Son Güncelleme: Pazartesi 05.08.2013
Türkiye'nin ekonomik uzantısı olur
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'la Suriye ve çözüm sürecini konuştuk. Arıboğan, Kuzey Suriye'nin (Rojava) Türkiye'nin ekonomik ve kültürel uzantısı olacağını söylüyor
Mesele Kürtler'e ayrıcalık çerçevesinden çıkartılıp, Türkiye'nin demokratikleşmesi bağlamına oturtulursa süreç krizlere rağmen ilerler. Sürecin içeride ve dışarıda gelişen iki dinamiği var. Dış koşullar pek de olumlu ilerlemiyor. Arap Baharı ile inşa edilmeye çalışılan proje çökme yolunda. Başat aktörler ağırlıklarını demokrasisiz istikrardan yana koyuyor. Demokrasinin "olmazsa olmaz" olmadığı da "doğu için iyi" kategorisinde yarı demokratik modellerin gelişeceği yeni bir kapitalist pazara geçiş olacak gibi. Bu, demokrasi önceliğinin tüm bölgede kaybedilmesi anlamına gelecektir.
ÜRETİM KABİLİYETİ YOK
Temel ilke diyalog ve uzlaşma adına karşılıklı iletişimi korumak. Silahların gürültüsü kesildiği anda sesler duyulabilir hale geliyor.
Türk medyası yakın zamana kadar PKK'ya yönelik mücadeleyi kutsallaştırdı ve ortaya çıkan durumu eleştiremedi. Çatışmadan beslenenler arasında yer almayı tercih etti. Şimdi sürecin Türkiye'nin geleceği için ne kadar önemli olduğu konusunda kısmi bir bilinç oluştu.
Suriye'deki hareketin Türkiye'nin aleyhine gelişebileceğini düşünmüyorum. Çok küçük ve zayıf bir yapıdan söz ediyoruz. Ekonomik olarak bağımlı, üretim kabiliyeti sınırlı ve dağınık durumdalar. Şu anda bu bölge Suriye'den çok Türkiye'nin geleceğini yönlendirmek amacıyla kullanılıyor. Hangi yapıda gelişirse gelişsin, bu bölge Türkiye'nin ekonomik ve kültürel bir uzantısı olacaktır.
Zorlandığım günler oldu ama hiç pişmanlık duymadım. Ülkeme barışın gelebilmesi adına elimi taşın altına koymaktan gurur duyacağım. Kaçmadım, saklanmadım.
Elbette. Bence tepki gösterenler yanlış bilgilendirildikleri için böyle davrandılar.
Gelen bilgilere göre 56 madde üzerinde uzlaşılmış. Bunların hangi maddeler olduğunu bilemiyorum. Ama süreç açısından kritik bir iki noktada, özellikle de 66'ncı madde konusunda bir değişiklik yapılabilirse bunun katkı sağlayacağını düşünüyorum.
İKTİSADİ AKIŞKANLIK OLMALI
Bölgeye yönelik teşviklere sadece güvenlik meselesi olarak değil, aynı zamanda büyüyen ve gelişen Türkiye'ye yönelik adımlar olarak bakmak lazım. Ülkenin batısı ile doğusu arasında iktisadi bir akışkanlık olmalı. Şu anda akış tek taraflı sürüyor. Bu sağlıksız.
DOĞU BAŞKA ÜLKE DEĞİL
Göç edenler de, edilen yerlerdekiler de memnuniyetsiz. Bu nedenle herkesin kendi mahallesinde, köyünde güvenle ve refah içerisinde yaşamasının yollarını kurgulamak gerekiyor. Bir mobilite olacaksa bu karşılıklı olmalıdır.
Doğu'ya yapılan yatırımın başka bir ülkeye yatırılan kaynak olmadığını, "vatan" denilen şeyin ekonomisinin de ulusal bir çerçevede yapılandırılması gerektiğini anlatmak gerekiyor. Ekonomik entegrasyon arttıkça bu şikâyetler azalır.
Mesele sadece Kürt işadamlarının değil, tüm işadamlarının Doğu'ya yatırımı. Hatta küresel kapasiteleri olan şirketlerin bölgeye girmesi. Ekonomik alan kopmaz bağlarla entegre oldukça, gerçek bütünleşme sürecine gireceğiz. O zaman işadamlarına Kürt ya da Türk işadamı değil, işadamı diyeceğiz.
EN SON HABERLER
- 1 Bakanlık 673 firmaya dahilde işleme izni verdi
- 2 Akaryakıtta tek fiyat dönemi başlıyor! Tarih belli oldu
- 3 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TİM Başkanı Mustafa Gültepe ile görüştü
- 4 Bakan Şimşek'ten enflasyon mesajı! O tarihi işaret etti: Tek haneye düşecek
- 5 Ankara'da işletmelere yönelik vergi denetimi yapıldı
- 6 Uzmanlar kredi notu artışını değerlendirdi
- 7 Enflasyonda tüketim harcamalarının rolü büyük
- 8 Bakan Kacır: Askeri insansız hava aracı üretiminde dünya lideriyiz
- 9 İlk evini alacak 2.894 vatandaş için kuralar çekildi
- 10 Bakan Uraloğlu rakamlarla açıkladı! Avrasya Tüneli'nden rekor geçiş: Günlük...