Giriş Tarihi: 14.1.2010

Harvard'da o gün herkes diploma aldı, ben boş kâğıt

Süreyya Ciliv, iş dünyasının "Altın çocuğu". Harvard'a direkt kabul edilen Ciliv, okula borcu kalınca törende diploma yerine dıştan farkı anlaşılmayan boş kâğıt aldı. Parayı 6 ay sonra tedarik edip diplomasına kavuştu

Söyleşi dizimizin üçüncü ve son kişisi Süreyya Ciliv. Kendisi, Türkiye'nin borsa değeri açısından en değerli şirketlerinden biri olan ve hisseleri New York Borsası'nda da işlem gören Turkcell'in başında. CEO olarak uluslararası çapta bir isim. Görüşmek pek kolay olmadı. Randevu almak gecikince kestirme yolu denedim. Bir Turkcell iştiraki olan Global Bilgi'nin 23 Aralık 2009'da Ümraniye'deki merkezinde düzenlenen toplantıya gittim. Toplantı sonrası görüşme fırsatım oldu. Lezzetli sohbetin devamı, aynı günün akşamı bir başka Turkcell şirketi Superonline'ın yönetim kurulu toplantısı sonrası geldi. İlginç bir yaşam öyküsü dinledim. Zaman zaman kahkahalarla süren 1.5 saati aşkın söyleşi o kadar sarmıştı ki, ayakta bile devam etti. Son derece enerjik ve hayat dolu Ciliv'in anlattıklarının tümünü aktarabilmek, ne yazık ki 9 sütun 53 santim boyutundaki sayfamızla sınırlı. İlginizi çekeceğini umuyorum. Bir küçük not daha: Gençlere gönüllerindeki işi yapmalarını önerince, benim ve benim gibi pek çok babanın içine düştüğünü sandığım ikilem aklıma geldi. İyi okullarda okutmaya çalışıp üniversitede de istediği bölümü okumasına destek verdiğim halde, müziğin peşine düşen oğlumu düşündüm. Ne yapmalıydım? Görüşünü değiştirmedi: Sevdiği işi yapsın. Ne dersiniz!
Piyasada değeri yaklaşık 25 milyar lirayı bulan Turkcell'in CEO koltuğunda Süreyya Ciliv oturuyor. Ciliv, 1958 Zonguldak doğumlu. İlkokul üçüncü sınıftayken annesi babası ayrıldı. İstanbul, İzmir, Ankara derken 7 ayrı okulda okudu. Babaannenin, halasının yanında büyüdü. Aile okumaya ilme bilime çok meraklı. Süreyya İzmit'ten kalkıyor, daimi yatılı olarak İstanbul'daki Kadıköy Maaarif Koleji'ne geliyor. Gerisini kendisinden dinleyelim: "Daimi demek hafta sonları da okuldan çıkamıyorsun demek. Biz bir yolunu bulup çıkıyorduk ama...(Gülüyor) Yatılı okul 11-12 yaşında kendi ayakları üzerinde durmasını öğretiyor. Yani herkes senden büyük, büyük çocuklara yemeğini kaptırmaman lazım. Futbol oynarken sahadan atılmaman lazım. Yani hem büyüklerle uğraşıyorsun, hem de okulda 'Bully' denen adamlar var etrafa dayılanan...Onlarla yaşamayı, idare etmeyi öğreniyorsun. En azından problemleri çözüp yaşamayı başarmayı öğreniyorsun. Ben hep şuna inanıyorum, başarıda en önemli olay problem çözme yeteneği. Ortaokul birinci sınıfta ilk matematik imtihanına girdim. Toto diye bir hocamız vardı. Kadıncağızın adının Toto olması, o zamanlar Spor Toto'da her maç için 0-1-2 diye tahminlerde bulunurdun. Bu kadıncağız da 0-1-2 veriyordu, ben en yüksek ikinci notunu aldım, 5.5'tu, hatırlıyorum." Ancak babası memnun olmaz. Babasından azar işitmeye alışkın olan Süreyya, annesi de notu için 'sana hiç yakışmadı' deyince matematiğe daha fazla çalışır. Nasıl insanlar bulmaca çözerken zevk alırsa, o da matematik problemlerini çözerken aynı tadı alır ve ortaokulda TÜBİTAK yarışmasında Türkiye üçüncüsü olur.

TÜRKİYE 65'İNCİSİ OLDU

Maarif Koleji'nde keyfi yerindeyken babasının isteği üzerine Ankara Fen Lisesi'nin sınavına girer, kazanır. Alınacak 96 öğrenci arasındadır. Ciliv, o günleri şöyle anlatıyor: "Ankara'ya gitmek istemiyordum. Çok çalışkan, 'inek' denilen çocukların okulu gibi geliyordu. Babam zorla götürdü. Gözlerim yaşararak, ağlayarak götürdü. Çocuklar büyük resmi göremeyebiliyorlar. Babamın bana yaptığı hayattaki en önemli katkı, benim o fen lisesine gitmemdir. Çünkü fen lisesinde ben dünyadaki alınabilecek en iyi lise eğitimini aldım. Babamın bir katkısı da kendi ayaklarımızın üzerinde en kısa sürede durmayı öğretmesiydi." Üniversiteye de iyi bir dereceyle başlar. Fen ve sosyal puan ortalaması toplam puanda Türkiye 65'incisi olur. 'Sosyalin hepsini C atmıştım. Hâlâ anlamış değilim ortalamada bu kadar yüksek puan nasıl aldım diye. Eminim fen puanında çok yüksek derece aldım" diyor. Birinci tercihi ODTÜ elektronik mühendisliği bölümüne girer. Her şey iyi giderken, 'Hasan Tan boykotu' diye anılan boykot ile okul kapanır. 1976-77 dönemidir. Liseyi bitirdiğinde Almanya'ya burs kazandığı halde gitmemiştir. Bu yüzden babası da sık sık arayıp kendi deyimiyle 'kafasını yer'. Devamı kendi ağzından şöyle: "Mecburen ilk fırsatta burs imtihanına girdim, Türkiye ikincisi oldum, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan burs kazanıp apar topar ABD'ye gittim. İnanın bir saniye bile düşünmedim. 8 ayım yanmıştı. Hangi okula gideceğim belli değildi. Eylülde bursu kazandım, 6 Ekim 1977'de ABD'ye gittim."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.