Salı 06.08.2013 00:00

Enerji borsası İstanbul'da kurulmalıdır

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, enerji borsasının İstanbul'da kurulması gerektiğini belirterek, "Türkiye için enerji borsası referans fiyatların belirlenmesi, rekabetin oluşması ve şeffaflığın artması gibi önemli kazanımlar sağlayacak " dedi.

Anadolu Ajansı'nın (AA) Finans Haberleri Terminali'nin canlı toplantılar dizisi AA Finans Masasına konuk olan Birol, enerji borsasının Türkiye'de özellikle de İstanbul'da kurulması gerektiğini belirterek, enerji borsasının Türkiye'ye çok büyük katkısının olacağını söyledi.
Birol, enerji borsasının Türkiye'nin enerji yatırımları için ciddi bir kaldıraç vazifesi göreceğini vurgulayarak, Türkiye'nin yaklaşık 45 bin megavat yeni enerji üretmesi gerektiğini söyledi.
Mevcut olan 65 bin megavatla Türkiye'nin 2023'te 100 bin megavata ulaşarak, enerji konusunda Avrupa'da ilk 5'e gireceğini ifade eden Birol, şöyle konuştu:
"Bunun için yatırımlara ihtiyaç var. Her yıl 10 milyar dolara yakın yatırım yapılması gerekiyor. Bu yatırımlarda özel sektörün önemli bir rol oynaması gerekiyor. Bunun için de bankalardan kredi almak çok önemli. Enerji borsası en önemli faydası yatırımlar konusunda bir fikir vermesidir. Referans bir fiyat oluşturacak. Bu da projelerin finansmanı kolaylaştıracak ve yatırımların gelmesini sağlayacak. Enerji borsası aynı zamanda rekabeti artırarak elektriği daha ucuz kullanmaya neden olacak. Ayrıca piyasalardaki şeffaflığı artıracak. Yani referans fiyatların belirlenmesi, rekabetin ve şeffaflığın artması önemli kazanımlardır."

"ENERJİ KONUSUNDA ATILACAK ADIMLAR TÜRKİYE EKONOMİSİNİN KADERİNİ BELİRLEYECEK"

Birol, bölgedeki ülkelerin de elektrik konusunda önemli yatırımlar yapmak zorunda olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'deki enerji borsası belli bir olgunluk kazandığı zaman çevredeki ülkeler de bu borsanın ortağı olabilirler. Mesela Irak'ta 10 yıl için 40 bin megavatlık elektrik santrali kurulmak zorunda. İlerde daha bir çok ülke bu borsaya dahil olabilir. Bu bakımdan enerji borsasının son derece önemli bir adım olduğunu düşünüyorum" dedi.
Enerji ithalatında son dönemde yaşanan düşüşe de değinen Birol, "Bu durum, Türkiye'nin ekonomisindeki büyümenin yavaşlaması ve Avrupa'nın ekonomik anlamda zor günlerden geçmesi ve petrol fiyatlarında nispi bir düşüş olmasından kaynaklanıyor. Türkiye ekonomisi normal büyüme hızına geçtiği zaman önümüzdeki 5-6 yıl içinde 65-70 milyar dolarlık bir enerji faturası olacağını düşünüyorum. Bu enerji faturası da Türkiye için ciddi bir baş ağrısı olacak, eğer bu konuda önlemler almazsak. Türkiye'nin enerji konusunda atacağı adımlar Türkiye ekonomisinin kaderini ciddi olarak belirleyecek" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN NÜKLEERDE DAHA CİDDİ ADIMLAR ATMASINI BEKLİYORUM"

Birol, Türkiye'nin nükleer enerji konusunda çok geç adım attığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye ve bir çok ülkenin ekonomik kaderini enerji maliyetleri belirleyecek. Nükleer enerjiden elde edilecek elektrik birim fiyatı uzun dönemde diğer alternatiflere göre daha ucuz. Türkiye'nin kendi ürettiği bir elektrik olacak. Türkiye'deki enerji çeşitliliğinin artması özellikle doğal gaza olan bağımlığının azaltılması konusunda Türkiye'nin nükleerde daha ciddi adımlar atmasını bekliyorum. Türkiye'deki toplam elektrik üretiminin yüzde 15-20'sinin uzun vadede nükleerden gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Nükleer konusunda Türkiye'nin yaptığı anlaşmalar son derece doğru. 3'üncü nükleer santralin kurulması Türkiye'nin arz güvenliği açısından elzemdir."
Enerji yatırımları konusunda kamunun da önemli teşvikler vermesi gerektiğini dile getiren Birol, "Hidroelektrik santrallerinin potansiyelinin tamamının kullanılması gerekir. Bunun kullanılmaması Türkiye'ye vurulacak bir darbedir. Rüzgar ve güneş enerjisinde çok büyük potansiyelimiz var ama burada fizibilitesi olan projelere öncelik vermemiz lazım. İspanya su enerjisine verdiği destekte çok büyük kesinti yaptı. Çünkü astarı yüzünden pahalıya geldi. Hükümetin bütçesinde kara delikler oluştu. O yüzden hangi projenin desteklendiği çok önemli" şeklinde konuştu.

