Salı 08.05.2012 00:00

En müzikal girişim

D&P Danışmanlık Kurucu Ortağı, Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı Duygu Eren çok farklı bir girişimciyi konuk ediyor.

Hayatı anlamlı kılan öğelerden biri, tartışmasız müziktir. Dinlediğimiz müzikler bizim o an için kuramadığımız cümlelerdir. Kendimizi ve duygularımızı ifade etmenin en güzel yollarından biridir. Birazdan röportajını okuyacağınız kişi müzikleri bizim için çok anlamlı bir sanatla daha birleştirmiş. Kurduğu orkestrada film müziklerini çalıyorlar. Bu Türkiye'de ilk kez yapılan bir şey. Büyük bir heyecanla,10 Mayıs'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonunda " Baba Şef & Sinema Senfoni Orkestrası " sloganıyla, senfoni ile udun bir araya geleceği konsere hazırlanıyorlar. Metin Şentürk, 60 kişilik bir orkestrayı yöneterek dünyada görme engelli bir sanatçı olarak ilki gerçekleştirmiş olacak. Ud ile 'Baba' (The Godfather) filminin müziğini yorumlayacak. Sizi, Sinema Senfoni Orkestrası kurucusu Hakan Ateş'in ropörtajıyla baş başa bırakıyorum.
Eğitiminiz ve özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz?
1969 yılında İstanbul'da doğdum. Dokuz yaşında İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda Cana Gürmen ile piyano çalışmaya başladım.Bu dönemde caz müzisyeni olan babam Yalçın Ateş'den ilk derslerimi almaya başladım,1980 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korno bölümüne girdim. Doç İrfan Turkay ile çalışmaya başladım. Dokuz yılda konservatuvardan mezun olup bu süre içinde Mahir Çakar ile uzunca bir süre Bilkent Üniversitesi'nde çalıştım, Prof Gürer Aykal ile ilk kez kurulan Bilkent Üniversitesi uluslararası senfoni orkestrasında yer aldım. Mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi yüksek lisans programına devam ederken, İngiliz korno sanatçısı Andrew Hurrel ile 2 yıl yüksek lisans programını sürdürdüm.
1989 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası bünyesine katıldım ve halen orkestranın solo kornoculuğu görevini sürdürmekteyim. Opera orkestrası dışında 5 yıl süreyle Akbank Oda orkestrası korno grup şefliği görevini yaptım, İstanbul Filarmonia, Cemal Reşit Rey senfoni Orkestrası, Milli Reasürans Oda Orkestrası gibi İstanbul'un önde gelen özel orkestralarında çalışmıştım.
Halen, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda öğretim üyeliğini sürdürmekteyim, 2008 yılında Avrupa ve Türkiye'de bir ilk olma onurunu yaşayarak kurulan ve konserlerine devam eden Sinema Senfoni orkestrası'na tüm enerjimi vermekteyim.
Müzikle ilgilenmeye nasıl başladınız?

Her çocuğun kahramanı babasıdır.Yalçın Ateş bu kahraman tanımına oldukça uyan bir müzisyen. Hayatı başarılarla doludur. İlk öğretmenim. Hala aktif müzisyen olarak çalışan babam, benim için örnek alınabilecek en büyük insandır.Evinizde böyle bir insanla yaşarken müziğe ilgisiz kalmanız neredeyse imkansızdır. Sonrasında zaten konservatuvar eğitimim konusunu açıklamıştım.
Bu işe başlama fikri nereden geldi ve nasıl gelişti?

