Cuma 11.11.2011 00:00
Son Güncelleme: Cuma 11.11.2011 17:41

Başbakan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Herkes şunu bilsin ki bu iş tek başına Hükümetlerin çözebileceği bir iş değildir. Bu mesele, devlet-millet işbirliğiyle karşılıklı güvenle, anlayışla çözülebilecek bir meseledir. İşte onun için 74 milyonu, muhtemel depremlere karşı teyakkuz halinde olmaya çağırıyorum. Allah'ın izniyle biz, milletçe bu meseleyi çözeriz. Can kaybını, yaralanmaları, mal kaybını en asgariye indirebiliriz. Sıfırlayabiliriz demiyorum. Biz bunu başarabiliriz ve inşallah da başaracağız'' dedi.
Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptırdığı 111 Tesisin Toplu Açılış Törenine katıldı. Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, bugünün 11.11.2011 tarihi olduğunu hatırlatan Erdoğan, 111 tesisin hayırlı olmasını diledi.
Konuşmasının başında, Van'da 5,6 şiddetindeki deprem neticesinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, yaralı vatandaşlara da acil şifalar temenni etti. Edremit ilçesi merkezli bu son depremde, Van merkezde 25 binanın maalesef yıkıldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu binalardan 22 tanesi çok şükür daha boşaltılmıştı. Sadece üçünde enkaz altında kalanlar oldu. Arama kurtarma ekiplerinin özverili çalışmaları neticesinde, enkazdan 30 kişi yaralı olarak çıkarıldı, 20 kişi ise hayatını kaybetti.
İlk deprem sebebiyle zaten Van'da tüm kurumlarımız, ekiplerimiz, sivil toplum örgütleri teyakkuz halindeydi. Bu yeni depremle birlikte, 5 askeri, 2 sivil kargo uçağıyla bölgeye yardım sevkıyatını hızlandırdık. Çok hızlı bir şekilde, enkazın olduğu yerlere, 688 kamu personeli, 71 arama kurtarma ve sağlık ekibi, 14 arama köpeği, 62 araç ve 3'ü uçak, 8'i helikopter olmak üzere 22 ambulans gönderdik. 5.6'lık depremden sonra bölgedeki ihtiyaç sahiplerine, 8 çadır, 45 bin 407 battaniye ve 600 yatak ulaştırdık. Depremden etkilenen 300 vatandaşımızı da tedavileri için Ankara ve İstanbul'a taşıdık.
Gerek önceki büyük depremin, gerek son depremin yaralarını sarabilmek için, devletimizin tüm imkanlarıyla, tüm kurum ve kuruluşlarımızla, başta bakan arkadaşlarımız olmak üzere tüm yetkililerle bölgedeyiz. Şu anda yine Başbakan Yardımcım Sayın Atalay'ın riyasetinde 4 bakan arkadaşım orada. Vali arkadaşımızla birlikte değerlendirmeleri yapıyorlar. Ona göre adımlarımızı atacağız.
Vanlı kardeşlerim lütfen müsterih olsunlar. Biz onların korkularını, tedirginliklerini, yaşadıkları acıyı çok iyi biliyoruz, çok iyi hissediyoruz. Var gücümüzle, imkanlarımızı zorlayarak Vanlı kardeşimizin yanında olmanın mücadelesini veriyoruz. Daha önce de söyledim, kimseyi bu kış gününde aç ve açıkta bırakmayacağız inşallah. Allah'ın izniyle, çadır, battaniye, ısıtıcı, gıda ne gerekiyorsa fazlasıyla sağladık ve sağlamaya devam edeceğiz.
Bölgede geçici konutları hızla monte ediyoruz, kalıcı konutlar için de kolları sıvadık. Yine Vanlı kardeşimden rica ediyorum. Lütfen, hasarlı binalara girmeyin, hatta bu binalara yaklaşmayın. Artçı depremler devam ediyor. Bilim adamlarımızın tespitlerine göre bir süre daha da devam edecek. Lütfen, tedbiri elden bırakmayalım, lütfen risk altına girmeyelim.''
Depremde hayatını kaybeden Japon doktora teşekkür

Sadece Vanlıların değil, 74 milyon vatandaşın dikkatini özellikle bir hususa çekmek istediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlattı.
