Salı 25.12.2012 00:00

Butik ve başarılı bir online mağaza

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı Duygu Eren bu hafta Endeavor girişimcisi Butigo'nun kurucularını konuk etti

Internet'ten alışveriş hayatımıza büyük bir hızlı girdi. Artık, bilgisayar ekranımızın karşısında otururken, çok beğendiğimiz bir kıyafeti satın alabilir, kendi stilimizi oluştururken hayranı olduğumuz ünlünün gardırop önerilerinden ilham alabiliriz. Bugün, okuyacağınız girişim hikayesi olan Butigo, bütün bunları ayakkabı ve çanta konseptinde yapan bir online alışveriş sitesi. Aynı zamanda, 212′nin yaptığı ilk yatırım olma özelliğindeler. Endeavor'un Miami'de düzenlediği Uluslararası Seçim Panelinde Türkiye'den seçilerek Endeavor girişimcisi oldular. Şimdi sizi, Butigo'nun kurucuları Harun Güner, Gizem Yasa ve Berk Alevi röportajıyla baş başa bırakıyorum.
Eğitiminizi ve özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz?
Harun Güner: Butigo'nun kurucu ortaklarındanım. Marmara Üniversitesi'nde Ekonomi okudum. Bir yandan eğitimimi tamamlarken, diğer taraftan beyin teknolojileri, transhumanism ve nöroteknoloji alanındaki merakım ve ilgim dolayısıyla Yeditepe Üniversitesi Davranış Bilimleri Merkezi'nde çalışmaya başladım. Okulu bitirdikten sonra ortağımla Beyin Teknolojileri konusuna odaklanarak ilk şirketimi kurdum. SEO ve Affiliate Marketing ve Direct Response Marketing konularına duyduğum ilgiden dolayı kurduğum şirket daha sonraları bu alanlara yöneldi. Ağustos 2009'da Groupon iş modelini Türkiye'ye uyarlamak istediğimi söylediğimde ortağımı ikna edemedim ve bu projeyi kendi kendime hayata geçirmek için çalışmaya başladım. Küçük bir sermaye ve beni destekleyecek bir takım olmaksızın yola çıktım, Şehir fırsatı ve Grupanya'nın sektöre girmesi ile hızın ve doğru bir takımla yola çıkmanın önemini o noktada kavradım. Bir dijital pazarlama şirketi olan Mobitek'te 6 ay kadar çalıştıktan sonra şimdiki ortaklarım Berk Alevi ve Gizem Yasa ile yeni bir yola çıkmaya ve Butigo fikrini hayata geçirmeye karar verdim.
Gizem Yasa: 2005 yılında, Ekonomi eğitimini tamamlayarak University of Chicago'dan mezun oldum. O sıralar aklında hukuk eğitimi almak olduğu için, mezun olur olmaz New York'ta bir hukuk firması olan Wachtel&Masyr LLP'de çalışmaya başladım. Birçok kurumsal davanın yanı sıra vaktinin büyük bir kısmını ağırlıklı olarak Goldman Sachs vs. eToys davası için araştırma ve analiz yapmaya ayırdım. 1999 - 2000 yılları arasında yaşanan "internet balonu'nu çok yakından değerlendirmek, yatırım bankaları ve o dönemde halka açılan internet şirketleri arasında yaşanan krizleri anlamak adına bu sürecin bir parçası olmak kariyerimde ciddi bir önem taşımaktadır. Wachtel'deki görevime devam ederken bir yandan hobi olarak başladığım takı tasarımı işini profesyonel bir boyuta taşıyarak New York'ta kendi şirketimi kurdum. Amerika genelinde New York, Connecticut, Rhode Island, Illinois ve Latin Amerika gibi yerlerde pek çok üst segment butikle çalışmaya başladım, Fırsat Kuponu sürecini takip ederken Harun'la bağlantıya geçtim. İstanbul'a yaptığım bir seyahat sırasında Harun'un Butigo fikrini duyduktan sonra, önce Türkiye, sonra dünya çapında bir marka yaratma fikri karşısında inanılmaz heyecanlanarak ani bir kararla Türkiye'ye taşınma ve Butigo'nun bir parçası olmayı seçtim.
Berk Alevi: Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Öğrenciliğim sırasında, 2001 - 2006 yılları arasında, Ebay üzerinden Amerika'ya lületaşı pipo, dansöz kıyafetleri ve sedef tavla ihraç ettim. Mezuniyet sonrası yüksek teknoloji plastik ürünler üreten Pulver ve Elastron şirketlerinin yan şirketi olan Conta'da çalışmaya başladım. Üretim departmanında çalıştığım ilk 10 ay süresince verimliliğin maksimum seviyeye çıkması ve üretim kapasitesinin arttırılması konularına özellikle eğilerek, averaj stok süresini minimuma indirmek ve ürünleri mümkün olan en az fireyle üretmekle ilgili geliştirdiğim fikirleri hayata geçirdim. Üretimde geçirdiğim 10 ay sonrasında, yurtiçi satış departmanına geçiş yaptım. İzolasyonlu cam sektörünün en büyükleri Conta'nın sağladığı fiyat ve kalite avantajı dolayısıyla üretimlerini durdurup Conta'dan ürün almaya başladılar. Yurtiçi satışlardaki deneyim ve know-how'ımı ihracat departmanı ile de paylaşarak, şirketin ihracat tarafının güçlendiği sırada uluslararası düzeyde de rekabetçi koşullara gelmesinde etkin rol oynadım. İçimdeki girişimcilik ruhunu hiç kaybetmedim ve bu sebeple, 2011 yılının Ocak ayında Harun ile bir araya gelerek geçmişten getirdiğim üretim ve lojistik tarafındaki deneyimlerimi kullanmak üzere Butigo'daki yerimi aldım.