Konservatuvar yıllarımdan beri aldığım klasik müzik eğitimi dışında caz müziği ve film müziklerine ilgi duymuş biriyim. Bir film başlarken duyduğumuz ilk melodiden o filmin konusu hakkında herkesin bir fikri oluşacağından eminim. Kendime hep şunu söyledim, bir filmi izlerken sesini kapatırsak bize ne ifade eder? Belki müzisyen oluşumdan kaynaklanıyor ama bana malzemesi eksik bir yemek tarifi gibi geliyor.
Müzikler Birçok kişiye, filmlerin pusulası olmuştur. İşte o zaman film müziklerini filmlerden bağımsız dinlemeye başladım. Bu müzikler, filmin içindeki ayrı bir film gibi olmuştu benim için.Çünkü o müzikler bana çoşkuyu, hüznü, komediyi ve adını koyamayacağım birçok duyguyu hep yaşattı ve yaşatıyor.Bu müzikleri dinlediğimde neden diye hep sordum.Neden Türkiye'de çalınmıyor? İzlediğim ya da izleyemediğim birçok filmin müziklerini dinlemeye başladım. Bu bende tutku halini almıştı. Dinlediğim müzikten filmi çözer olmuştum sanki. Amacım bu güzel duyguları sanatseverlerle paylaşmak olmuştu. Bunun için yeni bir orkestra kurmalıydım, işi sadece film müzikleri, müzikaller, dinleyeni bambaşka bir hayal dünyasına götürebilecek bir orkestra olmalıydı.Ülkemizde, devlet orkestraları ve özel orkestralar olmak üzere birçok orkestra bulunmakta.Yeni yıl ya da bahar konserlerinde, filmlerde kullanılan birkaç müzik dışında klasik müzik yapan bu orkestralara, bende yeni bir oluşum eklemek istedim.Kaynak nerdeyse sonsuzdu.Ülkemizde bu tarz müziği seslendirebilecek yetenekteki birçok arkadaşımı etrafıma toplayarak Sinema Senfoni Orkestrasını kurdum.
Sloganımız ise '' Müzikler Filmlerin Pusuladır….''

Ne kadar sermayeyle bu işe başladınız?
Hayallerimle.En büyük sermayem hayalimdi ve daha sonra buna inanan, yanımda olan iş arkadaşlarım, dostlarım.10 mayıs için hazırlandığımız Metin Şentürk konseri de bunun için en önemli ve güzel örneklerden birisi.Ben hayalini kurdum, Metin Şentürk projeye inandı.Orkestra kurarken, ki ben buna hayal kurmak diyorum; aslında proje yaratıp, size inanacak insanları arıyorsunuz. Sonuçta sermayem hayalim ve dostlarım.
Orkestra kaç kişiden oluşuyor?

Sahnede gördüğünüz 55 kişi ve sahne arkasında işin mutfağında benle beraber olan insanlar. Kurumsal olarak sıralarsak başta en büyük destekçilerimden biri olan dostum ve orkestramızın şefi Hakan Şensoy, kreatif direktörümüz Ezgi Keşci, orkestra müdürümüz Murat Dertsiz, aranjörlerimiz Özgür Sevinç ve M.Okan Barut, sahne düzenleyicimiz Güner Doğan.Gördüğünüz gibi 61 kişiyiz ve bu kadromuz her projede değişiklik gösterip artabilmektedir.
Markanızın ismi nereden geliyor?

Sinema Senfoni Orkestrası. Ben bu ismi bulduğumda ilk olarak Hakan Şensoy'la paylaştım ve çok doğru seçim oldugu konusunda hem fikir olduk. Tamamı Türkçe karakterlerden oluşan ismimiz aynı zamanda internet adresi konusunda da kolay yazılabilir bir isim. Sinema ve senfonik formasyonda, pop senfonik orkestra. Açıklaması bu ama markamızın ismi film karelerinin müziğe dönüşmesinden geliyor. Logomuz da aynı şekilde filmin müziğe dönüşmesini yansıtıyor.
İşe başlarken finansman veya rehberlik anlamında destek gördünüz mü?

Finansman olarak bir destek görmedim, beklemiyordum da ama bana inanan benimle olan ekip arkadaşlarım yanımdaydı. Daha sonra da projelerimize inanan, bizimle aynı yolda yürüyen çok değerli kişiler oldu. Bu isimler arasında ilk konserimizi planlarken bize güvenerek, 17.kuruluş yıldönümleri etkinliklerini bizimle yapan Çevko Vakfı iletişim müdürü Sayın Dilek Özcanlı Uslu, beraber proje konusunda epeyce yol aldığımız Sayın Erol Evgin ve Sayın Metin Uca'yı sayabiliriz. Bir kez de burdan Metin Şentürk' e projemize inanip bizimle olduğu için ve engellilere dikkat çekmek adına bu yolda bizimle beraber yürüdüğü için teşekkür etmek isterim.
İşinizde sizin için dönüm noktası sayılabilecek bir zaman dilimi veya yardım eden kişi oldu mu?

