Perşembe 22.12.2011
Son Güncelleme: Perşembe 22.12.2011

Durmuş Abi'nin olayı ne?

Faiz lobisinin adamları rezil rüsva olup sustu, tam da faiz toplantısı öncesinde bu kez Köşk'ün Ekonomi Başdanışmanı Durmuş Yılmaz sahneye çıktı. Durmuş Bey doğruları söylemiyor, kendi Merkez Bankası Başkanlığı'ndaki gibi yine Türk ekonomisini boğacak formüller öneriyor

AK Partililer'in önemli bir hatası var: Biri 'Ben Anadolu çocuğuyum' edebiyatı yapıp, biraz da dini motiflerden dem vurunca ötesine berisine bakmadan içselleştiriveriyorlar. Hatta sırf bu yönlerinden dolayı içselleştirdikleri kişilere öyle paye veriyorlar ki, iyi niyetle de olsa kul hakkı ihlal ediliyor. Senelerce Türkiye ekonomisini fasit bir yüksek faiz çemberine sokan ve bu nedenle, dış ticaret dengesinin bozulmasına, cari açığın şişmesine, içeride üretim yapmanın kârsız hale gelmesine, işsizliğin bir türlü istenildiği gibi düşürülememesine yol açan politikaların uygulayıcısı Durmuş Yılmaz'ın durumu da böyle... Kendisi 5 yıl Merkez Bankası Başkanlığı yapıp emekliliğini hak ettikten sonra, Cumhurbaşkanı'nın Başdanışmanı oldu. Şimdi bu unvanıyla toplantılarda, gazetelerde, televizyonlarda konuşuyor. Medya da pek bir hevesli kendisini dinlemeye... Onu "Durmuş Abi", "Hocaların hocası" vb. sıfatlarla tanıtmaya bayılıyor. Neyse; Durmuş Bey son 10-15 gündür pek heyecanlı. Her yerde boy gösterip 'ekonomi dersleri' veriyor. Klasik Durmuş Yılmaz konuşmalarıyla; aralara dini bütün Anadolu çocuğu motifleri serpiştirip 'iyi gidiyoruz' dedikten sonra, aynı lobinin adamları gibi, 'Ama' kelimesiyle bağlayıveriyor cümlesinin sonunu. "Evet çok iyiyiz, ama", "Evet muhteşemiz ama", "Tünelde ışık var ama"... 'Ama'dan sonra derdi belli. 'Faiz artırılsın'a getiriyor sözün özünü. Tam da Merkez Bankası'nın bugünkü faiz toplantısı öncesinde büyük bir azim ve hevesle... Bir görevmiş gibi...
1 Kur artınca verimlilik artıyor cari açık azalıyor
Önceki akşam bir TV kanalında seyrettim Durmuş Yılmaz'ı. Yine Türkiye ve dünya ekonomisiyle ilgili yalan, yanlış, bilgisiz değerlendirmeler... Fazla kolesterol hapından mı belirsiz, inanılmaz bir de unutkanlık içinde... Şimdi yalan yanlış, bilgisiz deyince belki inanmazsınız. Onun için söylediklerini de kısa kısa aktarayım: -Diyor ki Durmuş Yılmaz; "Türkiye'nin büyük bir cari açık sorunu var. Kurları yükseltmek, (Burada Merkez Bankası'nın son politikalarına gönderme yapıyor) cari açığı bir miktar kontrol eder. Ama bu tek başına kurla olmaz. Verimlilik, katma değer de artmalı." Doğru söylüyor, verimlilik artmalı. Ama senin ülkenin 10 katı verimliliğe sahip ABD, Almanya, Japonya vs. bile büyümek, ihracatını artırmak için kurlarla oynuyor. Durmuş Bey buna hiç girmiyor. Diğer taraftan kurlar yükselince verimlilik de zaten artıyor. İçeride üretmek cazip hale geliyor, ithalat geriliyor, ihracat yükseliyor, cari açık azalıyor. Peki, tersi durumda ne oluyor? Yani para biriminin aşırı değer kazanması durumunda üreticinin, işadamının kendi çabalarıyla yaptığı tüm verimlilik artışı uçup gidiyor. Para aşırı değerlendiği için, kıt kaynaklarla ortaya çıkartılan verimlilik artışı rekabet gücüne dönüşemiyor. Durmuş Bey isterse kendisi ve Erdem Başçı dönemindeki dış ticaret dengesi, ihracatın ithalatı karşılama oranı, işsizlik gibi rakamlara bir baksın. Söylediklerinin doğru olmadığını çok açıkça görecek. Ama o konulara da hiç girmiyor...
2 Faiz lobisinin adamları gibi konuşuyor
-Diyor ki Durmuş Yılmaz, "Cari açığı düşürmek için kurları artırmanın büyük zararları var. Kur artınca enflasyon yükseliyor, Hazine daha yüksek faizden borçlanıyor. Bakın Hazine yüzde 10.63'le borçlandı." Ne diyelim kendisine? Ben büyüğüm olduğu için kibar davranıp, "Dersine iyi çalışmamış, bilgileri eski" demeyi tercih ediyorum. Çünkü:
A) Durmuş Bey 'Kur artınca enflasyon yükseliyor' diyor. Bunu söylerken 'geçişkenlik' rakamlarına belli ki hiç bakmamış. Türk Lirası, dolar-euro sepeti karşısında son 12 ayda yüzde 28 değer kaybederken, enflasyona yansıması 3 puan. Kurdan enflasyona geçişkenlik yüzde 12.5'le tarihin en düşük düzeyine indi. Yani ortada Durmuş Bey'in demeye çalıştığı gibi "kur artarsa enflasyon patlar" durumu yok. Ayrıca enflasyonda son aylarda gerçekleşen yükselişte, vergi artışları ve meyve-sebze gibi Merkez Bankası'nın para politikasına bağlı olmayan ürünlerin etkili olduğuna da hiç dikkat etmiyor.