Geçmişte, Erzincan, İzmir, Burdur, Muş, Kütahya, Samsun ve Erzurum gibi illerde çok büyük depremler yaşandığını belirten Erdoğan, o dönemde haberleşme imkanlarının bugünkü kadar yaygın ve kolay olmadığını, deprem biliminin bugünkü kadar ileri olmadığını dile getirdi. Ancak son yıllarda, başta Sakarya ve Düzce depremleri olmak üzere, Çankırı, Afyon, Bingöl, Bala, Elazığ ve Simav depremlerini bütün Türkiye'nin aynı anda öğrendiğini ve gelişmeleri an be an izlediğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Üniversitelerimizde deprem üzerine uluslararası boyutta merkezler kuruldu, önemli bir birikim oluştu. Sivil toplum örgütlerimiz aynı şekilde yardım noktasında, arama kurtarma noktasında çok güzel ekipler oluşturdu. Artık, tek tek vatandaşlarımızın da bu bilinç düzeyine, bu farkındalığa ulaşması kaçınılmaz hale geldi. 'Bana bir şey olmaz' anlayışıyla hareket etme lüksümüz bulunmuyor. Deprem öncesinde alınması gereken tedbirleri hepimizin bilmesi, öğrenmesi ve uygulaması gerekiyor. Deprem anında, deprem sonrasında nasıl hareket edeceğimizi, nasıl davranacağımızı bilmemiz, öğrenmemiz gerekiyor. Ev ya da iş yeri alırken, kiralarken, yaptırırken, bir gün deprem olabileceğini artık hesaba katmamız gerekiyor. Altında oturduğumuz çatının sağlamlığını sorgulamamız gerekiyor. Kısacası, depremle yaşamayı ama tedbirli yaşamayı artık topyekün, milletçe, bilinçli bir şekilde hayatımıza yerleştirmemiz gerekiyor.
Sadece müteahhitleri, denetim kuruluşlarını, yerel yönetimleri değil, artık tek tek kendimizi de sorgulamak durumundayız. Eğer, 1903'te, Malazgirt'te 2 bin 626 kişinin vefat ettiği depremden ders çıkarılsaydı, inanın, 1930'da Hakkari'de 2 bin 514 kişi hayatını kaybetmezdi. Eğer 1939'da tam 32 bin 962 kişinin öldüğü büyük Erzincan felaketinden ders çıkarılsaydı, 1944'te Bolu Gerede'de 4 bin kişi hayatını kaybetmeyebilirdi. 1966'da Varto'da 2 bin 394 vatandaşımızı kaybettik. 1975'te Lice'de 2 bin 385 vatandaşımızı kaybettik, 1976'da Muradiye'de 3 bin 840 vatandaşımızı kaybettik. Bütün bu depremlerin üzerine, Sakarya, Gölcük, İstanbul depreminde maalesef 17 bin 127 kardeşimizi kaybettik.
Biz depreme karşı duyarsız olamayız, duyarsız kalamayız. Yaşanan onca felaketi unutup, hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Hükümet olarak en başından itibaren çok yoğun şekilde depreme karşı hazırlık yapıyoruz. Bir yandan acil müdahale konusunda önemli reformlar gerçekleştirirken, bir yandan da Türkiye genelinde hızla kentsel dönüşümü gerçekleştiriyoruz. Herkes şunu bilsin ki; bu iş tek başına Hükümetlerin çözebileceği bir iş değildir. Bu mesele, devlet-millet işbirliğiyle, karşılıklı güvenle, anlayışla çözülebilecek bir meseledir. İşte onun için 74 milyonu, muhtemel depremlere karşı teyakkuz halinde olmaya çağırıyorum. Allah'ın izniyle biz, milletçe bu meseleyi çözeriz. Can kaybını, yaralanmaları, mal kaybını en asgariye indirebiliriz. Sıfırlayabiliriz demiyorum. Biz bunu başarabiliriz ve inşallah da başaracağız.
Depremde hayatını kaybeden Japonya vatandaşı dostumuzu da şükranla yad ediyor, ailesine, yakınlarına, Japonya devletine buradan baş sağlığı mesajlarımı iletiyorum.''
