Giriş Tarihi: 6.6.2012 12:20 Son Güncelleme: 6.6.2012 15:07

Türkiye'ye örnek gösterdikleri ülke...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Artık Türkiye'nin başarılarına kulp takmak için uluslararası konjonktürü de kullanmak suretiyle olumsuz istikamette bir şeyler yapmak isteyenler var mı bilmiyorum; ama ne yaparlarsa yapsınlar alacakları netice yok. Zira küresel kriz deyim yerindeyse şu anda dünyayı kasıp kavuruyor ve en büyük maliyetli küresel kriz sürecinde biz yüzde 8,5 büyüyerek; ihracatta Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kaydederek, hatta çok daha büyük hedefler belirleyerek yolumuza devam ediyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) Genel Kurulu'ndaki konuşmasına ihracatçılara teşekkür ederek başladı. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Sizler Türkiye'nin bugünlere ulaşmasına çok büyük katkı sağladınız. 1923'te Türkiye'nin ihracatı 50 milyon 790 bin dolardı. 2002 yılında yani 79 yılda Türkiye'nin ihracatı ancak 36 milyar dolara ulaşabilmişti. Sizler işte bu 36 milyar doları aldınız ve 2011 sonunda bu rakamı 135 milyar dolara bugün itibarıyla 140 milyar dolara çıkardınız. Bu büyük başarınızdan dolayı hepinizi kutluyorum; tebrik ediyorum. Türkiye'ye, aziz milletimize yaşattığınız, engel, bahane, sınır tanımadığınız için 'uzak, ücra' demediğiniz, 10 yılda ihracatı 4 kat artırdığınız için milletim adına her birinize şükranlarımı sunuyor, sizi kutluyorum.''
''Herkes Türkiye örneğini konuştu''

Dün İstanbul'da başlayan Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında dünyanın birçok ülkesinden devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra uluslararası firmaların üst düzey temsilcilerinin İstanbul'a geldiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Gerek açılış oturumunda, gerekse gün boyu gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde Türkiye'nin uluslararası çevrelerde müthiş bir ilgi odağı olduğunu dün bir kez daha müşahede ettik. Dün bir kez daha bu ülkenin Başbakanı olmaktan, bu ülkenin bir vatandaşı olmaktan bir kez daha çok büyük gurur duydum. Herkes Türkiye örneğini konuştu. Herkes, CEO'lar vesaire Türkiye'nin küresel krizdeki duruşunu, bu krizde aldığı önlemleri, bu krizde gösterdiği başarıyı konuşuyor. Gün boyu görüştüğümüz, konuştuğumuz herkes bu başarının altında yatan nedenleri, bu başarının kaynaklarını bizden öğrenmek istiyordu.''

''Hiçbirine 'eyvallah' demedik''

Türkiye ekonomisinin büyümesi sürecinde engellemelerle de karşılaştıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Geçtiğimiz 10 yıl boyunca hükümet olarak, biz gerçekten yüreğimizi burkan hadiselere de şahit olduk. 2002 sonunda hükümeti devraldığımız andan itibaren yurt içinde birileri sürekli karamsarlık, sürekli umutsuzluk, bunun yanında sürekli belirsizlik pompaladı. Hatırlayın elde ettiğimiz her başarıya kulp takanlar oldu. Elde ettiğimiz her başarıyı, burada Türkiye içinde, millette aramak yerine, gittiler uluslararası konjonktürde aradılar. Elde edilen başarıların geçici olduğunu söyleyenler oldu. Sürekli riskleri öne çıkaranlar oldu. Kriz tellallığı yapanlar, hatta ekonomik kriz duasına çıkanlar oldu.