"DÜNYA 100 DOLARIN ÜZERİNDEKİ PETROLLE YAŞAMAK ZORUNDA"

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, son 5 yılda petrol fiyatlarının 100 doların üzerinde seyrettiğini belirterek, "Dünya 100 doların üzerindeki petrolle yaşamak zorunda. Petrol fiyatlarının ciddi şekilde aşağı düşeceğini beklemek iyimserlik olur" dedi.
Anadolu Ajansı'nın (AA) Finans Haberleri Terminali'nin canlı toplantılar dizisi AA Finans Masasına konuk olan Birol, Brent ve WTI petrolleri arasındaki farkın kapanmasına ilişkin, iki ürünün fiyatlarının uzun dönemde birbirine yakın olarak gideceğini düşündüğünü belirterek, son 5 yılda petrol fiyatlarının 100 doların üzerinde seyrettiğini, dünyanın 100 doların üzerindeki petrolle yaşamak zorunda bulunduğunu ve petrol fiyatlarının ciddi şekilde aşağı düşeceğini beklemenin iyimserlik olacağını kaydetti.
Irak merkezi yönetimi ve Kuzey Irak yerel yönetimi arasındaki anlaşmazlıklarda Türkiye'nin arabulucu olup olmayacağına ilişkin soruya Birol, ABD ve Irak'ın ciddi petrol üretimi artışının olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Irak, geleceğin Suudi Arabistan'ı olmaya aday bir ülke. Irak önümüzdeki 20 yıl içerisinde dünya petrol üretiminin artışının yarısı Irak'tan gelecek. Önemli olan Irak'ta petrolün olması değil, petrol üretim maliyetinin son derece düşük olmasıdır. Mesela Kutup Bölgesi'nde çok fazla petrol var ama çok yüksek petrol fiyatlarına gerek var. Ama Irak'ta 4-5 dolara bir varil petrolü üretmek mümkündür. Irak'ın önündeki en büyük engel Erbil ile Bağdat arasındaki anlaşmazlıktır. Kuzey Irak'ta Türk şirketleri çok başarılı çalışmalar yapıyor ama ben Türkiye'nin Kuzey Irak'ın ötesinde Güney ve merkezi Irak'ta da enerji konusunda önemli inisiyatifler yapması gerektiğini düşünüyorum. Irak bizim komşumuz, Irak'ın büyümesi Türkiye'nin sadece enerji konusunda değil Türkiye'nin bütün ekonomisi açısından önemli. Tahminlerimize göre, Irak son derece ortalama bir üretim artışı gösterse bile 20 sene sonra Irak'ın GSMH'sı, şu andaki Suudi Arabistan'ın GSMH'sına eşit olacak."
Birol, Türkiye'nin yanı başında bir Suudi Arabistan'ın önemli olduğunu anlatarak, "Bu da Türkiye'nin bütün sektörleri açısından önemli. Irak, Türkiye için hayati öneme haiz. Türkiye açısından üç önemli ülke seçmem gerekirse bu ülkeler; Irak, Irak ve Irak" diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN ENERJİ TERMİNALİ HALİNE GELMESİ

Türkiye'nin enerji açısından bakıldığında jeolojik olarak fakir ama coğrafya olarak zengin bir yerde olduğunu aktaran Birol, "Türkiye'nin çevre ülkelerine bakıldığında dünyadaki petrol rezervlerinin yüzde 70'inin bu ülkelerde bulunuyor. Türkiye'nin Kuzey Irak, Azerbaycan ve diğer ülkelerden gelecek petrol ve doğalgaz boru hatlarıyla enerji terminaline dönmesi işten bile değil" dedi.
Birol, TAP ve TANAP projelerinin ne kadar tarihi öneme haiz olduğunun tam olarak kavranmadığına dikkati çekerek, bu projelerin ilk defa Rusya dışından Türkiye üzerinden Avrupa'ya gazın gitmesi demek olduğunu, TANAP ve TAP'ın Türkiye'nin stratejik önemini artıracağını kaydetti.
TANAP ve TAP'ın Türkiye'nin Avrupa ile ekonomik ve siyasi ilişkilerine farklı bir boyut katacağını vurgulayan Birol, TANAP, TAP ve Nabucco Batı projesine ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üretici ülkeler açısından gaz rezervleri konusunda çok bir sorun yok. Avrupa'daki gaz talebi ne kadar olacak? Bizim tahminlerimize göre Avrupa'nın krizden önceki gaz talebine ancak 15 yıl sonra tekrar dönebilecek. Avrupa'da sonsuz bir talep yok. Türkiye açısından bakıldığında TANAP artı TAP ile Türkiye tarihi bir şans yakalamıştır o da Avrupa'ya alternatif gaz getiren tek boru hattının geçeceği ülke olmasıdır. Stratejik öneminin hala kavranmadığını düşünüyorum."