''Bizler tabii burada yasal süreci de çalıştıracağız''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Van'da meydana gelen depremle ilgili olarak, ''Bizler tabii burada yasal süreci de çalıştıracağız. Kimler olursa olsun, ister üniversite camiasından olsun, ister AFAD'dan olsun, kim, nereden olursa olsun, kim burada oturulabilir şeyini vermişse, bunlarla ilgili de yasal süreci başlatacağız'' dedi.
Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptırdığı 111 Tesisin Toplu Açılış Törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada Van'da meydana gelen depremle ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu depremi speküle eden, bunun üzerinden kendisine rant sağlamaya çalışan çevreleri de buradan uyarmak istiyorum. Bunların hiçbirisinin depremle mücadelede verdikleri herhangi bir katkı söz konusu değil. Açık ve net söylüyorum. Bunlar depremzede de değil. Bunlar sadece buradaki süreci provake etmeye çalışan provakatörler. Bunlar depremzede değil.
Orada çalışmakta olan, gayret eden bakanlarımız, valimiz, valilerimiz ve oraya emeğini koyan güvenlik güçlerimiz, hepsi birde orada bir de bunlarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bizim işimiz var. Orada böyle bir durum söz konusu olmuş ve bütün bu evlerin yapımında, inşasında gelinen noktada herkes ne yazık ki hesabını, kitabını çok farklı yapmalı ve menfaat odaklı, çıkar odaklı adımları bir kenara koyarak artık inşasında bulunduğumuz her türlü binada da bütün depreme dayanıklılık, zemin etüdüne varıncaya kadar her şeyi hep birlikte çok iyi götürmemiz lazım.
Bizler tabii burada yasal süreci de çalıştıracağız. Kimler olursa olsun, ister üniversite camiasından olsun, ister AFAD'dan olsun, kim, nereden olursa olsun, kim burada oturulabilir şeyini vermişse, bunlarla ilgili de yasal süreci başlatacağız. Zira bizler her şeyi bilen insanlar değiliz. Bu bilen insanları buralarda istihdam ediyoruz. Onların verdiği raporlara da uymak durumundayız. Uyulmadığı zaman da 'niçin uymadınız' diye siyasetçi bununla karşı karşıya kalır. Dolayısıyla bunların nedeni, niçini üzerinde de ilgili mercilerin tabii ki duracağını umuyorum.''
''Küresel risklere karşı tedbiri hiç ama hiç elden bırakmıyoruz''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Gençlerin hayatlarıyla kumar oynayanlar, gençlerin kanıyla beslenenler, o terörist gençlerin cesetleri üzerinden bile rant sağlamak gibi bir alçaklığın içine giriyorlar. Bu alçaklık, bu insafsızlık, bu vicdansızlık karşısında benim Kürt kökenli vatandaşlarımın yüreklerindeki isyan artık daha da büyüyor'' dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından yaptırılan 111 tesisin Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu'ndaki toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, iktidarlarındaki 9 yıl boyunca hep yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla konuştuklarını, aynı şekilde devam edeceklerini ifade etti.
Hiçbir zaman ''tamam'' demediklerini ve demeyeceklerini, ''bitti'' demediklerini ve demeyeceklerini, ''yeter'' demediklerini ve demeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, ''Bu can bu bedende oldukça, 'durmak yok, yola devam; durmak yok, hizmete devam' diyecek, Türkiye'yi daha da büyüteceğiz'' diye konuştu.
Gelişmiş ekonomilerin nasıl bir kriz ve belirsizlik içinde olduklarının görüldüğünü anlatan Erdoğan, Türkiye'nin bunlara bakmadan yoluna kararlılıkla devam ettiğini söyledi. Erdoğan, yere sağlam bastıklarını, tedbir aldıklarını ve tedbirleri kararlılıkla uyguladıklarını belirterek, bankacılık sektöründe, finans sektöründe, mali politikalarda, para politikalarında riskleri önceden fark ettiklerini ve önlemleri aldıklarını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, 5 yıllık planlar hazırladıklarını, bu planlara sadık kaldıklarını ve kararlılıkla hedeflerine doğru yürüdüklerini ifade etti. Türkiye'nin istikrarlı şekilde büyüdüğünü, işsizliği aşağı seviyelere çektiklerini anlatan Erdoğan, krizin en önemli noktasında yüzde 14 düzeyinde olan işsizliğin şimdi yüzde 9.1'e indiğini kaydetti.