Maalesef yurt içinde ekonomi kötülendiği kadar yurt dışına da Türkiye ile ilgili yanıltıcı bilgiler aktardılar. Dünyada Türkiye'yi izleyenlere yanlış izlenim vermek için maalesef her türlü girişim yapıldı. Bunu yapanlar, sadece bizim hükümetimize, bizim partimize değil, aslında sizlere, sizin gibi başarılı iş adamlarına, topyekun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına haksızlık ettiler. Ama bunların hiçbirine prim vermedik. Hiçbirine 'eyvallah' demedik. Yere sağlam bastık. Kararlı yürüdük. En önemlisi de birlikte yürüdük ve işte bugünlere ulaştık.''
''Ne yaparlarsa yapsınlar alacakları netice yok''

''Türkiye'nin ekonomideki başarıları konusunda halen tereddütleri olanlar var mı bilmiyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Artık Türkiye'nin başarılarına kulp takmak için uluslararası konjonktürü de kullanmak suretiyle olumsuz istikamette bir şeyler yapmak isteyenler var mı bilmiyorum; ama ne yaparlarsa yapsınlar alacakları netice yok. Zira küresel kriz deyim yerindeyse şu anda dünyayı kasıp kavuruyor ve en büyük maliyetli küresel kriz sürecinde biz yüzde 8,5 büyüyerek; ihracatta Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kaydederek, hatta çok daha büyük hedefler belirleyerek yolumuza devam ediyoruz.''

Muhalefetin, Yunanistan ekonomisiyle Türkiye ekonomisini karşılaştırmasına tepki gösteren Erdoğan, şöyle dedi:

''Bakınız Sayın Genel Başkan geçtiğimiz hafta bir televizyon programında çıktı Yunanistan ekonomisinin Türkiye ekonomisinden daha iyi olduğunu iddia etti. Gerçekçi olalım. Kalkıp, nüfusunu bile sağlıklı bir şekilde açıklamayan bir ülke. Sadece nüfusu azaltmak suretiyle kişi başına milli gelirini fazla gösterme gayreti içinde olan bir ülke. Sorun bakayım, satın alma gücü bu insanların nedir? Şu anda buradan 100 milyar dilenerek ayakta durmaya çalışan bir ülke Türkiye'ye örnek olabilir mi? Şu anda adalarını satmaya kalkan bir ülke Türkiye'ye örnek olabilir mi? Türkiye şu anda stand-by anlaşmasını bir kenara koymuştur. 23,5 milyar dolar IMF'ye borçla Türkiye'yi devraldık. Ama şu anda 1,7 milyar dolar bizim IMF'ye borcumuz var. İşi buraya getirdik. Arkadaşlar Merkez Bankamızın kasasında 27 milyar dolar vardı, ama şu anda 92 milyar dolar Merkez Bankamızın döviz rezervi var. Yunanistan'ın acaba Merkez Bankası'nda ne var? IMF'ye olan durumu ne? Avrupa Birliği'ne karşı olan durumu ne? Bu nasıl olur da biz şu anda Yunanistan'la şu anda Türkiye'yi savunuruz. Olacak iş mi bu? Kargalar bile güler buna. Bence bunlara gerek yok.''
''Kıskanmaya gerek yok''

Genç nüfusun önemine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları belirtti:

''Biz iktidarıyla muhalefetiyle el ele omuz omuza vermemiz lazım ki bu sıçrama devam etsin. Kıskanmaya gerek yok. 230 milyar dolar milli geliri vardı bu ülkenin 10 yıl önce, ama şimdi 772 milyar dolar milli gelirimiz var. Yunanistan'ın nüfusu azalıyor bizim ise nüfusumuz her yıl 1 milyon artıyor ve ben daha fazla artmasını istiyorum onu da söyleyeyim. Daha fazla artmasını da bekliyorum. 66 milyon nüfusumuz vardı şimdi 75 milyon. Çünkü ekonominin temelinde özellikle genç, dinamik nüfusun yattığına inanan bir insanım. Batı çöküyor. Çöküşün altında yatan en önemli sebeplerden bir tanesi yaşlı nüfustur ve bunu bu işi iyi bilen siyasetçileri de zaten teşvik etmek durumundalar. Dostlarımla konuşuyorum bunları. 'Siz doğruyu yaptınız, biz yanlış yaptık. Şimdi doğrultamıyoruz' diyorlar. Aynı şekilde Ruslarla konuştuğumda bu durumu söylüyorlar. 'Yanlış yaptık; düzeltemiyoruz. Teşvikler koyuyoruz buna rağmen düzeltemiyoruz' diyorlar. Bütün bu tespitlerle sadece hükümete haksızlık yapılmıyor. Bu salondaki ihracatçı kardeşlerime de haksızlık yapılıyor.

