Cumartesi 11.08.2012
Son Güncelleme: Cumartesi 11.08.2012

Galatasaray, Ünal Aysal ve Frankofon Liseliler

Türkiye'de Galatasaray ve diğer Fransız okullarının sosyal hayata yansıması olan Frankofon kültürden pek hazzetmem. Bu kültürün sosyo-ekonomik alanda başarıdan çok mutsuzluğa neden olduğunu düşünürüm. Malum Fransa'nın durumu da ortada. Ünal Aysal'ın böyle bir insan olmadığını görünce bir Galatasaray taraftarı olarak sevindim

"Artık sevapları da yazacağız" demiştim... Geçen hafta Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hakkındaki izlenimlerimi köşeye taşırken... Denk geldi bu hafta da Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ı yazma gereği doğdu...
Şöyle başlayalım... Malum Galatasaray Liseliler, eğitim kalitesinden gelen yüksek başarı grafiği konusunda eşsizler... Ayrıca... Kişisel ya da ortak çıkar konusunun getirdiği geçici eşitlik durumlarında dahi bile olsa; olağanüstü, medeni, kibar, donanımlı ve zeki olduklarını kabul etmek durumundayım... Onlarla sohbet etmek, vizyon paylaşmak çok zevkli ve doyurucu...
Ancak...
Ülkemizin en köklü eğitim kurumunun mezunları ne der bilmem... Ama kendilerine bu iyi meziyetleri katan eğitim sisteminin getirdiği yan etkiler de var kuşkusuz...
Mesela ben; Galatasaray ve diğer Fransız okullarının yarattığı, biraz da Türkiye'ye özgü Frankofon kültürün:
Sosyal hayattaki yansımalarından...
Askerdeki devrecilik-tertipçilik benzeri, yükseldikçe kör bir kibire dönüşmeye çok meyilli, sistematik, dayatmacı tarzından...
Kendinden sonra gelenlerin zihinsel yaratıcılığını engelleyici hale gelebilecek statükocu bir katı hiyerarşi biçiminden...
Fikirlerden önce kravatınızla, maddi güç alanınızla değerlendiren yaklaşımından...
Sosyo-ekonomik alanda girişimcilik değil, kurulu sistemin 'vidası' olmayı kabullenme anlayışından...
Kişisel olarak pek hazzetmem... Uzak gelir... Ve nedendir bilinmez, o anlayışın ruhen bir boşluk, mutsuzluk getirdiğini düşünürüm bir şekilde, onlar adına da üzülürüm... Birisi "Galatasaray Liseli'yim" diye karşıma çıksa, durur bir kez daha düşünürüm "Mutsuzdur bu" diye...
Tabii ki, söylediklerim, sınırlı bilgi altında subjektif bir değerlendirme de olabilir...
Sonuçta ben bir Galatasaray Liseli değilim.
Ve belki de bu sözleri yazarken, önce kendi gözümdeki çöpü de çıkartmalıyım...
Yine de fikirlerim konusunda yalnız olmadığımı biliyorum... Örneğin yukarıda yaptığım tespitlerden bir bölümünün ülkemizde Amerikan eğitim sistemiyle yetiştirilmiş insanlar tarafından da paylaşıldığının farkındayım.
Başarısızlık ve yenilgi
Ve de Başbakan Erdoğan'ın, 'Monşer'ler terimiyle ortaya attığı, sosyal-politik- diplomatik-zihinsel statüko eleştirisinin, biraz da bu bahsettiğim kültüre yönelik olduğunu düşünüyorum...
Sanırım verdiğim bu iki örnek dışında...
Bu tarz bir sosyal ve ekonomik düzen anlayışının, çok kültürlülük sentezine ulaşmış, toplum ve tüketici alışkanlıklarından giderek uzaklaştığını da söylemem gerekli...
Yani, Frankofon kültürü ve eğitim sisteminin hem sosyal hem de ekonomik alanda yeterince başarı getirmeyeceğini düşünüyorum... Malum söz ettiğim Frankofon anlayışın merkezi olan Fransa'nın da ekonomik-kültürel alanda, ABD-İngiltere temelli Anglosakson etkinliği karşısındaki yenilgisi ve ezikliği de ortada...