Bu işe başlama fikri nereden geldi ve nasıl gelişti?

Harun Güner: Fırsat Kuponu'nda çok değerli deneyimler edinirken, başarılı bir girişimin püf noktaları hakkında pek çok fikir geliştirdim. Özellikle, yapılmaması gerekenler ve bir girişimi başarısızlığa götürebilecek sebepleri kafamda netleştirmiştim. Bu noktada hızlı hareket etmenin önemini kavramış ve bunun da ancak güçlü ve manevra kabiliyeti, yüksek bir takımla yapılabileceğinin farkına varmıştım. Fırsat Kuponu sonrasında Türkiye için yeni ve heyecan verici olabilecek başka girişim alternatiflerini sürekli olarak takip ediyordum. O sırada Amerika'da yeni yeni yükselişe geçmiş olan, "celebrity endorsed online fashion brand" konseptinin Türkiye'de ciddi ilgi göreceğine inanarak bu fikrimi Berk ile paylaştım. Ben ve Berk işin finansal boyutunu incelemeye, uygulanabilirliği ile ilgili olarak araştırma yapmaya başladık. İşi bir sonraki aşamaya taşıyıp gerçeğe dönüştürme kararını alır almaz işlerimizden ayrıldık. Bunun moda ile bağlantılı bir iş olduğunu ve bu konuda birikime sahip olan biri olmadan işin bir ayağının eksik kalacağını fark ettim, 6. Sınıftan beri tanıdığım ve girişimci tarafına güvendiğim ve o sırada New York'ta yaşayan Gizem'le bağlantı kurdum. Gizem, sadece birkaç günlüğüne İstanbul'a gelmişti, ancak hem fikrin heyecanı, hem de takıma olan inancı dolayısıyla gelen bu teklifi hemen kabul etti ve Ocak 2011 itibariyle Butigo, bolca inanç, çok ciddi bir heyecan ve başarma isteği ile kurulmuş oldu.
Ne kadar sermayeyle başladınız?
Kuruluşumuzda ve Ocak 2012'de ilk yatırımımız tamamlanıncaya kadar ki dönemde kendi kaynaklarımızı kullanarak ve çok ufak sayılabilecek bir sermayeyle işe başladık. İşi belli bir noktaya getirirken tam bir start-up ruhu söz konusu olmalı diye düşünüyoruz. Tüm sosyal çevremiz, arkadaşlarımız bize o noktada çok ciddi destek verdi ve o boyuttayken kaynakların kısıtlı olmasının parayı doğru kullanmayı öğrenmek ve yaratıcı çözümler geliştirerek ayakta kalmayı başarmak anlamında bize çok şey kattığına inanıyoruz. Büyürken yaşanılan süreçte
baştaki bu deneyim gerçekten çok işe yarıyor.