Hakkı teslim etmek bir erdemdir. Biz Dünya Ekonomik Forumu'nda biz bu erdemi ziyadesiyle gördük. Uluslararası çevrelerin Türkiye ekonomisine hayranlık duyduğunu biz dün bir kez daha müşahede ettik. Bu hakkın Türkiye içinde de teslim edilmesi erdem olacağı kadar inanın ekonominin çok daha iyi seviyelere ulaşması için de katkı sağlayacaktır, destek olacaktır. 'Hükümet'i oluşturan parti kaybetsin de Türkiye'ye ne olursa olsun' zihniyeti köhnemiş bir zihniyettir. Eski siyaset dili, Türkiye'nin hayrına olmayan bu dil, bu üslup artık mutlaka terk edilmelidir. Çünkü bu ülke bizim, Bu ülkede iktidarıyla muhalefetiyle hep beraber yaşıyoruz.''

''Büyüme rakamlarında Türkiye, yüzde 8,5 büyüme oranıyla Çin'den sonra dünyada ikinci sırada. Bunları niye görmemezlikten geliyoruz?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyüme rakamlarında Türkiye'nin, yüzde 8,5 büyüme oranıyla Çin'den sonra dünyada ikinci sırada olduğunu belirterek, ''Bunları niye görmemezlikten geliyoruz. Böyle bir ülke var. Bununla iftihar etmemiz gerekirken, birileri intihar etmeye kalkıyor. Biz acıyoruz; intihar etmeyin, çünkü siz de bize lazımsınız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, tüketim ürünlerine yönelik ekonomik göstergeleri açıkladı.

Bir ekonominin durumunu göstermek için bazı temel göstergelere bakılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, büyüme, enflasyon, dış ticaret, bütçe disiplini gibi göstergeleri sık sık konuşmalarında açıkladığını hatırlattı. Muhalefetin, Türkiye'de yatırımların sürekli borçlanmak suretiyle yapıldığını söylediğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

''Biz göreve geldiğimizde kamu net borç stoku milli gelire oranı yüzde 74'tü. Şimdi ise yüzde 39. Bakınız nereden nereye. Bizim milli gelirimiz neydi şimdi ne oldu. Olayı buna göre değerlendirmemiz lazım. Atalarımız, 'borç yiğidin kamçısıdır' derken... Ha eğer güçlüyseniz sizin için o bir kamçıdır, ama zayıfsanız ölüm var... Olaya böyle bakmak lazım. Ama biz şimdi zayıf değiliz, güçlüyüz. Aynı şekilde devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü biz göreve geldiğimizde. Ama şimdi devletin borçlanma faizi yüzde 8-8,5 buralara düştü. Bunları konuşalım.''
''İntihar etmeyin, çünkü siz de bize lazımsınız''

Büyüme rakamlarında da Türkiye'nin, yüzde 8,5 büyüme oranıyla Çin'den sonra dünyada ikinci sırada olduğunun altını çizen Erdoğan, ''Bunları niye görmemezlikten geliyoruz. Böyle bir ülke var. Bununla iftihar etmemiz gerekirken, birileri intihar etmeye kalkıyor. Biz acıyoruz; intihar etmeyin, çünkü siz de bize lazımsınız'' dedi.

Erdoğan, 2002'de Türkiye'de evde bilgisayar sahipliği rakamının toplam hane sayısının yüzde 10'unun altında olduğunu belirterek, ''Bugün ise Türkiye'deki toplam konutların yüzde 34'ünde en az bir tane masaüstü bilgisayar var. 2002'de nüfusun yüzde 1'inde dahi taşınabilir bilgisayar yoktu. Bugün nüfusun yüzde 23'ünde taşınabilir bilgisayar var'' diye konuştu.