Dönüm noktası diyebileceğimiz ilk proje Sayın Erol Evgin'in orkestramızı çok beğenerek beni cesaretlendirmesi, 1 Eylül 2011 Dünya Barış Günü Kartal Belediye'si konserimizde sahneye gelip solistimiz Deniz Çevik ile beraber şarkı söylemesi ve sonrasında beraberce proje oluşturmaya başlamamızı sayabilirim. Ama 10 Mayıs konserimizi planlarken Metin Şentürk ve Hakan Şensoy ile yaptığımız toplantılar sonrasında görsel bir gösteri hazırlamayı, bu gösterinin daha önce yapılmamış olması bizi çok kamçıladı. Metin Şentürk ile çok iyi anlaşmamızın en büyük nedeni yapılmamışları yapmayı sevmemizdir. Özel orkestra olmamız bizim bir logomuz olmasına engel olmadı. Kreatif direktör olarak her zaman yanımızda olan Sayın Ezgi Keşci bizden profesyonelce yardımlarını esirgemedi.
Şu an markanızın yönetimini nasıl yapıyorsunuz?

Piyasada birçok özel orkestra var ama bizim amacımız marka olmaktı. Belki de logo çalışması yapan, kurumsal kimlik oluşturmaya çabalayan ve adımlarını bu yönde atan ilk özel orkestrayiz. Müzik piyasasında bir duruşumuz ve kimliğimiz olması ilk amacımızdı. Bu sebeple de kreatif direktörümüz Ezgi var ve marka yönetimi adına birlikte çalışıyoruz. Sahnede profesyonelleriz ama konser bitince büyük bir aileyiz aslında. Marka yönetimi adına Ezgi ile çalışıyoruz. İlk adımımız logomuzu kimliğimize göre tasarlamaktı, daha sonrasında özel günler için çalışmalarımız devam etti. Aslında iç mimar olan Ezginin uzun süreler uluslarası kurumsal firma tecrübeleri olması da bu konuda bize cok yardımcı oldu.
Bu noktaya gelmenizin kısaca hikayesi nedir?

Başlangıcı hayal olan bir orkestrayız ve 10 mayıs konserimiz bu hayalimizin geldiği en güzel nokta. 2008 Kasım ayında Çevko Vakfı için verdiğimiz konserden sonra, 2009'da Volkan Severcan ile birlikte İzmir konseri projesi gerçekleştirdik. Ardından İstanbul Sarıyer Belediyesi, Kartal Belediyesi, Hisar Okulları, İzmir Bornova Belediyesi, Devlet Operası sanatçılarından Bas Nejat Pınazoğlu cd çalışması geldi. Aslında 3.5 yıl içinde grafiğimiz hep üste ivmelendi. Erol Evgin, Metin Uca ve sonuçlanan bir Metin Şentürk projesi. Kısa hikayesi benim hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadan kapıları çalmamdan kaynaklanıyor sanırım.Alt yapımızı hazırlamak uzun bir süre aldı ama şimdi sıra üst yapıda diyebiliriz.
Film müziklerini seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Duygulara ve müziklerin o duyguları yansıtmasına. Filmlerden bağımsız hale gelen müziklere öncelik veriyoruz. Schindler'in Listesi dediğinizde film bir başyapıt ama müziklerini ayrı bir albüm olarak dinlediğinizde filmi hayal edebiliyorsunuz. Sonuçta her şey hayal dünyamızda kilitlenir durur. Asıl olan hayallerdir ve hayallerime göre repertuvar oluşturuyorum.
Neler çalıyorsunuz?

Star Wars, Star Trek, Karayip Korsanları, Operadaki Hayalet, Batı Yakasının Hikayesi, Harry Potter, Supermanin Dönüşü büyük filmlerimizden bazıları.Türk filmleri müziklerimiz ise oldukça fazla. Burada aranjörlerimiz devreye giriyor tabii ki,Yeşilçam filmlerinde dinlediğiniz ve keyif aldığınız birçok filmin müziği repertuvarımızda var.Bize ilgi duyan sanatseverler, internet sitemizden konser örneklerini takip edebilirler.
Orkestra son yıllarda oldukça revaçta bu gidişatı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğru hayallere inanip, ekip arkadaşlarımın da bu inancımda yanımda olduğunu görüyorum ve doğru projelerde yer alıp bize inanan kişilerle çalışma fırsatımız olduğunu düşünüyorum.
Gelecekte neler yapmayı hedefliyorsunuz?