İşsizliğin ABD'de yüzde 10'a dayandığını, İspanya'da yüzde 22'lerde olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'de ise durumun daha iyiye gittiğini belirtti. Erdoğan, ''Küresel risklere karşı tedbiri hiç ama hiç elden bırakmıyoruz. Bu sayede Türkiye, artık dünyada çok farklı bir yerde, çok farklı bir konumda bulunuyor. Türkiye bugün, G-20 içinde, OECD içinde, Avrupa'da, Asya'da, tüm dünyada parmakla gösteriliyor, gıptayla izleniyor'' dedi.
''Terör örgütü kandırıp intihara gönderiyor''

Vatandaşlara, ''Sizler, çok büyük bir devletin, büyük bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarısınız. Sizler tarihinizle, kültürünüzle, medeniyetinizle büyük olduğunuz kadar, gelecek tasavvurunuzla da büyük bir milletin evlatlarısınız'' diye seslenen Erdoğan, bu özgüvenle hep birlikte geleceğe ilerleyeceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Kutlu yürüyüşümüze, büyümemize, huzur ve barışımıza kast edenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Bu milletin fertleri arasına nifak sokmaya çalışanlara asla fırsat tanımayacağız'' dedi.
Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, ekonomik istikrarı, büyük Türkiye'yi hedef alan terörle, teröristle mücadeleyi tek bir geri adım atmadan sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Terör örgütü son aylarda, adeta intihar edercesine saldırılar düzenlemeye başladı. Sadece güvenlik güçlerini değil, artık sivil halkı, masum vatandaşları, küçücük çocukları, hatta anne karnındaki doğmamış bebeği bile hedef yapmaya başladılar. Terör örgütü dağdaki mensuplarını öldürmeye gönderdiği kadar, ölmeye de gönderiyor, yani intihara gönderiyor.14 yaşında, 15 yaşında çocukları kandırıp dağa çıkarıyor, ellerine silah veriyor, birer robota dönüştürüp, kanlı eylemlerine alet ediyor. Telsiz konuşmaları her gün ortaya çıkıyor. Yaralı arkadaşlarını vurmaları için emirler alıyorlar. Örgütten kaçan gencecik kızları, bir mağarada günlerce işkence yaptıktan sonra öldürüyor, bilinmeyen bir yere gömüyor, ailelerine haber vermeye bile gerek görmüyorlar. Kendi içlerinde mahkeme kurup, keyfice infazlar yapıyorlar. Çatışmada ölen teröristlerin cesetleri bulunmasın diye kayalıklardan atarak imha ediyorlar, gizliyorlar.
Örgütün lider kadrosu lüks içinde, saltanat içinde safa sürerken, hayatının baharında gençler dağda, kanlı bir pazarda alınıp satılıyor. Öyle anneler, öyle babalar var ki 4 yıldır, 5 yıldır çocuklarından tek bir haber alamıyorlar. Çocuğu öldü mü, hayatta mı, bunu dahi öğrenemiyor, soramıyor, sorgulayamıyorlar. İşte geçenlerde evladının ölümü sebebiyle evinde Türk Bayrağıyla taziye kabul eden babayı düşünün. 'Ben evladımı okula göndermiştim ama evladım kandırıldı, kaçırıldı.' Nasıl isyan ettiğini gördünüz değil mi? Terörist başları kendilerini isyancı diye tanımlıyor. İşte gerçek isyancı, o evlatlarını kandırıp götürdüklerinizin aileleri. Kime? Size. Size isyan ediyorlar.
Bırakınız hayatta olanları, teröristlerin cesetleri bile ailelerinden kaçırılıyor. Gençlerin hayatlarıyla kumar oynayanlar, gençlerin kanıyla beslenenler, o terörist gençlerin cesetleri üzerinden bile rant sağlamak gibi bir alçaklığın içine giriyorlar. Bu alçaklık, bu insafsızlık, bu vicdansızlık karşısında benim Kürt kökenli vatandaşlarımın yüreklerindeki isyan artık daha da büyüyor. Benim Kürt kökenli kardeşlerim 'yeter artık' diyor, 'benim adıma öldürme, benim adıma kan dökme' diyor, 'sen beni temsil edemezsin' diyor.''