2002'de 23 milyon cep telefonu abonesi olduğuna işaret eden Erdoğan 2008'de bu rakamın 66 milyon aboneye kadar çıktığını, şu anda da 62 milyonun üzerinde cep telefonu abonesi bulunduğunu ifade etti. 2002'de her yüz evden 40'ında en az 1 cep telefonu bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bugün ise her yüz evden 92'sinde en az 1 tane cep telefonu var. Bunlar refah düzeyini gösteriyor. 2002'de nüfusun yüzde 20'si bilgisayar kullanıyordu. Şu anda nüfusun yüzde 46'sı bilgisayar kullanıyor. Aynı şekilde internet kullananların oranı yüzde 15 civarındayken, bugün yüzde 45'e ulaştı. Trafiğe kayıtlı motorlu araç sayısına baktığınızda refah artışını orada da görmeniz mümkün. 2002'de trafikte 8,5 milyon araç vardı. Bugün yaklaşık 16 milyon araç var. Trafikteki otomobil sayısı 4,6 milyondu. Kayıtları silinenleri de düştüğümüzde bugün trafikteki otomobil sayısı 8 milyon. 2003'te toplam iç-dış hatlarda uçakla seyahat eden yolcu sayısı 36,5 milyondu. 2011 sonunda yüzde yüzde 183 artışla 118 milyona ulaştı. Bunlar tüketime yönelik göstergeler.''

Konuşmasında, asgari ücretin alım gücünün son 10 yılda ürüne göre 2 kat, 3 kat arttığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Otomobil, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi satışları son 10 yılda sürekli rekor kaydederek bugünlere geldi. 2002'de 11 bin otomobil satılmıştı. 2011'de tüm zamanların rekoru kırıldı ve 594 bin otomobil satıldı. Bunların lüks harcamalar olduğunu, nüfusun önemli bölümünün bu harcamalara ulaşamadığını iddia edenler de olabilir. Bu konuda TÜİK uluslararası standartlarda yoksulluk çalışması yapıyor ve oradaki gelişmeler de son derece önemli. Onu da yakında göreceğiz.''

''Biz bu sorunun (terör) çözümü için hiçbir zaman kapılarımızı kapatmadık. Bugün de kapılarımız ardına kadar açık"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör sorununun çözümü için hiçbir zaman kapıları kapatmadıklarını vurgulayarak, ''Bugün de kapılarımız ardına kadar açık. Kim gelirse, kim katkı vermek isterse, kim bize bir çözüm önerisi getirirse dikkatle dinleriz, hassasiyetle üzerinde dururuz ve oradan istifade edip edip, alacağımız ne varsa alır ve onu uygulamaya koyarız. Bizim hiçbir ön şartımız, hiçbir önyargımız, ön kabulümüz yok'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son derece sağlam bir zeminde, kararlı adımlarla çok büyük ve çok iddialı hedeflere doğru ilerlediğini vurgulayarak, hükümet olarak bu istikrar ve güven zemininin sarsılmaması için azami hassasiyeti gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini ifade etti.

''Türkiye artık belli kesimlerin, belli çevrelerin refahtan pay aldığı ülke olmaktan çıkıyor. Refah tabana yavaş yavaş yayılıyor'' diyen Erdoğan, TİM ve tüm ihracatçılarla bir uyum içinde olduklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, ''Kamu ile özel sektör tarihin hiçbir döneminde görülmeyen uyumla, sinerjiyle ortak hareket ederek, ortak bir hedefe, yani 2023, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. kuruluş yıl dönümüne 500 milyar dolar ihracat hedefine doğru ilerliyor'' diye konuştu. İhracatı 9 yılda 4 kat arttırdıklarını belirten Erdoğan, 2023 hedeflerinin artık hükümetin hedefleri olmaktan çıkıp, ülkenin ve milletin hedefleri haline geldiğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bizim ülke olarak bu ve benzeri hedefler konusunda tam bir birliktelik içinde olmamız hayati derecede önem arz ediyor. Yani Hükümet ile TİM arasında 2023 ihracat hedefi için ortaya koyduğumuz uyumu bizim her milli meselede ortaya koymamız gerekiyor. Tıpkı 2023 hedefleri gibi, artık milli hale gelen bu hedefler gibi bir başka milli meselede bazı samimi noktaları bugün sizlerle paylaşmak arzusundayım. Örneğin, 30 yıldır terörle mücadele ediyoruz. 30 yıldır terörü durdurmaya, terörün istismar kaynaklarını kurutmaya çalışıyoruz. Canlara mal olan, aynı zamanda Türkiye'nin ekonomisine, Türkiye'nin geleceğine çok ağır maliyetler yükleyen bu sorunu ülke olarak hepimiz çözmek istiyoruz. Bizim parti olarak Kürt kökenli kardeşlerimizin meselesi ve terörle mücadele noktasında ortaya koyduğumuz kararlılık Türkiye'nin 81 ilinden destek gördü ve onay aldı. 75 milyon hep birlikte tüm fertleriyle 2'de 1 vatandaşımız bu sorunun çözülmesini istiyor.''
''Bu hissiyat paylaşılamadı''