"2020'DEN SONRA YENİ BİR ÇİN GELİYOR"

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol, Türkiye'de kaya gazı rezervlerinin mevcut olmasının evlerde gazın kullanılabileceği anlamına gelmediğini ve bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini belirterek, "Türkiye'de kaya gazında 2020 yılına kadar çok ciddi bir üretim artışı beklemiyorum" dedi.
Anadolu Ajansı'nın (AA) Finans Haberleri Terminali'nin canlı toplantılar dizisi AA Finans Masasına konuk olan Birol, Irak ve Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz yataklarının Türkiye'nin önünde orta ve uzun vadeli imkanlar olduğunu kaydederek, İsrail'de de ciddi anlamda doğal gaz yatakları bulunduğunun altını çizdi.
Gaz miktarının İsrail'in kendi kullanacağından çok daha fazla olacağını ve İsrail hükümeti'nin bu gazı yakın zaman önce ihraç etme kararı aldığını aktaran Birol, bunun nasıl ihraç edileceğinin önemli bir konu olduğunu vurguladı. İsrail gazı boru hatlarının Türkiye'nin üzerinden geçmesinin başka bir opsiyon olduğunu anlatan Birol, Türkiye'nin dış poltikasıyla enerji politikasının uyumlu çalışmasının enerji terminaline dönmesine olumlu boyutlar getirebileceğinin altını çizdi.
Kaya gazının dünyadaki denklemlerin hepsini değiştireceğini 2009 yılında tahmin ettiğini anımsatan Birol, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu anda doğalgaz denildiğinde akla gelen ilk ülkelerden biri Katar. ABD'deki kaya gazı üretimi artışı son 4 yılda 250 bsm (milyar kübik metre). Bu demek oluyor ki ABD 4 yılda, 2 Katar kadar üretim artışı yaptı. ABD'deki mevcut artışa, konvansiyonel gaza 2 Katar daha eklendi. Kaya gazının dünya gündemine girmesi 1970'lerdeki nükleer enerji kadar önemli sonuçlar doğurabilecek bir gelişim. Bu dünyadaki ülkelerin ekonomik rekabeti açısından son derece önemli ve yeni bir boyut getirdi. Şu anda Avrupa'da ki doğalgaz fiyatları ABD'de ki doğalgaz fiyatlarından 5 misli daha pahalı. Doğalgaz fiyatı ABD'de 3,5 dolar civarında, Avrupa'da ise 15 dolar civarında. Ben başka hiç bir emtia bilmiyorum ki arasında 5 misli yani yüzde 500 fark olsun. Bu ABD ekonomisine son derece önemli avantaj sağlıyor.
Hammaddenin ucuzluğu rakiplerine karşı avantaj sağlıyor. Avrupalı petro-kimya endüstrisi ABD'ye göç ediyor, çünkü hammaddeyi pahalıya malettiği için rekabet etmesi son derece zor. Bu bakımdan enerji fiyatlarının önümüzdeki yıllara baktığımızda bu makasın ciddi olarak azalabileceğini düşünmek son derece imkansız. Ufak tefek değişiklikler olsa bile makas böyle kalacak. Bu durum kaya gazının dünya ekonomik düzeninde kartları yeniden karıştıracak bir gelişme oldıuğunu bize gösteriyor. Ben Avrupa'da imalat sektörünün ciddi darbeler alacağını ve bu kaya gazı konusunda ABD'nin Avrupa'ya ve Japonya'ya karşı önemli avantajlar elde ettiğini düşünüyorum."
Birol, Türkiye'de ciddi oranda kaya gazı rezervi olduğunu ve Türkiye'nin 15 yıllık tüketime yetecek rezervlere sahip olduğuna dikkati çekti. Kaya gazı rezervlerinin mevcut olmasının evlerde gazın kullanılabileceği anlamına gelmediğini ve bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılması gerektiğinin altının çizen Birol, kuyuların açılması için bu konuda kanuni ve teknolojik gelişmelere ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.

