Cuma 29.07.2011
Son Güncelleme: Cuma 29.07.2011

Bu adamları soruşturmayacak mısınız?

Bankacılar arasında son günlerde popüler bir tartışma konusu: "Yüksek faiz çetesi var mı?" Araştırılmaya değer. Çünkü bir saredir yaşadıklarımız hiç normal değil. Medya da kullanılarak ekonomiye sabotaj yapılıyor

AK Partili bazı ekonomi kurmaylarının önemli bir hatası var: Medyada yer almaya çok istekliler. Bu arzu bazen 'kritik' iletişim kazalarına neden oluyor. Söz konusu istek aynı zamanda bu kurmayların medya organlarına dönük seçimlerini de etkiliyor. Kendini merkez medya olarak tanımlayan yayın organlarına daha yakınlık gösteriyorlar. Bunun altında nasıl bir saik var?.. Tartışılması gereken bir konu.

Kim bu gazeteciler?

Oysa, AK Partili ekonomi yetkililerinin arasını iyi tutmak istediği merkez medyanın ekonomi yayınlarını yapan isimler, bambaşka bir çıkarın temsilcileri. Eski bürokrat ya da bankacılık kesiminden devşirme yazarlar, onların desteğiyle kariyer yapmış ekonomi gazetecileri ve akademisyenler vs'den oluşuyorlar. Eski bürokratların çoğunun şyıldızı 28 Şubat 1997 darbesinden sonra parladı. Yönettikleri ekonomi ise 2001'de duvara çarptı. Toplumdaki siyasal değişim AK Parti'yi yaratınca onlar da ister istemez bürokrasiden uzaklaşmak zorunda kaldı. Bir bölümü İstanbul'daki bankalar, bir kısmı da Ankara'da TOBB bünyesinde bulunan TEPAV adlı kuruluşta çalışmaya başladı. Aynı zamanda bürokratlıkları döneminde 'son derece kritik' haberleri sızdırıp kariyer sahibi yaptıkları birtakım gazeteciler aracılığıyla medyaya geçip fikirlerini kamuya aktarma şansı buldular. Bu isimler mesleki kariyerlerinde olduğu gibi şimdi de kamuoyunda rantiye ya da faiz lobisi diye bilinen finans kesimiyle yakın ilişki içinde. Diğer yandan ekonomi medyasındaki bu grubun TÜSİAD ve TOBB gibi sivil toplum örgütleriyle karmaşık ilişkileri var. Ayrıca doğal olarak IMF ve küresel yatırımcılardan oluşan yabancı sermayeyle de yandaşlar.

Amaçları ne?

Medyadaki bu oluşum yıllardan beri AK Parti hükümetlerinin ekonomik politikalarına karşı cephe almış durumunda. Kendi bakış açılarından da haklılar. Çünkü AK Parti döneminde Türkiye'de faizler dramatik şekilde düştü. Örneğin 2001'de bankaya 100 bin lira yatıran yatırımcının aylık getirisi 4.500 lira civarındaydı. Şimdi aynı paraya ancak 600 TL civarında faiz kazanılabiliyor. Tabii bu rantiye ya da faiz lobisi denilen kesim ve onun medyadaki temsilcileri açısından da büyük bir sorun. Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizini veren en büyük ekonomi olduğu gerçeğini düşünürsek, mevcut durumun yıllardır Türkiye'den yüksek para kazanmaya alışmış yurtdışı partnerler için de geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Peki bunları neden yazıyoruz, açıklayalım:
Süleyman Yaşar köşesinde sık sık yazıyor, biz de ekonomi sayfalarındaki haberlerimizle konuyu takip ediyoruz. Başbakan Erdoğan'ın seçim öncesinde yaptığı "hedefimiz sıfır reel faiz" açıklamasının ardından hem yurtiçi hem de yurtdışı ekonomi basınından ağır eleştiri geldi. Ancak başta gelişmişler olmak üzere makro verileri Türkiye'den daha kötü olan ülkelerin negatif faiz verdiğinin ortaya çıkması bu eleştirileri gündemden düşürdü. Ardından seçim öncesi başlayan ve The Economist'in "CHP'ye oy verin" açıklamasıyla vatandaşın da gündemine düşen haberler zinciri başladı. 8 Temmuz'da, Sabah ekonomide "Böyle lobi görülmedi" başlığıyla verdiğimiz haberde Wall Street Journal, Financial Times ve The Economist gibi ünlü yayın organlarında, üst üste 10 gün boyunca Türk ekonomisi hakkında 12 tane olumsuz haber yayınlandığını ve bunun bir rekor olduğunu yazdık. Hemen hepsinin ortak noktası Türkiye'nin faiz yükseltmesi gerektiğiydi. Yani sermaye bir yerde Türkiye'den açıkça para istiyordu. Kamudan faiz artışı yönünde sinyal gelmeyince bu kez AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin, aslında piyasalar tarafından fazla takip edilmeyen TV8 televizyonuna Avrupa'daki krizin Türkiye'ye yansımasıyla ilgili açıklamaları -ki Gedikli'den bir hafta önce Ali Babacan, benzer sözleri daha yumuşak bir üslupla dile getirmişti- internet siteleri, gazeteler, ekonomi televizyonları ve piyasa oyuncularına veri sağlayan yerli-yabancı haber ajansları tarafından propagandaya dönüştürüldü. Bir gün sonra Ali Babacan sorulan bir soru üzerine, bir hafta önce yaptığı açıklamaları tekrar etti ve sadece piyasaların değil halkın da gündemine "kriz" kelimesi düşüverdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.