolü ve çevre düzenlemesi gibi toplum yararına işlerde istihdamını hedefliyoruz. Örneğin, bu yaz mevsimi içerisinde yoğun bir şekilde okullarımızın bakım, onarım, temizlik ve saire... Bunlarla ilgili çalışmaları yoğun şekilde başlatacağız.
İstihdam piyasamızın önemli bir eksikliği olan vasıflı işgücü ihtiyacının giderilmesini teminen, mesleki eğitim faaliyetlerini genişleterek açılacak kurslar vasıtasıyla 200 bin işsizimize mesleki beceriler kazandırıp, meslek edinme imkanını getiriyoruz. 10 bin işsizimize girişimcilik ve eğitimi danışmanlığı vererek, işsiz vatandaşlarımıza kendi işini kurma yolunda da ayrıca destek olacağız.
Lise ve üstü eğitim aldığı halde işsiz olan 100 bin gencimizin stajyer olarak istihdam edilmesini sağlayarak, iş tecrübesi olmayan gençlerimizin deneyim kazanarak iş bulmalarının önünü açıyoruz. Bu kapsamda özel sektörde staj yapacaklara 6 ay boyunca maddi destek sağlayacağız. 30 Nisan 2009 tarihi itibariyle firmalarımızın yıl sonuna kadar mevcut istihdamlarına ilave olarak işe alacakları personelin sosyal güvenlik primlerini 6 ay boyunca devlet tarafından karşılıyoruz. Başvuru ile burada yararlanma sürelerine 6 ay kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu ayrıca yetkili olacaktır. Böylece işsizlerimizin bir an önce işe dönmeleri ve işgücü piyasasına yeni katılanların işe kavuşma imkanlarını artırmış oluyoruz.''
ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARINDAN İŞÇİ ALINABİLECEK

Başbakan Erdoğan, gençler ve kadınların geçen yıl başlattıkları genç ve kadın istihdamı desteğinden beş yıl süreyle belli oranlarda yararlanmaya devam edeceğini belirterek, bu tedbirlerin etkinliğini artırmak için istihdam piyasasıyla ilgili değerlendirme çalışmalarının devam edeceğini, kamu tarafından ayrılan kaynağın işsizler için en verimli şekilde harcanmasının sağlanacağını bildirdi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Bu çerçevede özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilecek, geçici işçilerimizin sosyal güvenlik ve ücret haklarının özel istihdam bürolarıyla karşılanmasına imkan tanınacaktır. İşverenlerimizin özel istihdam bürolarınca sağlanacak işçilerin hizmetinden geçici olarak sözleşme karşılığında yararlanmasının da önü açılacaktır. İl istihdam ve mesleki eğitim kurumlarının etkinliği artırılarak çalışmaları hızlandırılacaktır. En kısa sürede istihdam şurası toplanarak uzun vadeli istihdam politikalarının geliştirilmesi hususunda tüm kesimlerin katkıları sağlanacaktır.
İşsizlik fonundan yararlanan vatandaşlarımız hakkında bir çalışma yapılarak, yapılan yardım ve verilen eğitimlerin daha doğru planlanması hususunda gerekli adımlar atılacaktır. Ayrıca, getirilen teşviklerin ve mesleki eğitimler kapsamında kullanılan kaynağın etkinliği de incelenecektir.
Bu paketle yaklaşık 500 bin kişiye mesleki uygulamalı ve girişimcilik eğitimi veya doğrudan istihdam imkanı oluşturuyoruz. İstihdam piyasasındaki gelişmeleri yakından takip edecek, gerektiğinde alınan tedbirleri gözden geçireceğiz.''
(IMF İLE İLİŞKİLER) KESİLİP ATILMIŞ HERHANGİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF ile yürütülen görüşmelerle ilgili, ''Kesilip atılmış herhangi bir şey söz konusu değil, görüşmeler devam ediyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, yeni teşvik ve istihdam paketine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Erdoğan, IMF ile ilişkiler konusundaki sorular üzerine, IMF ile görüşmelerin halen devam ettiğini ve görüşmeler noktasında herhangi bir sıkıntının söz konusu olmadığını ifade etti.
Görüşmelerin ilk başladığı andan itibaren IMF'ye karşı önerilerini verdiklerini anlatan Erdoğan, IMF'den bazı yeni yeni teklifler geldiğini söyledi.