Henüz hayallerimin başındayım., Metin Şentürk ile beraber yapmak istedigimiz projelerimiz var, ayrica ekibimiz ile üzerinde çalıştığımız projeler de.
Bir iş gününüz nasıl geçer?

Baştada söylediğim gibi ben Devlet Operası Orkestrası sanatçısıyım. Provalarımız ve akşam temsillerimiz oluyor. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'ndaki öğretim üyeliğim haftada 2-3 günümü alıyor. Öğrencilerimden aldığım keyfi başka bir söyleşimizde anlatmak isterim. Kendime ait zamanlarda ise, öncelikle ailemle vakit geçiririm. Ayrıca bir Kınalıada sever olarak vakit buldugum her an adaya gidip arkadaşlarımla beraber olmayı çok severim. Hayallerimin gerçekleşmesinde Kınalıada'nın payı oldukça fazladır.

Sizce, sizin başarınızın sırrı nedir?

Hayal kurmak, doğru bir ekiple çalışmak, inanmak
Kendinizi hangi platformda gösteriyorsunuz? Sosyal medya mı, yazılı basın mı? Sektörünüze özel hafta veya günlerde mi?

Dönemimiz artik sosyal medya dönemi, bizi takip eden ve her gün sayısı artan bir facebook grubumuz ve yeni açtığımız bir twitter hesabımız var. Burdan canlı olarak prova kayıtlarını, konser görüntülerini paylaştığımız bile oluyor. Bu konuyla Kreatif direktörümüz özellikle ilgileniyor. Özel günler için ayrıca çalışmalarımız oluyor onun dışında her fikre her zaman açığız. Ekip içinden veya bizi takip eden değerli sanatseverlerden.
İlgi alanlarınız nelerdir, nelerden beslenir ve ilham alırsınız? Ne okur, ne seyreder ve neyi takip edersiniz?

İlgi alanım diye bir şeyim yok aslında. Ben bir kova burcu erkeğiyim. Her şey benim ilgi alanımda. Müzik zaten yaşama biçimim, kitaplar, gazeteler, yeni çıkan albümler, motorsikletler. Şu sıralar Ahmet Ümit takıntım var. Bulduğum her kitabını okumaya çalışıyorum, tv izlerim. Ayhan Sicimoğlu ve Vedat Milor u ilgiyle izliyorum. İlham aldığım şeyler ise arkadaş sohbetlerim. Dışarıdan size bakan insanların fikirleri size çok ilham verebiliyor, hedef kitlenizi belirleyip nereye ulaşmak istediğiniz konusunu aydınlatıyor.
Türkiye ve dünyadaki girişimcilerin farkları ve benzerlikleri sizce nelerdir?

Biz ülke olarak girişimci ruha sahip bir ülkeyiz, kimi zaman gözü kara denebilecek nitelikte. Hırslıyız ve ülkenin dinamizmi sebebiyle aslinda çok güçlü ve alt yapısı kuvvetli bir toplumuz da. Doğru malzemeler ile daha avantajli olduğumuzu düşünüyorum.Biliyorsunuz son Amerika krizinden sonra uluslararası şirketler kriz yönetimi ve şirketlerinin baslarına Türk yöneticiler atamaya başladılar.Globalleşme ile aslında uzak göründüğümüz kadar da yakınız ama avantajlıyız, bunu iyi kullandığımız sürece başarırız.
Size ilham veren beğendiğiniz girişim ve girişimciler kimler?

Eczacıbaşı ve İksv aklıma ilk gelen kuruluşlar. Sanat için uzun yıllardır çok çalışıyorlar.İsimlerdirmek gerekirse İstanbul müzik festivali.Bu arada kendi platformumda aklıma ilk gelen isim Sayın Yekta Kara'dır.
Orkestrayla ilgili aldığınız tepkiler nasıl?