Ateşin düştüğü yeri yaktığını, her ölümün, her şehit cenazesinin ardından eş, dost, akraba evlerine döndüğünde anne babaların yüreklerinde çok büyük boşluk hissettiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kendi başlarına kaldıklarında ne büyük bir acının içinde olduklarını görüyorlar. Yaşamayanın bunu anlaması elbette zor. Ama artık bu acıyı anlamak için herkes ama herkes çaba harcamak zorunda. Herkes bir anlığına Allah korusun evladını gözünün önüne getirip o şehitlerimizin, o gençlerimizin anne ve babalarının hissiyatını paylaşmak zorunda. Bakın açık söylüyorum, Türkiye'de bu yapılamadı. Türkiye'de siyaset kurumu tarafından, medya tarafından bu yapılamadı. Bu hissiyat paylaşılamadı. Ben hiç kimseyi suçlamak istemiyorum. Hiç kimse de savunmaya geçmesin. Tam tersine herkes önce vicdanını sorgulasın. İnanıyorum ki medya da bu vicdan muhasebesini yapacaktır. İnanıyorum ki muhalefet partileri de topyekun siyaset kurumu da bu vicdan muhasebesini yapacaktır.''
''Terör örgütünün çok enteresan bağlantıları tek tek ortaya çıkmaya başladı''

Türkiye'de bugüne kadar terör, acı, kan ve gözyaşının siyaset malzemesi olarak kullanıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, bugün de kullanılmaya devam ettiğini belirtti.

''Nasıl ki ekonomi üzerinden hükümet zarar görsün diyerek Türkiye'nin zarar görmesine göz yumanlar olduysa hükümet zarar görsün diye, gençlere ne olursa olsun diyerek teröre göz yumanlar oldu ve oluyor'' diyen Erdoğan, son 30 yıldır hükümet görevinde bulunan her partiye muhalefetin terör üzerinden yüklendiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Terör bir dönem bu sorumsuz anlayış sonucunda Türkiye'de siyaseti şekillendirir noktaya dahi ulaştı. Seçim dönemlerini alın, yanına terör eylemlerini koyun ne dediğimi anlayacaksınız. 2010 yılı halk oylaması öncesinde de 2011 seçimleri öncesinde de namluların askerimizi, polisimizi olduğu kadar seçim sandığını da hedef aldığını görürsünüz. Bunları açık açık konuşmak zorundayız. Son dönemde terör örgütünün çok enteresan bağlantıları tek tek ortaya çıkmaya başladı. Bunlar medyada defalarca yer aldı. Bakıyorsunuz yurt içinde hiç ummadığınız yerlerle iş birliği yapıyorlar, bakıyorsunuz yurt dışında belli ülkelerden, belli çevrelerden destek alıyorlar. Karşımızda sadece silahlı bir çete yok, karşımızda sadece uyuşturucu ticareti yapan bir mafyatik çete yok. Karşımızda aynı zamanda ulusal ve uluslararası karanlık çevrelerin taşeronluğuna yapan, uyuşturucudan silah kaçakçılığına kadar her türlü kirli işe bulaşmış bir terör örgütü var. Karşımızda bunlarla birlikte alınan ihaleler karşılığında siyaseti dahi dizayn etmeye çalışan bir örgüt var.''
''Hükümet hedef alınıyor''