Erdoğan şöyle devam etti:
''Biz tekrar kendilerine bazı öneriler sunduk. Tabii geçen Mayıstan bu zamana yaklaşık 13-14 ay geçti, bu süreç devam ediyor. Fakat burada bir gerçeği sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz ülkemizin menfaatini zedeleyecek bir anlaşmaya 'Evet' diyemeyiz. Yapılan görüşmeler sonucunda akşam belli bir mutabakata yaklaşıp, ertesi gün çok çok farklı önerilerle karşımıza gelinince biz de buna 'Evet' diyemeyiz.
Bize teklifler verilmiştir, o teklifler üzerinde çalışmalarımızı yaptıktan sonra biz karşı teklifimizi sunmuşuzdur. Bu karşı teklife karşı onlar bize şunu demeli: 'Biz şunu paylaşamıyoruz veya şu kadarını paylaştık, şu kadarını paylaşamıyoruz' diyebilirler. Hele hele bizler, şunu da açıkça söyleyeyim ki siyasi noktada eğer bir öneri, içerik taşıyorsa, ona hiç olumlu bakamayız. Onu da söyleyeyim. Çünkü biz bugün IMF'nin ortağıyız. IMF uluslararası bir para fonu. Yani Dünya Bankasından buna benzer öneriler gelmiş olsa üzerinde düşünülür ama Uluslararası Para Fonuyla biz finansı konuşmalıyız, ekonomiyi konuşmalıyız. Buna yönelik öneriler üzerinde durmalıyız. Onlarla ilgili yasal düzenlemeler olabilir. Onlar üzerinde durabiliriz ama işin siyasi neticeleri oluşuyorsa bunun üzerinde bu kararı biz veririz. Bunu da biz kendilerine çok açık, net söylemişizdir.''
IMF ile görüşmelerin devam ettiğini dile getiren Erdoğan, ay sonuna kadar tekrar bazı karşılıklı görüş alışverişlerinin yeni Ekonomi Koordinasyon Kuruluyla yapılacağını belirtti.
Erdoğan, ''Bu görüşmelerden sonra ne gibi neticeye varırız bunu da göreceğiz. Yani henüz böyle kesilip atılmış herhangi bir şey söz konusu değil, görüşmeler devam ediyor'' diye konuştu.
''TERÖR GRUPLARI VEYA TERÖR GRUBU, BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMAK
DURUMUNDADIR. GÜVENLİK GÜÇLERİ HİÇBİR ZAMAN SİLAHI BIRAKMAZ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün ''adeta tarafları silah bırakmaya çağırdığını'' belirterek, ''Bakın burada taraflar olamaz. Burada taraf olur, silah bırakması gereken kimdir? Terör grupları veya terör grubu, bölücü terör örgütü silah bırakmak durumundadır. Güvenlik güçleri hiçbir zaman silahı bırakmaz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, yeni teşvik ve istihdam paketine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün silahlar bırakılsın yönünde bir talebi var. Sizden bir randevu talebi de var. Karşılık verecek misiniz?'' sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
''Parlamento içinde olan DTP lideri, adeta tarafları silah bırakmaya çağırıyor. Bakın burada taraflar olamaz. Burada taraf olur, silah bırakması gereken kimdir? Terör grupları veya terör grubu, bölücü terör örgütü silah bırakmak durumundadır. Güvenlik güçleri hiçbir zaman silahı bırakmaz. Güvenlik güçleri her zaman polisiyle, askeriyle silahlıdır. Çünkü onlar bu silahı niçin yanlarında taşırlar? Sadece bölücü terör örgütüyle alakalı değil. Herhangi bir yerde, herhangi bir ihbar alındığı zaman oraya müdahalede kullanmak için bunu yanlarında bulundururlar. İçerde, dışarda her zaman için onlar böyle teçhiz edilmiş halde bu çalışmayı sürdürürler.