B) Durmuş Bey, "Kur arttı, enflasyon yükseldi, Hazine yüzde 10.63'le borçlandı, faiz tırmandı, kurların yükselmesinin devlete zararı oldu" diyor. Merak ediyorum acaba kendisi Hazine borçlanma verilerine bakıyor mu? Bence bakmıyor, çünkü aynı faiz lobisinin adamları gibi bilmeden konuşuyor. Hazine'nin yüzde 10.63'le sonuçlanan ihalesinde ne kadarlık satış yaptığına, bu rakamın Hazine'nin bir yılda yaptığı borçlanmanın kaçta kaçı olduğuna hiç bakmadan (Yüzde 10.63 bileşik faizle sonuçlanan ihalede yıllık borçlanmanın sadece yüzde 0.7'si kadar satış yapıldı) hemen "Kur arttı kötü oldu" demeye getiriyor...
3 Bizi kandırmaya mı çalışıyor?
C)
Diyor ki Durmuş Yılmaz, "Bu böyle giderse, yani kur artarsa enflasyon yükseleceği için Hazine pahalı borçlanacak. Faiz yükselecek. Onun için enflasyonu kontrol etmek amacıyla şimdiden bir miktar önlem alınırsa, gelecekte daha fazla maliyetten kurtuluruz." Özetle, "Merkez Bankası politika faizini artırıp, enflasyonu baskı altında tutsun. Böylece Hazine'nin faizi de artmaz, ileride ucuza borçlanır" diyor. Nasıl yani Durmuş Bey? Yani kur artınca Hazine pahalı borçlanıyor da, Merkez Bankası'nın faizi artınca ucuz mu borçlanıyor? Anladığım kadarıyla Durmuş Bey Merkez Bankası'nın politika faiziyle Hazine'nin bono faizleri arasındaki bağlantıyı hiç bilmiyor. İsterse kendisine 10 yıllık bir veri seti yollayıp bu bağı anlatabilirim. Rakamlar olağanüstü olumlu beklentilerin satın alındığı kısa dönemler dışında, bono oranlarının getirisinin Merkez Bankası politika faizinin altına inmediğini ispatlıyor. Merkez Bankası faizi artırınca bonoların ve diğer enstrümanların faizleri otomatik olarak yükseliyor.
4 Hangisi Anadolu çocuğu?
Gelelim Durmuş Yılmaz'ın, her fırsatta şevkle dile getirdiği, ülkesini vatanını çok seven o "Anadolu çocuğu" söylemine... Bildiğim kadarıyla Sanko'nun patronu Abdulkadir Konukoğlu da Anadolu çocuğu. Tıpkı bugün Türkiye'de gerçekten üretim yapan, faiz-döviz oyunlarıyla vurgun yapmanın peşinde koşmayan onbinlerce, yüzbinlerce şirket sahibi gibi. Onlar Türkiye'nin üretimini, istihdamını sırtlıyor. Ve onlar "işler iyi, üretim, istihdam, ihracat, verimlilik artıyor" diyor. Üst üste gelen rakamlar da kendilerini doğruluyor. Peki o zaman öteki Anadolu çocuğu niye böyle konuşuyor? Ya da 28 Şubat sürecinde önü iyice açılan ve Türkiye'yi 2001'de krize sokup, yıllarca halkına pislikleri temizletme yükünü çektiren o bürokrat ekibinin içinde yer alan Durmuş Yılmaz, niye şimdi karşımıza bizden, Anadolu'dan bir evlat olarak çıkıyor. Üstelik Türkiye ekonomisini boğmak ve bunu yaparken de kendileri para vurmak isteyen medyadaki, bankalardaki şarlatanların foyalarının çıktığı ve inandırıcılıklarını kaybettikleri bir anda... Heyecanla niye onların söylediklerini savunuyor? Neden üretim değil, rant ekonomisinin sürmesini istiyor?
5 Sevgili lobi o formül bileşik faiz formülü
Senelerdir köşesinden faiz döviz vs ahkam kesen Hürriyet yazarı Erdal Sağlam'a bir formül yazıp "Erdal bu ne?" diye sordum bilemedi. Erdal'ın cnbc-e, Bloomberg, Habertürk, Radikal, Vatan, Dünya vs. gibi yayınlarda köşelere çöreklenmiş saz arkadaşlarına da aynı soruyu yönelttim 'Tık' yok. Madem bilmiyorlar söyleyeyim o formül (((((a/b)/c)+d)^e)*b) bileşik faiz formülü. Öyle pek matah bir matematik ya da finansal bilgi gerektirecek bir formül değil yani. Bankaların Hazine bölümlerine stajyer alınırken ilk sorulan sorulardan biri. Ancak anlaşılan arkadaşlar faizi sadece, maaşlarıyla orantılı olmayan banka hesaplarının, servetlerinin getirisi olarak bildiği için, hiç hesaplama, öğrenme gereği duymamış. Şimdi de bilip bilmeden Merkez Bankası'na yüklenip "Faiz artsın" diyorlar. Madem faizin ne olduğunu, formülünü bilmiyorlar niye hâlâ yazıp, çizip, konuşuyorlar. Neden?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.