Dünya modasına damga vuran Türk tasarımcılar

Türk kökenim bana ilham veriyor
İngiltere'de yaşayan Erdem Moralıoğlu, yarattığı Erdem markasıyla dünyaca ünlü kadınları giydiriyor. "Türkiye benim için ali demek" diyen Moralıoğlu, tasarım larında Türk kökeninin kendisine ilham verdiğini söylüyor.
Erdem Moralıoğlu ile ilk kez röportaj yaptığımda henüz 28 yaşındaydı... Türk bir baba ve İngiliz bir annenin oğlu olan genç tasarımcı, moda eğitimini dünyanın en prestijli okullarından Royal College of Art'ta tamamlamış ve İngiltere'nin en önemli tasarım yarışmalarından biri olan Fashion Fringe'de ödül aldıktan sonra İngiliz basınının dikkatini çekmişti. Moralıoğlu, moda stajını İngiltere'nin en ünlü modacılarından Vivienne Westwood'un yanında tamamladı. Mezuniyetinden hemen sonra da Diane von Furstenberg'in yanında çalışarak modanın iki efsane kadınının yanında pişip ardından kendi markasını kurdu. 2006 yılında yaptığım röportajın ardından Moralıoğlu'nun hayatında çok şey değişti. Çiçeklerle bezenmiş tasarımları başta İngiltere'nin müstakbel kraliçesi olarak görünen Cambridge Düşesi Catherine olmak üzere Hollywood'un en ünlü isimlerinin üzerindeydi. Şimdilerde bir İngiliz gazetesini ya da dergisini karıştırdığınızda Erdem markasını görmediğiniz tek bir gün bile geçmiyor.
- Neden moda kariyerinize Londra'da başlamaya karar verdiniz?
- En baştaki isteğim sadece Royal College of Art'ta eğitim görmekti. Sonra hayatımda birçok şey değişti. Annem ve babam yaşamını yitirdi. Kız kardeşim de Goldsmiths'te okuyor şu anda. Yani İngiltere sonradan evim oldu.
- Tasarım yapmaya kız kardeşinizin Barbie bebekleri için kıyafet hazırlayarak başladığınızı okumuştum. Bir gün dünyanın en ünlü kadınlarının sizden giyineceği aklınıza gelmiş miydi?
- Benim için o kadar heyecan verici bir şey ki bu! Bu kadar çok mükemmel kadının benim tasarımlarımı tercih etmelerinden dolayı çok mutluyum.
- Ne zaman tasarımcı olmak istediğinizi hatırlıyor musunuz?
- Biliyorsunuz Montreal'de büyüdüm. Sanırım 7-8 yaşındaydım ve Canal 5'te moda haftalarının görüntülerini izliyordum. Yves Saint Laurent, Chanel ve tüm o tasarımcıların büyülü bir dünyada yaşadıklarını düşünüyordum. Ben de o dünyaya ait olmak istedim. n Kendi markanıza sahip olma hayal ini hep kurar mıdınız? n Hep kendim ve yaratacağım markam için çalışmak istediğimi biliyordum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Sonra bir yarışmaya katıldım, yarışmayı kazandım. Böylece bir yerim oldu. İlk koleksiyonumu da Barney's satın aldı.
- Kendinizi bir İngiliz tasarımcısı olarak mı görüyorsunuz?
- Londra'da eğitim aldım ve evet, burada çalışıyorum. Ancak babamın Türk olduğunu ve Türk kültüründen de etkilendiğimi unutmamak gerekiyor. Türk kökenlerim bana ilham veriyor.
- Türkiye sizin için ne ifade ediyor?
- Türkiye benim için aile demek. Büyük bir sevgi hissediyorum Türkiye'ye karşı. Her zaman ziyaret edeceğim Türkiye'yi çünkü ailemin bir kısmı orada.