Ama kalkıp da parlamento içinde bir siyasi partinin lideri olarak böyle bir çağrıda bulunmak, bir defa kendisinin yerini ortaya koyması bakımından çok anlamlı ve bu hiç hoş değil. Ve ben onun için ben bu noktada çağrıyı yaptım ve kendileri bu çağrıya yaklaşamadılar. Bizim bir defa Kürt kökenli vatandaşlarımızla ilgili en ufak sorunumuz yok. Biz Kürt kökenli vatandaşlarımız konusundaki açılımımızı yaptık. Bu açılımda asla bir sorunumuz yok, onlar bizim aynen, Türkü'yle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcüsü'yle, Abaza'sıyla, bu ülkenin alt kimliğini oluştururlar dedim. Ama 'bizi üst kimlikte birleşecek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında da kimsenin hayır dememesi gerekiyor' dedim, 'Burada bütünleşmemiz lazım' dedik. Yoksa benim için yaratılmışların hepsi aynıdır. İnsan olarak hepsi aynıdır. Çünkü Yunus'un diliyle severim, yaklaşırım, yaratılanı yaratandan ötürü sevmek bizim değerlerimizin gereğidir. Böyle bakarım. Onun için onlar bizim o noktada kusura bakmasından sevemezler. Eğer seviyorlarsa o zaman silahı ellerinden onların bırakması lazım. Onların Kürt vatandaşlarımızın, Kürt kökenli kardeşlerimizin haklarıyla ilgili bizim verdiğimiz mücadeleye yönelik verdikleri herhangi bir mücadele yoktur. İşte bugün Güneydoğu, Doğu Anadolu bakın korkunç bir gelişimin içerisindedir. Eğitiminde, sağlığında, adaletinde, emniyetinde, yolunda, bütün enerjiyle ilgili oradaki gelişmişliğe baktığınız zaman, tarımda bunu görürsünüz. Artık ileri tarım uygulanıyor. İşte GAP, DAP bunu başlatıyoruz. Niye? Bundan dolayı. Süratle atılmış adım. İhmale uğramıştı, şimdi biz bu süreci hızlandırıyoruz.''
''MAYIN TEMİZLEME OLAYIYLA İLGİLİ ŞURADA HEMEN HEMEN BİR AYI BULDU BİZE KAYBETTİRİLEN ZAMAN''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Mayın temizleme olayıyla ilgili şurada hemen hemen bir ayı buldu bize kaybettirilen zaman... Sadece bir istismardır ve bu istismarın aktörlüğünü yapmışlardır, muhalefet hep birlikte'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, yeni teşvik ve istihdam paketine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin soruyu yanıtlarken, Erdoğan, şunları kaydetti:
''Aslında mayın temizleme olayıyla ilgili şurada hemen hemen bir ayı buldu bize kaybettirilen zaman... Sadece bir istismardır ve bu istismarın aktörlüğünü yapmışlardır, muhalefet hep birlikte. Biz ise Ottawa Sözleşmesi'nin gereğini yerine getirmek için adımlarımızı attık ve Ottawa Sözleşmesi'nin başlangıç süreciyle gelinen süreç çok açık, net ortadadır. Artık önümüzde 4.5 yıl gibi bir süreç var ve burada yapılacak olan çalışma en az 5 yıl... 5 yılda bu temizleme işi gerçekleşebilir ve biz önerilerimizi ortaya koyduk. Bu önerilerimizin içerisinde, hakikatten bu temizleme işini yapacak olan firmaya, tabii normal olarak burada biz devlet olarak en uygun şartı bulduğumuz firmaya, burada temizleme işlemini Milli Savunma Bakanlığı olarak verebiliriz, bu olabilir. Temizlemeyi yaparız, ondan sonra işletmesi bizim için ayrı bir adımdır. Bunu, yine ülkemizde tercih edeceğimiz şartlara göre, en uygun şartlarda firmalar vasıtasıyla yaptırabiliriz.
İkinci bir adımımız, burada yine bunlar gündeme geldi. Burada bir ihale şartıyla da bu temizlik işine girebiliriz. Ha bu da olmadı, o zaman, 'yap-işlet-devret ile bu olabilir' dedik ve biz seçenekleri artırdık. Bu seçenekler içerisinde kıyametler koparıldı, hiç söylenmemiş, konuşulmamış isimler, ülkelerle alakalı bunlar konuşulmaya başlandı. Gaye? Gaye bunu gölgelemekti, bir bilgi kirliliğini ortaya çıkarmaktı. Bu bilgi kirliliğiyle maalesef bu güzel süreci zedelemekti. Neyse o kadar uğraşmanın neticesinde dün akşam artık son verildi, iş bitti ve yasa parlamentomuzdan geçmiş oldu.''
