Modada en zor olan yaratıcılığınızı kafese koymak

BORA AKSU
Kendimi anlatmak zor... Her yaratıcı kimlikte olduğu gibi, benim için de yaptığım iş ve yarattıklarım beni tanımlıyor. Dış dünyayla tasarımlarım aracılığıyla iletişim kuruyorum.
Bu yüzden bir tasarımcı için en önemli şey tasarımcı kimliğinin oluşması ve tasarım dili bence. Tasarımcı kimliğimiz parmak izimiz gibi... Tasarımcı olarak kim olduğumuzun farkına vardığımız an, aslında bizim tüm yaratıcılık sürecimizin de gerçek doğuşu oluyor.
Küçük yaşlardan beri çizimlerle oluşturduğum büyük bir hayal dünyam vardı benim. Çocukluğumu hatırlıyorum da durmaksızın çevremde gördüklerimi ve hayal ettiklerimi çizerdim. Küçükken yaptığım çizimler, kendi dünyamı oluşturmam için bir araçtı. Yıllar içinde bu çizimler, insanların giydiği kıyafetlere dönüştü. Tasarımın çizimden kıyafetlere dönüşebilme olasılığı benim moda kimliğime attığım en önemli adımdı.
Bu kimlik, Londra'da Central Saint Martins'de aldığım üniversite ve master eğitimim sırasında tam yerine oturdu. 20 yıl önce Londra'ya yerleştiğim bu dönem tasarım kimliğimi keşfettiğim dönem benim için.
Tasarımcı kimliğim kadar benim için önemli olan diğer bir olgu da kullandığım dil. Benim için tasarım, o an yaşadığım duyguların ve modun bir yansıması. Bu yüzden değişken bir tasarım yolculuğundan söz etmek mümkün. Şöyle düşünün aynı araçla yola çıkmış olsanız bile; gördüğünüz yerler, tanıştığınız kişiler ve yaşadığınız deneyimler değişir. Tasarımcılar için de tasarımcı kimliğimle paralel olarak gelişen dilim belki aynı kalıyor ancak onu kullanış şeklim, yolculuğumla paralel olarak değişiyor.
TAKVİME BAĞLI

Tasarımcılık; daha önce de söylediğim gibi çok kişisel ve beni ben yapan çok hassas öğelerden. Tüm bu özelliğine rağmen, sanat kadar özgür yürüyemiyor moda. Çünkü moda endüstrisi büyük bir yaratıcılık barındırsa da aslında bir iş endüstrisi. Belli bir takvimi ve çok ciddi gereklilikleri var moda endüstrisinin.
Moda yaratıcılığın yanı sıra pazarlama, satış, planlama gibi çok yönlü kavramlarla tamamlanıyor. Böyle ciddi ve somut bir endüstrinin içinde çok soyut olan yaratıcılığı bir kafese koymak benim en zorlandığım konu. Öyle bir iş ki moda tasarımcılığı, yaratıcılığınızı bir takvime bağlamak zorundasınız. Oysa yaratıcılık çok şiirsel ve zamanlaması olmayan bir olgu.
Belki de bu yüzden moda tasarımcılığı belli saatlerde yapılan ve günlük programınızı tamamladığınızda her şeyi arkanızda bırakıp evinize gidebileceğiniz bir iş değil. Tüm benliğinizle günün 24 saati; haftanın yedi günü her anınız tasarımcı olarak geçmeli. Bu işi yapabilmenizi sağlayacak en önemli şey, sevgi...
Bir bebek gibi bir an bile ondan gözünüzü ayırmadan yaptığınız zaman işinizi, verdiğiniz sevgi tasarımlarınıza geçiyor. Sevgiyle yaptığınız tasarımlara aslında görünmez ancak o kadar güçlü bir dokunuş ekliyorsunuz ki, bence bunu o tasarımla iletişim kurabilen herkes hissedebiliyor.
İzmir doğumlu Bora Aksu, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Moda alanında eğitim almak için Londra'ya giden Aksu, 2002 yılında Central Saint Martins Moda Okulu'ndan mezun oldu. 2003 yılında Londra Moda Haftası'nda ilk koleksiyonunu tanıttı. Çalışmalarını Londra merkezli yürüten Aksu, 12 yıldır Londra Moda Haftası'nda yer alıyor.
Aksu, moda dünyasında bir tasarımcının başarılı olabilmesi için salt yaratıcılığının yeterli olmadığını söylüyor. Aksu, modada pazarlama, satış ve planlamanın içiçe geçtiğini belirtiyor.