Son Güncelleme: Pazartesi 29.04.2013
Hesaplaşmada sıra sivil generallerde
AK Partili Numan Kurtulmuş, vesayet sisteminin izlerinin yeni silindiğini belirterek, "Kirli işlerle yeni yeni yüzleşeceğiz" dedi. Kurtulmuş, 1995-2002 arasındaki finansal operasyonların inceleneceği mesajını verdi
AK Parti'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı koltuğuna oturan Numan Kurtulmuş, 28 Şubat'ta herkesin askerleri konuştuğunu işin ekonomik ayağına sıranın yeni geldiğini söylüyor. 1995-2002 arasındaki iktidarları 28 Şubat hükümetleri olarak niteleyen Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için kurulacağı söylenen tahkikat komisyonunun o dönemlerde rant elde edenlere, finansal operasyonlara uzanacağının sinyalini veriyor. Kurtulmuş, geciktikleri yönündeki eleştirilere de "Vesayet sisteminin izi temizleniyor. Sıra kirli işlerde" diyor.
28 Şubat'ta işin önünde görünen askerdi. Ama bu girişim çok ortaklı bir konsorsiyum tarafından yapıldı. O dönemde gazete manşetlerini atanlar şimdi demokrat geçiniyor. Perdenin arkasında bu işten rant elde eden çevreler vardı. Araştırma komisyonunun raporuna göre, Türkiye'nin 291 milyar doları kayboldu. O dönemde kamunun kaynaklarıyla ellerini ovuşturarak kasalarını dolduran 16 bin aile var. Kamunun kaynaklarıyla kasalarını doldurdular. 28 Şubat'ın ekonomi kısmı hiç konuşulmadı. Refahyol'dan sonra kurulan hükümetlerin hepsi 28 Şubat hükümetleridir. O süreçlerde kimler ne kazandılar? Nasıl finansal operasyonlar yapıldı? Kamu kaynakları nasıl soyuldu? Bunların masaya yatırılması ve ortaya açılmasının vakti geldi. Mesele sadece Devlet Bahçeli meselesi değil.
Bunu sadece Devlet Bey'in değil bir dönemin sorgulanması olarak görmek lazım.
ŞİMDİYE KADAR ŞEYTAN TAŞLADIK
Bugüne kadar konuşulamadı çünkü bu alana sıra yeni geldi. Türkiye 12 Eylül'le hesaplaşmanın kapısını 2010 yılında açtı. 28 Şubat'la ilgili soruşturma 2011'de başladı. Demokratik anlamda şeytan taşlamaktan ayakta durmaya yeni fırsat geldi. 2004'te bu beylerin güçleri yetseydi milletin kafasına balyozu indireceklerdi. 2007'de AK Parti'yi kapatacaklardı. 367 garabetiyle cumhurbaşkanı seçtirilmedi. Türkiye bunları yeni aşıyor.
Evet... Türkiye pasaklı ve kirli işlerle yeni yeni yüzleşiyor. Süreç yeni başladı. Amaç rövanş almak değil. Vesayetçi sistemin en büyük ekonomik ayağı kamu kaynaklarından iç borç vererek elde edilen faizlerdir. Refahyol döneminde vergilerdeki faizin payı yüzde 48'di. 2001'de bu oran yüzde 101.3'e çıktı. AK Parti 2012'de bunu yüzde 16'lara düşürdü.
DEMİRAĞ'A UÇAK ÜRETTİRMEDİLER
İstanbul dükalığı-Anadolu sermayesi ayrımı eski Türkiye'nin ayrımıdır. Nuri Demirağ ilk uçağı üretti. Eski Türkiye'nin anti demokratik baskıcı unsurları devreye girdi, fabrikasını kapattırdılar. Adamcağız yurtdışına çekip gitti. TUSAŞ'a Türk savaş uçağı yaptırmadılar. Devlet eliyle beslenmeyi, ithal ikameleriyle haksız kazançlar elde etmeyi alışkanlık haline getiren seçkinler, siyasi, askeri ve medya gücünü kullanıp kendi konumlarını güçlendirdiler.
Artık barışın temettüsünü konuşacağız
Yıllardır terörün maliyetini konuştuk. Bundan sonra barışın temettüsünü konuşacağız. En mütevazi hesaplamaya göre terör nedeniyle 300-350 milyar dolarlık mali kaybımız oldu. Alternatif maliyetler de düşünülürse hesap 1 trilyona çıkıyor. Zonguldak'tan Hatay'a çizgi çekin. Doğu'da 51 il var. Bunlar GSMH'nın 171.3 milyar dolarını alıyor. Batıda kalan 30 il yüzde 78'ni alıyor. Bu Türkiye'nin kaldıramayacağı bir yapıdır. Terör sona erdiğinde bu çizgi kaybolacak
Merkez'i tartışırız
Türkiye ekonomisi bunu kaldırmaz. Buna müsaade edilmez. Tabii ki belli bir kalkınma hızını sağlamak için finans desteğine ihtiyaç vardır. Ama bunu sağlayacak olanların bütün ekonomiyi yönetmek gibi hakları olamaz. Kaldı ki bugünkü postmodern ekonomik düzen ortaya koymuştur ki, en ideal faiz sıfıra yakın faizdir.
Bize Anadol'u dayattılar
Bunlar Nuri Demirağ'a uçak yaptırmazlar. Onun karşılığında Anadol diye garip bir markayı otomotiv olarak dayatırlar. Çocukluğumuzda vardı. Kaza yapınca keçiler yerdi. Çünkü arabanın kaportası samandan yapılmıştı. Biz hiçbir grubun gelişmesini diğerinin aleyhine görmüyoruz. Ekonomi sıfır toplamlı bir oyun değildir. Tüm Türkiye'nin kazanacağı yapıyı kuracağız.
Bankalar üretene 'dur' diyor
Neoliberal politikalarla merkez bankaları uluslararası finans kapitalizminin kontrol mekanizmalarından birisi haline dönüştü. Bunlar politik etki kadar finans kapitalizminin spekülasyonlarından da uzak durmalıdır. Politik etkiden bağımsızlaştıracağız diye tamamıyla özerk bir alan haline getiremeyiz. Türkiye'de de bu tartışılacaktır.
Bankalar tüketici kredilerini istemeyene bile veriyor ama üretmek isteyene 'dur bir dakika' diyor. Bunun değişmesi üretici kredilerinin ciddi şekilde teşvik edilmesi gerekiyor. Yatırım bankacılığını doğrudan destekleyen bir yapıya da gitmek lazım.
EN SON HABERLER
- 1 Hazine 4 ihale gerçekleştirecek
- 2 Fiyatı en çok artan ve azalan ürünler belli oldu
- 3 Almanya ile Türkiye "ekonomik fırsatlar"da buluşacak
- 4 SSK, BAĞ-KUR EMEKLİ VE MEMUR ZAMMI SON DAKİKA: 4 aylık enflasyon farkı kesinleşti!
- 5 Nisan 2024 enflasyon rakamları belli oldu! TÜİK açıkladı
- 6 Otomotiv satışları nisan ayında düştü
- 7 Ücretler zirvede! 100.000 TL maaşa işçi bulunamıyor: Yapılan iş ise...
- 8 Altın gram fiyatı 2300 TL’yi görür mü? İslam Memiş ‘Hazır olun’ diyerek altın için yeni rakamı paylaştı.
- 9 Dilan Polat ve Engin Polat çiftinin davasında flaş gelişme! Yasa dışı bahisi o aplikasyon çözecek
- 10 Hatay yenileniyor! Mehmet Kalyoncu açıkladı: Proje dünyaya örnek olacak