Nasıl yatırım aldınız?

Temmuz 2011'de Beta sürümümüzü kullanıcılarla paylaşmadan önce bir bir pre-launch kampanyası yapmaya ve bu kampanyada Butigo'ya en çok arkadaşını getiren ilk 3 kişiye 12 ay boyunca çanta ve ayakkabı hediye etmeye karar verdik. Bir landing page hazırlayıp kişilerin eposta adreslerini girmesini sağlayarak ilk açıldığımızda kendimize bir kullanıcı kitlesi yaratmaktı amacımız ve aklımızda 10.000-20.000 aralığında bir sayıda e-mail toplamak vardı. Fakat biz ilk 10 günün sonunda 20tl'lik reklamla başlayan kampanyamızla 258.000 kişiye ulaşmıştık. Bu noktadan bakılınca internet ve onun viral gücü karşısında şaşırmamak elde değildi. O süreçte çeşitli yatırımcı gruplardan çeşitli teklifler aldık. Türkiye'deki yatırım çevresi oldukça küçük zaten. Birileri sizi duymaya başladıktan sonra gerisi mutlaka geliyor. Bu teklifleri değerlendirirken aldığımız yatırımın sadece kapitalden ibaret olmaması ve mutlaka "akıllı para" denilen ve işe vizyon ve bağlantı anlamında da pek çok şey katabilecek olması bizim için çok önemliydi. 212 bu anlamda aldığımız teklifler arasında en çok içimize sinen oldu. Sonuç olarak şirketinize gelen sadece finansman sağlayacak olan biri değil, aynı zamanda yeni ortağınız ve bu anlamda hem sinerjik, hem stratejik olarak içinize sinmesi gerçekten çok kritik.
Ekibinizi nasıl kurdunuz ve şu an kaç kişi çalışıyor?
Doğru ekibi kurmak zaman, sabır ve emek isteyen bir şey. Hızlı olmak adına yanlış kararlar vermekten korktuğumuz için bu konuya hem çok ciddi bir vakit harcadık, hem de güvendiğimiz kişilerden referans alarak çekirdek kadromuzu kurduk. Tasarım ekibimizi kurarken bu konuya yıllarını vermiş olan, ciddi know-how sahibi olan birinden destek aldık. Buna ek olarak çalıştığımız fotoğrafçılar, visual anlamda ihtiyaçlarımızı karşılayan kişiler hep referansla ulaşılmış ve işlerini gerçekten çok iyi yaptığını bilerek çalışmaya başladığımız kişiler. Teknik tarafta, operasyon ve marketing tarafında ise yoğun bir araştırma ve sonrasında pek çok mülakat sonrası şu anki 29 kişilik ekibimizi oluşturduk.
Markanızın ismi nereden geliyor?
Butik ve Go kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor. Bu ismi seçmemizin sebebi yurtdışına açıldığımızda aynı ismi her ülkede kullanabilecek olmamızdı. Enternasyonel anlamda kabul görebilecek olması dolayısıyla ve konseptimizin içinde kişilere özel, onların tarzlarını yansıtan butikler oluşturduğumuz için yaptığımız işe çok uygun bulduk.
İşe başlarken rehberlik anlamında destek gördünüz mü?
İşin en başında rehberlik anlamında bir destek almadık; fakat deneyimlerine ve fikirlerini güvendiğimiz kendi sektörlerinde başarılı olan ve vizyon anlamında bize pek çok şey katabileceğini düşündüğümüz kişilerle konuştuk ve fikirlerini sürekli olarak aldık, bundan sonrasında da almaya devam ediyoruz. Örnek vermek gerekirse Pfizer'in eski CEO'su olan Melih Memecan bize yönetim, işe alım süreçleri anlamında çok kritik olan püf noktalar verdi. Fikir anlamında destek aldığımız daha pek çok isim var.