Neden bunları yazıyorum... Bende bu satırları yazma gereği uyandıran itki, Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'la yaptığımız görüşme oldu. Ünal Aysal'la görüşmeye giderken ne yalan söyleyeyim Galatasaray Liseli bir Galatasaray Kulübü Başkanı'na gittiğim için işte yukarıdaki gibi fikirler içindeydim. Ancak sonuç olarak Ünal Bey'le çok verimli bir röportaj yaptığımızı düşünüyorum.
Aysal'dan ders almalılar!
Sayın Aysal'ın vizyonunun küçük bir parçasını anlatmadan önce, şunu söylemeliyim ki; benim gördüğüm Galatasaray Spor Kulubü Başkanı Ünal Aysal:
Frankofon kültürüne ilişkin, biraz da hadsiz bulunabilecek eleştirilerimden, ari bir insan...
Ucuz ve giderek taraftarlar arasında nefret yaratan, spor basını polemiklerine girmemeye, dikkatli konuşmaya özen gösteren...
En önemli rakibi Fenerbahçe'nin büyüklüğünü teslim edecek kadar centilmen...
Kendisine yöneltilen ağır eleştirileri çamur atmadan, mantıksal ve rakamsal gerekçelerle cevaplandıracak kadar beyefendi...
Ve bir başka rakibi Trabzonspor'un hafta içinde açıkladığı hidroelektrik santrali projesini "Çok iyi fikir" diye karşılayacak kadar bilgili ve akıllı bir işadamı...
Diğer taraftan, bir ekonomi gazetecisinin izlenimi olarak söyleyebileceğim: "Ben spordan anlamam, işadamlığından" anlarım iddiasıyla Türk futboluna gelen...
Ve ekonomi alanında, konuştuğumuz süre boyunca, terminolojik zihin bütünlüğü açısından yakın bulduğum Ünal Bey'in, 9'uncu sayfamızdaki Eko Spor köşesine verdiği demeci bu yüzden dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
Röportajda yazdıklarımız dışında sayfamıza taşımadığımız birçok bölüm de var kuşkusuz. Mesela Aysal bize "Çok transfer yapıyorum diye eleştiriler geliyor.
Ancak geçen yıla göre masraflarımız sadece 2 milyon euro arttı" dedi. Sanırım, Galatasaray'ın transfer ettiği isimleri gören dost-düşman herkes bunun bir başarı olduğunu teslim edecektir. Ünal Bey'le röportajımızda finans eliti ve işadamı okurlarımız için de önemli bilgiler var. Özellikle, Ünal Aysal'ın Fenerbahçe ve Galatasaray'ın piyasa değerleri arasındaki farkın nereden kaynaklandığını anlattığı bölümü dikkatle gözden geçirmenizi öneririm.
Önündeki tek engel...
Kullanılan terminoloji ve anlatım biçimi açısından Ünal Bey'in işine hakimiyeti, bana, köşe yazarımız Dr. Süleyman Yaşar ve arada bir aklıma gelip, özlediğim rahmetli Salih Neftçi'nin... O her şeyi sonuna kadar öğrenip, sokaktaki insana anlatacak kadar sadeleştirmiş, işini özümsemiş ustalıklarını hatırlattı...
Bir Galatasaray taraftarı olarak mutlu oldum... Ünal Bey'in Galatasaray'ı taşımak istediği vizyona yönetim ve taraftar desteğinin şart olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca Ünal Bey'in modern girişimci anlayışının ise önündeki en önemli engelin, rakiplerden çok, bahsettiğim Frankofon kültürle yetişmiş ve Galatasaray Spor Kulübü'nün yönetiminde yıllardır etkisini sürdüren geleneğin olduğu kanısındayım...
Tabii ki bu yorumlarımı onun yüzüne söyleme kabalığını yapmadım... Burada yazıyorum... Sonuç olarak "Allah kendisine yardımcı olsun" demekten öte yapacak bir şey yok.
Saygılarımla...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.