''Biz bu meselenin milli bir mesele olduğunu, bir ülke meselesi olduğunu, çözümün de ancak birlikte olabileceğini defalarca beyan ettik'' diyen Başbakan Erdoğan, 2009'da Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni başlattıklarında her partiden randevu talep ettiklerini hatırlattı. Her partiyle görüşerek ortak çözüm önerisi istediklerini kaydeden Erdoğan, TBMM'de bu konuya çözüm bulunması için çalıştıklarını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Biz 'analar ağlamasın' dedikçe birileri maalesef 'tabii ki analar ağlayacak' diyor... Bir bakıyorsunuz bir parti şehitler üzerinden istismar siyaseti yürütüyor, bir başka parti bakıyorsunuz Kürt kökenli kardeşlerimin üzerinden istismar siyaseti yapıyor. Gençler öldükçe, şehitler geldikçe maalesef bu partiler müstehzi ifadelerle kendi siyasi hesaplarını yapıyorlar. Böyle bir siyasi ortam içinde bu sorunun çözümü tabii ki zorlaşıyor.'' Tüm zorluklara, yalnız bırakılmış olmalarına rağmen terörle kararlı şekilde mücadele ettiklerini ve edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Milletimiz bize inandı, güvendi, bize emanetini verdi ve bu işi çözün dedi. Biz de çözüm için sonuna kadar gayret edeceğiz. Terörün, terör örgütünün bu ülkede siyaseti şekillendirmesine, milli iradeye kastetmesine de asla müsaade etmeyeceğiz. Kalbimizden, gönlümüzden söyledik. Terör saldırıları sonucunda veya terörle mücadele esnasında hayatını kaybedenlerin ırk, din, dil, mezhep, ideolojiden öte hepsinin bir can olduğunu, bir insan olduğunu özellikle vurguladık.

Ayyıldızlı bayraklar içinde şehitlerimiz geliyor, hükümet hedef alınıyor. Terörist cenazeleri morgdan kaçırılıyor eylem aracı olarak kullanılıyor, hükümet hedef oluyor. Terörle mücadele esnasında trajik hatalar yapılıyor, yine hükümet hedef alınıyor. Ama çözüm ne? Dediğinizde bakıyorsunuz bütün bu istismarcılar sırtlarını dönüyor, kapılarını kapıyor. Yani biz sadece terörle mücadele etmiyoruz. Biz sadece Kürt kardeşlerimizin meselesini çözme mücadelesi vermiyoruz. Aynı zamanda istismar siyasetiyle mücadele ediyoruz, aynı zamanda ulusal ve uluslararası şebekelerle mücadele ediyoruz. Önyargılarla, ön kabullerle mücadele ediyoruz.''
''Kılıçdaroğlu'nun önerilerini dikkatle dinleyeceğim''

Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini başlatırken, ''çelik gibi sinirlerimiz olacak'' dediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, bugün çelik gibi sinirleriyle yılmadan ve yorulmadan kararlılıkla sorunların üzerine gittiklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz bu sorunun çözümü için hiçbir zaman kapılarımızı kapatmadık. Bugün de kapılarımız ardına kadar açık. Kim gelirse, kim katkı vermek isterse, kim bize bir çözüm önerisi getirirse dikkatle dinleriz, hassasiyetle üzerinde dururuz ve oradan istifade edip, alacağımız ne varsa alır ve onu uygulamaya koyarız. Bizim hiçbir ön şartımız, hiçbir önyargımız, ön kabulümüz yok. Biz bu milli meselede iktidar gibi, muhalefet gibi değil annelerin göz yaşını dindirmeye çalışan, can taşıyan, kalp taşıyan, vicdan taşıyan insanlar gibi olunmasını her zaman istedik, bugün de istiyoruz. Demokratik siyasete inanan her parti diyaloğa, müzakereye, uzlaşı arayışına açık olmak durumundadır.

Milli birlik ne demek? Tüm milletin birlik içinde olmasıdır. Kardeşlik ne demek? Tüm halkımızın kardeşçe birbiriyle dayanışma içinde olması... Bu projeyi bir ihanet projesi olarak değerlendirmekten daha öte ne olabilir, ben milletimin takdirine bırakıyorum. Yani bunun içini beğenmeyebilirsiniz, gelin bunun içini beraber dolduralım. Ama kapıyı kapatmakla bir yere varılmaz. Siyasette küslük olmaz, köprüleri atmak olmaz, hasmane duygular içine girmek, rakiplerini düşman olarak, hain olarak yaftalamak olmaz.''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bugün bir görüşme yapacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu konudaki önerileri dikkatle dinleyeceğini, not edeceğini ve üzerinde istişareleri yapacaklarını söyledi. Türkiye'nin büyük bir ülke ve Türk milletinin de büyük bir medeniyetin mirasçıları olduğunu vurgulayan Erdoğan, her sorunun üstünden geleceklerini dile getirdi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.