İSTİHDAM PAKETİNİN MALİYETİ, YAKLAŞIK OLARAK 1 MİLYAR TL'Yİ BULABİLİR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İstihdam paketinin, yani bize maliyeti, yaklaşık olarak 1 milyar TL'yi bulabilir. böyle bir şu anda yaklaşık tespitimiz. Bu, 2 yıllık toplamı...'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, yeni teşvik ve istihdam paketine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Söz konusu paketin maliyetinin ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlarken Erdoğan, şunları söyledi:
''Buradaki maliyet durumu, bundan istifade ile ilgili yapılacak müracaatlarla, buna katılımlarla ilgili bir süreç. Biz bir defa burada bu sürecin tamamını göz önüne alarak bu adımı atıyoruz. Ne kadar buna müracaat olur, ne kadar istifa için katılım olursa olsun, biz bunu çözmekte kararlıyız. Onun için bunun ucu açık diyebilirim. Bu şekilde bunun maliyetini biz karşılamakta kararlıyız. Bu maliyet noktasında herhangi bir endişemiz yok, bunda rahatız.
Orta vadede bu tedbirlerin geriye dönüşü konusunda bir çalışma var mı hususuna gelince, bu bütün tedbirlerin piyasaya ciddi bir hareketlilik getireceği ortada.
Bu bir defa piyasalardaki likidite akışını hareketlendirecek, vatandaşların bu psikolojik süreci, kendi lehlerine çevirmesi bakımında çok çok önemli olduğuna inandığımız bir dönem olacak. Bir de oluşturulmuş bu havayı kesinlikle bu süreç bozacaktır. Yani hükümet burada tedbirlerini almıştır ve bu tedbirlerle birlikte gerek girişimcilerimiz, yatırımlarını yapmada devletini yanında bulmuştur. Devleti bütün imkanlarıyla yanındadır. Kredi imkanlarında atılmış adımlar ortadadır, yer tahsisleri noktasında ortadadır. Özellikle 3. ve 4. bölgelere nakil konusunda, verilmiş olan teşviklerle birlikte benim girişimcim, yurt dışında yatırıma yönelmesini engelleyecek bir tedbirdir. Onlara yönelik daha garantili, daha sağlam, oraya gidip akıbeti ne olacağı belli olmayan yatırımlara giriliyor. Bundan önce bazı deneyimler yaşandı, çok ciddi sıkıntıları birçok girişimcimiz yaşadı. Bunların içinde belki çok ciddi kazanımlar edenler de oldu ama kaybedenler de oldu... Ama kendi ülkesinde bütün şartlar ortada, geliyor tanıyor, yabancısı olmadığı bir ülke. Ve kendilerine ne kadar yıl bu tür teşvikler verilecek bunların hepsi kayıt altında...
Burada, istihdam paketinin, yani bize maliyeti, yaklaşık olarak 1 milyar TL'yi bulabilir. Böyle bir şu anda yaklaşık tespitimiz. Bu, 2 yıllık toplamı bunun.''
BÜTÇE DENGELERİ

Bozulan bütçe dengeleri konusunda alınan tedbirlerin neler olduğu konusunda yöneltilen soruyu yanıtlarken de Başbakan Erdoğan, ''Bugüne kadar sürdürdüğümüz özelikle mali disiplin noktasındaki hassasiyetimiz aynen devam edecektir'' dedi.
Buradan en ufak bir taviz vermelerini söz konusu olmadığını anlatan Erdoğan, ''Bu kriz dönemi içindeki tedbirlerde de bu dengeleri biz kısa zamanda toparlayacak güçteyiz. Bunda da bir sıkıntımız yok'' diye konuştu.
IMF İLE İLİŞKİLER

Yeni teşvik paketinin uluslararası yükümlüğünün ne olduğu ve hassas sektörlerin bundan faydalanıp faydalanmayacağı sorusunu yanıtlarken Erdoğan, kendilerini uluslararası yükümlülük noktasında da ne ise uluslararası yükümlükleri, bunun aynen devam edeceğini belirterek, ''Yani biz bu noktada uluslararası yükümlülüklerimizi çiğnemeyiz'' dedi.