"TÜRKİYE'DE KAYA GAZINDA 2020 YILINA KADAR ÇOK CİDDİ BİR ÜRETİM ARTIŞI BEKLEMİYORUM"

"Türkiye'de kaya gazında 2020 yılına kadar çok ciddi bir üretim artışı beklemiyorum" diyen Birol, ABD'nin ve Kanada'nın, Türkiye'de kaya gazının artmasıyla ciddi anlamda gaz ihraç edeceğini söyledi. Kaya gazından faydalanabilmek için Türkiye'nin alt yapı ve kanuni mevzuatlarını düzenlemesi gerektiğini hatırlatan Birol, "Türkiye kendi evinde kaya gazı araştıracak ve kaya gazının dünya pazarına getirdiği rahatlıktan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) yoluyla faydalanmak için LNG terminalleri konusundaki mevzuatları geliştirmeli" diye konuştu.
Kaya gazı dışında ileriye dönük yeni kaynaklar açısından ABD'de aynı tekniklerle üretilen hafif petrol olduğunu anlatan Birol, ABD petrol üretiminin bu yeni kaynakla birlikte ciddi şekilde arttığını söyledi.
ABD'nin 5 yıl içinde Suudi Arabistan ve Rusya'yı geçerek dünyanın en büyük petrol üreticisi haline geleceğini öngördüklerini belirten Birol, "Bu da tabii ki şu anki mevcut büyük petrol üreticileri için önemli bir şok. ABD şuan dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ve birçok petrol üreticisi ve ihracatçısı ülke petrollerini ABD'ye satmak üzere projeler kurmuşken ABD bir anda artık o petrole ihtiyaç duymayacak. Bu bakımdan ABD'deki bu gelişme dünya petrol piyasalarını ciddi oranda etkileyecek. Dünya petrol ticaretinin ağırlık merkezi doğuya doğru kayacak. ABD artık enerji konusunda yavaş yavaş kendi yağıyla kavrulmaya başlayacak ve Orta Doğu'da ki petrolün gideceği neredeyse tek adres Asya olacak" diye konuştu.
ABD'de de yaşanmasını beklenen bu gelişmelerin petrol fiyatlarını yukarı doğru çekmese de bir fren görevi üstleneceğini aktaran Birol, "Irak'ta bir varil petrol üretmenin maliyeti 5 dolarken ABD'de hafif petrol üretiminin maliyeti 80 dolar. Yani fiyatlar 80 doların üstünde olmalı ki oradaki üretim devam etsin. Bu bakımdan ABD'de ki petrol üretimi artışının fiyatları uzun vadede aşağı düşürmesini beklemiyorum ancak yukarı doğru gitmesini engelleyecek önemli bir faktör olarak görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de 65-70 milyar dolara varan enerji maliyetlerinin cari açık için "migren" durumuna geldiğini vurgulayan Fatih Birol, bu durumun enflasyonu koordine edebilecek bir faktör olduğunu söyledi. Birol, bir soru üzerine, Merkez Bankası'nın geçen hafta yıl sonu enflasyon verilerini revizesindeki petrol fiyatlarını 107 dolar olarak baz almasının iyi bir seçim olduğunu ifade etti.

"2020'DEN SONRA YENİ BİR ÇİN GELİYOR"

"Çin'deki büyüme yüzde 7'lerin altına düşerse bu sadece enerjiyi değil, dünya ekonomisini de son derece etkileyecek bir gösterge" diyen Birol, bu büyümenin bile dünya enerji talebini artıracağını ve petrol fiyatlarının uzun dönemde ciddi anlamda aşağı düşmesini beklemediğini söyledi.
Hindistan'ın büyüme potansiyeliyle enerji talebini etkileyeceğine dikkati çeken Birol, Hindistan'ın 2020'den sonra dünya ekonomisin yeni "Çin"i olacağını savundu.
Türkiye'nin enerji faturasının cari açığa yansımalarını da değerlendiren Birol, şöyle konuştu:
"Dünyada enerji fiyatını etkileyen ve enerji fiyatlarından etkilenenler olmak üzere iki grup ülke var. Türkiye, enerji fiyatlarını etkileyen değil fiyatlardan etkilenen bir ülke. Yani bizim enerji fiyatlarını belirleme şansımız yok. Bu sene Türkiye'nin 60 milyar dolara yakın bir enerji faturası olacağını düşünüyorum. Mümkün olduğu kadar enerji ithalatını azaltmak ve enerjiyi verimli kullanmak lazım. Bu konuda Türkiye önemli çalışmalar yapıyor ve bu da cari açık rakamlarını aşağı çekecektir. Ancak Türkiye'de önümüzdeki yıllarda cari açığın esas kısmının enerjiden oluşacağı bence açık ve net"
Yenilenebilir enerji alanında Türkiye'nin öncelikle potansiyelin yüksek olduğu hidrolik ve jeotermal alanındaki projelere önem vermesi gerektiğinin altını çizen Birol, bu projelerin ekonomiklik ve fizibilite açısından en maksimum şekilde kullanılması gerektiğini kaydetti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.