Bize inanlar kadar inanmayanlar da oldu. Ama konserlerimiz gerçekleştikçe çok olumlu geri dönüşler oldu.10 mayıs konserimiz bugüne kadar ki en büyük organizasyonumuz, sahne showları ve süprizleri ile birlikte. En büyük zenginliğimiz konser sonrası alkışlar.Bir sanatçı olarak en güzel ilhamdır bizim için.
En sevdiğiniz film müzikleri neler?
Bu konuda isim vererek bir diğerlerine haksızlık etmek istemem ama John Williams, Hans Zimmer gibi büyük bestecilerin bestelediği her müzik diyebilirim.Türk filmlerinin bestecileri dediğimizde aklımıza ilk gelen isim Sayın Cahit Berkay. Ama dediğim gibi film isimleri vermek bir diğerine haksızlık olacaktır.

Türkiyedeki girişimcilik kültürü geçmişte nasıldı, şimdi nereye gidiyor?

Gelişen teknoloji ve sosyal medya ile herşey çok hızlı gelişiyor. Eskiden Avrupa bile büyük bir hayalken simdi başka bir yarım küreden sizi takip edebiliyorlar. Biz türkler de bunu iyi değerlendiriyoruz. En güzel örnek bizim ekibimiz icinde yaşanıyor. Şu an kreatif direktörümüz Ezgi, Kanada'da yaşıyor ancak 7 saatlik fark ve mesafelere rağmen bir aksama yaşamadan projelerimize devam ediyoruz hatta Kanada, Amerika ve Türkiye kültür sentezini de kullanma firsatımız oluyor, malzememiz artıyor.
En iyi müziklere sahip filmler hangileri sizce?

Schinler'in Listesi. Benim tartışılmazım. Ama, Hayat Güzeldir (La vita e bella),Star Wars, İndiana Jones, Jaws, Selvi Boylum Al Yazmalım...Örnekleri çok ama benim vazgeçilmezlerim diyebiliriz…
Girişimcilere yol gösterebilecek ve rehber niteliğinde söylemek istedikleriniz nelerdir?

Öncelikle hayal kursunlar, inandıkları şeylerin üstüne gitsinler ve pes etmesinler. Piyasayı araştırıp doğru kaynakları ve malzemeleri toplasınlar. Başarısız olsalar da vazgeçmesinler. Ama anahtar kelime; ilk olsunlar, ne yapiyorlarsa farklarini ve kalitelerini ortaya koysunlar. Taklit etmek yerine diğerlerine pusula olsunlar.
Bugüne kadar nerelerde çaldınız?

Bu yola 2008 Yılı Kasım ayında Çevko konserimiz ile başladık. Sarıyer Belediyesi, İzmir Folkart Yapı, Kartal Belediyesi, İzmir Bornova Belediyesi, Hisar Okulları, bir cd projesi ve 10 Mayıs Engelliler Haftası açılış konserinde Metin Şentürk ile. Metin Uca ile bir projede yakında sahne alacağız..O da bir ilk olacak. Metin Şentürk ile devam edeceğiz ve şuan proje aşamasında ve görüşmelerimiz sürdüğü açıklayamayacağım konserler. Ama Sinema Senfoni bundan sonra hep göz önünüzde olacaktır.
Yurtiçi veya yurtdışında orkestranızın başka örnekleri var mı?

Yurtdışında John Williams'ın kendi orkestrası olan Boston Pop's dışında örneğimiz yok. Film müziği albümlerini çalan çok orkestra var. Ama işi bu olan orkestra yok. Türkiye'de ise bizim yolumuzdan ilerleyen daha amatör düşünceli orkestralar olduğunu biliyorum. Profesyonel olarak ben ilk ve tek olduğumuzu biliyorum.
Düğün, özel günlerinde sizin orkestranızın olmasını isteyen insanlar için maliyetinden biraz bahseder misiniz?

Orkestramız kendi içinde 3 e bölünmüştür.25 kişiden oluşan küçük orkestra dediğimiz grubumuz, 45 kişiden oluşan 2 li senfonik düzendeki grubumuz ve büyük orkestramız. Hepsinin repertuvarları farklılık içermektedir.Ama düğün vs gibi organizasyonlarda bulunmak bizim için neredeyse imkansız. Konser organizasyonu şeklindeki kutlama geceleri bizim için daha doğru bir yol gibi görünüyor. Bize ulaşan kuruluşların istekleri doğrultusunda, geceleri projelendirilip fiyatlandırılmaktadır. Para konuşmak en son işimiz olmalı.

Duygu Eren

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı

Yazarla iletişim için: duygu@dpdanismanlik.com

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.