Verilmiş, yazılı her türlü söz ya da anlaşma ne ise ona uyduklarını kaydeden Erdoğan, ''Kaldı ki burada hassas sektörlerle ilgili bir soru yöneltildi. Bununla ilgili de bizim Gümrük Birliği'nden gelen bazı yükümlülüklerimiz var. AB ile ilgili imzaladığımız bazı yükümlülüklerimiz var. Burada biz onları çiğneyemeyiz. Bundan dolayı da o sektörleri, bu paketin içinde sokamadık ve sokamayız. Bunun bize daha sonra ayrı bir bedeli var, o bedeli de ödeyemeyiz'' diye konuştu. IMF ile ilgili bir başka soruyu yanıtlarken de Erdoğan, şöyle konuştu:
''Piyasa oyuncuları, IMF beklentileri konusu... Bu zaten piyasa oyuncularının bir kısmı, böyle bir beklenti içine girebilir ama Türkiye Cumhuriyeti'nin piyasa oyuncuları, 'IMF varsa var, yoksa yok' noktasında olmamalıdır. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin piyasa oyuncuları, kendi ayakları üzerinde durma kabiliyetini gösterebilecek güce sahip olduğunu düşünüyorum. İşte son 14 ay içinde de bizim piyasa oyuncularımız IMF ile ayakta durmadı. Kendi kabiliyetleri kendi gücüyle ayakta durdular. Bu piyasa oyuncuları içinde birebir görüşme yaptığım birçok arkadaşımız var. Hepsiyle görüştüğümüzde, biz ayaklarımızı üzerinde rahatlıkla durabiliyoruz' diyorlar biz de onlarla iftihar ediyoruz. Ama bunu böyle sanki Türkiye'nin bütün ekonomideki piyasa oyuncuları böyle istiyor, böyle bekliyor dersek, kendimizi aldatırız, piyasada olumsuz bir havayı estirmeye neden oluruz. Böyle bir şey yok. Ben yatırımlara özel sektörde de devlette de devam ediyorum, açılışları da yapmaya devam ediyorum. Daha bu hafta 160 milyon dolarlık bir yatırımın açılışını yaptım. Bunlar devam ediyor...''
DEVAM KARARI ALINMAYACAK OLANLAR VAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı sektörleri kapsayan ÖTV ve KDV indirimiyle ilgili olarak, ''Bunların içinde devam kararı alınacak olanlar, devam kararı alınmayacak olanlar var'' dedi.
Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, yeni teşvik ve istihdam paketine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından soruları yanıtladı.
ÖTV ve KDV indirimlerine yönelik uygulamanın uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin soruyu yanıtlayan Erdoğan, bazı sektörlerde indirim için tanınan sürenin bu ayın 16'sına kadar devam ettiğini hatırlattı. Erdoğan, bununla ilgili çalışmaların devam ettirildiğini söyledi.
Bazı sektörlerde, ÖTV ve KDV indirimiyle çok ciddi sıçrama yaşandığını belirten Erdoğan, şu anda stoklarını eritip yeni sipariş alan firmalar bulunduğunu kaydetti.
Erdoğan, bu sektörlerin tek tek incelendiğini belirterek, ''Bunların içinde devam kararı alınacak olanlar var, devam kararı alınmayacak olanlar var. Bunların üzerinde çalışacak. Buradaki bütün gayretimiz, gerek bu sektörlerimizle ilgili, gerek ülkemizle ilgili bu hareketliliği, canlı gidişi yine devrede tutabilmektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ÖTV ve KDV ile ilgili olan süreçteki gelişmeleri, sektörlerin önde gelenleriyle görüştüğünü, onların olumlu bir izlenim yansıttığını dile getirdi.
Otomotivde yerli üretimde ''üç vardiya çalıştığını söyleyen patronlar bulunduğunu'' belirten Erdoğan, geçen yıl ve bu yıl Ocak-Nisan dönemiyle ilgili olarak, ''Geçen yıl 104 bin otomobil, bu yıl ise 104 bin 500. Aynı aylarda. Krize rağmen. Bu artarak devam ediyor. 'Stoklarımız tamamen eridi' diyorlar'' dedi.
Erdoğan, ithal otomobilde de stokların sürekli eridiğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Araç satışlarında bir defa yüzde 65'e yakını ithal, yüzde 35'i yerli araç. Bu geçmişte çok daha yüksekti. Şimdi azaldı buraya geldi. Otomotiv sektörü geçen yıl, 122 milyar dolar ihracat yaptı ve net ihracatçı bir sektör olarak da kendini gösterdi. Bunu yeniden yakalamanın ve üstüne çıkmanın gayreti içindeyiz. ÖTV indirimleri de burada çok açık ve net bu başarısıyla kendini gösterdi, ispat etti.''
BANKARARA ÇAĞRI

Bankalarla ne gibi bir çalışma içinde olacakları sorusunu ise Erdoğan, şöyle yanıtladı:
''Şunu çok açık söyleyeyim, gerek kamu bankaları gerekse özel sektör bankalarının bir gerçeği görmesi lazım. Ben ülkede, halkımın verdiği sorumluluğu üstlenmiş bir Başbakan olarak, bütün bu bankalara sesleniyorum, milletim adına sesleniyorum, girişimcilerim adına sesleniyorum, yatırımcılarım adına sesleniyorum; banka, malum bir finans kuruluşu olarak 'para alır, para satar' kaba tabiriyle tanımı bu. Fakat bu parayı nereden alır? Girişimcilerden alır, vatandaşın parasını korumak için alır.