İşinizde sizin için dönüm noktası sayılabilecek bir zaman dilimi kişi oldu mu?

Hayatta tesadüflerin aslında çok da tesadüf olmadığına inanan biri olarak, ilginç bir "tesadüf hikayesi"ni paylaşmak istiyorum. Deneye yanıla neyin daha doğru olacağına karar vermeye çalışırken 2011'in ağustos ayında çekimlerde birlikte çalışmak için ünlü bir model kullanmaya karar verdik. Bu arayışımız sırasında start- up ruhunun dar imkanlarından kaynaklanan bir gereklilik olarak tanıdığımız kişilerin bağlantıları üzerinden gitmeye ve bize yardımcı olacak birilerine ulaşmayı deniyordum. Telefondaki kontak listesine bakarken yakın bir arkadaşımı aradığımda bana ünlü model konusunda yardımcı olması için bir telefon numarası verdi. Telefon görüşmesini yaptığım kişi, işi geliştirmek ve sağlıklı bir yapıya dönüştürmek için ünlü bir modelden çok daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu fark ettiren bir aydınlanma yaşattı bize ve sonrasında bütün yapımızı tekrar gözden geçirerek ihtiyacımız olan değişiklikleri yapmaya ve işi tekrar şekillendirmeye başladık. İkinci bir dönüm noktası ise 212'den Ali Karabey ve Numan Numanbayraktaroğlu ile tanışmamız, yola 212 ile birlikte devam etmeye karar vermemiz, sonrasında Emre Kurttepeli ile bir araya gelip internet sektörü ve özellikle içinde bulunduğumuz e-ticaret yapılarına ilişkin pek çok konuda fikirlerine başvurmamız diyebiliriz. Tüm bunlar Butigo'nun bugünkü yapısının temellerini oluşturduğu için bizim açımızdan önemli adımlar.
Şu an markanızın yönetimini nasıl yapıyorsunuz?
Biz 3 kurucu olarak işin başından beri kendi aramızda dengeli ve çok iyi çalıştığına inandığımız bir görev dağılımı yaptık. Ben (Gizem), koleksiyonların oluşturulması ve tasarımların üretim aşamasına geçmeden önceki tüm süreçlerden ve offline anlamda markanın konumlandırılması ile ilgili ünlülerle bağlantıları, iş birliktelikleri, proje ve organizasyonlardan; Berk, üretim ve lojistik bağlantılı konuların yönetiminden; Harun teknik ekip ve marketing ekibinin yönlendirilmesi, şirketin genel vizyonunun geliştirilmesi ve şirket kültürünün şekillendirilmesi için dünyadaki trendlerin takibinden sorumlu. Butigo büyüdükçe başta kurduğumuz bu yapı özünde sabit kalmakla birlikte, konularında ciddi know-how sahibi ve deneyimli danışmanlar ve yöneticiler ekibe dahil oluyor. Burada, ana hedefimiz her konu ile ilgili mikro düzeyde bizden çok daha bilgili ve daha deneyimli kişilerle çalışmak, böylelikle markayı sürekli olarak bir sonraki hedefe taşımak. Hem moda, hem internet sektörü sürekli olarak kendini yenileyen ve çok dinamik sektörler olduğu için Butigo'nun bu hıza kendini adapte etmesi bizim için çok önemli. Bunun için sürekli olarak dünyadaki son trendlere ayak uyduran bir moda markası olurken işin teknik kısmının Butigo markasını yapılandırmak ve dinamizmini korumak için destek vermesini sağlamamız gerekiyor. İnternet ortamını ana mecrası olarak kullanan bir moda markası yaratmak ve Türkiye'de bir ilk olan bu hybrid yapıyı doğru insanlarla çalışarak, doğru yönetmek, Türkiye'den dünyaya açılacak bir markanın altyapısını oluşturmak şu andaki temel hedefimiz.