''Maske düşüyor''

Başbakan Erdoğan, terör örgütünün de uzantılarının da kuklalarının da maskesinin artık tek tek düştüğünü ifade ederek, ''Güya bir takım haklar için mücadele verdiğini iddia eden terör örgütünün, nasıl bir kanlı tezgah olduğu artık açıkça ortaya çıkıyor'' dedi.
Terör örgütünün, bölge halkının gelişmesini, iyi eğitim almasını, iyi sağlık hizmeti almasını, yatırım görmesini, daha ileri haklara sahip olmasını istemediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Terör örgütü ırkına, kökenine, mezhebine bakmadan, kadın mı, bebek mi diye sormadan herkesin yaşam hakkına kastediyor, herkesin düşüncesini bastırmaya çalışıyor, herkesin üzerinde şiddet uyguluyor. Bunlar terörden başka, öldürmekten başka, kan dökmekten başka, zulmetmekten başka bir yol, bir yöntem bilmiyorlar.
Bizim 9 yıldır sürdürdüğümüz politikaların haklılığı bugün artık çok daha net biçimde görülüyor. Demokrasinin, terörün nasıl panzehiri olduğu, bugün daha iyi anlaşılıyor. Terörle, teröristle masum vatandaşı ayırmanın, güvenlik-özgürlük dengesini kurmanın nasıl olumlu sonuçlar çıkardığı bugün daha belirgin hale geliyor. İşte onun için vazgeçmeyeceğiz. İşte onun için taviz vermeyeceğiz. İnadına demokrasi demeye devam edeceğiz. Bir yandan demokrasiyi ileri standartlara kavuşturacak, bir yandan temel hak ve özgürlükleri genişletecek, aynı zamanda terörle mücadeleyi de daha etkin bir şekilde sürdüreceğiz.
Hem Türkiye'nin, hem bölge halkının, terörün gerçek yüzünü daha net görmesini sağladık ve bunu daha da belirgin hale getireceğiz. Ben diyorum ki; bütün nifak çabalarına rağmen birliğimizi muhafaza edelim. Bütün fitnelere rağmen kucaklaşmaya devam edelim. Bütün tahriklere, provokasyonlara rağmen kardeşliğimizi daha da yüceltelim. Bu milletin sağduyusu, bu milletin uhuvveti, Allah'ın izniyle bu terörü de bu kanlı tezgahları da ortadan kaldıracaktır. Her ne yaparlarsa yapsınlar hem dayanışmayı, hem kardeşliği pekiştirecek, hem de işte bu yatırımlara devam edeceğiz.''
Erdoğan, 111 yatırımın hayırlı olmasını diledi ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile yatırımların yapımında emeği geçenleri kutladı.
''Kıbrıs'ın da su meselesini biz çözüyoruz''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyada ilk defa uygulanacak bir projeyle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin su meselesinin çözüleceğini belirterek, ''Temelleri attık, çalışma devam ediyor. İnşallah 7 Mart 2014'te, saat 13.00'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne de Anavatan'dan suyu akıtıyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptırdığı 111 Tesisin Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, bugün,buruk da olsa bir büyük heyecan ve coşku yaşadıklarını ifade etti.
11.11.2011 tarihinde, 111 büyük tesisi Türkiye'nin, Türk Milletinin ve şehirlerin hizmetine sunduklarını belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Dile kolay... Bugün bir kalemde, tam 8 milyar 365 milyon liralık 111 ayrı yatırımın açılışını yapıyoruz. 5 baraj, 48 hidroelektrik santral, 12 dere ıslahı ve taşkın koruma tesisi, 5 gölet, 11 sulama tesisi, 10 içme suyu tesisi, 3 meteoroloji radarı, 5 gözlem istasyonu, 6 kent ormanı ve 6 milli park, resmi olarak bugün buradan hizmete giriyor. Artvin'den Tekirdağ'a, Sinop'tan Mersin'e, Rize'den Çanakkale'ye kadar Türkiye'nin 4 bir yanı bugün, suyun bereketiyle, yeşilin güzelliğiyle buluşuyor.