Eğer şimdi bu dönemde, kalkıp da o parasını sattığı veya satacağı müşteriyi kaybederse, çünkü ortada bir bloklaşma oluşuyor şu anda, kendilerine kredi kapılarını kapayan girişimcilerimiz, yarın bu sıkıntılı dönem bittiğinde inanıyorum ki kendisine o kapıları kapayan bankalara onlar da gelmeyecektir. Kapılarını açanlara gidecektir. Burada, kalkıp da bu kriz dönemini biz girişimcilerimizin aleyhine kullanırsak, bu özellikle etik açıdan, ticari ahlak açısından doğru değildir diye düşünüyorum. Bunu açık konuşmak zorundayım. Dara düştü bir de sen vur. Olmaz böyle bir şey.
Biz, bütün bankacı arkadaşlarımıza şunu söylüyoruz: İncelemeleriniz, araştırmalarınız en güzel şekilde yapıyorsunuz. Zaten siz birebir kredi vermiyorsunuz, 5 alıyorsunuz 1 veriyorsunuz, 10 alıyorsunuz 1 veriyorsunuz. Yani yaptığınız şey bu. Çoğu zaten teminata dayalı kredi veriyor. Bunu yaptığınıza göre, o zaman kusura bakmayın bunları ezmeyin. Ben bunu kamudaki arkadaşlarıma ağırlıklı özellikli söylediğim gibi, aynı şekilde özel sektördeki arkadaşlarımıza da hep hatırlattım.''

KRİZ VARSA ÇARE VAR KAMPANYASI

''Kriz Varsa Çare Var'' Kampanyasıyla ilgili soruyu yanıtlarken de Erdoğan, ''Tabii ki kriz varsa çare de var. Bundan kimsenin endişesi olmasın'' dedi.
Tüm anlattıklarının bunun cevabı olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kriz Varsa Çare Var Kampanyasını, başından beri destekledik. Şu anda da destekliyoruz. (Para yok ki), denildiği zaman arkadaşlar kusura bakmayın kesinlikle para var. Para yok diye bir şey yok. Biz, 2008 yılında memurlarımızın ortalama maaşını yüzde 19.7 artırdık. Para var.
Bugün enflasyon son 39 yılın en düşük düzeyine inmiştir. Biz, göreve geldiğimizde yüzde 30'du. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şimdi yüzde 11-13. Aradaki fark acaba kimin cebinden çıkıyordu?
Şu anda, biz göreve geldiğimizde 660 TL civarındaydı en düşük memur maaşı, şimdi bin 200 liradır. Bu noktaya gelmiştir. Biz bir söz verdik, dedik ki, 'enflasyona memurumuzu, işçimizi ezdirmeyeceğiz'. Hiçbir zaman enflasyonun altında zam yapmadık. Resen verdiğimiz zamlar var, onları katmıyorum. Kadro, derece ilgili olanları konuşuyorum.
Bu dönem içinde, bütün şirketlerin yapmış oldukları indirimle inanıyorum ki, bütün sektörler bu kampanyaya her şeyiyle katılmak suretiyle vatandaşlarımıza çok farklı bir fırsatı hazırlıyorlar. Bu fırsattan da vatandaşımız en güzel şekilde istifade edecektir. Biz, TOKİ olarak konut yetiştiremiyoruz. Proje bazında konutlarımızı satıyoruz. Özel sektörde proje üzerinden satışlarını yapabiliyorlar. İnanıyorum ki bu kampanyada çok güzel bir netice verecektir.''
İŞSİZLİK VE İSTİHDAM

Başbakan Erdoğan, istihdama yönelik soruyu yanıtlarken de ABD'de şu anda işsizlik oranının yüzde 8.7, İspanya ise yüzde 15'lerde olduğunu anlattı.
Türkiye'nin de yüzde 15'in üzerine çıktığını belirten Erdoğan, ''İnanıyorum ki yerinde tutup ondan sonra da bunu aşağıya çekmeye başlayacağız bu aldığımız tedbirlerle. Nereye bakarsanız bakın, istihdamda ciddi bir olumsuzluk, dünyada en gelişmiş ülkelerde de gelişmekte olan ülkelerde de mevcut'' dedi.
Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde, teminat mektubu noktasında yaşanan sıkıntılarla ilgili soruyu yanıtlarken de Erdoğan, Türk müteahhitlik sektörünün dünya çapında 3. durumda olduğunu anımsattı.
Dünyanın ilk 225 firması içinde 23 Türk firmasının bu sektör içinde olduğunu anlatan Erdoğan, ''Fakat burada bir sıkıntımız var. Sıkıntımız şu, uluslararası camiada, finans sektörü noktasında bankalarımızın teminat mektupları noktasında bir sıkıntı yaşıyoruz. Bunu aşabilmiş değiliz'' dedi.
Bu sıkıntını aşılması için gittiği her ülkede, ilgililerle oturup konuştuklarını anlatan Erdoğan, ''Maalesef geçmişteki bazı olumsuzluklar sebebiyle bir güven bunalımını yaşadıklarını ve bunu aşmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini'' söyledi.
YER TAHSİSİ

Erdoğan, bir başka soruyu yanıtlarken de ''Yer tahsisi noktasında bir sıkıntımız yok. Ama bu proje bazlı olacak. Yani her gelene bundan sonra yer tahsisi yapmayacağız'' dedi.
Elektronik ve beyaz eşyaya uygulanan ÖTV ve KDV indirimiyle ilgili soru üzerine de Erdoğan, elektronik ve beyaz eşya ile ilgili çalışmanın da devam ettiğini bildirdi.

''ESKİ TEŞVİK SİSTEMİ...''

Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, eski teşvik sistemiyle ilgili olarak bundan 2010 yılı sonuna kadar faydalananlar bulunduğunu, ancak bu girişimcilerin, ''5084 sayılı yasaya göre göre devam etmek istediklerini'' söylemeleri halinde aynen devam edebileceklerini bildirdi.
Girişimcilerin yeni teşvik paketi kapsamına girmek istediğini dile getirmesi halinde de buna da imkanı bulunduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu yıl sonunda bitenleri biz 2009 yılı sonuna kadar uzatmıştık. Ama bu süre içinde başlayıp 2013 yılına kadar devam edecekler de var. Onlar da isterlerse devam edebilirler. O, onların hakkıdır. Ama bugün açıkladığımız paket, krize has bir niteliktedir.
2010 sonu itibariyle yeni bir adım atıyoruz. TÜİK 2010'a kadar bize güncelleşmiş olarak, bütün illerimizin yeni durumunu çıkaracak yani sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksini önümüze serecek ve 2010'dan sonraki dönem ait biz, bu illerimizin durumunu değerlendirme imkanını yeniden
bulabileceğiz.''
AKARYAKIT FİYATLARI
Petrol fiyatının azalmasına rağmen bunun akaryakıt fiyatlarına, pompaya yansımaması konusunda gelen eleştirilerin sorulması üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu, artık hükümetin fiyat belirleme olayından çekilmesiyle başlayan bir süreç. Ama EPDK bir tavan belirledi. Buna yönelik de EPDK bundan sonraki süreç ve yaptığı açıklama ve bana verdikleri bilgiye göre de 'biz bu işi çok daha yakın markaja alıp, bunu artık ucu açık bırakamayız, belirlediğimiz tavan ile yani petrol fiyatları bu noktayken herkes istediği gibi bir akaryakıt fiyatı belirleme şansına sahip olmayacak, bunu tavanını belirleyecek, bu tavana kadar ancak çıkacaklar' diye arkadaşlarımızın bana verdiği bilgi var. Ama hükümet olarak bizim burada yaptırımımız söz konusu zaten olamaz. Bunu vurgulamak istiyorum.''
KREDİ KARTLARI KONUSU

Kredi kartı kullanımından kaynaklanan sorunlarla ilgili soru üzerine Başbakan Erdoğan, kredi kartları konusunda bir çalışmanın yapıldığını söyledi.
Belki yeni bir yasal düzenleme yapabileceklerini kaydeden Erdoğan, ''Yasal düzenleme ile acaba kredi kartları nasıl verilecek veya kredi kartları kimler ne kadar süreyle alabilecek... Ondan sonra da bir kredi kartı yasal düzenlemesini getireceğiz. Bunu çalışmasını da yapıyorlar. Ama yasal düzenleme olmadan bir çalışma olabilirse onun üzerinde de çalışıyoruz'' dedi.