Markanızı kendi sektörünüz içinde, rakiplerinize göre nasıl konumlandırırsınız?
Butigo, dünyadaki en son moda trendlerini takip ederek kendi koleksiyonlarını oluşturan ve bu koleksiyonlardaki ürünleri ulaşılabilir fiyatlarla müşterilerine internet üzerinden sunan bir ayakkabı markası. Aslında Butigo'yu ve konumlandırmasını şu şekilde özetleyebiliriz, biz online da ayakkabının H&M veya Zara'sı olma hedefindeyiz. Bu anlamda Türkiye'de henüz direk bir rakibimiz yok. Online da rakip sayılabilecek firmaların hepsi farklı markaların ürünlerini bünyelerinde taşıyan platformlar. Dolayısıyla, o tarz yapılarda farklı fiyat aralıkları, farklı moda algıları olan farklı markalar bir araya getiriliyor ve bu anlamda bir marka bütünlüğü, spesifik bir karakter gözetilmiyor. Biz koleksiyonlarımızdaki ürünlerden, o ürünleri siteye koyarken kullandığımız görsellere, stil önerisi için yapılan kolajlardan, ürün tanımlarına kadar pek çok noktada bu bütünlüğü ve kaliteyi en üst düzeyde tutmayı ve sonrasındaki deneyimde kargo hızından, kutuya ve müşteri hizmetlerine kadar sistemin kusursuz bir bütünlükte çalışmasını hedefliyoruz. Bu yüzden bizden bir kere alışveriş eden kişilerin çoğunlukla tekrar alım yaptığına şahit oluyoruz. Marka konumlandırma anlamında Butigo'ya benzer mantıkta çalışan offline markalar var; fakat onların da fiyatları çok yüksek. Yeni sezon ürünler Butigo'nun 2-4 katı fiyatına satılıyor.
Gelecekte nasıl büyümeyi hedefliyorsunuz?
Kısa vadede ilk hedefimiz Orta Doğu. Kültürel anlamda Orta Doğu ülkeleri Türkiye'yi kendilerine yakın buluyor ve pek çok noktada örnek alıyor. Dolayısıyla, Türk müşteri kitlesini anladıktan sonra Orta Doğu'nun beğenileri ve moda algısıyla ilgili olarak ciddi anlamda bir know-how geliştiğini düşünüyoruz. Diğer yandan her kültürün ve ülkenin ayrı ayrı incelenmesi gerektiğinin ve marka konumlandırması yaparken her ülkenin dinamiklerini dikkate almak gerektiğini de biliyoruz. Türkiye operasyonunu sağlamlaştırırken, bir yandan Orta Doğu'da hangi ülkelere yayılmak istediğimizi ve öncelikli ülkeleri belirlemek için gereken testleri ve araştırmayı yapıyoruz.
Sektörünüz, Türkiye'de sizce nereye gidiyor?
E-ticaret sektörü Türkiye'de çok ciddi hızda büyüyor. Bilinçli yapıldığında, doğru takımla yola çıkılıp, doğru hamlelerle birleştiğinde ortaya çok iyi sonuçlar çıkabiliyor. Türkiye'de gelecek dönemde bu örneklerin ve başarı hikayelerinin çoğalacağını düşünüyoruz. Bu momentum arttıkça gelecek dönemde mutlaka daha inovatif ve yaratıcı girişimlere de tanıklık edeceğiz. Moda sektöründen bahsedecek olursak, sektörel gelişimin sağlanması için kullanıcıların bilinçlenmesi çok önemli. İnternet dolayısıyla artık herkesin çok hızlı bir şekilde güncel bilgiye ulaşması moda sektörünü de çok ciddi etkileyen bir faktör. Eskiden podyumda sergilenen bir ürünün trend haline dönüşmesi ve sonrasında geniş kitleler