Bu tesislerle yılda 7 milyar 100 milyon kilovat saat elektrik üreteceğiz. 721 bin dekar tarım arazisini sulayacağız. Yılda 124 milyon metreküp içme ve kullanma suyu temin edeceğiz. 2 il, 16 ilçe ve 43 köyü taşkınlardan koruyacağız. Şehirlerimizi yeşil alanlarla, mesire yerleriyle; çiftçilerimizi daha isabetli hava tahminleriyle buluşturacağız.
AK Parti iktidarından önceki hükümet 3 yıl iktidarda kaldı. Hangi hükümet olduğunu biliyorsunuz... Bu üç yılda 9 tesis yaptı, 9 tesis. Kimdi bu? DSP-MHP-ANAP iktidarı... Bunlardan bir şey olmaz. Bunların bu ülkeye verebileceği bir şey yok. Biz 9 yılda tam 991 tesisi tamamladık ve milletimizin hizmetine açtık. Onlar 3 yılda 9 tesis açıyor, bizim 3 yıllık ortalamamız 330 tesis. Üstelik, bunu nasıl yaptık biliyor musunuz? Bizden önce DSİ'nin bütçeden aldığı pay yüzde 3,5; yatırım bütçesi payı yüzde 44. Biz bu oranı düşürdük. Bütçeden alınan pay yüzde 2; yatırım bütçesi payı yüzde 24. Yatırımlar ise geçmişle kıyaslanmayacak oranlarda daha fazla. Fark ne? Fark AK Parti farkı. Fark bu. Bütçeden alınan pay düştüğü halde kıyas kabul etmeyecek derecede fazla hizmet üretiliyor. Neden acaba? Hep şunu söylediler; 'devletin malı deniz, yemeyen...' dediler. Fakat biz millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik ve millete hizmet ederek bugünlere ulaştık. Biz milletin derdini biliyoruz, biz bu ülkenin ihtiyaçlarını biliyoruz, biz işi biliyoruz, çözümü biliyoruz ve hiçbir engel tanımadan millete hizmet götürüyoruz.''
Devlet-i muazzama

Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde, İstanbul'un susuzluktan adeta kıvrandığını kaydeden Erdoğan, evlerin içinde küvetlerde, varillerde ve plastik bidonlarda su biriktirildiğini dile getirdi. İstanbul'da bu konuda adeta bir sektör oluştuğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bu ilde su sorununu 2050'li yıllara kadar çözdüklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''İzmir'in su problemini çözemiyorlardı. Gördes Projesi bitmiyordu. Biz Gördes Projesi'ni 2010 yılında bitirdik ve İzmir'in su sorununu biz çözdük. Burada farklı parti var demedik. Biz çözdük. Bizim işimiz değil, İzmir Büyükşehir Belediyesinin işiydi. Ama orada yaşayan da bizim halkımız, bizim vatandaşımız... Dedik ki DSİ'ye, süratle bu işi bitirelim ve bu iş çözülsün. Kesikköprü ve Gerede projeleriyle de inşallah Ankara'nın da su meselesini 2050 yılına kadar çözdük, çözüyoruz.
Türkiye ile de sınırlı kalmadık. Dünyada ilk defa uygulanacak bir projeyle, şimdi yavru vatan Kıbrıs'ın da su meselesini biz çözüyoruz. Temelleri attık, çalışma devam ediyor. İnşallah 7 Mart 2014'te, saat 13.00'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne de Anavatan'dan suyu akıtıyoruz.
Şimdi buradan, 'Biz milliyetçiyiz' diye sadece slogan atanlara sesleniyorum; milliyetçilik işte böyle olur, büyük devlet işte böyle olunur. Devlet-i muazzama böyle yapılır. Şimdi yine öyle olacağız. 'Biz çevreciyiz' diye sadece slogan atanlara sesleniyorum; çevrecilik işte böyle olur, çevre işte bu şekilde korunur. Onlar sadece slogan atar; biz iş üretiriz iş. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde...''
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından açılışı yapılan çeşitli noktalara sinevizyonla bağlandı. Erdoğan, baraj açılışı sırasında ''Eskiden 'Su akar Türk bakar' derlerdi, şimdi 'su akar Türk yapar' diyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, toplu açılışa katılan Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, milletvekilleri, belediye başkanları ve diğer yetkililerle birlikte ''ya Allah bismillah'' diyerek kurdeleyi kesti ve 111 tesisin toplu açılışını gerçekleştirdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.