Çarşamba 20.02.2013 00:00

Türkiye'de petrol neden bulunamıyor?

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Satman, 1945 yılından itibaren petrolü bulmaya yönelik yapılan çalışmaların Türkiye'de petrol ve gazın varlığını kanıtladığını belirterek, ''Türkiye'de petrol aramaya ne kadar kaynak ayırırsak, o kadar petrolümüz olur'' değerlendirmesinde bulundu.

Satman, İTÜ Vakfı Dergisi'ndeki makalesinde, Türkiye'de irili ufaklı 169 petrol ve doğal gaz sahasının keşfedildiğini hatırlattı. Cumhuriyet'in ilk yıllarından bugüne kadar 4 bin 100 petrol ve doğal gaz kuyusu delindiğini ve bu sayının yeterli olmadığını aktaran Satman, ABD'nin Teksas eyaletinde sadece bir sahada 40 bin kuyu bulunduğunu anlattı.
Türkiye'deki petrol sahalarının Orta Doğu'dakiler kadar büyük olmadığını ve Türkiye'deki sahaların ''ağır petrol'' içerdiğini kaydeden Prof. Dr. Satman, şu ifadeleri kullandı:
''Petrolde dışa bağımlılığı azaltmanın yolu başta yurt içi aramaları artırmaktan geçer. Bilinen sahalarda üretim artışını sağlamak, yurt dışı petrol sahalarındaki projelerde ortaklıkları artırarak, Türkiye'ye petrol girdisini gerçekleştirmek hemen akla gelmektedir. Bunların yanı sıra sismik çalışmalarda kullanılmak üzere uygun teknolojilere ve üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde deniz sondajı yapabileceğimiz platformlara sahip olmak, dışa bağımlılığı azaltmanın alt yapısı içindedir. Özellikle yurt içinde teknoloji geliştirmek kolay değildir ve uzun bir süreç, bütçe, politika ve strateji gerektirir. Türkiye'de petrol aramaya ne kadar kaynak ayırırsak, o kadar petrolümüz olur. Türkiye'de petrol aramaya ne kadar kaynak ayırırsak, o kadar petrolümüz olur.''
Prof. Dr. Satman, Türkiye'deki petrol rezervlerinin tarihsel süreç içerisindeki konumuna da değinerek, şunları aktardı:
''Bilindiği gibi petrol ve doğal gaz, yeraltında bizim rezervuar dediğimiz, basınçlandırılmış olarak kapanlarda bulunurlar. Söz konusu kapanlar, petrolün yer altında etrafa sızmadan, bir haznede tutulması şeklinde tanımlanabilir. Bu haznelerdeki yapılar, milyonlarca yıl içinde oluşan tektonik hareketlerle kırılma ve kıvrılmalar sonrasında kapan özelliklerini kaybetmişler, küçük ölçekli rezervuarlar olarak kalmışlardır. Rezervuarlardaki petrol ise hafif bileşenlerinin kırılmış kapanlardan dışarıya kaçması sonrasında yüksek yoğunluklu ve akmazlıklı ağır petrol olarak bilinen rezervuarlarımızda kalmıştır. Petrol, yeraltında bir deniz şeklinde değil, kayaçların gözeneklerinde yer almaktadır. Irak, İran gibi ülkelerde ve genelde petrol zengini Orta Doğu ülkelerinde bulunan petrol havzaları bizdekiler gibi tektonik hareketlere maruz kalmadıklarından, bugün bilinen ve üretilen büyük hacimli yapılar ve hafif petrol içeren rezervuarlar şeklindedirler.''

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.