tarafından benimsenmesi çok daha uzun zaman alırken artık yaşadığımız görsel bombardımandan dolayı her şeyi çok hızlı bir şekilde görüp, alışıp kabullenebiliyoruz. Giyilmesi ilk anda zor görünen formlar, renkler bile çabucak hayatımızın bir parçası haline gelebiliyor. Dolayısıyla, hem modanın genelinde, hem de ayakkabıda dünyayı takip eden, hızla gördüklerini kitleye uygun dokunuşlarla farklılaştırıp hedef kitlesine sunan firmalar bu oyunda öne geçiyor. Bunun fark edilmesi de sektörel anlamda dünyayla daha fazla entegre yapıların kurulması veya kurulanların devamı için büyük önem teşkil ediyor.
Türkiye ve dünyadaki girişimcilerin farkları ve benzerlikleri sizce nelerdir?
Dünyanın her yerinde başarılı girişimcilerin iyi kriz yönetebilen, sakin ve asla pes etmeyen insanlar olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de başarısızlık çok ciddi bir handikap gibi algılanıyor. Oysa ki, girişimcilik olgusunun içinde olumsuz deneyimler, olumluların kapılarını açıyor. Dolayısıyla, batı ile en büyük farkımız çocukluktan gelen başarısızlık korkumuz ve daha garanti seçimler yapmaya eğilimli olmamız. Bunu aşıp hataları tolare edecek bir bilinç düzeyine geldiğimizde ve aslında bunu dünyanın sonu değil de başka bir başlangıç fırsatı olarak değerlendirdiğimizde Türk'lerin girişimcilik anlamında pek çok batı ülkesini geride bırakacağına inanıyoruz. Pratik zekamız, sorunlara hızlı çözüm üretebilme yeteneğimiz, azim ve sıkı bir çalışmayla desteklenirse ortaya çok iyi sonuçlar çıkacağına eminiz. Başarısızlığa tahammülü olmayan birinin girişimci olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Hedefe kilitlenip, hayal kurarken kötü senaryolara hazırlıklı olmak elbette gerekli ama başarısızlık endişesi ile işe harcamanız gereken enerjiyi kötü senaryolar üretmeye harcarsanız başarı ihtimaliniz azalıyor. Aslında her şey yerine oturana kadar (ki belki de bu hiç bir zaman tam anlamıyla olmuyor!) birçok hata da yapıyor insan. Önemli olan hataları zamanında fark edip, onlarla hızla yüzleşmek. Bunun için de başarısızlık endişesini bir kenara bırakıp başarmaya kararlı
olmak önemli.
Size ilham veren beğendiğiniz girişim ve girişimciler kimler?
Bize ilham veren girişimlerin başında Facebook, Groupon, Dropbox, Twitter gibi girişimler ve bunların kurucuları Mark Zuckerberg, Andrew Mason, Drew Houston, Jack Dorsey gibi isimler geliyor. Her birinin ortak noktası, üzerinde çalıştıkları konuya para dışında bir motivasyonla bağlı olmaları ve çoğu kişinin yalnız başarı tarafını bildikleri hikayelerinde yaşadıkları onlarca zorluğa rağmen vazgeçmeyip başarıya ulaşmaları.

Duygu Eren
Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı
Yazarla iletişim için:
duygu@dpdanismanlik.com


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.