Pakette, ekonomik olarak farklılık gösteren Trabzon ve Muş gibi illerin aynı bölgede bulunduğunun ifade edilmesi ve bu gibi durumların bir sıkıntı yaratıp yaratmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, bölgesel teşvik içinde hakikaten sosyo-ekonomik gelişmişlik durumu daha iyi olanın yanı sıra kötü olanın da bulunduğunu anlattı. Ancak, burada bir ''etkileşimi baz alarak bu adımı attıklarını'' kaydeden Erdoğan, ''sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi sıralamasını yaptık'' dedi.

TERÖR

Bütün illeri kapsayacak şekilde, Türkiye'de hiçbir ilin, ''ben teşvikten yararlanamadım'' dememesini ön planda tuttuklarını anlatan Başbakan Erdoğan, terör ile ekonomi arasındaki ilintiye değindi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Paketteki 3 ve 4. bölge konusu, bu terörle mücadeleye yönelik diye düşünürsek, terörün salt sebebi, ekonomi değildir. Bunun bir çok sebebi var. Yani şu anda terörün yoğunlaştığı il veya bölge olarak olaya bakıldığında o bölgelerin sadece sosyo-ekonomik noktada sıkıntısı yok, başka sıkıntıları da var. Bunun sosyo-kültürel nedenleri de ortada. Öbür taraftan bakıyorsunuz, çok daha farklı talepler gündeme getiriliyor. Olaya böyle bakarsak yanılırız. Yani Türkiye'nin batısı ne ise doğusu da o olmalı, Türkiye'nin güneyi ne ise kuzeyi de o olmalı. Bunu başarmalıyız. Bunu başarmak için de alt ve üst yapı çalışmalarının olması lazım.''
KÖYDES ve BELDES gibi projeleri anlatan Erdoğan, ''Hala bazı köylerimizin bizim gönüllerimizi rencide edecek durumları var. Bakın oralara bile ulaşamamışız. Buralara süratle ulaşacağız'' dedi.
Makama oturup, makamdan bu işlerin takip edilemeyeceğini anlatan Erdoğan, ''Sen valiysen, kaymakamsan, sen milletvekiliyse köylerine tek tek gideceksin, yollar yapılmış mı, suyu, elektriği, telefonu var mı yok mu? Bunları araştıracaksın, Bizim sorumluluğumuz bu. Gidip bunları araştıracaksın. Bizim işimiz bu'' diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Onun için sosyo-ekonomik noktada yatırımcı, girişimci oraya gitmiyor, niye gitmiyor, orada işte terör var. O terör endişesinden dolayı gitmiyor. Acaba ben burada fabrikayı kurarsam, fabrikam bombalanır mı? Bundan endişe ediyor. Acaba bana bir şey olur mu? Bundan endişe ediyor. Bakın bu yeni yeni istihdamda parçalı istihdam geliyor, kısmi istihdam geliyor.''
Başbakan Erdoğan, bu çerçevede, bu alanda istihdam edileceklerin, ''asla yeşil kartlarıyla oynanmayacağını'' bildirdi. Onların zaten genel sağlık sigortasına da tabi olduklarını belirten Erdoğan, zaman içinde zaten yeşil karttan, genel sağlık sigortası içine girme imkanın yakalanacağını vurguladı.
Kısmi çalışmanın, istihdamı artıracağı gibi bu yaz bütün okulların temizliğinin, badanasının, bu ekipler tarafından yapılma imkanı bulunacağını kaydeden Erdoğan, yeni eğitim ve öğretim yılına da bunlarla hazırlanılmış olacağını ifade etti.
Erdoğan, ''Bunlar yeni bir heyecanı getirecek, o bakımdan önemli. Her eve az da olsa aş girme durum olacak'' dedi.
Bugün Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin gelişme içinde olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bu süreci hızlandırmanın gayreti içinde olduklarını kaydetti.
KAYNAK NEREDE?
Başbakan Erdoğan, bütün bu çalışmalarla ilgili olarak, ''Bu işin kaynağının'' sorulabileceğini belirterek, özellikle toplum yararına çalışmayla ilgili olarak attıkları adımda kaynağın, tamamen İşsizlik Fonu olduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''İl istihdamı ve mesleki eğitim kurumları koordinasyonunda, illerdeki çalışmaları yürüteceğiz. Ödemeler ise işçilere, hep saat ücreti üzerinde yapılacak. Kaç saat üzerinden çalışıyorsa ödemesi kendisine yapılacak. Tabii bu programa yeni işe alınmadaki kişilerle ilgili söylüyorum. Saat ücreti asgari ücret üzerinde hesaplanacak ve onun üzerinden ödemeleri yapılacak.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.